Doç. Dr. Hasan Basri Yalçýn: ABD kendi kurduðu düzeni kendisi yýkýyor
ABONE OL

SETA Direktörü Doç. Dr. Hasan Basri Yalçýn ile F-35 krizini konuþtuk.

ABD Baþkaný Trump “Fýrat’ýn doðusuna girer ve Kürtlere vurursanýz ekonomik olarak sizi mahvederiz” tiviti attýðýnda Ocak ayýnda idik. 4 ay geçti, Fýrat’ýn doðusu mevzuu rafa kalktý, yerine S400’ler geldi, tehdit ayný þiddette devam ediyor. Bizi ne ile tehdit ediyor ABD, “tercihinizi yapýn” dediðinde? “Ya benimlesin ya Rusya ile” mi diyor?

Keþke o kadar net bir þey söylese ama ortada net bir þey yok. Trump’ýn söylediði þeyler içerisinde her þey çok net gibi gözükmesine raðmen devamýnda ne olabileceðine dair kimsenin öngörüsü olmadýðý için söylediði þeylerin netleþmediðini fark ediyoruz. Türkiye ve Amerika arasýndaki sorunu sadece belli olaylar üzerinden, birbirini tetikleyen bir süreç olarak görürsek yanýlýrýz. Bu olaylarýn her biri Türkiye ile ABD arasýndaki sorunlarýn sebepleri deðil, birer göstergesi. Ve bu göstergeler sadece Türkiye-ABD iliþkilerindeki gerilimlerin göstergesi deðil, dünya ile Amerika’nýn yaþadýðý gerilimlerin bir göstergesi. Tek sorun yaþayan ülke Türkiye deðil. Sadece Türkiye kriz bölgelerinde daha fazla karþýlaþtýðý için en önce ve en fazla kriz yaþayan ülke. Bu nedenle Türk-Amerikan iliþkileri daha gerilimli gözüküyor.

 

ABD SORUMSUZ BÝR DIÞ POLÝTÝK ANLAYIÞA GEÇTÝ

Asýl mesele ne peki?

Asýl mesele 2011‘den bu yana Amerika oldukça sorumsuz bir dýþ politika tavrýna geçti. ABD’nin Soðuk Savaþ bittiðinden beri genel olarak saldýrgan bir dýþ politika izlediðini söyleyebiliriz. Dünyanýn her tarafýnda üs kurmak, gerektiðinde sopayla demokrasi getirmek gibi bir çok eyleme giriþti ABD. Bunlarý yaparken hala dünyada sorunlu bir liderlik, hegemonya gösterisine devam ediyordu. Bu tutum birçok ülkeyi rahatsýz eder; Ýran’ý da rahatsýz eder, Türkiye’yi de, Avrupa’yý da. Ama dünyada ABD gibi büyük bir güç, hegemon olarak var olduðu müddetçe uluslararasý sistemde bir istikrar olur. kimse kimseyle dalaþmaz, kavga etmez. Türkiye, Ýran’dan tehdit hissetmez, Ýran Suudi Arabistan’dan tehdit hissetmez. Ýran, Ýsrail’den tehdit hissetmez. Çünkü mahallenin bir kabadayýsý vardýr ve o kabadayý olduðu müddetçe komþular birbiri ile kavga etmezler. Dolayýsýyla böyle beklenmeyen bir yan etki, göreli bir istikrar üretiyordu Amerika’nýn varlýðý.

 

ABD, KABADAYILIÐI MALÝYETLÝ BULDU

Sonra ne oldu?

Amerika bu istikrarý sürdürmesinin kendisi için maliyetli olduðunu, diðer ülkeler için maliyeti kýstýðýný, kendisinin bir jandarma görevi olmadýðýný, ama kendisi jandarma görevi oynarken diðerlerinin bu istikrardan faydalanarak ekonomik yollarla büyüdüklerini düþündü.

 

ÖLENLER IRAKLI AMA ACI ÇEKEN GÜYA ABD ÝDÝ!

Aslýnda çok doðru bir teþhis deðil mi?

Deðil çünkü bu sistemden en fazla kar eden kabadayýdýr, her halükarda. Ama Amerikalýlar kendileri kar ediyor olmalarýna raðmen tersine bir ruh haline büründüler. Özellikle Bush’un ikinci döneminde Irak savaþýnda sonra sanki bütün maliyetlere kendileri katlanýyor ve bütün acýlarý kendileri çekiyormuþ gibi davrandýlar. Mesela toplamda 3 bin civarýnda Amerikan askeri kaybettiler kendilerinin baþlattýklarý Irak operasyonunda. Buna karþýlýk yüz binlerce Iraklý öldü ama Amerikalýlarýn acýsý Iraklýlardan acýsýndan fazlaymýþ gibi davrandýlar.  Oysaki Irak istemedi bu savaþý. Dolayýsýyla Amerika’da sorun sadece Trump deðil. Sorun sadece Obama da deðil, onlarý iktidara getiren genel kaný.

 

ABD BÜTÜN MÜTTEFÝKLERÝYLE SORUN YAÞIYOR

Nedir o genel kaný?

