CHP Cumhurbaþkaný adayý Muharrem Ýnce “Amerikalýlar beni aradý, Türkiye Gülen’i usulüne uygun istememiþ” dedi…
Amerika’dan telefon geldi dedi ama kimin aradýðýný söylemedi. Hala söylemiþ de deðil. Amerika’dan kim aradý belli deðil, hangi eyaletten aradý belli deðil. Washington’dan mý, California’dan mý, Pensilvanya’dan mý? Açýklamasý lazým. Muhtemelen Muharrem Ýnce’yi iþletmiþtir birileri. Esasen ciddiye alýnýr tarafý da yok.
Ýnce bu iddiayý ortaya atýnca Hükümet de Ýnce’yi davet ederek dosyalarý görmesini istedi. CHP adýna bir heyet inceleme yaptý, bir rapor hazýrladý ama bu esnada Muharrem Ýnce katýldýðý canlý yayýnlarda ýsrarla iddiasýný sürdürdü ve þunlarý söyledi. 1) 120 – 125 klasör verdik dediler, öyle deðil, 27 klasör var. 2) Elden verdikleri dosyalarý bize göstermediler. 3) Suç tarihi belirsiz, 2011’e bile atýf var. 4) Evraký bekletmiþler, geciktirmiþler. Adalet Bakaný olarak cevabýnýz nedir?
Ýnce ilk baþta usule uygun deðil dedi. Sonra geldi esasa uygun deðil, deliller yeterli deðil dedi. Darbeyi FETÖ’nün yaptýðýna dair delillerin yetersiz olduðunu ya da iliþkili olmadýðýný söyleyen sadece FETÖ’cülerdir oysa. Amerika bile bunu söylemedi. Dosyalarla ilgili de þu kadar, bu kadar diyorlar ama bizim tarafýmýzdan Amerika’ya 86 klasör teslim edildi. Üç nüsha halinde iade evraký ve ekleri ile beþ klasörden oluþan ek bilgi ve belgeler. Toplam 86 klasör. Bizim muhatabýmýz Amerika Birleþik Devletleri ve oraya da usulüne uygun olarak bunlar teslim edilmiþ. 26-27 Ekim 2016 tarihinde Bekir Bozdað Bey -o tarihte Adalet Bakaný- bir ziyaret yapýyor ve Amerika’ya istenen ek bilgi ve belgeleri veriyor. Sonrasýnda bunlar yine resmi kanallarla da gönderiliyor.. Bize göstermediler dedikleri de dahil olmak üzere bütün belgeleri incelediler ama daha neyi incelediklerini bile bilmiyorlar.
ÝADE TALEBÝ YARGISAL BÝR FAALÝYETTÝR
Ýnce ilk baþta usule uygun deðil dedi, sonra söylediði þey de “iki dosyada talep geç verilmiþ, bekletilmiþ”. Gecikme de yok, bekletme de. Bir defa þunu bilmeleri lazým. Ýadede usul þudur, talep hâkim-savcýlar, yani mahkeme veya savcýlýk tarafýndan hazýrlanýr. Adalet Bakanlýðý iade talebini hazýrlamaz, o yargýnýn görevidir. Yargý buna karar verdikten sonra evrak Bakanlýða gelir. Bakanlýk bir posta tevzi memurluðu deðil. Bakanlýk bunu alýr, uluslararasý sözleþmeye uygunluðunu inceler, sözleþme ve mevzuata göre evraka ilave edilmesi gereken hususlar varsa mahallinden, yani mahkeme veya savcýlýktan bunlarýn da ilavesini ister, sonra bütün bu -binlerce sayfayý bulan- evrakýn yabancý dile tercümesini yaptýrýr ve gelir gelmez de muhataplarýna gönderir. Ýnce'nin bekleme-gecikme dediði bir kaç aylýk süre bahsettiðim bu iþlemlerin süresidir. Asýl bu iþlemler yapýlmadan talep gönderilirse usule aykýrý davranýlmýþ olur. Bakanlýk olarak iade hususunda dünyadaki en yetkin hukukçulara sahibiz. Bir, bu yargýsal bir faaliyettir, taleplerin içeriðini biz belirlemeyiz, bu yargýnýn iþi. Ýki, Adalet Bakanlýðý sürecin sözleþme ve mevzuata uygun biçimde ilerlemesini saðlýyor, aracýlýk yapýyor. Üç, deliller yok verilmemiþ gibi bir þey asla söz konusu deðildir, bunu kabul etmek de mümkün deðildir. Kaldý ki ürettikleri bütün bu iddialarla, baþta dile getirdikleri ama altýnda kaldýklarý asýl iddialarýný karartmaya kalkýyorlar. "Usule aykýrý" demiþlerdi. Nedir usule aykýrý olan? Hangi talep, sözleþmenin, mevzuatýn hangi hükmüne aykýrý? Cevap yok.
