Doç. Dr. Fahrettin Altun: 15 Temmuz ve 16 Nisan’dan sonra Erdoðan fiilen lider
ABONE OL

16 Nisan’da sandýktan ‘Evet’ çýktý, 2 Mayýs’ta da Cumhurbaþkaný Erdoðan AK Parti ’ye üye oldu. Ayýn 21’indeki kongrede de AK Parti ’nin baþýna geçecek. Beklenen þeyler bunlar, Anayasa’nýn verdiði bir imkân tabii ama “biraz fazla mý hýzlý oldu” diyenlere cevabýnýz ne olur?

Referandumdan bir kaç gün sonra “Cumhurbaþkaný Erdoðan partinin baþýna derhal geçmedi” diye bir yazý yazdým. Hýzlý olduðunu düþünmüyorum o yüzden. Hatta imkân olsaydý da 17 Nisan’da hemen partisinin baþýna geçmiþ olsaydý.

Neden? Hýz niye bu kadar elzem?

Üç ayrý nedeni var ama temel neden, Erdoðan hareketi ile AK Parti  arasýndaki mesafenin son bir kaç yýlda biraz açýlmýþ olmasý. Þöyle anlatayým. Türkiye siyasetinde yeni bir harmanlanma var. Siyasetin harmanlanmasýnýn nedeni 2013’ten beri Türkiye’nin uluslararasý bir kuþatmayla, saldýrýlarla karþý karþýya gelmesi. Bu saldýrýnýn içerideki ve dýþarýdaki temsilcilerini artýk biliyoruz, konuþmaya gerek yok. Ama bu saldýrý furyasý Türkiye siyasetindeki pozisyonlarý, kimlikleri, aktörleri yeniden tanýmladý. Yeni ittifaklar, yeni karþýtlýklar oluþtu. Siyasetin kodlarýyla ilgili çok ciddi bir dönüþüm yaþandý. Bir boyutu bu. Diðer boyutu küresel alanda 2010 sonrasý yaþanan kýrýlmayla ilgili: 1990’larýn küreselleþme retoriði artýk geçersiz hale gelmeye baþladý. Ýçe kapanan ekonomilerle kendisini korumaya almaya çalýþan, ulus devletlerin güçlendiði, sertleþen küresel siyasetin ortaya çýktýðý bir dönem bu. Diðer taraftan Arap Baharý sonrasýnda bölgemizde çok ciddi bir çalkantý oldu ve tüm bunlar Türkiye’yi de AK Parti hareketini de etkiledi.

SEMBOLÝK DEÐÝL FÝÝLÝ LÝDER

Tüm bunlarýn Erdoðan’ýn AK Parti ’ye dönüþ hýzýyla nasýl bir ilgisi var?

Erdoðan’ýn cumhurbaþkaný olmasýyla birlikte AK Parti ’de bir travma oluþtu çünkü Erdoðan’ýn genel baþkanlýðýndaki bir partiden Erdoðan’ýn Cumhurbaþkaný olarak AK Parti den ayrýldýðý ve fiili liderliðin sembolik liderliðe dönüþtüðü yeni bir süreç baþladý. Buradaki kritik unsur, yeni bir elit grubun partide liderliðin yeni adresi olarak kendisini göstermeye baþlamasýydý. Yukarýdaki bu ayrýþma ya da ayrýþma görüntüsü tabii beraberinde soru iþaretleri ve bir tür kafa karýþýklýðýna sebep oldu partide. Bunlarý geçmiþte konuþtuk. 2014 Aðustos’undan 2016 Mayýsýna kadarki süreçte yaþanan iniþler çýkýþlar genel baþkan deðiþimiyle son buldu ve AK Parti büyük bir kýrýlma, yarýlma yaþamadan bu badireyi atlatmýþ oldu.

AK PARTÝ’DE NE OLDU?

Erdoðan hareketi ile AK Parti hareketi arasýndaki makas açýlmýþtý dediniz… Neyi kast ediyorsunuz?

Bir adým geriye gideyim, 2013 Gezi olaylarý sýrasýnda Erdoðan, parti elitleri içerisinde neredeyse yalnýz kaldý. Partililer Erdoðan’ý ve Gezi kalkýþmasýný anlamadý. Erdoðan’ýn neden bu kadar sert tepki gösterdiðini anlamadý. Türkiye’nin karþý karþýya kaldýðý saldýrýnýn ne olduðunu da anlamadý. Bir kýsmý daha sonra anladý ama çoðu bir þey söylemedi. 17 Aralýkta da benzer bir durum oldu. Erdoðan AK Parti elitleri içerisinde bir anlamda yalnýzlaþtý. Ama toplum Erdoðan’a ve Erdoðan hareketine büyük destek verdi, Kazlýçeþme’de gördük bunu. AK Parti elitleri ise Erdoðan’ýn demode sayýlabilecek bir siyaset izlediði, uluslararasý baskýnýn da Erdoðan dolayýsýyla ortaya çýktýðýný varsayarak yanlýþ bir okuma yaptýlar. 17-25 Aralýk sürecinde de benzer þekilde AK Parti elitleri arasýnda anýnda, fakatsýz amasýz sahiplenme söz konusu olamadý. Cumhurbaþkaný Erdoðan yalnýzlýðýndan çok kereler bahsedemedi. Ama 30 Mart yerel seçimlerinde büyük toplum gövdesinin Erdoðan hareketine destek verdiðini gördüler. Erdoðan Cumhurbaþkaný olduðunda bu kez de “Erdoðansýz AK Parti ” tartýþmalarý baþladý.

