2016 Ekim baþýnda, Gazi Meclis yasama yýlýna yeni baþlamýþken siyasetteki herkesi þaþýrtan bir teklif geldi MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli'den. Bahçeli AK Parti'ye döndü ve “hükümet sistemiyle ilgili ayný kararýnýzdaysanýz eðer, teklifinizi getirin görüþelim” dedi. Sonrasý hýzlý iþledi. Ýki genel baþkan görüþtü ve iki partiden iki hukukçu isim yetkilendirildi. AK Parti'den parti genel sekreteri Abdülhamit Gül ve MHP'den Afyonkarahisar milletvekili Mehmet Parsak. Ýki isim iki ay süren bir müzakere süreci sonrasýnda 21 maddelik ilk metni ortaya çýkardý. O metin Anayasa Komisyonunda 18 maddeye indi. Genel Kurul oylamasýnýn ve Cumhurbaþkaný Erdoðan tarafýndan onaylanmasýnýn ardýndan þimdi halka sunulmak için gün sayýyor. Ben de referandum sürecinde olan anayasa deðiþiklik metninin hamurunu yoðuran iki kiþiden biri olan Abdülhamit Gül ile konuþarak bu tarihi süreci detaylarýyla kayda geçirmek istedim.
***
2016 Ekim baþýnda Devlet Bahçeli “teklifinizi getirin, görüþelim” dedi ve iki partiden iki isim yetkilendirildi. Dolayýsýyla siz, MHP milletvekili Mehmet Parsak ile birlikte bugün referandum sürecinde olan anayasa deðiþiklik metninin hamurunu yoðuran iki kiþiden birisiniz. Tarihi bir süreç bu, detaylarýyla kayda geçsin isterim. Þuradan baþlayalým: Masa kurulduðunda elinizde bir metin var mýydý, o metin kimin metniydi?
Biz bu çalýþmaya baþladýðýmýzda alternatiflerimiz hazýrdý. Alternatifleri hazýrlarken de temel referansýmýz AK Parti’nin ortaya koymuþ olduðu demokratik reform anlayýþý ve ilkeleri oldu. Somut metin anlamýnda ise 2012’de 24. Dönemde Mecliste kurulan Anayasa Uzlaþma Komisyonu’na partimizin sunduðu baþtan sona yeni bir anayasa önerisi vardý. Bu metin uzun çalýþmalar sonucu oluþmuþtu. Bunu tekrar gözden geçirdik, eklemeler, revizyonlar yapýldý ama ana çerçeve buydu. Zaten milletimize AK Parti olarak yeni anayasa yapmayý vaat etmiþtik, milletimiz vaadimize olumlu karþýlýk verdi. Bu talep milletimizin 40-50 yýldýr gündeme getirdiði bir talep. AK Parti bunu ete kemiðe büründürdü. Sayýn Parsak ile yaptýðýmýz görüþmelerde de Türkiye siyasi birikimindeki talepler, milletimizin beklentileri ve AK Parti’nin ete kemiðe büründürdüðü metinler dikkate alýnarak tekrar somutlaþtýrýldý.
MÜKTESABATI DEÐERLENDÝRDÝK
Cumhurbaþkaný Baþdanýþmaný Þükrü Karatepe, bir açýklamasýnda söz konusu metni AK Parti’nin hukukçu kurmaylarýyla Cumhurbaþkanlýðýndaki hukukçularýn ortaklaþa bir çalýþmayla ortaya çýkardýðý yönünde bir açýklamasý olmuþtu. Beþtepe’nin metne katkýsý ne oldu?
Þükrü Hocam çok deðerli bir arkadaþýmýz, onlardan da istifade edildi elbette çünkü bu metnin omurgasý uzun bir zamanda oluþtu. Þöyle deniyor, teklif toplumda hiç konuþulmadý nereden çýktý, diye. Aslýnda Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn 2002’den beri dillendirdiði sistem bu. Ve hep konuþuldu çalýþýldý. Eleþtiriler geldi, bazý katkýlar geldi. 2002’den beri somutlaþan bu teklif üzerine toplumun her kesiminden, STK’lardan, akademiden, vatandaþýmýzýn birey olarak Meclise sunduðu görüþlerden, faydalanýldý, Parti bunlarý deðerlendirdi. Toplumun her katmanýndan farklý görüþlerden zenginleþerek bir müktesebat oluþturuldu. Bugün Cumhurbaþkanlýðýnda görevli deðerli arkadaþlardan da istifade ettik çünkü bu üç beþ kiþinin oturup yazdýðý bir þey deðil. AK Parti’nin Milletin beklentilerini demokratik, reformlara yönelik kurumsal yaklaþýmýyla ortaya koymasý ve mevcut sistemdeki sorunlarý gidermesi gerekiyordu, o yüzden metin geniþ istiþarelerde yapýlmýþ oldu.
ÝLK 4 MADDE GÜNDEME HÝÇ GELMEDÝ
MHP adýna Mehmet Parsak da müzakerelere elinde böyle somut bir metinle mi geldi?
Hem MHP’nin daha önce sunmuþ olduðu teklifler, hem AK Parti’nin teklifleri üzerinden, ortak mukayeseyle nerelerde uzlaþýlabilir diye çalýþýldý. Ýlk dört madde gündemde hiç olmadý. MHP’nin de ortaya koymuþ olduðu hükümet sistemi eksenli yaklaþýmý deðerlendirildiði için alternatifler de çok sýnýrlý. Hükümet sisteminde modeller sýnýrlýdýr, ya klasik parlamento ya baþkanlýk. Dolayýsýyla ortak noktada buluþuldu. Ama þunu ifade edelim. Bu metinde iki partinin imzasý olsa bile, biz partili partisiz Türkiye’deki herkesin hukukunu, geleceðini ilgilendiren bir meseleyi çalýþtýðýmýzý bilerek, bir virgülün bile Türkiye’nin kaderiyle ilgili olduðunu düþünerek hassasiyetle çalýþtýk. Geniþ ve verimli bir çalýþma deðerlendirildi, çok sýkýþtýðýmýz yerlerde de Genel Baþkanlarýmýza konuyu intikal ettirdik.
SIKIÞILAN YERLER ESAS DEÐÝL TEFERRUATTI
Nerelerde sýkýþtýnýz? Kamoyuna yansýyan bazý baþlýklar oldu ama…
Esasen fazla deðil bir kaç baþlýk. Ama hepsi aþýldý, zaten rezervden dolayý deðil de hangisi siyaset ve uzun vadede daha iyi olur diye bakýldý için. Esasa iliþkin deðil belki teferruat diyebileceðiniz meselelerdi.