ÝNCE’NÝN ÖNCE ABD’YE “FETÖ’YÜ ÝADE EDÝN” DEMESÝ LAZIM
Cumhurbaþkanlýðýna aday bir siyasi böyle temelsiz bir iddiayý nasýl atabiliyor peki ortaya?
15 Temmuz’u FETÖ’nün yaptýðýna dair kesin deliller var, mahkeme kararlarý var. Bakýn Gülen’in iadesi ile ilgili eðer gerçekten samimi olunsa Amerika’ya,onu arayanlara yüksek sesle söylemesi gerekir. “Ya arkadaþ sen ne hakla beni arýyorsun, siz önce Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiði talebi yerine getirin” diye gereken cevabý vermesi lazým. Amerika’ya“terör elebaþýný niçin koruyorsun” diye yükleneceðine, gelip Türkiye Cumhuriyeti’ne yüklenmek ciddiyetle, samimiyetle, Devlet adamlýðýyla hiçbir þekilde baðdaþmaz. Ýnce'nin siyasette böyle bir iddiasý, ciddiyet ve samimiyet gibi iddialarý yok, o anlaþýlýyor.
“Telefon geldi”,“Amerikalýlar aradý”, kimin aradýðý bile belli deðil; doðru mu, yalan mý, yanlýþ mý, biri mi iþletti, belli deðil. Biz hodri meydan deyince iddianýn hata olduðunu gördüler. Bekir Bozdað Bey çaðýrdý, gelip incelesinler. Eksik, kusur olsa bu cesareti, bu özgüveni gösterebilir miydik? Bu konuyu istismar etmesinler diye çaðýrdýk, incelettik. Þimdi kendi ayýplarýný örtmeye çalýþýyorlar. Hata eksik bulamayýnca mýzrak ellerinde kaldý, koyacak çuval arýyorlar ama bulamazlar çünkü iddialarý doðru deðil. Türkiye Cumhuriyeti eksiksiz, usule uygun ve tüm delilleriyle vermiþtir iade talebini. Olmasý gereken Amerika’nýn bunlarý mahkemelerine iletmesidir, Amerikalýlara söylenmesi gereken de budur.
CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu, dosyalarý inceleyen heyetin üç sayfalýk bir rapor hazýrladýðýný, bir nüshasýný kendine, bir nüshasýný Muharrem Ýnce’ye ilettiðini, rapora göre iade talebinin usulünce olduðunu vebu evraka göre FETÖ elebaþýnýn iade edilmesi gerektiðini söyledi. Buna dair yorumunuz nedir?
Tablo þu: CHP’nin Cumhurbaþkaný adayý, CHP’nin Genel Baþkaný tarafýndan yalanlanmýþtýr. Her þey ortada, iddialarýn ciddiyetsizliði ortada.Bu tablo karþýsýnda fazla bir þey söylemeye gerek yok sanýyorum.
15 TEMMUZ’A DARBE DÝYEMÝYOR, OHAL’E DARBE DÝYOR
Cumhurbaþkaný Erdoðan seçimlerden sonra durumu yeniden deðerlendirip OHAL’i kaldýrabileceklerini söyledi. Bununla ilgili nasýl bir çalýþma ve takvim var acaba?
OHAL ile ilgili önce þunu söyleyeyim, CHP’nin yaklaþýmý açýsýndan. 15 Temmuz’a darbe demeyen, kontrollü darbe diyen bir CHP var. 15 Temmuz’dan sonra askeriyenin, yargýnýn, emniyetin içerisinde FETÖ’cü terör mensuplarý var, ne yapacaksýnýz? Bunlarý ihraç etmek ve gerekli diðer tedbirler için olaðanüstü hale ihtiyaç var. Anayasada bu yetki verilmiþ. Eðer bu þartlar altýnda ilan etmeyecekseniz, hangi þartlar altýnda ilan edeceksiniz OHAL'i? 20 Temmuz’da Türkiye’nin birliði ve kamu düzeni için OHAL kararý alýnýnca, Anayasa'ya dayanan, Meclisin onayladýðý bu karara CHP “20 Temmuz darbesi” diyor. FETÖ’cülerin yaptýðý darbeye darbe diyemiyor, buna diyor. Zaten 15 Temmuz’a darbe diyemeyen birinden FETÖ’nün iadesi konusunda samimiyet beklemek de mümkün deðil.