KAFALAR NÝYE KARIÞTI?

Erdoðansýz AK Parti ile amaçlanan neydi?

2014 Aðustosundan 2016 Mayýsýna kadar yaþanan süreçte Erdoðan’ýn 2000’lerde ülkeye ciddi dönüþüm yaþattýðý ama kendisini yeni dönem siyasetine adapte etmekte zorlandýðý ifadeleri gündeme geldi. Uluslararasý müesses nizamýn yaptýðý baskýlar Erdoðan’ýn Türkiye’ye iliþkin ýsrarýndan, kendi siyasetini dayatmasýndan kaynaklandýðý ifade ediliyordu. Bütün bunlar kafa karýþýklýðýna yol açtý. Binali Yýldýrým Bey’in geliþiyle AK Parti, genel baþkan ve kurucu lider arasýnda daha uyumlu bir süreç yaþandý. Fakat ne olursa olsun 16 Nisan’a giderken çok net gördük ki Erdoðan’ýn Cumhurbaþkaný olduðu tarihten sonraki iki yýllýk sürede ciddi soru iþaretleri oluþmuþ partide. Bunlarý gidermek 16 Nisan’a kadar bazý kesimlerde mümkün olamamýþ. Gördük ki gereksiz bir enerji kaybý ve kafa karýþýklýðý ortaya çýkmýþ. Cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemiyle ilgili partinin tüm imkânlarýný, dinamiklerini kullanarak toplumun daha geniþ bir kesimini ikna etmek mümkünken hem de. Onun yerine erken bir dönemde parti elitleri arasýnda, parti grubu içerisinde gereksiz bir “Erdoðan’ýn kendisi için geliþtirdiði bir sistem mi” tartýþmasý yapýldý. Bu bir zaman kaybý oluþturdu. Yeni dönemde Türkiye’nin bu kadar siyasi problemi varken, bu kadar saldýrýyla karþý karþýyayken zaman kaybetmemesi gerektiðini düþünüyorum. AK Parti gibi tüm bu badireleri atlatmýþ, Türkiye’nin her yerinde örgütlenmiþ, toplumun hala merkezine hitap edebilen tek partisinin güçlü bir liderle yönetilmesinin bir imkân olduðunu düþünüyorum, o yüzden Erdoðan partinin baþýna derhal geçmeli diyordum.

BÝNALÝ BEYÝN GAYRETÝ

Binali Yýldýrým’ýn bu dönemdeki performansý o makasý kapatamadý mý?

Binali Bey çok ciddi bir gayret sarf etti, bunu söylememiz lazým. Fakat bu sistem içinde bunun sürdürülmesi mümkün deðil. Erdoðan’ýn sembolik liderliði baþka, fiili liderliði baþka. Fiili liderliði sembolik liderliðinden farklý olarak siyasi kabiliyetlerinin partinin bütününde karþýlýk bulabileceði ve partiyi depara kaldýracaðý bir þey.

AK PARTÝ VE ERDOÐAN HAREKETÝ

2019 yakýn bir tarih aslýnda. 2019’a hazýrlanmak, sistemin uyumu için zamana ihtiyaç var. Cumhurbaþkaný biraz da bu yüzden partinin baþýna zaman kaybetmeden geçti, bunu anlýyoruz. Ama þunu açmak isterim; Erdoðan Hareketi ve AK Parti hareketi birbirinden farklý mý, ne zamandan beri farklý?

Ben Erdoðan hareketinin AK Parti’yi doðuran unsur olduðunu düþünüyorum. Türkiye’nin her yerinde örgütlenmiþ, uzun ömürlü hükümetler üretmiþ. Erdoðan “çocuðum” diyor mesela. Bu kadar hayatýnýn merkezine koyuyor. Bir taraftan da 2013 sonrasýnda daha belirgin hale gelen iç ve dýþ sosyolojik karþýlaþmalar, okumalar, yenilikler ve buna baðlý olarak Türkiye’de yeni bir siyasi zeminin oluþmasý… AK Parti yöneticileri herkesin adapte olup gönülden katýldýðý ve Erdoðan’ýn “neden yalnýz olayým, bütün parti arkadaþlarým arkamdadýr” diyebileceði bir yapý üretemedi.

15 TEMMUZ VE ERDOÐAN’IN LÝDERLÝÐÝ

Neden üretemedi?