O genel kaný Amerika’da 19. yüzyýldan beri var olan, 19. yüzyýlda Amerikan diplomasisini öneren izolasyoncu tavýr. Amerika diyor ki: ‘Ben dünya iþlerine katýldýðým müddetçe ekonomik olarak zarar görüyorum, imajým da zarar görüyor. Madem öyle, çekiliyorum kenara, ne haliniz varsa görün. Buralarda benim iþimi görecek, iþlerimi kolaylaþtýracak, bana maþa olacak aktörler varsa ben bunlarý kullanmayý tercih ederim. Bunun dýþýnda kimseyi korumam. NATO’yu korumam, NATO’daki müttefiklerim için yüksek maliyet ödemem. Ortadoðudakiler eðer koruma istiyorlarsa parasýný ödemek zorunda. Eski müttefiklik iliþkilerim beni baðlamaz” diyen bir pozisyona geçti.

Askeri olarak çekildi. Bunun yerine sadece diplomatik bir baský yöntemiyle iþleri çözmeye çalýþtý. Yahut vekiller kullanýyor. Mesela Suriye’de kullandýðý vekil PYD. PYD’yi silahlandýrýyor -ki böylece Türkiye’ye mecbur kalmamýþ oluyor vesaire. Böyle bir sisteme geçti ABD. Bu sisteme geçtiðiniz andan itibaren öncelikle müttefiklerinizle sorun yaþarsýnýz. Bakýn bugün Amerika Ýngiltere ile de, Almanya ile de sorun yaþýyor. Rakipleri ile zaten sorun yaþýyor. Bu sorunlarý yaþadýðý en öncelikli ülkelerden biri tartýþmasýz Türkiye. Çünkü Türkiye özellikle Suriye gibi, Ýran gibi alanlara çok yakýn olmasý sebebiyle Amerika’nýn bu tutumundan en fazla etkilenen, ilk baþta etkilenen aktörlerden biri oldu.

 

ABD KENDÝ KURDUÐU DÜZENÝ YIKIYOR

Böyle bir evrede Amerika ile sorun yaþayan tek ülke olmayýþýmýz, baþka birçok ülkenin de sorun yaþýyor olmasý Türkiye için bir avantaj mýdýr?

Henüz bir avantaja dönüþmedi, dönüþmesini bekliyoruz. Bu þu demektir: Amerika kendi elleriyle kurduðu düzeni kendi elleriyle yýkýyor. Aslýnda kendisinin kar ettiði bir düzeni kendi elleriyle yýkýyor. Dolayýsýyla diðer aktörlerin, alternatiflerin sahneye çýkmasýný beklersiniz. Rusya’nýn, Çin’in, Avrupa Birliði (AB)’nin sahneye çýkmasýný beklersiniz ama AB’ye bakýn hala yeni düzenin þartlarýný anlamýþ veya yüzleþecek konumda deðil. Nasýl 2. Dünya Savaþý öncesinde Hitler saldýrgan yöntemler izlerken herkes belki de geçer, belki biter gibi bir çaresiz ümitsizlikle yaþadýysa þu anda da Amerika’nýn tekrar sahneye dönmesini falan bekliyorlar. Ama zaman zaman dönmeyeceðini de biliyorlar, Merkel diyor ki; “kendi baþýnýzýn çaresine bakmamýz lazým”. Ama nasýl? AB’ye ordu mu kuracaksýn? Kuramazsýn. AB’ye orduyu 90’lý yýllarda kuramadýnýz. AB’ye ordu kuramazsa Almanya kendi mi silahlanacak? Hayýr, silahlandýðýnda ertesi gün Fransa ile, Rusya ile kavga etmeye baþlar. Onlar içinde de çok ciddi sýkýntýlar var. Ama Avrupalýlar da ne tarafa döneceklerini bilmedikleri için çatýþmalarýn Suriye gibi bir bölgede kalmasýný tercih ediyorlar. Böylelikle zaman kazandýklarýný düþünüyorlar. Ama ne bir projeleri var, ne de baþka bir þey bu sistemden kurtulmak için. Tek beklenti Amerika’nýn bir gün tekrar geri dönebileceði beklentisi.

 

RUSYA ABD’NÝN KARÞISINA ÇIKMIYOR, ALAN KAZANIYOR

Ya iki kutuplu dünyanýn diðer aktörü, Rusya?