Nelerdi mesela?
Uzlaþýldýðý için yeniden konuþmayý gerekli görmem.
Kamuoyuna yansýyan baþlýklarý doðruluyor musunuz peki?
Çok þey yansýdý ama aslýnda biz daha o maddeye gelmeden dedikodusu çýkarýldý. Yemin metinden çýkartýlýyor, yeminden laiklik çýkartýlýyor gibi, üniter sistem, ilk dört madde gibi dedikodular. Biz hiç birine kulak asmadan çalýþmamýza yoðunlaþtýk ve gerçekten dünya demokrasi tarihine, anayasalarýna model olabilecek bir teklif ortaya çýktý.
KAPALI MÜZAKERE SPEKÜLASYON OLMASIN DÝYE
Bahçeli’nin “getirin hükümet sistemi teklifinizi, konuþalým” önerisi herkesi çok þaþýrttý ve spekülasyonlara da yol açtý, çok þey söylendi. Evvelinde MHP ile AK Parti arasýnda arka odalarda herhangi bir görüþme, temas oldu mu?
Tabii ki bunlarýn hiç biri doðru deðil, hiçbir þekilde örtülü bir görüþme ya da herhangi bir þey olmamýþtýr.
Peki. Müzakere kapalý yürüdü. Ýki yetkili isim konuþtu, ihtiyaç olduðunda genel baþkanlar buluþtu ama tüm süreç sadece sizlerin bilgisindeydi. Kamuoyu ise biraz kulislere sýzanlar biraz dedikodular üzerinden tartýþtý konuyu. Dolayýsýyla daha açýk bir süreç yürütülemez miydi?
Mahrem yürütülmesinin sebebi, son ana kadar istiþare yapýlmasý. Bir cümlenin, kelimenin dahi ne kadar önemli olduðu açýk. Kamuoyu üzerinde spekülasyon olmasýn, çalýþma verimi düþmesin istedik. Sadece genel baþkanlarýmýza bilgi verdik. Ve ilgili kurullarda ana baþlýklar tabii ki deðerlendirildi, mutfaklarýmýz çalýþtý. Öte yandan her þey çok þeffaftý aslýnda. Ne zaman? Anayasa Uzlaþma Komisyonu çalýþmalarýnda herkes eteðindeki taþý döktü, odalar dolusu dosyalarda kayýtlý herþey konuþuldu, bu meseleyle ilgili söylenmedik þey kalmadý. Her farklý görüþ, farklý ifadelerle, tonlarla ifade edildi. AK Parti mutfaðýnda zaten hepsi deðerlendirildi. CHP’nin de katýldýðý mini anayasa çalýþmasýnda uzlaþtýðýmýz maddeler var. Orada her görüþün yeri var, yeter ki demokratik Türkiye’ye katkýsý olsun.
METÝNDE CHP’NÝN DE KATKISI VAR
Peki, HDP ve CHP’nin uzlaþma komisyon dönemlerinden, dolaylý da olsa bir payý var mý bu metinde?
Mini anayasa paketinde uzlaþtýðýmýz yedi madde vardý. Uzlaþamadýðýmýz sadece HSYK maddesi vardý. CHP için söylüyorum; uzlaþýlan kýsýmlarla ilgili hususlar var, paketin bu kýsmý ile ilgili katkýsý var evet ama orada hükümet sistemi konuþulmamýþtý tabii.
15 TEMMUZ’DA ÝLK 4 MADDEYE SALDIRI OLDU
Türkiye’de iktidar partisi ile bir muhalefet partisinin bir konuda uzlaþmasý ve ortak bir çalýþma yürütmesi pek nadir görülen bir durum! AK Parti ve MHP arasýnda bu oldu, hem de uhulet ve suhuletle. Sorum þu: Hem müzakere, hem de anayasa komisyonu ve genel kurul sürecinde iki rakip partiyi uzlaþtýran temel motif neydi? Uzlaþýyý ne saðladý?
Tüm bu çalýþmalarda edindiðim izlenime göre; 15 Temmuz’un birleþtirici ruhu. 15 Temmuz’da çünkü Türkiye’nin temel unsurlarýna, anayasadaki deðiþmez maddelere bir saldýrý oldu. Dini kullanan bir yapý var, demokrasiye saldýrý var, Cumhuriyete, Ýstiklal Marþýna, Baþkent’e, Meclise, Cumhurbaþkanlýðý Külliyesine, Emniyete, dolayýsýyla Türkiye’nin temel deðerlerine saldýrý var. Dünya tarihinde bir destan olarak nesilden nesile anlatýlacak bir karþý koyuþ oldu. O gün hepimiz teyakkuz halindeyken Cumhurbaþkanýmýzýn o çaðrýsý herkese büyük moral oldu, hem de dirayet ve cesaret verdi. O gün herkes, Ankara Yüksel caddesinde içki sofrasýndan de kalkýp Genelkurmay’ýn önünde darbecilere direnmeye giden de oldu, abdestini alýp giden de. Ülkücüsü de çýktý sokaða AK Parti’nin bütün teþkilatlarý da. Herkes sokaktaydý. Bir Millet devletinin bekasýna karþý bu tehdidi savurdu. Ve bunu Cumhurbaþkanýmýzýn liderliðinde yaptý. O gün devletin bekasýna yönelik tehdidi savuran Milletimiz siyasete bir ödev verdi.
BU, MÝLLETÝMÝZÝN BÝZE ÖDEVÝ
Nasýl bir ödev?
“Benim elimden gelen bu, ben canýmla kanýmla bu tehdidi savuþturdum ama siz Türkiye’nin bekasýna yönelik bir daha böyle bir tehdidin oluþmamasý için ne gerekiyorsa yapýn” dedi. Hemen ardýndan Cumhurbaþkanlýðý Külliyesinde siyasi parti genel baþkanlarý toplandý, kurumlara sýzmýþ bürokratik cunta, FETÖ ve benzeri bir takým yapýlanmalarýn olmamasý için nelere ihtiyaç var diye CHP ve MHP‘nin de katýlýmýyla konuþuldu ama adým atýlamadý. Ama Sayýn Bahçeli’nin söz konusu çaðrýsýyla Milletin verdiði ödevi yerine getirmek için AK Parti ve MHP iþe baþlamýþ oldu. Sorunuzun cevabý bu; bu iþin itici gücü 15 Temmuz ruhudur, FETÖ gibi terör unsurlarýnýn bir daha tehdit oluþturmamasý için, Türkiye’de güçlü bir yönetim, güçlü bir Türkiye için, adým atýlmýþ oldu.
