TBMM Darbe Komisyonu, dün gece genel rapor taslağını tamamlayarak milletvekillerine dağıttı. STAR'ın ulaştığı toplam bin 578 sayfalık raporda, 145 sayfa 'Genel Değerlendirme', 191 sayfa 27 Mayıs Darbesi, 217 sayfa 12 Mart Muhtırası, 498 sayfa 12 Eylül Darbesi, 517 sayfa 28 Şubat postmodern darbe ve 27 Nisan e-bildirisine ayrıldı. Darbe Komisyonu'nun, pazartesi günü yapacağı son toplantıda, ana raporun 'sonuç ve öneriler' bölümü yeniden gözden geçirilecek, yapılacak ekleme ve rötuşlarla raporun toplam bin 600 sayfaya ulaşması bekleniyor.
11 BAŞLIK
Toplam 11 başlıktan oluşan Komisyon raporunun 'genel değerlendirme' bölümünde, "Darbeler insan hak ve hürriyetlerinin, hangi elin tuttuğundan asla emin olunmayan, bir silahın namlusuna asıldığı uygulamalardır" değerlendirmesi yapıldı. Darbelerin insanları kişiliksizleştirdiği vurgulanırken, "Darbe gizli orduların dünyanın birçok yerinde uyguladığı özel bir harp metodudur" ifadesi kullanıldı. Raporda tarihe 'kara leke' olarak geçen darbelerin, hangi sosyal, kültürel ve ekonomik laboratuvarlarda mayalandığının iyi bilinmesinin önemi vurgulanırken, "Darbe ya da demokrasiye müdahale söz konusu olduğunda hiçbir kurum, organ ya da kişi masum değildir" denildi.
JANDARMA İÇ GÜVENLİKTEN ALINMALI
Askerin, MGK eliyle yürütme erkine Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu yanında ortak olduğu ve ağırlığını koyduğu tespiti yapılan raporda, MGK'nın sivillere müdahale edemeyecek bir konuma getirilmesinin zorunlu olduğuna işaret edildi. Raporda, jandarmanın Genelkurmay'la bağlantısının kesilerek iç güvenlik ve adli görevden alınmasının şart olduğu vurgusu yapıldı.
SUSURLUK DERİN DEVLETİN FOTOĞRAFI
Raporda JİTEM, "Özellikle Doğu ve Güneydoğu'da hukuk devletinin askıya alınması, yasa dışılığı, teröre karşı terörü ifade eden yapı" olarak tanımlanırken, Susurluk için ise "Görevleri terörle mücadele etmek olanların, ülkeyi yönetmek adına yola çıkanların, kamu görevlilerinin, uyuşturucu tacirleriyle girdiği sıkı işbirliğinin, karanlık işlerin, kanunsuzluğun, haraçların, fidyelerin, faili meçhullerin, derin devletin fotoğrafı" denildi.
SUSURLUK VE MİT
Raporda, Susurluk skandalında devletin içine kapanıp ser verip sır vermemesinin birinci sorumlusunun MİT olduğu suçlaması yöneltildi. Türkiye'de çete tipi örgütlenmelerin üzerine gidilemediği dile getirilen raporda, "İtalya'nın Gladio Operasyonu ile deşifre edilen illegal ağları gibi Türkiye de bu illegal iç buhran gönüllülerini tabandan zirveye tespit ve tasfiye etmelidir" ifadelerine yer verildi.
TSK KENDİSİNE VAZİFE ÇIKARTIYOR
Raporda, Türkiye'de "istihbarat birimi enflasyonu" yaşandığı tespiti yapılırken, "Bu istihbarat dağınıklığının, şişkinliğinin ve görev örtüşmelerinin temel sebebi, yasal bir boşluk veya yasal yetersizlikler değildir. Tek cümleyle silahlı kuvvetlerin fiili durumdan kendisine vazife çıkarmasıdır" denildi.
CIA-FBI MODELİ
Türkiye'de iç güvenlik istihbaratının MİT'ten alınarak kendisini ispat eden Emniyet Genel Müdürlüğü'ne verilmesi gerektiği vurgulanırken, ABD'deki CIA-FBI ayrımına gidilmesi istendi.
SİVİLLERİN SORUMLULUĞU
Raporun en çarpıcı değerlendirmesi ise "Sivil siyasi otorite, teşkil ettiği tamamen kendine bağlı sivil bir istihbarat servisi kanalıyla orduyu izletmeli ve ordu içindeki antidemokratik filizlenmeleri derhal durdurmalı ve böylelerini ve bunlara ön ayak olanları ordudan derhal kovmalıdır" oldu.