Rusya kendisine alan açýyor. Kýrým’da açtý, Suriye’de açtý. Rusya hayalinde göremediði kadar Doðu Akdeniz’e indi. Dolayýsýyla böyle bir gidiþatý sürdürüyor Rusya, Avrupa’nýn içerisine müdahil oluyor, seçimlerden tutun da ajan krizlerine kadar birçok þeye müdahil oluyor ama Amerika’yý tek baþýna karþýsýna alacak bir pozisyona girmiyor. Dikkat edin, Suriye’de hiç bir þekilde Amerika’nýn ayaðýna basmadý. Amerikalýlar yanlýþlýkla vurmuþ gibi yaparak Rus paralý askerlerini vururken, Rusya bunu göz ardý etti. Ýsrail Rus uçaðýný düþürürken, bunu da göz ardý etti. O kazandýklarýndan þu an itibari ile memnun. Ayaðýný yorganýna göre uzatýyor, bu zamana kadar elde ettikleri Rusya’nýn Soðuk Savaþtan bu yana kazandýðý en büyük alan. Rusya alaný çok aþmýyor, aþmaya da cesareti yok. Mesela Venezuela… Venezuela’da bu olaylar baþladýðýnda klasik çok kutuplu bir dünyada ne olurdu? Eðer ABD Gürcistan’ý karýþtýrýyorsa Rusya’nýn da Venezuela’yý karýþtýrmasý gerekiyor. Ama Rusya, Venezuela'yý karýþtýracak kapasitesinin olduðuna inanmýyor, oraya sahip çýkabilecek cesareti henüz yok. Sadece öncelikle kendi alanýný kontrol etmeye çalýyor. Klasik bir Soðuk Savaþ tarzý dengeleme siyaseti girebilmiþtir.

 

ÇÝN SAKLANINCA GÖRÜNMEZ OLACAÐINI SANIYOR

ABD’ye en büyük rakip olacak denilen Çin’de var bir cesamet ama cesaret var mý?

Çin hala tehlikenin farkýnda deðil. Çin gizlenip saklanarak, ekonomik büyümesini sürdürebileceðini zannediyor. Halbuki mümkün deðil. Çin o kadar büyüdü ki, Amerikalýlarýn onu görmemesi, bir þeyin arkasýna saklanmasý imkansýz. Ama Çin hala bunu sürdürebileceðini düþünüyor, kendi içindeki sorunlarýn farkýnda, çok reel politik bir zeminde mümkün olduðunca gizlenme peþinde. Ama bu tür alanlara müdahil olup, þimdiden Amerika’yý dengelemeye çalýþmýyor olmalarý, onlar için de gerçekleþecek. Þöyle bir durum var, Amerika tek tek herkese ceza kesebilir. Ama hepsi bir araya gelip Amerika’ya karþý pozisyon almak da güçlük çekiyorlar. Suriye’de yaþanan þey Türkiye, Ýran, Rusya arasýnda yaþanan þeyde bile doðrudan doðruya Amerika’yý karþýya almak gibi bir þey yok.

Bakýn dikkat edin, Astana Süreci, Cenevre’ye bir hazýrlýk olarak deðerleniyor çünkü þunu biliyoruz; Suriye’de bu üç aktör çok önemli ama Amerika ile anlaþmadan Suriye meselesi çözülmeyecek. Amerika da Rusya ile anlaþmadan Suriye meselesini çözemeyecek, Türkiye ile anlaþmadan da Rusya, Suriye meselesini çözemeyecek. Dünyanýn her tarafýnda bir kilitlenmiþlik hali var.

 

2. DÜNYA SAVAÞI ÖNCESÝ GÝBÝ BÝR DÖNEM

Beþ senedir bunu iddia ediyorum, II. Dünya Savaþý öncesi döneme girdik. Milliyetçi liderliklerin yükseliþi, aþýrý radikal saðýn yükseliþi, popülizm, tepkisellik, göçmen karþýtlýðý, devletlerin arasýndaki gerilimler, vekalet savaþlarý vs. Ulus devletin yükseliþi… 90’lý yýllarda bize ne diyorlardý? Ulus devlet çöktü, çok uluslu þirketler var, bireyler var, Microsoft var, Amazon var. Hepsine ceza kesiliyor þimdi, çöküyor. Amazon’a ceza sýrada, Boeing’e ceza kesildi. Orta sýnýflar popülist liderleri iktidara getiriyor, milliyetçilik yükseliyor, milliyetçilik yükseldiði müddetçe devletlerarasý gerilimler artýyor. Tipik hali ile 2. Dünya Savaþý öncesi gibi. Savaþlar iki türden çýkar: Bir, otobüs çok sýkýþýksa, iki çok gevþekse çýkar. I. Dünya Savaþý sýkýþýklýðýn sonucunda çýktý, II. Dünya Savaþý gevþekliðinden, Hitler’in karþýna kimse dikilmediði için çýkmýþtýr.

 

VEKÝLLER ARASI ÇATIÞMA DEVLETLERARASINA DÖNEBÝLÝR

Böyle büyük bir savaþýn eþiðinde olduðumuzu mu düþünüyorsunuz?

Tabii ki, muhakkak... Devletlerarasý bir çatýþmaya doðru gidiliyor, dünyanýn bu gerilimi atacaðý son nokta orasýdýr. Nerede çýkar? Nasýl çýkar? Bilmiyoruz ama çok uzun süredir vekiller üzerinden yürütülen çatýþmalarýn devletlerarasý çatýþmalara dönüþme ihtimali maalesef çok yüksek. Kimse bu konuyu ciddiye alarak ilgili diplomatik kanallarý çalýþtýrmýyor.