BÝZ REFORMCU BÝR HÜKÜMETÝZ
OHAL ile ilgili sorunuza gelince; OHAL anayasal bir yönetim biçimi. Demokratik düzene, hak ve hürriyetlere yönelen, anayasal düzeni hedef alan ciddi tehlikelerin varlýðý halinde Milli Güvenlik Kurulu'nun görüþü alýnarak Cumhurbaþkaný baþkanlýðýndaki Bakanlar Kurulu tarafýndan ilan ediliyor, Meclis'in de onayýna sunuluyor. Bir kiþinin kararý ile olmuyor. OHAL sürecinde de hukuka uygun davranýldý gerek KHK’larla, gerek uygulamalarla. Amaç Türkiye’de devlet düzeni ve demokrasinin korunmasýydý. Gelinen noktada tekrar gözden geçirilir, ihtiyaçlar dikkate alýnýr. Bizim amacýmýz elbette olaðan döneme geçiþin þartlarýný hýzla olgunlaþtýrmaktýr, , olaðanüstü halin devamý deðil. OHAL de zaten normalleþmek, olaðan dönem yetkileriyle yapýlmasý mümkün olmayan bir mücadeleyi hýzla ve kararlýlýkla yürütüp demokratik zemini korumak için ilan edildi. Biz OHAL ile ilanihaye gidecek bir hükümet deðiliz, reformcu bir hükümetiz. Ýhtiyaç ve zaruretler doðrusunda ilan edildi, elbette ihtiyaçlar doðrultusunda da yeniden gözden geçirilecek.
OHAL’i gerektiren durum deðiþti mi peki? PKK, FETÖ ve diðer terör örgütlerinin faaliyetlerinde bir seyrelme ve terörü normal þartlarda kontrol etme seviyesine mi ulaþýldý?
Bütün bu terör örgütleriyle mücadelemizde herhangi bir zafiyet, gevþeme söz konusu olmaz. Mücadeleye elbette devam edeceðiz ama aldýðýmýz mesafeyi, kaydettiðimiz baþarýyý da inkar edemeyiz. Devlete kafa tutan bu terör þebekelerinin gün görmesi mümkün deðildir. PKK ile FETÖ ile DAEÞ ile mücadele anlamýnda önemli mesafeler kat edildi. Bunlar dikkate alýnarak, süreç tekrar deðerlendirilecektir.
ÝTÝRAZ ÝÇÝN YARGI YOLLARINI BÝZ AÇTIK
FETÖ nedeniyle KHK’larla ihraç edilenlerin aralarýnda gerçekten maðdur olan da vardýr illaki, olabilir ama sanki bu oran daha büyükmüþ gibi yaratýlan bir hava da var. Bizzat FETÖ’nün yönettiði bir algý çalýþmasý. Bunlarý ayrýþtýrmak ve adaletin tecellisi için ne yapacaksýnýz mesela hükümet olarak, AK Parti olarak?
FETÖ darbe giriþiminden sonra FETÖ ile irtibatlý kamu görevlilerinin ihracýyla ilgili kanun hükmünde kararnameler çýktý, bunlar ihraç edildi. Bakýyorsunuz bir Kara Kuvvetleri imamý, bilmem ne biriminin imamý, bakanlýðýn imamý, bir yerde öðretmen, bir yerde memur ve bunlar kamu hizmetinde deðil örgütün emrinde çalýþan kiþiler. Devlete sadakatin yerine örgüte baðlýlýðý koyanlarla çalýþamazsýnýz. Bu yapýyý temizlemeniz gerekiyor. 100 bin civarýnda ihraç edilen var. Elbette bu tedbiri uygularken bunun da bir hukuku, ölçüsü var. Bir kiþi bile yanlýþ bir iþlemin muhatabý olmasýn, hak iddiasýnda bulunanlar hakkýný arayabilsin diyerek, gerekli mekanizmayý kuralým dedik hükümet olarak ve OHAL Komisyonu kuruldu. KHK ile tesis edilen iþlemlere karþý normalde bir baþvuru yolu yoktu, bu komisyonu hükümetimiz kurdu. Komisyon kararlarýna karþý yargý yolunu da biz açtýk. Ýhraç kararlarý alýnýrken, ilgili birimlerden gelen bilgilere ve belgelere göre FETÖ ile irtibatlý bulunanlar hakkýnda iþlem yapýlýyor ama bu iþlemlerin doðruluðundan emin olmak, denetimi için gerekli yollarý açmak da Hükümete düþüyor. Bizim yaptýðýmýz da bu oldu.