Nedenleri arasýnda Erdoðan hareketinin ve harekete destek veren toplum kesimlerinin dinamik yapýsýnýn anlaþýlamamasý, AK Parti’nin bir kabiliyet ya da bir imkân olarak görülmemesi ve Gezi’den beri dýþarýdan müdahil aktörlerin Erdoðan’ý yolundan çevirmek için çevirdiði siyaset var. 15 Temmuz önemli bir kývrýlma noktasýdýr. 15 Temmuzla birlikte hem muhalefet hem AK Parti nazarýnda Erdoðan’ýn siyasi liderliði normalleþti. Erdoðan’ýn siyasi liderliðinin temel parametresi artýk sadece gücü olarak görülmemeye baþlandý AK Parti de.

ERDOÐAN’IN SÝYASÝ TILSIMI

Neyi kastediyorsunuz?

“Erdoðan’ýn liderliðinin en temel gerekçesi toplumdan aldýðý destektir, oy alýyor ve güçlü, dolayýsýyla lider, dolayýsýyla itaat etmek icap eder” anlayýþý aþýldý. 15 Temmuzla beraber Erdoðan’ýn liderliðinin bir týlsýmý, siyasi kabiliyetleri olduðu bir kez daha görüldü. 15 Temmuz’da toplumun bütün kesimlerini net þekilde temsil ve idare ettiði, ülkeyi o süreçten çýkardýðý görüldü. Milletin katýlýmýný motive etti, kendisi de sürece bizzat katýldý. Erdoðan sürece katýlmamýþ olsaydý, görünmeseydi, görünemeseydi bu darbe ne yazýk ki baþarýlý olurdu. Erdoðan’ýn siyasi liderliði çok netti. Geçen 15 senede Türkiye’nin birçok badireyi Erdoðan’ýn liderliðiyle atlattýðýný gördük. 2006’da Danýþtay saldýrýsýyla baþlayan, Cumhuriyet mitingleriyle parti kapatmayla, Davos sonrasý uluslararasý izolasyonla… Bütün bunlara karþý bir pozisyon aldý Erdoðan. Bakýn iç politika konuþuyoruz ama dýþ politikada 26 günde 6 ülke ziyareti var ve hepsi de hayati konularýn görüþüldüðü ziyaretler. Türkiye masaya güçlü oturabiliyor. Bu Erdoðan hareketinin baþarýsýdýr. AK Parti gibi bir imkânýn kullanýlmasýnýn Türkiye açýsýndan yararý ortadadýr.

ERDOÐAN ARTIK YALNIZIM DEMEMELÝ

AK Parti hareketinin Erdoðan hareketiyle birleþmesiyle bu noktadan sonra ne beklenmeli?

Erdoðan’ýn siyasal yalnýzlýðýnýn giderilmesi gerek. AK Parti’nin bu þekilde yeniden yapýlandýrýlmasý lazým. Yoksa bence hiç bir hükmü yok Erdoðan’ýn AK Parti’nin baþýna geçmesinin. Erdoðan’ýn yalnýzým dememesi lazým. Yeni dönemde AK Parti elitinin olasý bir krizde caný pahasýna koruyacaðý bir noktada olmalý.

YERLÝ, MÝLLÝ, GÜÇLÜ SÝYASET

Erdoðan baþkanlýðýnda yeni bir AK Parti oluþacak. Sorum þu: Erdoðan siyasette vefaya önem verir. Belediye baþkanlýðý döneminden yol arkadaþlarý var hala. Gezi sonrasýnda bazý parti elitlerinin olaylarý yanlýþ okuma yaptýklarý, siyasi inanç sorunlarý olduðu görüldü. Üstelik AK Parti bir merkez parti, kimlik siyaseti gütmüyor, çoðulcu ve sürekli yeni ittifaklar kuruluyor. Bu durumda parti yeni dönemde nasýl oluþur? Partide öne çýkan kavramlar ilkeler ne olur?

Yeni dönemde radikal bir tasfiye hareketi bekliyor musunuz diye sorsaydýnýz cevabým hayýr olurdu. Daha tedrici bir arýnma, yenilenme, gençleþme süreci bekliyorum. Bunun dýþýnda Erdoðan liderliðinin önemli bir özelliði; iliþkide bulunduðu, halkýnýn içinde yer alan aktörleri fonksiyonel bir þekilde kullanmasý. Buradaki sorun Erdoðan’ýn her yeni dönemde, dönemeçte farklý aktörlere verdiði rolleri o aktörlerin bir kýsmýnýn beðenmemesi. Yani her dönemde hemen herkesin birinci halkada olmak istediði bir durum var ama bu mümkün deðil, birinci halka elbette yenilenecek. Bariz þekilde bayrak açanlar dýþýnda ben birilerinin parti dýþýna çýkarýlacaðý kanaatinde deðilim. Yenilenme, uygun aktörlerin Erdoðan’ýn siyasal yalnýzlýðýný sona erdirecek aktörler olmasý lazým. Bu demek deðil ki dogmatik, kimlikçi aktörler Erdoðan’ýn etrafýný saracak. Yerli ve milli siyasete inanan ve Erdoðan’ýn da bu siyasetin merkezinde yer aldýðýna inanan aktörlerin yönetimde olmasýndan bahsediyorum.