 

RUSYA'NIN POLÝTÝKASI: AMERÝKA’NIN AYAÐINA BASMAMAK

Rusya’nýn ABD’nin karþýna çýkmaya cesareti yok dediniz ama ABD Baþkanlýk seçimlerine müdahale ettiði söylentisi, algýsý var?

Evet, var. Mesele Rusya Londra’da çeþitli eylemlere imza atýyor ama bunlarýn hepsi soft hareketler. Mesela Soðuk Savaþ tarzýnda ya da kutuplu bir uluslararasý bir sistem tarzýnda bir kutuplaþma, bir gerilim yok henüz. Mesela diplomatik temsilcilerin geri gönderilmesi gibi bir þeyler var ama Suriye gibi sýcak noktalarda ABD’nin özellikle ayaðýna basmamaya, Amerika’yý doðrudan karþýsýna almamaya, Amerika’yý dünya siyasetine geri çaðýrmamaya özellikle dikkat ediyor Rusya. Amerika olmadýðýnda kendisinin yayýlabileceðini görüyor. Amerika’yla kendisinin mücadeleye Paris’te, Londra’da devam edersiniz ama onu yeterince kýzdýrýp sahaya sokmadan kendi alanýnýzý geniþlettiðinizde iyi bir alan kazanabiliyorsunuz. Rusya’nýn tam anlamýyla yürüttüðü siyaset bu.

 

AMERÝKAN’NIN TEKRAR SAHNEYE ÇIKMASINI KÝMSE ÝSTEMEZ

Bu tür dönemlerde, kabadayýnýn sahneden çekildiði dönemlerde fýrsatlar da artar, tehditler de. Kabadayýnýn boþalttýðý alaný doldurabileceðim bir alan olarak düþünebilirim ama o alaný doldurmam yan komþumu rahatsýz eder, o yüzden yan komþum da o alaný benden önce doldurmaya kalkar. Bu, birbirini tetikler, yanlýþ algýlar üretmeye baþlar. Mesela hatýrlayýn, Hitler Avusturya’yý ele geçirdi karþýna kimse çýkmadý. Hitler de devam etti, demek ki Çekoslovakya’yý da ele geçiririm dedi. Onu da teslim ettiler, demek ki bunu da alýrým dedi. Bu tür fýrsat ve tehdit deðerlendirmeleri yükseliþ kazanýr, Rusya da adým adým ilerliyor. Nereye kadar ilerler ve ayaðýna basmadan, Amerika’yý tekrar sahneye davet etmeden bunu yapmaya çalýþýyor. Türkiye ile iliþkisi de öyle… NATO üyesi Türkiye’nin kendisine yaklaþmasýný ve NATO’nun içerisinde bir çatlak yaratma gayreti olarak deðerlendirebilirsiniz. Aslýnda mücadele yok deðil ama doðrudan karþýlaþmak, onunla bir yerde bilek güreþine girmek söz konusu deðil sadece.

 

TÜRKÝYE ÝLÝÞKÝLERÝNÝ ÇEÞÝTLENDÝRME DERDÝNDE

Türkiye’ye S400 alýmý dolayýsýyla F35’lerin verilmemesi dahil bazý ekonomik yaptýrýmlarla tehdit ediyor ABD. Tarafýný seç diyor. Ama Türkiye’nin NATO’dan çýkarýlmasý ihtimali Rusya’nýn arzu edeceði bir þey deðildir, öyle deðil mi?

Yok, Rusya’nýn arzu edeceði bir þeydir.NATO’yu çatlatmýþ olur böylelikle. Ama NATO’dan çýkmýþ bir Türkiye artýk Rusya için kullanýþlý deðil, Rusya’nýn kucaðýna oturmuþ bir Türkiye’ye dönüþür. Þimdi biz bir taraftan Amerika’nýn kucaðýndan kurtulmaya çalýþýyoruz öbür tarafta Rusya’nýn kucaðýna mý düþelim. Dolayýsýyla Türkiye’nin yapmaya çalýþtýðý þey iki tarafla da konuþarak, müzakere ederek, iki kanalý da iþleterek iliþkilerini çeþitlendirme gayreti. Yoksa tek tarafa baðlý hale gelmek Türkiye’nin kaçýnacaðý bir þeydir.

 

2006’DA MANTIKLI VE GEREKLÝ OLAN 2011’DE DEÐÝLDÝ

Türkiye’nin hem F35’in ortaðý, hem S400 alýcýsý olmasý bu politikanýn devamý esasýnda?

2006 yýlýnda Türkiye F35 projesine dahil olduðunda en büyük satýcý, en kaliteli malý sahneye sürüyordu ve dolayýsýyla siz de o projeye dahil oluyorsunuz, iliþkilerinizi kullanarak. Böyle bir mal piyasada yok, en kýymetli mal bu, dolayýsýyla o piyasaya giriyor ve üretici firmalardan biri haline geliyorsunuz, en son teknoloji uçaðý elde edeceksiniz. Sizin için ayrýca önemli çünkü F15, F16’lar sizin terörle mücadele baþta olmak üzere ordunuzun bel kemiðini oluþturuyor. Terörle mücadelede en yoðun kullandýðýmýz uçak hala F16’lar. Ýnsansýz hava araçlarý henüz onu geçemedi ama geçmek üzere. F16’larýn ömrü tükenmek üzere. Onun yerine F35’lerý almalýsýnýz, böyle bir projeye 2006’da giriyorsunuz, dolayýsýyla mantýðý var. O tarihte Rusya’dan da alayým, Çin’den de alayým veya kendim üreteyim diyemezsiniz.