DERDÝMÝZ SKOR DEÐÝL ADALET
Hükümet terörle mücadele ediyor, ama terörle mücadele edilirken oluþan maðduriyetleri gidermekten de sorumlu mu diyorsunuz?
Biz FETÖ ile mücadele ediyoruz. Skor deðil bizim derdimiz, adalet. Þu kadar kiþiyi atmak, iþinden gücünden olsun diye deðil. Devleti terör örgütü ve uzantýlarýndan korumak, bunu da adalet ve hukuk çerçevesinde yapmak için titizlik gösteriyoruz. Elbette kararý OHAL Komisyonu verecektir. Komisyon baðýmsýz bir kurum. Bizim beklentimiz Komisyonun hýzlý þekilde karar vermesi. Vatandaþlarýmýzýn beklentisi de bu.
Biz bu kurumu oluþturduk, mekanizmayý kurduk ama filan tarihte FETÖ okuluna gitmiþ, para yatýrmýþ, sosyal temasta bulunmuþ ama terör örgütüyle irtibat var mý, yok mu kararýný komisyon verecek, biz deðil. Karar karþýsýnda mahkeme yolu açýk. Bu yollarý açan hükümetimizdir. Ýnþallah en adil kararlarýn OHAL komisyonunca ve mahkemelerce verilmesini ve sürecin hýzlý þekilde ilerlemesini bekliyoruz. Bu süreçte haklýlýðý anlaþýlanlarýn iþlerine dönmeleri elbette bizim için önemli.
SÝSTEM GÜÇLENDÝ KOMÝSYON HIZLI KARAR VERECEKTÝR
Çok baþvuru var, Komisyon yetiþemiyor þikâyetlerine karþý tedbiriniz nedir?
Bu da eleþtiriliyor ama gözden kaçýrýlan þu: Her üyenin dosyalarý tetkik eden raportörleri var. 230 civarýnda çalýþan var. Aldýðýmýz bilgilere, yerinde yaptýðýmýz incelemelere göre Komisyon, bu süre içinde arþivini ve biliþim alt yapýsýný kurdu, ilgili tüm devlet kurumlarýyla veri entegrasyonunu da saðladý. Vatandaþ takipsizlik aldýysa görebiliyorlar mesela, diðer bilgileri de, örneðin bakanlýk verilerini, savunmalarý, gerekçeleri... Kuruluþ aþamasýndaydý, teknik hazýrlýklar tamamlandý, bundan sonra çok daha hýzlý çalýþacak bir sistem oluþturdular. Bizim bu noktadan sonraki beklentimiz, artýk bir an evvel kararlarýn çýkmasý, varsa bir haksýzlýk ya da maðduriyet hemen giderilmesi yönündedir.
FETÖCÜLER BAÞBAKAN’A SALDIRIRKEN CHP NEREDEYDÝ?
Muhalefetin üzerinde sörf yaptýðý konulardan biriydi maðduriyetler. Kemal Kýlýçdaroðlu geçen yaz sýrf bu sesi çoðaltabilmek için Ankara’dan Ýstanbul’a “Türkiye’de adalet yok” algýsýný çoðaltmak için yürüdü. Adalet Bakaný olarak bu iddiaya, bu çabaya ne diyorsunuz?
Bu yürüyüþün ya da sloganýn hiçbir anlamý, hiçbir geçerliliði yok, doðru da deðil. FETÖ’cüler bu ülkede yargý üzerinden “dönemin Baþbakaný” diye seçilmiþ Baþbakan’a kelepçe vurma çabasýna girerken neredeydi Kýlýçdaroðlu? Niye yürümediler, niye seslerini çýkarmadýlar? Bu ülkede vesayetçi anlayýþ hakimken, 28 Þubatlarda brifing alan, talimat verenler döneminde niye sesiniz çýkmadý yargý ile ilgili? Yargýda FETÖ’cüler tasfiye olduktan sonra bu çaba niye? Acaba yargýnýn bir kesimin yargýsý olmaktan çýkýp Türk milletinin yargýsý olmasý mý rahatsýz ediyor? Þimdi yargý artýk kendi mecrasýna dönüyor. Ýdeolojik çatýþmalarýn veya farklý kesimlerin kendisine güç devþirme alaný deðil yargý. Tamamýyla baðýmsýz bir yargý haline geliyor. Elbette sorunlarýmýz var, eksikler var ama “sistemin daha iyi iþlemesi,yargýnýn üzerindeki yükün azalmasý için güven veren adalet” dedik seçimlerden önce. Güven veren adaletin tesisi için yargýya güvenin artmasý, yargýnýn hýzlanmasý bizim en temel önceliðimiz, bununla ilgili çalýþmalarýmýzý sürdürüyoruz.