SAVAÞ DAHÝL HER ÝHTÝMALE KARÞI HAZIRLIK
Kritik bir noktaya geldik. Meselenin evet geriye dönük uzun bir hikayesi var ama güncel boyutu da var: Türkiye bir süredir ayný anda çok sayýda terör örgütünün saldýrýsý altýnda. Terörün yýkýcý saldýrý aþamasýna geçtiðini görüyoruz. Ayný anda sýnýrýmýzda iki devlet fiilen çöktü. Bölgede büyük bir savaþ var, ülkeler parçalanýyor, terör örgütleri türüyor ve çözüm yakýn görünmüyor. Küresel anlamda da büyük bir gerilimin içinde, belirsizliðin eþiðindeyiz. Bildiðimiz dünya çöktü ama yenisi henüz þekillenmedi. Örtülü bir savaþ sürüyor ve boyut deðiþtirme ihtimali hiç az deðil. Sorum þu: Türkiye bu anayasa paketiyle kendini, devleti yeniden yapýlandýrarak aslýnda olasý bir savaþa karþý bir tür tedbir mi alýyor?
Muhalefetin görevi her koþulda iktidar karþýtlýðý deðildir. MHP Genel Baþkaný Sayýn Bahçeli’nin süreçteki tavrý tam da dikkat çektiðiniz noktadýr. Türkiye’nin bekasýna içeriden ve dýþarýdan kast edenlere, tehditlere karþý alýnmasý gereken önlemler bunu zorunlu kýldý. Bu yaklaþým anayasa deðiþikliðinin felsefesini ve temelini oluþturuyor. Anayasa deðiþikliðinin zamaný mýydý diyorlar. Tam da zamaný! Þairin dediði gibi ‘bakýn yaklaþýyor yaklaþmakta olan’.
Ýlk baþlarda vekalet savaþlarý diye ifade edilen bölgedeki savaþta þimdi doðrudan devletler müdahil. Fýrat Kalkanýyla orada olmasak, Kilis’in, Gaziantep’in, Ankara’nýn güvenliðini ne kadar saðlayabilirdik? Bunu yapabilmek için güçlü, büyük Türkiye olma zorunluluðu var. 7 Haziran’dan sonraki o birkaç aylýk sürede hükümet kurulamamasýnýn Türkiye’ye nelere mal olduðunu hepimiz yaþadýk. Terör hemen gündeme alýndý, ekonomik bir takým müdahaleler gündeme alýndý, toplumun huzuru kaçýrýlmaya çalýþýldý. Türkiye kendi sorunlarýyla, üzerindeki engellerle, yüklerle içine kapanýk yaþarsa bir gün nasýl bir felakete uyanacaðýný fark edemeyebilir. Önemli olan koruyucu hekimliktir. Etrafýmýzda bir tehlike var, bir oyun oynanýyor. Eðer Türkiye demokrasisini kurumsallaþtýrýp yönetim istikrarýný konsolide etmez, devlet-millet bütünleþmesini tahkim edemezse Allah korusun geliþmelere karþý ön alamaz, önemli bir özne olamazsanýz müdahil olamadýðýnýz süreçlerde figüran olursunuz.
ÝKÝ PARTÝDEN ÇOK TOPLUM UZLAÞTI
Türkiye’de devlet aklý çalýþtý, siyasi partiler olasýlýðý gördü, Devlet Bahçeli ön alarak çaðrý yaptý ve AK Parti ile MHP parti için deðil ülke için süreci uzlaþýyla neticelendirdi diyorsunuz, öyle mi?
Evet. Bu, iki partiden ziyade toplumun uzlaþmasýdýr, beklentisidir. Cumhurbaþkanýmýzýn liderliði önemli, bu þahýstan ziyade Türkiye’nin güçlü olmasýdýr. Hükümet sisteminin güçlü olmasýna ihtiyaç vardý. Türkiye’nin aleyhine olacak geliþmeleri önleyici bir tasavvur gerekiyordu. Özgüvenin de bir gösterisidir bu anayasa deðiþikliði.
BAHÇELÝ ÇAÐRI YAPMASAYDI AK PARTÝ’NÝN B PLANI NEYDÝ?
Peki, Bahçeli’den bu teklif gelmeseydi, bölgesel tehditlere, belirsizliklere ve Türkiye’nin deðiþim zaruretine binaen AK Parti’nin nasýl bir B planý vardý?
Cumhurbaþkanýmýz 2014’te halk tarafýndan seçilen ilk cumhurbaþkaný oldu. Evvelinde cumhurbaþkaný vesayetin devamý demekti. Bir partiyle iliþiði olmayan, vesayeti korusun, lazým olduðunda kullanýlsýn imza atsýn, þeklinde bir yaklaþým vardý. Merhum Özal’ý ve Sayýn Gül’ü ayrý tutarak söylüyorum. 15 Temmuz’da halkýn seçtiði cumhurbaþkaný halka liderlik yaptý. Hangi kesimden inanýþtan olursa olsun Türkiye’de herkes baþýnda güçlü bir lider fenomeni gördü. Biz, Sayýn Bahçeli bu açýklamayý yapmasa bile þimdi cumhurbaþkaný sistemi diye þekillendirdiðimiz bu sistemi savunmaya, önermeye devam edecektik. Ak Parti’nin kurumsal talebidir bu. Ak Parti bunu gerçekleþtirinceye kadar her seçimde tekrarlayacaktý, vazgeçmeyecekti. Antidemokratik darbe anayasasý 1982 anayasasýndan tamamen kurtulmak bizim temel arzumuzdur. Bunu gerçekleþtirecek sayýmýz yoktu. Bahçeli’nin çaðrýsý 330’u aþmayla ilgili bir imkan doðurdu. Buna ihtiyaç deðil zorunluluk vardý çünkü 2007’den sonra adýnýn artýk koyulmasý gerekiyordu.
CUMHUR VE BAÞKAN ÖYLE GÜZEL BÝRLEÞTÝ KÝ AYIRMAK ÝSTEMEDÝK
Sistem baþkanlýk hükümet sistemi ama cumhurbaþkanlýðý sistemi olarak tanýmlandý. Neden?