AK PARTÝ MERKEZ PARTÝ

Þöyle sorayým: 2002’de AK Parti kurulduðunda 28 Þubat yaþanmýþ, siyaset çürümüþ, halkýn siyasete güveni kalmamýþtý. AK Parti böyle bir dönemde umut vaat eden bir kadroyla kuruldu. Erdoðan liderliðinde baþarýlý bir 15 yýl yaþandý. Lakin bu süre zarfýnda o ilk kadronun bir kýsmý ve kimi siyasi müttefikler geride kaldý. Gezi ile baþlayan süreçte ise yeni isimlerle, yeni kesimlerle yol alýndý. Dolayýsýyla önümüzdeki dönemde zoru görünce imanýný bozmayanlar mý ilk halkada olacak?

Yerli ve milli siyasetin unsurlarý 2002’den beri AK Parti’ye üye olanlardan müteþekkil deðil. Yerli ve milli siyasetin en önemli aktörü, lideri Recep Tayyip Erdoðan; kurucusu olduðu AK Parti’nin baþýna geçiyor. 2002’den bu yana ciddi baþarýlar elde etmiþ, ciddi badireler atlatmýþ bir parti var ve ciddi þekilde deðiþmiþ bir Türkiye var. Bu deðiþimin bir yaný AK Parti’nin ve Erdoðan’ýn baþarýlarýyla, bir yaný dünyadaki geliþmelerle ilgili. Bugün 2002’den farklý çünkü bu 15 yýllýk süreçte Erdoðan ve AK Parti de bir öðrenme süreci geçirdiler. Dünya da 2002’nin dünyasý deðil. 15 yýl iktidarda kalmýþ, ciddi yönetim tecrübesi olan bir liderlikten 2002 refleksleri beklemek doðru deðil ama þunu söylemek lazým: Yeni dönem, yeni hükümet sisteminin de bir dayatmasýdýr. Bence siyasal kültüre en olumlu etkisi budur.

YENÝ DÖNEMÝN KODLARI

Nedir o?

Baþarýlý olmak isteyen her siyasal parti toplumun merkezine hitap etmek zorundadýr. AK Parti de toplumun merkezine hitap ederken buna uygun bir kadroya sahip olmalý. Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Hindistan yolunda söylediði “Biz Tekke’ye mürit aramýyoruz” sözü son dönemdeki tartýþmalardan baðýmsýz þekilde deðerlendirilmeli. Erdoðan’ýn söylediði þey þudur. “Biz toplumun merkezine hitap edecek, baþarý odaklý bir kitle partisiyiz. Kimlikçi, dar bir yapý deðiliz. Dolayýsýyla buna uygun bir þekilde yapýlanmak zorundayýz. Ne herhangi bir grubu alýp o birinci halkanýn merkezine oturturuz, ne de herhangi bir toplumsal grubu -toplumun merkezinde yer alýyorsa, marjinal deðilse, þiddetle iliþkisi yoksa dýþarý atarýz”. Yeni dönemin özelliði bu; toplumun merkezine hitap edecek aktörlerle yapmak.

BU NEYÝN KAVGASI?

Epeydir Erdoðan adýna konuþuyor algýsý yaratarak konuþan, Erdoðan’a atýfla þahsi hesap görmeye, kendilerine yer açmaya çalýþan ama çok odaklý olduklarý da görülen fýrsatçýlar gruplarý oluþtu. Bir de siyasi çizgi bakýmýndan sicili bilinenler var. Ýki taraf arasýnda da herkesi rahatsýz eden bir kavga var kamuoyuna da yansýyan. Siz de uçaktaydýnýz; Erdoðan ‘Tekkeye mürit aramýyoruz’ derken bu kavgada bir tarafa atýf yapýp bir tarafý korumaya mý aldý?