 

ÝHANET EDENLE TEK TARAFLI ÝLÝÞKÝ OLMAZ

Neden diyemezsiniz?

Çünkü sistemin içerisinde mafya lideri kendisiyle iþ yapmanýzý gerekli kýlýyor ve onunla iþ yapmak mantýklý hale geliyor. Ama 2011 sonrasý ABD bütün müttefiklerine ihanet ederken F35 artýk garanti deðil, vermeyeceðim diyebilir, ne yapacaksýnýz karþýlýðýnda? Amerika ile kavga etmemiz lazým çünkü bu mahkemeyle çözülebilecek bir þey deðil, uluslararasý mahkeme diye bir þey yok. Dolayýsýyla Türkiye 2011’den itibaren Amerika ile tek taraflý bir baðýmlýlýk iliþkisinde olmanýn ciddi sýkýntý olacaðýný gördüðü için, Patriotlarý da daha önce istemiþ alamamýþ olmasý nedeniyle S400 tarafýna geçiþ yaptý.

 

S400 TÜRKÝYE ÝÇÝN RADÝKAL DEÐÝL GAYET DOÐAL VE DOÐRU

Çok radikal bir karar mýydý bu Türkiye için?

Çok doðal bir karardý bu Türkiye için. Bakýn öyle veya böyle dünyadaki birçok ülke Amerika ile bunu yaþayacak, ABD kendi eliyle bütün ülkeleri itecek ve diðer ülkeler de dünyadaki farklý pazarlara açýlmak mecburiyetinde kalacak. Çok radikal mi? Deðil, þartlarýn gerektirdiði bir karardý. Eðer böyle devam ederse çeþitlendirmeyi becerebilirse Türkiye için tarihi bir karar olma aþamasýna da gelecek. Çünkü bir önceki dönemde alamadýðýmýz, almaya cesaret edemediðiniz, yaklaþamadýðýnýz piyasalar müttefikin lideri sizi ittiði için mümkün hale geliyor. Bu riskli midir? Risklidir. Maliyetli midir? Maliyetlidir. Ama Türkiye gibi baðýmsýz dýþ politika izlemek, baðýmsýz bir güvenlik sektörü kurmak isteyen ülkeler için mecburidir.

Silahlanmada bir kaç þey var. Bir, ya kendiniz üretirsiniz, en çok tercih edeceðiniz þey. Ýki, kendiniz üretemiyorsanýz o teknoloji sizde yoksa o teknolojiyi bir yerden transfer edersiniz. Üç, teknolojiyi transfer edemiyorsanýz transfere yanaþmýyorsa doðrudan satýn alýrsýnýz. Dört, doðrudan satýn alamýyorsanýz F35 projesinde olduðu gibi ortaklýklara girer, projenin parçasý olursunuz. Beþ, onu da yapamýyorsanýz baþka þeyler gelir.

 

F35 SATIN ALMAK, BATIYA BAÐLI KALMAK DEMEKTÝR

Türkiye aslýnda þu anda ilk dördünü yapýyor?

Her bir projede farklý yöntemler izleniyor. F35 projesine girdiðinizde bir baðýmlýlýk iliþkisi yaratýr size. F35 dediðiniz sadece alýp kullanacaðýnýz bir uçak projesi deðil. Tuþlu telefondan akýllý telefona geçmek gibi, bütün bilgilerin merkeze aktarýldýðý bir proje yani. F35 sadece sizin satýn aldýðýnýz deðil sizi ayný zamanda merkeze baðlayan bir proje.

 

HALÝHAZIRDA BÖLGEDE S400 DE VAR F35 DE

Aslýnda sizi de satýn alan bir proje!

Evet. Onun 2006’da yine de bir mantýðý vardý. Amerika’yla ulusal güvenlik sorunu yaþamýyordunuz. Þimdi Türkiye Suriye’de bir operasyon yaptý deðil mi? Amerika’ya raðmen operasyonlar yaptý. F35’ler o zaman ne olacak, kullanýlabilecek mi. Dolayýsýyla buralarda çok ciddi sýkýntýlar var, bu nedenle S400 çok önemli bir karar haline geliyor. Amerikalýlar diyorlar ki F35’leri de alýrsanýz S400 onun uçuþ kodlarýný tespit edecek, bütün sýrlarýmýz ifþa olacak vs. Bunlar çoðunlukla uydurma þeyler. F35’leri Ýsrail uçuruyor, Suriye’de S400’ler var ve onun haritasýný çýkardýysa zaten çýkarmýþtýr. Japon uçaðý düþtü, onu Ruslar ve Çinliler bulmak için okyanusta yarýþ halindeler, teknoloji hýrsýzlýðý vs için.