CHP FETÖ’NÜN YANINDA DURDU
FETÖ’nün siyasi ayaðýna girelim. Muharrem Ýnce bir TV yayýnýnda dedi ki “Biz FETÖ’yü temizlediðinizde AK Parti’nin yarýsý gider”. Bir ay önce de CHP Milletvekili Eren Erdem “MÝT Týrlarý belgelerini Genel Baþkan yardýmcýsý Bülent Tezcan’dan aldým, Zaman Gazetesi’ne ve FETÖ’ye ait medyaya dayanýþmaya Kýlýçdaroðlu’nun talimatýyla gittim”. Erdem’in itirafý ve Ýnce’nin iddiasý hakkýnda samimi düþünceniz ne?
FETÖ’cüler17/25 Darbe giriþimi sonrasýnda kriptoluktan bir baþka evreye geçtiler. Niye kriptoydu? Kendilerini muhafazakar ya da Türkçe öðreten bir sosyal kuruluþ gibi farklý kimliklerle gösterirlerdi. Makyajýn altýnda devleti ele geçirmeye çalýþan örgütün varlýðý ortaya çýktýktan sonra bu mücadele hep beraber ve kararlý þekilde verildi. Makyajlar dökülünce herkesin tutumu turnusol kaðýdý görevi gördü. O tarihten itibaren AK Parti, Sayýn Cumhurbaþkanýmýz ve FETÖ’ye gerçekten karþý çýkanlar sonuna kadar mücadele etti. Ama ne ilginçtir ki CHP okullar, dershaneler kapatýlýnca dershanelerin avukatlýðýný yaptýlar, televizyonlarý kapatýlýnca televizyonlarýn avukatlýðýný yaptýlar, kapattýrmayýz diye destek mesajlarý veren kimdi? Hadi o tarihe kadar bunlar kripto faaliyet yapmýþlar ama tam alenileþtikten sonra eðer siz bunlara destek veriyorsanýz bildiðiniz halde, bile bile o zaman siz bunlara destek veriyorsunuz demektir. Onlar için aðlayan, onlarýn yanýnda duran kimdi, milletimiz görüyor. O günden beri Cumhurbaþkanýmýz FETÖ ile ilgili mücadele verirken bunlar onu yalnýz býrakýp hatta karþý tarafta yer alan bir anlayýþta oldular. AK Parti ise 2014 seçimi olsun 7 Haziran, 1 Kasým seçimleri olsun, hem tüm adaylarýný hem tüm yöneticilerini FETÖ baðlantýlý olan herkesi tasfiye etmiþtir, yargýlanan ceza alanlar olmuþtur. Bu konuda en net mücadele gösteren AK Parti’dir.
MÝLLETÝN ÝRADESÝNE MUHALEFET EDÝYORLAR
Millet Ýttifaký bileþenleri Türkiye’nin parlamenter sisteme hemen dönmesi gerektiðini söylüyor, bunu vaat ediyor ama nasýl yapacaklarý henüz belli deðil. Komisyon kuracaklarýný söylüyorlar. Muharrem Ýnce ise iki yýllýk bir zamana ihtiyaç var diyor. Cumhurbaþkanlýðý Hükümet Sistemini getiren Cumhur Ýttifakýnýn mensubu olarak nasýl yaklaþýyorsunuz bu vaade? Diyelim ki Ýnce Cumhurbaþkaný seçildi…
O zaman bu rüya hiç bitmesin ister. Bu bir varsayým deðeri bile taþýmýyor ama cevaplayayým: Böyle bir tabloda anayasa deðiþikliði gerekiyor ve anayasa deðiþikliði için de dört yüz milletvekiline ihtiyaç var. Ýki genel baþkanýn oturup “biz bunu böyle istiyoruz” demesiyle olacak iþ deðil. Bu bir. Ýkincisi, 2017 yýlýndaki Anayasa ve sistem deðiþikliði öyle akþamdan sabaha olgunlaþmýþ, siyasetin de milletin de bir kaç ay içinde kararýný verdiði bir deðiþim deðil. 82 Anayasasýyla geçen yýllar içinde bizi bu noktaya getiren pek çok sebep bulunabilir. Bu deðiþimi Türkiye için hem mümkün ve hem de zorunlu hale getiren kýrýlmalardan birini 2007 yýlýnda aramalýyýz. Cumhurbaþkaný Hükümet Sistemine geçiþin temel adýmlarýndan birisi 2007’deki Cumhurbaþkaný seçim kriziydi. Bugün parlamenter sistem güzellemesi yapanlarýn o gün parlamenterleri odalarýna kilitledikleri, milletvekillerini kulislere kilitleyip genel kurula almadýklarýný unutmuþ deðiliz. Bir þey soruldu millete o tarihte anayasa deðiþikliði ile ilgili, Cumhurbaþkanýný parlamento mu seçsin, vatandaþ mý seçsin diye? Vatandaþ dedi ki “kardeþim ne münasebet, ben vekili aradan çýkarýyorum doðrudan ben seçiyorum”.