Hem hukuki hem siyasi gerekçeleri deðerlendirilebilir. Amerika baþkanlýk sistemi dediðimiz modelde çift meclis var, eyalet var, baþkan yardýmcýsý da seçimle geliyor, seçimler farklý zamanlarda oluyor. Farklý örnekler de var. Bize gelince, 2014’te halk ilk defa cumhurbaþkanýný seçince yani cumhurbaþkanlýðý makamý hem sandýkla hem 15 Temmuz’da halkla sokakla bütünleþti. Cumhur ve baþkan o kadar birleþti ki, ayýrmanýn büyük bir haksýzlýk olacaðý yönünde konsensüs oluþtu. Ayrýca cumhur hem kendi geleneðimizi hem cumhuriyeti ifade ediyor. Partimiz de, MHP de bu adlandýrmaya pozitif yaklaþtý.
PARTÝLÝ CUMHURBAÞKANI DENETÝM ÝÇÝN ÝYÝDÝR
Yeni sistemde cumhurbaþkaný parti üyesi olabilecek, belki genel baþkan da. Bu durum bir tartýþmayý da beraberinde getirdi. Keza müzakereler sürerken de iki parti arasýnda tartýþma olduðu yansýsý medyaya?
Orada çok tartýþma olmadý. Ama partili cumhurbaþkanýnýn gerekçesini ifade edeyim. Cumhurbaþkanýnýn partisiyle iliþkisinin kesilmesi 1961 anayasasýyla geldi. 1961 anayasasýnýn ruhu vesayet egemenliðidir, milletin egemenliðini kapatan vesayetçi bir yaklaþýmdýr. Dolayýsýyla 61 anayasasýna kadar Türkiye’de uygulanan bir usuldü bu. Þimdi kiþi düþünülerek sistem eleþtiriliyor. Cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemine yönelik eleþtiride bulunanlar zaten genel bir kabulle yapýyorlar eleþtirilerini, madde madde bakarak deðil. Dünya demokrasi anayasalarýnýn hepsinde cumhurbaþkanýn partisiyle iliþiði anayasada düzenlenmemiþtir. Siyasi kültüre ve seçmenlerin iradesine býrakýlmýþtýr. Sadece Romanya gibi bir iki ülke haricinde Cumhurbaþkaný seçilince partiyle iliþkisi kesilir diye bir yasak yok. Biz de emredici bir hüküm getirmedik yani “cumhurbaþkanýnýn partisiyle iliþkisine devam eder” diye anayasal bir emir getirmedik. Nötr geçtik, ister devam eder ister etmez. Bakýn 2014’te adaylardan birinin hiç bir partiyle irtibatý yoktu. Partiler aday gösterdi -ki bizim teklifte de partiler ister politik ister apolitik adaylar gösterebilir, bunun kararýný verecek olan millettir. Millet diyecek ki ben þu kiþiyi seçeceðim, o kiþi partili diye niye nasýl karþý çýkýlýr ona. Karþýsýna da apolitik biri çýkar, dileyen de ona oy verir. Dolayýsýyla biz anayasadaki engelleyici hükmü kaldýrýyoruz. Amerika’da George Washington dýþýndaki 44 baþkanýn hepsi partili. Fransa’da partili. Fransýz HSYK’sýnýn baþkaný cumhurbaþkaný partili, Amerika’da baþkomutanlýk yapýyor, yüksek mahkemeyi atýyor. Amerika baþkaný partili olabiliyor ama Türkiye’nin cumhurbaþkaný partili olamýyor, bunu kabul etmek mümkün deðil.
KEÞKE DAHA ÖNCE GEÇSEYDÝK DÝYECEKLER
Cumhurbaþkanýnýn genel baþkan olma ihtimali dolayýsýyla milletvekili adaylarýný belirleyerek parlamentodaki çoðunluðu þekillendirmesi söz konusu. Dolayýsýyla yasama ve yürütmenin tek kiþinin iradesine baðlanmasý eleþtirisine cevabýnýz ne?
Cumhurbaþkanýnýn partili olmasý demokrasi açýsýndan sevindirici olmalý. Çünkü siyasi partiler demokratik bir toplumun önemli unsurlarý. Siyaseti kötüleyelim, siyaset kötü bir þeydir anlayýþý bürokratik vesayetin ortaya koyduðu bir algýdýr. Siyaset kötüdür, kurumlar, bürokrasi iyidir anlayýþý 61 anayasasýyla gelen “Egemenlik millete aittir ama egemenliði millet anayasadaki kurumlar eliyle kullanýr” anlayýþýnýn tezahürüdür. Kurumlarý öne çýkarýrsýnýz o kurumlar 367 kararý verir, 411 milletvekilinin verdiði baþörtüsü kararýný iptal eder. Partileri kapatýr, bakanlar kurulu yerine geçer vs. Bizim önerimizde olduðu gibi partiyle iliþiði olmasý daha demokratiktir. Emin olun 2-3 sene sonra “niye þimdiye kadar geçmemiþiz” diyeceðiz.
TARAFSIZLIK HUKUKEN
Tarafsýzlýðýna halel gelecek gibi gerekçesi var bu eleþtirinin?
Baþbakanýn da tarafsýz olmasý gerekir diye de bir eleþtiri sunulabilir, niye valileri atýyor, niye hükümetin bütün atamalarýný yapýyor, niye yasama çalýþmasýný, genel baþkan sýfatýyla milletvekillerini o belirliyor denebilir. Tarafsýzlýk herhangi bir siyasi parti ile iliþkinin olmasý olmamasý deðil. Tarafsýzlýk iþlemlerde, vatandaþa karþý eþit olmasý, herkesi birinci sýnýf vatandaþ görüp iþlem yapmasý. Hastane yapýp “bana oy veren girsin, vermeyen girmesin” diye bir anlayýþ yok. Dolayýsýyla cumhurbaþkaný adayýnýn bir partiyle iliþkisi olursa millet ister onu seçer isterse bir baþkasýný seçer. Ak Parti’nin en güzel yanlarýndan birisi doðallýðý, sahiciliði. Özal cumhurbaþkaný iken ANAP büyük kongresiyle, il baþkanlýðý kongreleriyle ilgilendi mi ilgilenmedi mi? Yani siz diyorsunuz ki “kurduðunuz partiyi býrakýn, hiç ilgilenmeyin”. Sayýn Sezer cumhurbaþkanlýðý yaptý, partiyle iliþkisi yoktu ama taraflý mýydý tarafsýz mýydý? Ýdeolojik kararlar aldý, yüzlerce kararname iade etti. Dolayýsýyla onun hesabýný millet kimden soracak, partisi yok. Ama partili olunca “genel baþkanýn þöyle taraflý davrandý” diye o parti cezalandýrýlabilir. Eðer tarafsýzlýðý ihlal ediliyorsa cumhurbaþkaný ya da farklý bir þey, partisi üzerinden de denetim mekanizmasý iþler. Dolayýsýyla bizim önerimiz çok demokratik bir öneri.