 

ABD SÝLAHIYLA RUS’A, RUS SÝLAHIYLA ABD’YE KARÞI

S400 ve F35 teknik olarak birbirini boþa düþüren silahlar mý?

Mesele þu, S400 ve F35 ikisi birden Türkiye’de olursa þayet, Türkiye, Amerika’dan da, Rusya’dan da korunmuþ olacak. Bütün kilit burada yani böyle bir viraj var. S400’ü alýrsa Türkiye, Amerika F35’i vermek istemiyor, almasýn diye sonuna kadar tehdit edecek. S400 ile de bu korunma ilanihaye bir korunma deðil. Nükleer silahlara karþý hala tehdidiniz var. Ama bu sizin caydýrýcýlýðýnýzý ve güvenlik tedbirlerinizi çok büyük oranda arttýrýr. Rus silahýyla, Amerika’ya karþý, Amerikan silahýyla da, Rus’a karþý korunma þansýnýzý arttýrýr.

 

TÜRKÝYE HAVA SALDIRILARINA KARÞI KALKANSIZ

Devletlerarasý bir çatýþma için aslýnda zamanýn hýzlandýðýný gözlemliyoruz ve böyle bir risk var. Milli Savunma Bakaný Org. Hulusi Akar ABD dönüþü gazetecilere S400’lerin Ankara ve Ýstanbul’a yerleþtirilme ihtimalinden bahsetti. Ýstanbul ve Ankara hava sahasý, þu an saldýrýya açýk mý? Ýkincisi patriotlar ülkenin güneyinde konuþlu idi, o taraftan gelcek saldýrýlara karþý. S400’lerin Ýstanbul ve Ankara’ya konuþlanma ihtimali bize ne söylüyor? Türkiye’nin Suriye ve Ýran’dan deðil ya da ayný zamanda Batý’dan –belki bir NATO ülkesinden- hava saldýrýsýna maruz kalma ihtimalini deðerlendirdiðini mi?

Siyaseten deðerlendirilebilir bu tür tehdit dönemleri geçer gider. Bugün Amerika’dan tehdit alýrsýnýz, yarýn Ýran’dan, öbür gün Rusya’dan. Önemli olan, teknoloji elinizde varsa istediðiniz yere yerleþtirebilirsiniz onu. Ýstediðiniz aktöre karþý kullanabilir hale gelmeniz önemli olan kýsým. Hissettiðiniz tehdidin tarafý önemli deðil, yeter ki elinizde o teknoloji olsun sonuçta bütün Türkiye topraklarýný koruyacaksýnýz sadece Ýstanbul, Ankara’yý korumayacaksýnýz. Türkiye’nin sorunu þuydu; çevresindeki aktörlerde Türkiye’ye atýlabilecek füze varken Türkiye’de o füzeleri engelleyebilecek hava savunma sistemi yoktu. Biz yýllarca F16 sistemine yatýrým yaptýk. Bu açýðýmýzý da NATO çerçevesinde patriotlarla kapatmýþtýk. Patriotlarýn da defalarca çekildiðini hatýrlýyorsunuz dolayýsýyla böyle bir ihtiyaç var.

Yani bizim hava sahamýz þu anda saldýrýya açýk öyle mi?

Tabii ki açýk. Hava sahamýzý sadece karþý uçaklarýn saldýrýlarýna karþý koruyabilecek bir yeteneðimiz var ama füzelere karþý kendimizi koruyabilecek bir yeteneðimiz, bir sistemimiz yok. Dolayýsýyla Türkiye’nin bunu elde etmesi lazým.

 

TÜRKÝYE’YÝ EVCÝLLEÞTÝRMEK ÝÇÝN PATRÝOT SATMADILAR

Peki, Türkiye’nin etrafý kuþatýlýrken, bu bölge büyük risk alaný olurken ve Türkiye’nin apaçýk ihtiyacý varken Patriotlarý çektiler ve NATO ülkeleri neden Türkiye’ye neden kalkan satmadý? Neden saldýrýya açýk tutulduk

Türkiye’yi evcilleþtirmek için yaptýlar bunu yani çünkü Türkiye söz dinlemeyen bir partner olarak görünüyor. Suriye’de, Amerika’nýn istediði þekilde savaþmadý, Türkiye kendi istediði þekilde Suriye’ye dahil oldu.

Amerika uzun süre patriotlarý satmadý Türkiye’ye, þimdi de satacaðýnýn garantisi yok. Kesinlikle olacak bir þey deðil ama mesela diðer taraftan biz Avrupa ile de görüþüyoruz, Patriotlarla ilgili. Hep söylüyorum, eðer kendiniz üretemiyorsanýz ve çok çeþitli teknolojileri saðlayamýyorsanýz, o zaman satýn alma yoluna gidersiniz,satýn alarak da kendinize bir alan oluþturursunuz.