HALK BÖYLE BÝR TEMSÝL VERMEZ ONLARA
Milletin evet oyu verdiði bir anayasa deðiþikliðinin daha mürekkebi kurumadan milletin gözüne baka baka diyorlar ki “sen bilmezsin, anlamazsýn, ben bunu tekrar deðiþtireceðim”. Milletin deðerleriyle, duygusuyla ve reyi ile dalga geçmektir bu, yok saymaktýr, inkar etmektir. Milletimiz elbette kendi iradesinin arkasýnda duracak, böyle bir tercihi, böyle bir temsili de onlara vermeyecektir.
CHP ÝSTEDÝÐÝ ÝÇÝN DEMÝRTAÞ HAPSE GÝRDÝ
Meclis aritmetiði HDP barajý aþarsa farklý aþamazsa farklý olacak. Demirtaþ da cumhurbaþkaný adayý ama terörden dolayý da tutuklu. HDP kampanyasýný maðduriyet üzerine kurdu. Millet Ýttifaký bileþenleri ise HDP’yi ittifaka almamýþ olsalar da aday olduðu için Demirtaþ’ýn salýverilmesi gerektiðini söylüyorlar. Demirtaþ neden içeride, neden dýþarýda deðil?
CHP istediði için içeride. CHP’nin verdiði oylarla dokunulmazlýk kalktý ve Demirtaþ yargýlanmaya baþlandý. Yargý yetkisi mahkemelerdedir, tutuklamaya da mahkeme karar veriyor. Burada Hükümetin, AK Parti’nin bir tasarrufu yok, tutuklama ya da adli süreçle ilgili söyleyeceði bir þeyi de yok. AK Parti, MHP dokunulmazlýklarý kaldýrdý çünkü ya terörle aranýza mesafe koyacaksýnýz ya siyaset yapacaksýnýz. Terörle araya mesafe koyulmadý. Dokunulmazlýklarýn kaldýrýlmasý için AK Parti ve MHP’nin oylarý yetmiyordu, demek ki CHP de oy verdi, HDP’nin oy verecek hali yok çünkü. Dolayýsýyla dokunulmazlýklar konusunda Meclis böyle bir tercih yaptý. Yargýlama bahsi baðýmsýz mahkemelerin iþidir. Tutuklu olan birisini aday gösteren HDP’nin kendisidir. Buradan maðduriyet devþirmeye çalýþýyorlar. Böyle þey yok, kimse kendi yapýp ettikleriyle yargýnýn önüne çýkýnca bundan bir kahramanlýk çýkartamaz.
YASALARIMIZDA ‘ADAY OLAN TUTUKLU SALIVERÝLÝR’ DENMÝYOR
Aslýnda sadece HDP deðil Ýnce de, Akþener de, Karamollaoðlu da þunu ima ediyor;“Erdoðan kendine rakip olmasýn diye Demirtaþ’ý içeride tutuyor”.
Çok net söyledim; CHP’nin desteði olmasaydý eðer Demirtaþ'ýn dokunulmazlýðý kalkmaz, böyle bir yargýlama da olmazdý. Ýki, Demirtaþ aday olduðu için tutuklanmadý, tutuklu yargýlanmakta iken aday gösterildi. Üç, hakkýndaki yargýlamada tutuklamaya karar veren Türkiye’deki baðýmsýz mahkemelerdir, tahliyeye karar verecek olanlar da mahkemelerdir. Kiþi tutukluyken aday gösterildi, propaganda çalýþmasý yapamayacaðý, belli kýsýtlamalara tâbi olabileceði biliniyor. Baþka tercih yapýlabilirdi, yapýlmadý. Böyle bir gerekçeyle bir tahliye kanunumuzda yok. Aday olan serbest kalýr denmiyor yasalarýmýzda.