Cumhurbaþkaný Erdoðan AK Parti’nin yeni dönemde de ilk dönemde olduðu gibi merkez partisi olmaya devem edeceðini söylüyor aslýnda. AK Parti’yi toplumun merkezine hitap eden bir parti olarak kurgulayacak ve reflekslerinin bu þekilde geliþtirilmesine çalýþacak. Bahsettiðiniz tartýþmaya gelince; 2001’den itibaren Erdoðan’a siyasal Ýslamcýlýk meselesi sorulduðunda kendisini de, partisini de böyle konumlandýrmadýðýný biliyoruz. Diðer taraftan Milli Görüþ ile iliþkisini de biliyoruz. Sosyolojik bir devamlýlýk olsa da ideolojik bir devamlýlýk yok. Fakat içeride Kemalist elit, dýþarýda 11 Eylül sonrasý havadan istifade etmek isteyenler Erdoðan’ý mahkûm etmek için Erdoðan’a siyasal Ýslamcý diyerek, Milli Görüþ ideolojisinden kopmadýðýný ifade ederek onu kuþatmaya, sýnýrlamaya, zor durumda býrakmaya çalýþtýlar. Hal bu ki Erdoðan’ýn 2002’den beri çok tutarlý bir siyaseti var. Milli Görüþ geçmiþi dolayýsýyla kendisine Ýslamcýlýk atfedilir bir tarafýyla. Oysa sosyolojik bir devamlýlýk olsa bile ideolojik olarak farklýlaþma yaþadýðý için Erdoðan AK Parti hareketini ortaya çýkarmýþtýr ve AK Parti baþarý elde etmiþtir, bunu unutmamamýz lazým. Bu bir kitle hareketidir. Eðer Refah Partisi’ndeki o siyasi söylemi yeniden üretmiþ olsaydý bu süreçte alacaðý oy yüzde 11, belki daha da az olacaktý. Fakat onun yerine toplumun bütününe hitap etti. Erdoðan bunu doðru olduðuna inandýðý için yaptý. Bu yönüyle Erdoðan’ýn Mýsýr’da yaptýðý laiklik konuþmasý siyasetini ele veren bir konuþmaydý.

ERDOÐAN DÜÞMANLARININ HESABI

Yani?

Bu yönüyle siyaset, burada þu anda yapýlan, ekonomik sorunlardan sosyal, siyasal sorunlara kadar gündelik hayatý yaþayan insanlarýn sorunlarýný çözmeye yönelik bir uðraþ. Bunu yaparken ideolojik bir hedef uðruna, hele hele sadece bu hedefte birleþmiþ insanlarla yapamazsýnýz, bu sizi kýsýrlaþtýrýr, baþarý þansýnýz azalýr. Erdoðan reformist bir noktadan hareket ediyor. Diðer taraftan Erdoðan’ýn dindar kiþiliði, kimliðini muhafazakâr siyasette yansýttýðýný söylese de, demokratik meþruiyet içinde bireysel alanda pek çok örneðiyle görüldüðü halde, birileri dindarlýðý üzerine rol atfediyor. Erdoðan düþmanlarý, rakipleri bunu iþlediler. Diðer þey ümmetçilik. Erdoðan’ýn bir taraftan dünya mazlumlarýyla ilgili küresel sisteme getirdiði eleþtiriler doðrudan Ýslamcýlýkla iliþkilendiriliyor. Bu noktada Cumhurbaþkaný Erdoðan Müslüman dünyanýn enerjisini Müslümanlýk üzerinden birleþtirerek yine seküler alanda - dini bir söylem etrafýnda deðil- iþ birliði zeminleri oluþturulmasýna çabalýyor. Ýslamcý iddiayla ilgili þeyler deðil bunlar.

ERDOÐAN AK PARTÝ’NÝN KÜÇÜLMESÝNÝ ÝSTEMEZ

Peki, bu tartýþmalar nereden çýkýyor?

Trump ABD’ye baþkan olduktan sonra Erdoðan’ý onun nazarýnda yýpratmak için otoriter iddiasýnýn bir karþýlýðý yoktu. Erdoðan’ý Radikal Ýslamcýlýkla yýpratmanýn mümkün olabileceði düþünüldü. Uluslararasý bir operasyonda Obama’nýn adamlarýyla Ýslamcýlýk vs. diye tartýþanlar benzer bir noktaya gelmiþ oldu. Erdoðan’ý küresel alanda ve içerde mahkûm etmek… Hâlbuki içerde bir yandan da “Erdoðan Ýslamcýlarý tasfiye ediyor” diyorlar. Böylece toplumda karþýlýðý olan bir kesimin bir þekilde partinin dýþýna çýkarýlacaðý, partinin küçültüleceði, gövdeden bir þeyin kopartýlacaðý ve 2019 öncesinde partinin büyümesi gerekirken küçültüleceði bir senaryoya baþlandý. Düþünün býrakýn Erdoðan‘ý, onun yerinde kim olsa bunu doðru bulmaz, kabul etmez, kimsenin gövdeden kopmasýný istemez.

GEZÝ’YÝ VE ERDOÐAN’I ANLAMADILAR

Yapay mý yoksa kendi doðallýðýnda geliþen bir tartýþma mý bu?

Doðal deðil. Tartýþmanýn taraflarýna bakalým: Bir taraftan 2013’den Gezi’den bu yana Erdoðan’ýn siyasetini doðru okuyamayan, saldýrýya deðil Erdoðan’ýn tavrýna odaklanan, “Erdoðan öyle yapmasaydý o saldýrý gelmezdi” diye çok savunmacý yaklaþýmla yanlýþ bir siyaset yürüten ve Erdoðan’a ayak baðý olan bir kesim var. Bunlar kendilerine bir siyasi ikbal arayýþýnda oldular. Türkiye’nin kendileri gibi toplumda karþýlýklarý olduðunu düþünen, Batý’yla iliþkisi iyi, iyi eðitim almýþ kiþilerin, kendilerinin zamanlarýnýn geldiðini düþündüler. Erdoðan siyasetinin 16 Nisan’la taçlandýðýný görünce de geri plana itileceklerini düþünerek bunu “Ýslamcýlar tasfiye ediliyor” yaygarasýyla kapatmaya çalýþtýlar.