Önemli olan saldýrý kimden gelirse gelsin herkese karþý belli bir derecede savunabilecek bir sistem kurmanýzdýr. Diðer devletlerin size saldýrýp saldýramayacaðýna dair bugün bir deðerlendirme yapsanýz da 5 yýl sonrasý için garantiniz olamaz. Dolayýsýyla mümkün olan farklý kaynaklardan bunu elde etmeniz lazým. 2016’dabu ne mümkündü ne de mantýklýydý. Bugün ise mümkün, maliyetli ve riskli. O maliyetleri ve riskleri paylaþmayabilirsiniz, “ben bu ekonomik maliyete katlanmak istemiyorum. Amerika’yla aramý bozmak istemiyorum, Amerika’ya yanaþmaya devam etmek istiyorum” dersiniz, ekonomik olarak belki rahat edersiniz ama 5 sene sonra size kimin saldýracaðýný bilememek yahut Suriye’de çatýþma çýktýðýnda Ýran füze saldýrýsýnda korunmasýz kalmak da katlanacaðýnýz bir maliyettir, güvenlik maliyetidir.

 

F35’LERÝN TEK MUADÝLÝ J20 AMA ÇÝN KÝMSEYE SATMIYOR

Þu anda Türkiye o riski göze alarak nasýl bir tercihte bulunuyor?

Türkiye muhtemelen her þeyi göze alarak, ekonomik baskýlarý da, çeþitli silah ambargolarýný da göze alarak stratejik bir karar çerçevesinde silah sistemlerini çeþitlendirmeye çalýþýyor. F35 ile ilgili þöyle bir durum var. F35 dünyada bizim eriþimimizdeki tek uçak. Bunun benzerini bir tek Çinliler ürettiler, J20. Ama iþte teknolojisi F35’e ne kadar yakýn, ciddi ciddi tartýþýlýr. Zaten Çin kimseye satmýyor. Türkiye’ye satar mý? Dolayýsýyla F35 önemli, Türkiye’nin elde etmeye çalýþacaðý bir þey ama F35 bize S400’lere mal olacaksa, tercih etmeyiz.

Neden?

Çünkü F35’in de henüz baþarýsý garantilenmiþ deðil. Henüz teslimi de garanti deðil, baþarýsý da garanti deðil. Ayrýca bizi Amerika’ya daha baðýmlý hale getireceði çok açýk.

 

ABD’NÝN F35’LERÝ KÝLÝTLEMEYECEÐÝNÝN GARANTÝSÝ YOK

Kullanmamýz gerektiðinde tamamen kullanabileceðimiz de garanti deðil, herhalde?

Amerika kilitleyebilir! Dolayýsýyla F35 sisteminin bu tür dezavantajlarý da olduðunu bilmek lazým. Ortada ortak proje varsa büyük ortak her zaman daha büyüðünü alýr. Büyük ortak kontrol edemediði bir F35’i Türkiye’ye vermek istemeyecektir. Dolayýsýyla gerektiðinde kontrol edebileceði bir þey haline getirme ihtimali çok yüksek.

 

F35’TE ÝPLER KOPARSA OLASILIKLAR NELER?

F35'ler ve S400 konusunda baský her düzeyde devam ediyor. Türkiye müzkereyi seçerek bakanlarýný gönderdi, çoklu görüþmeler yaptý, yapýyor. Kritik evreye girildiðini anlýyoruz ama ne ile karþý karþýyayýz tam olarak?

Olasýlýklar neler? Bir, F35’in iptal edilmesi ve verilmemesi ihtimali. Bu müzakereye açýlýr, onlar vermedikleri andan itibaren biz hakkýmýz olduðunu, almamýz gerektiðini müzakere etmeye baþlayacaðýz. Ýki, daha kötü ihtimal Türkiye’nin bazý savunma sanayi þirketlerinin ambargoya uðratýlmasý. Bu daha sert bir tedbir. Bu, iliþkilerin Kýbrýs barýþ harekatý sonrasý gibi ciddi gerilmesine neden olur, Türkiye’nin canýný yakar ama hem F35’te hem diðer konularda þöyle bir sonuca da mal olur: ABD kendi pazarýný iptal ediyor demektir, Türkiye gibi bir ülkeyi, bunun Amerika’ya maliyeti olur, hadi diyelim ki bu ABD’nin katlanabileceði bir maliyettir. Ama þöyle bir sorun da yaratýr; “satýcýya güvensizlik”. Piyasada diðer aktörler artýk ABD’ye güven olmayacaðý için yeni arayýþlara girebilir.

Dolayýsýyla bu, tek taraflý kesen bir þey deðil, iki taraflý keser. Tabii bizim canýmýzý daha çok acýtýr ama Amerika’ya da bedeli olur. Biz yerli uçak üretimine geçebiliriz ama bunlarýn da belli bir zamaný ve maliyeti var, o teknolojiye ulaþmak kolay deðil. Amerika bile konsorsiyumla yapýyor. Ýkincisi bizim savunma sanayimize darbe vurma ihtimali var, özellikle Roketsan, Havaelsan gibi þirketlerin ambargoya uðramasý, tedarikte zorlanmaya ve Rusya piyasasýna yönelmemize neden olabilir.