YARGI AK PARTÝ’NÝN DEÐÝL TÜRK MÝLETÝ’NÝN
Siyasi partiler bu talebi nasýl seslendirebiliyorlar peki? Yürütmenin yargýya müdahale etmesini talep etmek demek deðil midir bu ayný zamanda?
Bu talepleri bize karþý dile getiriyorlarsa, evet, öyledir. Yok, bu talepleri hariçten mahkemeye karþý dile getiriyorlarsa, bu durumda yargýya müdahaleye yelteniyorlar demektir. Tutuklu olan þahsen veya avukatlarý aracýlýðýyla mahkemeye talebini iletir. Yani bu siyasi parti temsilcilerinin Demirtaþ'ýn avukatlýðýný yapmalarýna da gerek yok. Yargý Türk milletinin yargýsý ve baðýmsýz. Kimsenin yargýya tavsiye ve telkinde bulunmaya hakký da, yetkisi de yok. Böyle bir þey kabul edilemez. Herkesin sürece saygý göstermesi lazým.
TÜRKÝYE’DE SEÇÝMLER ÞAÝBESÝZ VE GÜVENLÝDÝR
Seçim güvenliðiyle ilgili bir tartýþmayý sürdürüyor muhalefet. AK Parti, Cumhur Ýttifaký manipüle edecek, örgütlenmeli sandýklarý korumalýyýz gibi. Bu durum, seçim güvenliðini tehdit eden bir þey midir deðil midir?
Türkiye’de en þaibesiz, en geniþ katýlýmlý yapýlan iþ, Türk demokrasisinin en baþarýlý olduðu konu seçimlerdir, seçimleri baþarýyla ve demokratik katýlýmla sürdürmesidir. Tüm seçimler böyle olmuþtur, 24 Haziran da böyle olacaktýr. Seçim güvenliðine iliþkin Meclis’te yapýlan yasal düzenlemeler seçim güvenliðini saðlayacak düzenlemelerdir. Özellikle sandýk baþkanlarýnýn yine memur olmasý. Eskiden okuma yazmasý olmayan, siyasi kimliði olan sandýk baþkanlarý vardý, partiler getiriyordu. Þimdi kamu görevlileri arasýndan, kurayla belirlenen sandýk kurulu baþkanlarý söz konusu. Daha tahsilli, eðitimli. Mevzuata uygun bir seçim süreci olacaktýr. Üstelik her sandýkta her partinin temsilcisi var. Cumhur Ýttifaký iki partili, AK Parti ve MHP. Diðer tarafta birçok parti var, ayrý dursa da HDP ile de beraber çalýþýyorlar.
MUHALEFET 24 HAZÝRAN ÝÇÝN MAZERET ÜRETÝYOR
Partilerin sandýklarda müþahit bulundurma hakký var biliyorsunuz. Sandýklar gizli kapaklý yerde, AK Parti il-ilçe binasýnda sayýlmýyor ki, herkesin her partinin müþahidinin olduðu, sandýðýn baþýnda görevlisinin olduðu, imza attýðý, ýslak imzalý tutanaðýn bir suretini aldýðý bir seçim yapýlýyor. Dolayýsýyla Türkiye’de seçimler þaibesiz ve daha güvenli þekilde yapýlacaktýr. Ama her seçimde yok þu sebepten, yok bu sebepten bir þey bulur muhalefet. Þimdi 24 Haziran akþamý ve sonrasý için bir mazeret bulmak için çalýþýyorlar ama bunlarýn hiç birisi hukuken geçerli þeyler deðildir. CHP Anayasa Mahkemesi’ne götürdü çýkan kanunlarý iptal için, Mahkeme Anayasaya uygun buldu. Bu nedenle bu itirazlarýn kabulü mümkün deðil.
ÝSTÝKRARIN BOZULMASI NE DEMEK 7 HAZÝRAN’DA GÖRDÜK
Muhalefet Meclis aritmetiðini deðiþtirmek, Cumhurbaþkanlýðý seçimlerini ikinci tura býrakmak için iþbirlikleri yapýyor, taktik geliþtiriyor. Yorumunuz nedir?