SÜREÇTE CHP DE OLSUN ÝSTERDÝK
15 Temmuzda CHP de tavýr koydu, Kýlýçdaroðlu Yenikapý mitingine katýldý. Ama CHP Türkiye’nin daha güçlü bir ülke olmasý için yapýlan anayasa deðiþikliði sürecine dâhil olmadý. Öneri de sunmadý. Neden? Arka odalarda hiç mi temas olmadý?
Sayýn Baþbakanýmýz, genel baþkanýmýz CHP’ye de çaðrýda bulundu, “gelin siz de önerinizi getirin, Türkiye için yapmýþ olduðumuz bu anayasada beraber bir müzakere imkâný olsun” dedi. Ama CHP asla olumlu yaklaþmadý. Bir katkýda bulunmadý. Biz CHP’nin de olmasýný isterdik.
CHP ÖNERÝ GETÝRSEYDÝ REFERANDUMA SUNARDIK
CHP’nin hukukçularýyla sizlerin bir temasý oldu mu?
Konuyla ilgili hiç temasýmýz olmadý çünkü genel baþkan düzeyinde çaðrý yapýldý, cevap gelmeyince ona imkân olmadý. Ama þu da olmadý. Tamam, müzakere aþamasýnda olmadý ama Mecliste, Komisyonda günlerce sabahlara kadar çalýþtýk. Kamuoyundaki deðerlendirmeleri dikkate aldýk ve Komisyonda MHP ile bazý deðiþiklikler yaptýk. Orada da yer alabilirdi CHP. Þimdi eleþtiriyor ama eleþtirmeye hakký yok. Bir eleþtiriniz, teklifiniz varsa Komisyon’da dile getireceksiniz. Nasrettin Hoca yüzüðünü kaybetmiþ, demiþler “nerede kaybettin”, demiþ “samanlýkta”. “Niye burada arýyorsun o zaman” dediklerinde “e orasý karanlýk” demesi gibi CHP’nin yaptýðý. Bu iþin merkezi, inþa edicisi Komisyon’dur, orada yapmadýlar, Genel Kurul’da teklif vermediler. Düþünseniz kýrk yýl aklýnýza gelmeyecek engellemeleri bulup yaptýlar ama anayasa çalýþmasýnýn gereðini yapmadýlar. Þimdi milletimizin karþýsýna çýkýp bu yanlýþ diyor CHP. Niye vaktinde doðrusu getirmediniz o zaman. Hadi müzakereye katýlmýyorsunuz. Ortaya bir metin koysaydýnýz o halde, bizim MHP ile çalýþtýðýmýz metinle CHP’nin metinini geçirseydik meclisten ve ikisini de sunsaydýk referandumda halka. Bundan iyi bir öneri olabilir mi? AK Parti kendi önerisini dayatýyor ya da gizli müzakere yapýyor þeklindeki CHP iddialarýnýn kabulü mümkün deðil. CHP milletin kendisi gibi düþünmeyeceðine inandýðý için milletten korkuyor.
TÜRKEÞ’ÝN UYARISI MÜZAKEREYÝ NASIL ETKÝLEDÝ?
Tam da o süreçte eski MHP’li, yeni AK Partili Tuðrul Türkeþ bir röportaj verdi ve “Bahçeli kurt bir politikacýdýr, seçimde yüzde 49,5 seçim kazandýrýr ama referandum kaybettirir” diyerek bir uyarýda bulundu. Hayli spekülasyona yoruma sebep oldu bu açýklama. MHP ile müzakereleri nasýl etkiledi bu uyarý?
Sayýn Türkeþ gerçekten tecrübeli bir siyasetçi, devlet adamý. Görüþleri de çok deðerlidir ama o içerikle ilgili bir þey söylemiyorum, biz çalýþmalarda sadece metne yoðunlaþtýk, daha iyi bir metin nasýl olur, nasýl daha iyi uzlaþýrýz ona yoðunlaþtýk. Bazen sabahlara kadar, bazen gece 3’te, 4’te bir geliþme olduðunda toplandýðýmýz zamanlar oldu. Ýki partiden ya da dýþarýdan yapýlan açýklamalarýn hiçbirine bakmadýk. Haberlere de bakmadýk. Kapalý bir çalýþma usulü izledik.
ÝKLÝM KOÞULLARINI DEÐERLENDÝRMÝÞTÝR
Cumhurbaþkaný Erdoðan henüz onaylamamýþken, “her boyutuyla deðerlendirmek lazým” demiþken ve deðiþiklik Cumhurbaþkanýnýn siyasi hayatý boyunca önerdiði tasarýyken bu kadar bekletmesi spekülatif yorumlara sebep oldu. Sizce neden bekletti Cumhurbaþkaný ve neyi deðerlendirdi?
Yurtdýþý ve yurtiçinde yoðun ziyaretleri oldu kendisinin. 15 günlük bir anayasal süre söz konusu, orada da çok güçlü bir ekip var, onlarýn da deðerlendirmesi önemli. Geldiði zaman hemen onaylasa referandum takvimi gereði iklim koþullarý, birçok koþul girer devreye, göz önüne almayý gerektiren. Tamamen Cumhurbaþkanýnýn takdirinde bir konu, içerikle ilgili deðil, spekülasyonlarýn geçerliliði yok.
CUMHURBAÞKANI PARTÝYE NE ZAMAN KAYDOLUR?
“Öneri resmi gazetede yayýnlanýr yayýnlanmaz Cumhurbaþkaný partisiyle baðýný tekrar tesis edebilir” deniyor. Biliyoruz ki Cumhurbaþkaný da meydanlara inecek. Kurucu lideri olarak Erdoðan AK Parti’nin en güçlü kozu. Sorum þu: Cumhurbaþkaný AK Parti’ye ne zaman tekrar üye olacak? Parti genel sekreteri olarak biliyorsunuzdur, süreç nasýl iþleyecek?