YENÝ VESAYETE ÝZÝN VERMEZ

Benim okumama göre tasfiye edilen yok, ortada bir tasfiye de yok. Öte yandan “ben þu tarihten beri Erdoðan’la beraber siyaset yapýyorum” benzeri pozisyonlar Erdoðan siyasetinde vesayet oluþturmaya çalýþmaktýr ve sahada karþýlýðý yoktur. Þunu da söylemek lazým: Erdoðan herhangi bir toplumsal grubun kýrýlmamasý, kopmamasý için yoðun gayret sarf etti. Ama zor zamanda yanýndaydýk diyenlerin yeni bir vesayet oluþturmasýna da müsaade etmez. Dar kadrolarla Türkiye’de siyasi baþarý elde etme imkâný yok çünkü. Yeni dönemde kucaklayýcý, yerli, milli ve güçlü siyaset dýþýnda baþarý söz konusu olamayacaktýr.

AK PARTÝ’NÝN BAÞARISI: ADALET VE KALKINMA

Referandumda yüzde 51.49 evet çýktý. AK Parti çevrelerinde 55 ve üstü gibi bir beklenti vardý. “Erdoðan evet beklenenin altýnda kaldýðý için mecburen kuþatýcý, çoðulcu bir dil kullanýyor, arzu ettiði gibi 60, 65, 70 oy alsaydý bu söylem gündeme gelmeyecekti” diyenlere ne dersiniz?

Kesinlikle hayýr. Yüzde60 da, 70 de alsaydýtoplum merkezini tahlil ettiðinizde böyle bir siyasetin yeni dönemde kaçýnýlmaz olduðunu görürsünüz. Sosyolojik olarak Türkiye’de herhangi siyasi ya da toplumsal grubun -ister etnik, ister ideolojik- yüzde 20’nin üstünde desteði yok. Dolayýsýyla toplumun merkezine hitap etmek için ideolojileri, etnisiteleri, aidiyetleri aþan bir siyaset izlemeniz, çözüm odaklý siyaset izlemeniz lazým. AK Parti 2002’de iktidara geldiðinde ve sonrasýnda ismiyle müsemma iki þey yaptý; adaleti ve kalkýnmayý saðladý. Bir taraftan ekonomik büyüme ve baþarý hikâyesi üreteceðim, diðer taraftan özgürlüklerle ilgili sorunlarý gidereceðim dedi. Gerçekten önemli adýmlar atýldý, saymaya gerek yok ve geldiðimiz nokta itibariyle Türkiye’nin bir ekonomik büyüme hikâyesi var ve baskýlanan toplumsal siyasal kimlikler diye bir meselesi yok.

Önümüzdeki dönem itibariyle Türkiye’nin önünde gerçek anlamda bir ekonomik büyüme mecburiyeti var. 2007’den bu yana patinajdayýz. Bir yanýyla bu bir fýrsat. Türkiye tüm bu baskýlara raðmen büyümeye devam ediyor. Yükselen ekonomilere bakarsak Türkiye’nin çok ciddi avantajlarý var. Büyüyen ekonomilere baktýðýmýzda mesela Rusya eksi büyümede, Güney Afrika siyasal sorunlarla boðuþuyor, Çin eski agresif büyümesini sürdüremiyor. Öte yandan Erdoðan “Para cýva gibidir, doðru yere akar” derken Türkiye’nin çekim merkezi olabileceðine inanýyor ve çok ciddi uðraþ içinde. Siyasal istikrar, ekonomik büyüme, uluslararasý sermeye... Burada Batýyý dýþlayan deðil, Türkiye’yi merkez haline getiren bir proje söz konusu. Bu bir fýrsat ve yeni dönemde baþarýlý hikâyeler ortaya koyarsanýz siyasette yer edinirsiniz. 2002’den beri Erdoðan’a verilen desteðin en önemli nedeni “iþler iyi gidiyor ve Erdoðan sayesinde iyi gidebilir”. Dolayýsýyla ideolojik kesimlerle söylemlerle baþarý þansý yok. Yeni dönemde hiç yok. Geçmiþte bir takým koalisyonlarla, sandalye hesaplarýyla bunu yapabilirdiniz ama yeni dönemde yapamazsýnýz.  Yüzde 50+1 oy alabilmesi için cumhurbaþkanýnýn toplumun büyük bir kesiminde itibarlý olmasý ve destek görmesi lazým. Bu da siyasetin nitelikli bir hal almasý demektir.

ERDOÐAN SÝYASÝ REALÝZME SAHÝPTÝR

Cumhurbaþkaný Erdoðan 16 Nisan’daki yüzde 51.49’u nasýl okudu sizce?