7 Haziran sendromunu milletimiz unutmadý. 7 Haziran’da ne oldu? AK Parti birinci parti olsa da bir þekilde milletimiz hükümeti kuracak çoðunluðu vermedi ama o akþam “eyvah” dedi, AK Parti ile hep kalkýnmayý, geliþmeyi, istikrarý gördüðü için. AK Parti’nin Türkiye’de huzur, istikrar ve kardeþliðin teminatý olduðunu 7 Haziran öðretti bize. Kürt kardeþlerimin evinin önünde çukur kazýlmaya baþlandý. Ceylanpýnar’da polislerimiz þehit edildi. Ýstanbul’da, Ankara’da þehirler terörize edildi. Ege’de, Ýstanbul’da herkes tedirgin oldu. Ekonomik istikrar bozuldu, fabrikalar iþçi çýkarmaya baþladý. Yani ekonomik istikrar, siyasi istikrar bozuldu ve terör azdý. Antep’te de çalýþýyoruz, her geçen gün milletimiz “daha güzelini yine AK Parti yapar” diyor yeni projeleri gördüðünde. Cumhur Ýttifaký’nýn karþýsýnda bir yýkým ittifakýnýn olduðunu, millete hiç bir þey vaat etmediðini çok iyi görüyor. Ben bu seçimde bize çok güçlü bir destek olacaðýný biliyorum.
MECLÝS’TE DE GÜÇLÜ BÝR DESTEK ALACAÐIZ
Cumhurbaþkanlýðý sandýðý ile Meclis sandýðý arasýnda fark olacak mý sizce?
Burada teknik olarak ilk defa uygulanan bir sistem olduðu için “Tayyip Erdoðan’a veriyoruz ya o yeter, öbürlerinin çok bir þeyi yok” gibi bir algý ilk baþlarda vardý ama sistemle ilgili bilgi sahibi oldukça, konu halka daha çok anlatýldýkça durum deðiþti. Ben AK Parti’ye desteðin Mecliste de çok güçlü olacaðýna inanýyorum. Cumhurbaþkanýmýzýn kendi oy potansiyeli daha yüksek ama Meclis’te de gerekli çoðunluðu saðlayacak desteði alacaðýmýza, AK Parti’nin, Cumhur Ýttifaký’nýn iyi bir sonuç alacaðýna inanýyorum.
CHP’NÝN BAÞÖRTÜSÜ SÝCÝLÝ BELLÝ: ‘411 EL KAOSA KALKTI’
Muharrem Ýnce kýlýk kýyafet özgürlüðüyle ilgili net bir söz sarf etmiyor. Ama yasakçý bir tavrý olduðu anlaþýlýyor arþiv belgelerinden. CHP’nin sicili malum zaten, halihazýrda kullanýlan özgürlüklerden rahatsýzlýk olunduðu da öyle. Olur da CHP iktidar olursa, kazanýlmýþ hak ve özgürlüklerin geri götürmesi konusunda bir olasý risk görüyor musunuz? Sonuçta yapýlmýþlarý yýkmak, satmak ve yönetim sistemini de geri götürmek istiyorlar?
Türkiye’de 16 yýlda AK Parti’nin getirdiði bütün demokratik kazanýmlarý Muharrem Ýnce geriye götürecektir. Mesela baþörtüsü ile ilgili de net þekilde “bu bir özgürlüktür, sonuna kadar destekliyorum” demiyor. Ýnce’nin söylemi ötekileþtirici, kamplaþtýrýcý bir söylem ve bu endiþe verici. Nitekim geçmiþte de bu konuda yaptýðý, baþörtüsünün özgürlük olmadýðýný söyleyen açýklamalarý var. Zaten bunlar rövanþist yaklaþýmda muhalefet. AK Parti’nin getirdiði ekonomik kazanýmlarý, siyasi kazanýmlarý, demokratik kazanýmlarý geriye götürüp bunlarý insanlarýn elinden almaya yönelik bir tutum içerisine gireceklerini satýr aralarýnda gösteriyorlar. 24 Haziran’ý iple çekiyorlar, bir yere kadar geliyor kendilerini zor tutuyorlar. CHP’nin ne yaptýðý ortada.“411 el kaosa kalktý” manþetlerindeki ruh ve o düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP’nin ta kendisidir. Milletimizin bu anlayýþa vize vermeyeceðinden eminim. Zaten Ýnce'nin kampanyasý da Cumhurbaþkanlýðý seçiminden çok, parti içi iktidar mücadelesinde bir gelecek rampasýna dönüþmüþ durumda.