1961’de millete kapatýlan siyaset alaný, devlet alaný Millete açýlýyor. Bu anayasa deðiþikliðinin özü siyasi sorumlulukla gelen bir makamýn siyaset ile baðýnýn kurulmasýna imkan tanýmak. Bu açýdan tarihi ve demokratik bir reformdur. Dolayýsýyla bu imkaný getiriyoruz. Milletimiz inþallah bunu güçlü bir evet ile sonuçlandýrdýktan sonra partimizin kurucusu lideri Sayýn Cumhurbaþkanýmýz, bu imkaný ne þekilde ne zaman kullanýr zaman gösterecek.
FRANSA’DA OHAL SORUNU YOK, TÜRKÝYE’DE NÝYE OLSUN
OHAL koþullarýnda saðlýklý seçim olamaz deniliyor, cevabýnýz ne?
Anayasa’ya bakýldýðýnda OHAL’in amacý 119 ve devamý maddelerde düzenlenir, OHAL anayasal bir yönetim þeklidir. Devlete, Anayasal düzeni deðiþtirmeye yönelik tehdit olduðunda devreye sokulur -ki 15 Temmuz’da Meclisin üzerine bombalar yaðdý, bundan daha iyi bir gerekçe olamaz. OHAL’in amacý antidemokratik uygulamalara zemin hazýrlamasý deðil, antidemokratik uygulamalarýn demokrasi tercihinde bir engel olmasýndan çýkartýlmasýna yönelik. Tam da OHAL seçimde herkesin özgür iradesinin güvenliðini saðlayalým, kamu güvenliði saðlansýn, milli irade sandýða yansýsýn diye yapýlýyor. Dolayýsýyla anayasaya uygun ve Meclis iradesiyle uzatýlan bir süreçten bahsediyoruz. OHAL’de seçim yapýlmaz diye bir hüküm anayasada yok. Demokrasilerde böyle bir engel yok. Kaldý ki bakýn Fransa seçime gidiyor ve OHAL uygulanýyor halen. Fransa’ya reva görülen Türkiye’ye görülmüyor. Türkiye demokratik bir ülke, OHAL süresinde de elbette referandum olabilir, seçim olabilir, buna engel yok. Umarýz OHAL gerektiren koþullarla birlikte OHAL de ortadan kalkar. Bu demokrasi için engel deðil, bilakis herkesin iradesini sandýða yansýtabileceði demokratik bir zemin için gereklilik. Mecliste milletvekilleri OHAL milletimizin lehine olduðu için onayladý.
CHP’NÝN TERÖRE YAKLAÞIMI ÇOK SORUNLU
Her parti gibi CHP’nin de seçim stratejisi belli oldu. CHP’nin sloganlarýndan biri ‘terör istemiyorum, o yüzden hayýr’. Anayasa deðiþiklik teklifine eleþtirileri de, AK Parti ve MHP’nin “daha güçlü bir Türkiye için evet” söylemine cevaben “terörle mücadele konusunda ne istediler de vermedik, bunu bahane etmesinler” diyorlar...
CHP’nin terörle mücadele yaklaþýmý gerçekten çok sorunlu. Miyop bir bakýþ. Yazýlý-sözlü açýklamalarda AK Parti’yi, hükümeti, Cumhurbaþkanýmýzý neredeyse terör gruplarýnýn, DEAÞ’ýn önünü açmakla suçluyor ama hükümetimizin kararýyla askerlerimiz El-Bab’da DEAÞ ile mücadele ediyor, DEAÞ’i terör örgütü olarak ilk tanýyan ve mücadele eden ülke Türkiye. Parti içinde de var ama parti olarak bir araya geldikleri blok teröre destek veren bir blok. CHP’nin bu konudaki argümanlarýnýn hiç geçerliliði yok. Türkiye’de siyasi istikrarsýzlýk zamanlarýna bakýn 90’lý yýllar, faili meçhuller, Jitem, 7 Haziran sonrasý kýsa dönemde terörün hortlatýlmaya çalýþýlmasý. Terör siyasette istikrarsýzlýk olursa hortluyor. Bizim modelimiz siyasette istikrarsýzlýðý ortadan kaldýran bir model. Güçlü yönetimde terör unsurlarýnýn barýnmasýna imkan tanýnmaz. CHP’nin bu yaklaþýmýnýn millet nezdinde de karþýlýðý yoktur.
REJÝMÝN TEMÝNATI AK PARTÝ’DÝR, ERDOÐAN’DIR
CHP’nin en temel eleþtirisi rejim deðiþikliði ve ilk dört maddenin iþlevselliðinin budandýðý iddiasý. Bu paket rejimi mi deðiþtirecek?
Bu paketin özünde halkýn kayýtsýz þartsýz egemenliðinin saðlanmasý var. Türkiye devletinin Cumhuriyet niteliðinin daha güçlendiði söylenebilir. Rejim daha güçlenmektedir, teklifimiz yürütmeye yönelik bir tekliftir. Ýlk dört madde zaten deðiþiklik kapsamýnda deðil. CHP, biz daha metni yazmadan Türkiye bölünecek þeklinde metinden baðýmsýz eleþtiriler yaptý. Cumhuriyete karþý bir tehdit olursa en baþta beni bulurlar karþýlarýnda dedi Cumhurbaþkanýmýz. AK Parti, demokrasinin, laikliðin, hukuk devletinin, sosyal devletin ve cumhuriyetin teminatý bir parti. Bunu hem Cumhurbaþkanýmýz hem Baþbakanýmýz hem de 15 Temmuz’da Partimiz göstermiþtir. Bu iddialarýn kabulü mümkün deðildir.
HAYIR DÝYENLERÝ EVET’E ÝKNA EDECEÐÝZ
Referanduma giderken rakip partiler arasýnda evet ve hayýr cephesi olarak bloklaþma kaçýnýlmaz olarak oluþtu. Herkes bulunduðu yerden rengini belli eden kampanyalar yapýyor ama evet ya da hayýr diyenler haindir suçlamalarý da var. Bu yaklaþýma bakýþýnýz nasýl?
Önce þunu söylemem lazým, Türkiye deðiþti, toplum kutuplaþtý, kamplaþtý iddialarý asla doðru deðil. Biz AK Parti olarak sürekli milletimiz nasýl bakýyor, düþünüyor diye bakýyor ve rotamýzý milletimizin taleplerine göre belirliyoruz. Bütün anketlerde görüyoruz ki Türkiye’de aslýnda bir kamplaþma yok. Kamplaþma olmasýný arzu edenler “Türkiye kutuplaþýyor” diye hezeyan ortaya koyuyorlar. Ayný çevreler bu defa da “Evet diyenler haindir” diyor. Ana muhalefetin genel baþkaný bunu söyledi. Hayýr diyeceklerin CHP-HDP’nin temel görüþü “cumhurbaþkanýný halk seçmesin, tekrar meclis seçsin”. Demokrasiye hayýr diyenlerin milli iradenin daha güçlü olmasýný istemeyenler olduðunu düþünüyorum. Elbette biz hayýr diyenleri de ikna edeceðiz önümüzde uzun bir süre var. Anlatacaðýz, daha demokratik, daha güçlü Türkiye, cumhuriyeti güçlendiren bir tercihe evet diyecek halkýmýz.