Cumhurbaþkanýmýzýn her þeyden önce bu rakamý baþarý olarak göreceði kanaatindeyim. O siyasi realizme sahip bir aktör. Bunlarýn ötesinde AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin destek verdiði ve 1 Kasým seçimlerinden hareketle yüzde 60’a varan desteðin var olabileceðinin düþünüldüðü bir ortamda tabii ki yüzde 51.49 tartýþmalarý da beraberinde getiriyor. Birebir görüþmedim ama Cumhurbaþkanýnýn zihninde de bazý sorularýn oluþtuðunu, belli analizlerin yapýldýðýný varsayýyorum. Ben bu oranda AK Parti’de 2014-2016’nýn bir kýsmýnda ortaya çýkan kafa karýþýklýklarýnýn ve yaþanan zaman kaybýnýn etkili olduðunu düþünüyorum. 7 Haziran sonrasý “halk baþkanlýða onay vermedi” gibi bir cümlenin kurulduðu bir süreçten bahsediyoruz. Partinin genel baþkaný bu cümleyi kurduktan kýsa süre sonra o parti yöneticilerinin deðiþim için çalýþacaðýný düþünün. Zihinsel anlamda belli aþamalar gerektiði açýk. Son dönemde bir hýzlanma oldu mu oldu. Ciddi gayret gösterildi fakat daha büyük destekle çýkabilirdi. Bu bir baþarý mýdýr? Bu bir zaferdir. Bunca hengâmeye, uluslararasý baskýya raðmen. Evet vereceði halde vermeyen bir kýsým da ülkenin uluslararasý alanda yalnýzlaþmasýndan çekindiði için vermedi, bir istikrarsýzlýk korkusu oluþturulduðunu düþünüyorum. Bir taraftan da MHP’nin yapýsý dindar, muhafazakâr ve seküler ulusalcý gibi bir ayrýma dayanýyor. Parti yöneticileri meselenin bu kadar kolay olmadýðýný belirtseler de benim analizim böyle. Orada da özellikle bir kesimin CHP ile benzer bir noktada durduðunu düþünüyorum.

MHP UYUM YASALARINI DESTEKLER

Sistemin 2019’a kadar uyumlu hale getirilmesi dolayýsýyla ilgili yasalarýn çýkmasý gerekiyor. MHP ile iþ birliði aynen devam edecek mi? Malum MHP’de muhaliflerin bir baskýsý var, siyasi anlamda görünür oldu artýk.

Ben uyum deðil reform yasalarý diyorum onlara. Bu yasalarýn çýkarýlmasýnda sorun yaþanacaðýný düþünmüyorum. AK Parti yasa çýkarma çoðunluðuna sahip. Sonuçta anayasa deðiþikliði söz konusu deðil ama Milliyetçi Hareket Partisi’nin de desteðini sürdüreceðini düþünüyorum. MHP’nin özellikle Mecliste mimarý olduðu bir süreç bu, o yüzden de sahip çýkacaktýr. Öte yandan Milliyetçi Hareket Partisinde bir dizi siyasi operasyon yapma, parti genel baþkanlýðýný gasp etme çabalarý olacak. Daha önce de olmuþtu. MHP kitlesinde 15 Temmuz öncesindeki kafa karýþýklýðý bence yok. Partiye yapýlan siyasi operasyonu manipülasyonu ciddi þekilde görüyorlar. Biz 15 Temmuz öncesinde de Akþener etrafýndaki hareketin güdümlü olduðunu ve FETÖ iliþkisini ifade etmiþ, belli bir pozisyon almýþtýk. Benzer bir süreç ayný þekilde yürümeye kalktýðýnda MHP tabanýnýn da karþý bir pozisyon alacaðýný düþünüyorum.

CHP’DE TARTIÞMALAR BAÞLADI BÝLE

Partili Cumhurbaþkanlýðý dönemi AK Parti’yi deðiþtirecek ama muhalefeti, diðer partileri nasýl deðiþtirecek? Sistem AK Parti-MHP ile CHP-HDP yakýnlaþmasýyla iki partili sisteme mi evirilmekte?

Yeni dönemde siyasette bir toparlanma süreci yaþanacak. Reform siyasi kültürün olmazsa olmaz unsuruna dönüþecek çünkü artýk yüzde 50+1 oy alanýn baþarýlý olduðu bir sistem bu. Geçmiþte aldýðýnýz oyla yetinme imkânýnýz yok. Yüzde 25 oyum var, bu þekilde devam ettiririm, siyaseti de parti genel baþkanlýðý için yaparým deme þansý yok Cumhuriyet Halk Partisi’nin. CHP’de bu yönde tartýþmalar baþladý bile. Koalisyonlar da kurulacaksa o koalisyonlarýn artýk göz önünde kurulmasý lazým. HDP CHP koalisyonu üç yýldýr kurulmuþ durumda ama saklý bir koalisyon. Artýk açýk olmak zorunda. Tuncay Özkan’ýn Selahaddin Demirtaþ’ý ziyaret etmesi bunun görüntülerinden biri olabilir. Kritik husus þu: Yeni dönemde muhalefetin de gerçekten iktidar alternatifi olacaðý için kendisini yeniden yapýlandýrmasý gerekiyor. Bunun birinci unsuru Türkiye için siyaset yapmasý, ikincisi program, proje bazlý siyaset yapmasý, pozitif siyaset yürütmesi, toplumun deðerleriyle çatýþmamasý. Ýdeolojik ajandayla hareket edip, marjinal, sol, seküler, bir örgüt gibi hareket edip toplumun geniþ bir kesimini rencide etmemesi.

