Ramazan’a merhaba
ABONE OL

Ramazan Kur’an ile, oruç ile, af ve gufran ile,merhamet ve şefkat ile,sıla-i rahim ile başkalarının farkında olarak kimsesizlerin kimsesi olma ayıdır. İslam’ın bütün ibadetleri gibi oruç da hayatla iç içedir. Ramazan iklimindeki oruç insana aç, bî-ilâç, yalnız ve kimsesizleri arama gibi bir duyarlılık ve farkındalık kazandırır. İnsan aç olduğu zaman açlığın ne olduğunu anlar, tok ise herkesi tok zanneder. Ramazanın ihya iklimi, Müslüman gönlünün en hayati dokusudur.

İslâm beşerî münasebetleri yakından uzağa doğru tanzim ettiği görülür. Farkında olmamız gerekenler ilk olarak aile fertlerimiz ve akrabalarımız, ondan sonra ise fakir, yalnız, kimsesiz ve yetimler ile ülkemizin insanları ve top yekün insanlıktır. Nitekim Allah Teâlâ ayette şöyle buyurur: “Allah’a ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın...”  Ayetin hükmüne göre yakın olanların uzak olanlara göre üzerimizde daha fazla hakkı olduğu anlaşılmaktadır.

Müslüman’ın kardeşlik ahlâkı, önce çevresinden başlamak üzere toplumdaki yıkık gönüllü, yalnız, kimsesiz ve ihtiyaç sahibi insanlara ulaşma duyarlığı telkin etmektedir. Zira kardeşlik insanlar arasındaki her türlü farklılık ile sosyal ve ekonomik üstünlüğü bir tarafa bırakmayı sağlayan, kimsesiz ve gariplere ulaşmayı bir vazife addeden ve yürek bütünlüğü içerisinde Allah’a yönelmeyi gerçekleştiren bir duygudur. Kardeşlik mesuliyet, fedakarlık ve farkındalık bilinci isteyen bir birlikteliktir. Bu yüzden Sevgili Peygamberimiz (s.a.), toplum içinde yaşayan kardeşlerin birbirlerinin üzüntü ve sıkıntıları ile sevinç ve mutluluklarını paylaşmalarını bir kardeşlik görevi olarak emretmektedir.

Bugün maalesef merhameti, paylaşmayı ve Müslüman’da bulunması gerekli yufka yürekliliği kaybettik. Hepimiz ilgisizlik ve yalnızlıktan şikâyet ediyoruz; ancak bunu doğuran sebepler üzerinde durmuyoruz. Toplumdaki insanları yalnızlık ve kimsesizlik sarmalından kurtarmak, herkesin derdi gibi görünüyor, ancak “bunun yolu nedir, buna nasıl bir çözüm üretilebilir?” diye kafa yoran yok. Varsa da sesini duyurabilen yok.

Ramazanın rahmet iklimini, ferdî ve içtimai varlığımızın manen çürümüş ve tozlanmış yanlarını ihya için bir fırsat olarak görüp değerlendirmek ve kimsesizleri aramak gibi bir farkındalık zamanı olarak idrak etmeliyiz. Zira gün kardeşliği soluklama ve birlikte olma, ana-babasını kaybetmiş öksüz ve yetimlere sahip çıkma, onlara ana-baba olma, onların yaralarını sarma, kimsesizlerin kimsesi, sessiz kitlelerin sesi olma günüdür. Gün yalnız kalan yaşlılarımıza; önce kendi anne-baba ve akrabalarımızdan başlayarak sahip çıkma, onlara evlâd olma günüdür. Gün hastalık ve fakirlik gibi sebeplerle yalnızlaşan insanlara hami olma günüdür. Gün bir olma, beraber olma, tek yürek olma günüdür.