BAHÇELÝ MÝLLÝ VE DEMOKRATÝK, PERÝNÇEK JAKOBEN
Bahçeli grup toplantýsýnda güçlü bir konuþma yaptý ve dedi ki “Eðer Erdoðan’la Perinçek arasýnda bir tercih yapmamýz gerekirse koþulsuz olarak Erdoðan’ýn yanýndayýz”. Perincek hemen cevap verdi ve “Erdoðan’ý seçen beni seçmiþ olur”. Milliyetçi bir parti ile ulusalcý bir parti ve paylaþýlamayan Erdoðan… Nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Recep Tayyip Erdoðan, Türkiye’nin bütün kesimlerini, devletimizi ve milli dayanýþmayý sembolize eden bir lider. Seçilmiþ cumhurbaþkaný olmasý niteliðiyle ayrýca çok güçlendi. Cumhurbaþkanýmýzýn ta Milli Selamet Partisi ilçe baþkanlýðýndan baþlayarak siyaset çizgisi bellidir, asla farklý bir yere evrilmemiþtir. Daha kuþatýcý bir dille bu toplumun her kesimine hitap eden liderdir. Siyasetin merkezine milletin iradesini temel almýþtýr. Dolayýsýyla Türkiye’nin bekasý için, büyümesi güçlenmesi için liderlik yapan Recep Tayyip Erdoðan’dýr. Ve tabanda CHP’nin yüzde 10’u üzerinde bir kýsmý cumhurbaþkanlýðýnda oy vermiþtir, bu kýsým referandumda da evet verecektir. Cumhurbaþkanýmýzýn duruþu toplumsal bütünleþmeye büyük katký saðlýyor.
Sorunuza gelirsek Sayýn Bahçeli’nin duruþunun milli ve demokratik bir duruþ olduðunu düþünüyorum. ‘Hayýr’ diyen ulusalcýlarýn, Cumhurbaþkaný çizgimize geldi diyen Perinçek’in açýklamalarýný kabul etmek mümkün deðil. Cumhurbaþkanýmýz yola çýkar, milletin önündeki engelleri aþmak için çalýþýr, onunla beraber olanlar gelir. Kimse kendi ulusalcý, dar, jakoben yaklaþýmlarýna Cumhurbaþkanýmýzý alet etmesin. Sayýn Bahçeli’nin açýklamalarý çok açýk; milli duruþu sembolize eden bir mutabakatýn merkezi olarak bir Tayyip Erdoðan vurgusu yapmýþtýr ama diðer marjinal kesimlerin kendi tahayyüllerini, zorlamalarýný kabul etmek mümkün deðil.
CHP MADEM MECLÝSE DEÐÝL HALKA GÜVENÝYOR…
CHP’den Bülent Tezcan dedi ki; “halktan meclisin yaptýðý hatalarý düzeltmesini isteyeceðiz, yanlýþ hesap nasýl Baðdat’tan dönerse Meclisin yaptýðý yanlýþ da halktan dönecek”. Parlamenter sistemi yani yürütmenin yasama organý içinden çýkmasýný savunan bir siyasi partinin bu argümanýný nasýl deðerlendiriyorsunuz?
“CHP’li milletvekili 339 oy veren vatan hainidir” diyor milletvekillerine, onun genel baþkaný da “evet diyenler haindir” diyor. Dolayýsýyla millete hem hain, hem bu yanlýþý düzelt diyen CHP’ye, her türlü tehdide karþý milletimiz sandýkta hesap soracaktýr. 2007 referandumunda da 367’ye sarýlan, Meclisin itibarý ayaklar altýna alýnýyor diyen CHP Mecliste oy kullanmaya tenezzül bile etmemiþtir. Hani Meclisi bu iþin merkezi, milli iradenin merkezi olarak görüyordunuz, niye gelip oy kullanmadýnýz? Çünkü Anayasa Mahkemesi üzerinde TBMM iradesini ortadan kaldýrmaya yönelik bir giriþimde bulunuldu. Cumhurbaþkanýmýz “o zaman millete soracaðýz millet mi seçecek, yoksa krizlerle boðuþarak parlamento mu” dediðinde CHP millete ne diyordu “sen anlamazsýn, milletvekilleri seçsin”. Milletimiz ise yüzde 70 ile “Ben seçeceðim” dedi, “benim olduðum yerde vekilin ne haceti var”. 2017 halk oylamasý 2007’nin tamamlayýcýsýdýr. Halkýmýz sistemde yarým kalan þeyi tamamlayacaktýr. CHP’nin milletimize söyleyecek hiç bir sözü olmadýðý için yine “sen anlamasýn, hükümeti yine parlamento seçsin”. Peki, 2007’de o hak parlamentodaydý, niye Meclise gidip oy kullanmadýnýz, 367 krizini çýkardýnýz?
AK PARTÝ’DE KARARSIZ YOK
CHP stratejisini AK Partili kararsýzlar ve MHP tabaný olarak belirledi. Bulgularýnýz ne yönde, tabanda kararý netleþmemiþler mi var?
Asla. AK Parti’de karasýzlar grubu yok. AK Parti tabaný teklifin arkasýndadýr, yapmýþ olduðumuz anketler bunu gösteriyor. Bu anlamda, onlara ekmek çýkmaz. Ayný anketlerde bilakis CHP tabanýndan bu sisteme güçlü bir destek geldiðini görüyoruz. Çünkü 7 Haziran sonrasý hükümetin kurulamadýðý o iki ay 25 günde ne olduðunu herkes iyi hatýrlýyor. CHP’li de esnaf, iþçi, iþ adamý… var. Türkiye’de güçlü bir 5 yýllýk hükümetin kurulmasýný herkes ister.
CHP kendi tabanýndan çok AK Parti ve MHP tabanýna yönelmiþ durumda. AK Parti de kendi tabanýndan çok CHP tabanýna mý çalýþacak?