BAYKAL’IN ÖNERÝSÝ: GÜL’ÜN DEÐÝL ERDOÐAN’IN BAÞARISI

Yeni sistem CHP’yi etkilemeye baþladý sanki? Hayýr propagandasý yaptýklarý yeni sistemde etkili olmak için, 2019 adaylýðý için rekabet 17 Nisan’da baþladý.

Dolayýsýyla 2007’de “aday olursan asker müdahale eder” mealinde sözler söyleyen Deniz Baykal þimdi Abdullah Gül’e “bizim adayýmýz olabilir” diyor. Bu, deðiþimin dönüþümün bir göstergesidir. Bu Abdullah Gül’ün deðil Tayyip Erdoðan’ýn baþarýsýdýr. Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi bir daralma içerisinde çünkü bir genel baþkaný var, delegeler bu genel baþkanýn aðzýna bakýyor ve bunun karþýsýnda çok titrek bir muhalefet var, biraz sesini çýkaran disipline sevk ediliyor. Parti içi kavga olursa kapýnýn önüne koyarým diyen bir genel baþkan var. Onun karþýsýnda 2014’te Muharrem Ýnce Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinden önce aday olduðunda diktatör demiþti Kýlýçdaroðlu’na. Þimdi ise sokakta deðiþim talebi var vs. diye yumuþak eda ile konuþuyor. Baykal bir deðiþim olmasý gerektiðinin farkýnda ama o da eðer baþkan adayý olmayacaksa çekilmeli diyor ama mahcup bir edayla.

KILIÇDAROÐLU CUMHURBAÞKANI ADAYI OLAMAZ

CHP için artýk genel baþkan olmak yetmiyor, cumhurbaþkaný adayý olmak gerekiyor. Bu cesamete ve cesarete sahip olmamak da muhalefeti daha titrek kýlýyor olabilir?

Fakat oradaki kritik þey þu; CHP’de bu zamana kadar siyaset parti genel baþkanlýðý için yapýldý. Parti genel baþkanlýðýnýn saðladýðý imkânlar iktidar olma imkâný olmadýðýný gördükleri için yeterli görüldü. Olaðanüstü bir ortam oluþursa beni zaten baþbakan yapacak, iktidara getirecek diye düþünüldü ve olaðanüstü ortamlarýn yaratýlmasý için çalýþýldý CHP’de. Vesayet odaklarýyla iþ birliði halinde ilerlendi. Bazen devlet içinden bazen devlet dýþýndan unsurlarla ama siyasetin kendi dinamikleriyle iþlemeyen bir yapý vardý karþýmýzda. Þimdi ise yeni dönemde CHP genel baþkanlýðý için siyaset yapmak yetmeyecek. Artýk daha büyük bir alan var, ama bu mücadeleye girdiði andan itibaren baþarýsýzlýk genel baþkanlýðý da kaybettirir. Düþünün cumhurbaþkanlýðý yarýþýna girdiniz, parti genel baþkanýsýnýz ve kaybettiniz. Artýk milletvekili de deðilsiniz, cumhurbaþkaný da deðilsiniz, nesiniz? Parti genel baþkaný. Parti size neden dayansýn? Baþarýsýz olmuþsunuz. Kýlýçdaroðlu bunun hesabýný yapýyor. Baþarýlý olma þansýnýn az olduðunu biliyor. Kýlýçdaroðlu’nun yüzde 50 almasý mucize gibi bir þey, bunca medya manipülasyonuna raðmen.

BAYKAL VE KAYBEDENLER KULÜBÜ

Baykal’ýn bir önerisi oldu Gül adayýmýz olsun derken; Ahmet Türk ve Akþener baþkan yardýmcýsý olsun dedi! Ne anladýnýz bundan?

Baykal diyor ki “biz bu 48,5’u ancak ve ancak koalisyon ile aldýk”. Tüm iþaretler doðru. Kim var koalisyonda? AK Parti içinden bir kesim, MHP’den bahsettiðimiz kesim ve HDP bloðu. “Bunlarý derleyip toplayacak aktörleri bir araya getirelim”. Fakat bu mantýkta belli isimler üzerinden bir koalisyon var ama toplumsal anlamda bir uzlaþý deðil. Sembolik koalisyonla iktidar elde etme mantýðý soðuk savaþ dönemi Türkiye’sine ait. Böyle bir konfigürasyonun Türkiye’de alacaðý karþýlýk yüzde 10’u geçmez. Kaybedenler kulübü bir araya gelmiþ, bir yapý oluþturmuþ gibi…