Kendi tabanýmýz tabi ki en büyük gücümüz. Beraber çalýþacaðýz, beraber anlatacaðýz, kampanyayý birlikte yürüteceðiz. Toplumun her kesiminden de oy alacaðýz, sandýða gitmeleri ve evet oyu kullanmalarý yönünde kampanyalar yapacaðýz. Kafalarýnda varsa soru iþaretleri bunlarý anlatacaðýz.
YA ERDOÐAN’DAN SONRA?
AK Parti tabaný ile ilgili kamuoyu araþtýrmacýlarýnýn da ifade ettiði en temel soru þu; “Erdoðan’a eyvallah ama ya ondan sonra”?
Bu soru yanlýþ çünkü bu soruyu soran mekanizma Erdoðan’ýn siyasetinin karþýsýnda. Bu onlarýn argümaný, AK Parti’nin içerisinde böyle bir soru yok. Recep Tayyip Erdoðan’ýn ortaya koyduðu siyaset bir yetkiyi kullanýyorsa, kim kullanýyorsa, bunun milletin iradesine dayanmasýný esas alýr, genel baþkan olurken de Meclise sunduðu öneri oylanýrken, onaylanýrken de. Cumhurbaþkanýmýzýn “Bu bir Tayyip Erdoðan meselesi deðil, biz faniyiz, Türkiye’nin meselesi parti deðil milletin meselesidir” diye izah ettiði konudur. Dolayýsýyla bu argüman da ne Ak Parti ne diðer seçmenleri etkilemeyecektir.
HDP TABANI DA EVET DÝYECEK
HDP tabanýný nasýl davranacak sizce?
Bu, AK Parti ve MHP’nin uzlaþarak getirdiði bir teklif. Türkiye’deki bütün partilerin, parti dýþýndaki kararsýzlarýn, sandýða gitmeyecek seçmenlerin de güçlü Türkiye için kabul edeceði bir metin. HDP tabaný da dahil olmak üzere birçok kesimden destek alacaðýmýza inanýyorum. Kampanyada kamuoyu ile daha da güçlü þekilde paylaþtýðýmýzda oranýn artacaðýna inanýyorum.
HASMIN ÞEHADETÝ EN BÜYÜK DELÝLDÝR
Terör örgütleri de fikir beyan ediyor! PKK “hayýr” diyor, FETÖ “hayýr” diyor ve hayýr cephesinde kendine yer açmaya çalýþýyor. Hayýr diyenler de bu ülkenin vatandaþý ve demokratik hakkýný kullanarak hayýr diyecek ama terör örgütlerinin konuya dahlini nasýl deðerlendiriyorsunuz?
Hasmýn þehadeti en büyük þehadettir, diye güzel bir söz var. Adana’da CHP “bölünmeye hayýr” mitingi yaptý. CHP seçmenine soruyorum ya da o þekilde düþünenlere: Türkiye’de bölücülük yapan terör gruplarýnýn hayýr dediði yerde, CHP’nin “bu teklif bölünmeyi saðlayacak” iddiasýný nasýl kabul ediyorsunuz? Buna cevap vermelerini bekliyorum. CHP, Türkiye’yi bölecekler, kamplaþtýracaklar derken Türkiye’yi bölmek isteyenlerin anayasa teklifine karþý çýktýðý bir tablo gerçekten çok iyi bir cevap. Ben gerek FETÖ gerek PKK terör örgütünün bu teklife karþý çýkmasýný, teklifin Türkiye’nin bekasýyla ne kadar ilgili olduðuna, milletin iradesini merkeze aldýðýný göstermek için en önemli kanýt diye düþünüyorum.
FETÖ MHP’DE OPERASYON YAPMAK ÝSTEDÝ
CHP ve bazý STK’lar mesela Barolar Baþkaný Metin Feyzioðlu çok aktif bu süreçte. Stratejileri yüzde 12’lik MHP tabaný. MHP’nin kendi içinde yaþadýðý çalkantýlý sürecin bir sonuç doðurmasýný bekledikleri anlaþýlýyor. Bu durumu ve Bahçeli’nin performansýný deðerlendirmenizi isteyeceðim.
15Temmuz öncesinde Türkiye siyasetindeki önemli geliþmelerden biri de MHP kongre süreciydi. Bakýldýðýnda özellikle FETÖ unsurlarýnýn katýldýðý ve medyada parlatarak ortaya koyduklarý o süreci yaþadýk. MHP üzerine önceden beri oynanan oyunlar olduðu açýk. Sayýn Bahçeli’nin gerçekten milliyetçi vatansever duruþu olduðunu hep görüyoruz. 15Temmuz ve diðer yaþananlarýn FETÖ ya da baþka bir akýl tarafýndan yönetildiði görünüyor. Baþka bir partinin tabaný teþkilatlarý nezdinde konuþmayý doðru bulmam ama inanýyorum ki Türkiye’deki milliyetçi kesim kendisini takdir ediyordur. Milliyetçi harekete yönelik bir operasyon yapýlmak istendi, Sayýn Bahçeli’nin duruþu bu operasyonu engellemeye yönelikti. 15 Temmuz süreci ve sonrasý tutum katýlým gösteriyor ki Bahçeli liderliðindeki MHP büyük bir evetle destekleyecek.
YÜZDE 50+1 MEÞRUDUR
Son soru: Yüzde 60 altýnda çýkarsa evet, sonraki süreç için noksan ve zayýf bir oran mý olur bu?
Olmaz. Yüzde 50+1 meþruiyettir, kabuldür. Demokrasi kim yönetecek sorusunun cevabý yüzde 50+1 ile çoðunlukçu bir yaklaþýmla belirlemiþ. Üzerindeki her oy da bu anlamda deðerlidir. Bu oran anayasal olarak meþrudur. Dolayýsýyla yüzde 60 da olsa bu defa yüzde 40 karþý çýktý diyecektir CHP. Yüzde 80 olsa yüzde 20 karþý çýktý diyecektir. Önemli olan, milletimiz sorulduðunda buna yüzde 50’1 oranýnda evet mi hayýr mý diyor. Oran vermek milletimizin iradesine saygýsýzlýk olur, biz milletimize anlatacaðýz. Þundan eminiz, milletimizin feraseti aklý her þeyin önünde, ona güveniyoruz ve güçlü bir destek olacaðýna inanýyoruz. Çünkü bu millet 2007 halk oylamasýnda “cumhurbaþkanýný ben seçeceðim” dedi, þimdi de “hükümet sisteminde bir çatallýk var, yarým kalan þeyler var, onu tamamlayalým” diyecek. Güçlü bir evet geleceðine inanýyorum ben.