 

BÝZE F35 LAZIM AMA MUTLAKA ÇEÞÝTLENMESÝ DE LAZIM

Türkiye Fýrat’ýn doðusuna operasyon hazýrlýðýnda ve ihtiyacýnda. Diyelim ki operasyona baþlayacaðýz ama ABD F16’larý kilitliyor, böylesi bir durum olabilir mi? Eþ zamanlý olarak orada Türkiye aleyhine baþka bir oldubitti geliþiyor…

Fýrat’ýn doðusunda ABD hava sahasýný kapatacak olursa zaten ne F35, ne F16 ile giriþ mümkün olmaz. Bu baþka bir evredir. Oradan sonra zaten iþler baþka bir noktaya sarar. Þöyle düþünelim bizde F35 var ve 15 yýl sonra biz onu baþka bir yerde kullanmaya çalýþýyoruz, Amerika bizim için baþka sorunlar yaratabilir. Dolayýsýyla F35’i alsak bile F35 ile yetinecek durumda deðiliz. Onu da aþacak bir projeye ihtiyacýmýz var. Dolayýsýyla o tek baþýna güvenebileceðimiz, sýrtýmýzý yaslayabileceðimiz konumdan çýktý stratejik olarak. Asýl mesele Türkiye’nin kendisini güvenli hale getirmek için ihtiyaçlarýný geniþletmesi ve bunu farklý kaynaklardan alabilmesi meselesi.

 

NATO’DAN ATILIRIZ DÝYENLER SAÇMALIYOR

S400 karþýlýðýnda F35 yaptýrýmý yaný sýra Türkiye NATO’dan atýlýr, diyen de var. Öyle bir olasýlýk var mý?

NATO’dan atýlmak saçma bir kavram. NATO öyle bir þey deðil. Türkiye NATO’nun eþit ortaðý. Türkiye’yi NATO’dan atmak NATO’yu yýkmak demektir. Çünkü birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için gibidir.

 

TÜRKÝYE NATO’NUN VETO HAKKINA SAHÝP EÞÝT BÝR ORTAÐI

Daha önce hiç NATO’dan çýkan oldu mu?

Oldu. Rusya, Yunanistan ve Fransa gibi ülkeler askeri kanadýndan uzaklaþtýlar, sonra geri döndüler. Kendi kararýyla. Ancak kendi kararýnýzla dersiniz ki, ben bunun parçasý deðilim, sizinle ilgilenmiyorum. Ama bir aktörü dýþarý atmak demek NATO’yu çökertmek demektir.

Türkiye’yi attýnýz, yarýn þey demeyecek mi Yunanistan “Ya bunlar beni de atarlarsa...” Ve yahut Rusya þöyle demeyecek mi? “Bunlar hani müttefikti, bana karþýydý hepsi, demek ki deðilmiþ. Demek ki Yunanistan’a saldýrabilirim.”O yüzdenevetAmerika birçok kurumu yýkýyor ama henüz NATO’yu yýkacak konuma gelmedi. Oraya da gelirse o ayrý bir dünyaya girdiðimiz anlamýna gelir. Dolayýsýyla NATO’dan atýlmak falan böyle birinin kabul edildiði, birinin reddedildiði bir þey deðil. Türkiye onun bir parçasý, veto yetkisine sahip bir aktörü. Türkiye NATO’dan atýlmaz, Amerika Türkiye’yi býrakýr gider burada baþka bir ittifak kurarsa ancak o þekilde mümkün olur. Onun da maliyetleri vardýr falan. Dolayýsýyla bu da gerçekçi bir senaryo deðil.

 

EKONOMÝK YAPTIRIM SÝLAHINI YÝNE KULLANIR

En akla yatkýn senaryo hangisi?

Amerika’yla yaþayacaðýmýz en muhtemel senaryo Amerika’nýn ekonomik baský silahýný kullanmaya çalýþmasý. Brunson davasýnda da kullandýlar ve güçlü bir silah olduðunu düþünüyorlar. Tabii bu ekonomik bir konu, Türkiye’nin buna direnme kapasitesi ekonomik olarak nasýl deðerlendirilir. Stratejik anlamda deðerlendirilecekse benim açýmdan Türkiye’nin özgürleþmesi her türlü ekonomik maliyete deðer. Aksi takdirde ekonominiz de özgürlüðünüz de bütünüyle Amerika’ya baðýmlý hale gelir ve zaten ekonomik olarak kontrol edildiðinizde adam olmuyorsunuz. Askeri olarak da adam olmuyorsunuz.

Ama Türkiye ekonomik baskýlara raðmen böyle bir dönemeci dönebilirse çok büyük adým atmýþ olacak, ekonomik, askeri her türlü tek taraflý baskýdan kurtulmuþ olacak.

 

BÝZ BU VÝRAJI DÖNMELÝYÝZ

Türkiye þu anda  bunu mu yapmaya çalýþýyor? Hali hazýrda ekonomik baský, müzakere çabalarý da dahil olmak üzere biz bu pozisyonda mýyýz? Biz burayý döneriz inancýnda mýyýz?

Döneriz inancýnda olmak için ekonomiyi görmek lazým. Eðer gerçekten buna direnebileceksek dönmeyi denememiz gerekiyor. Çünkü aksi takdirde burayý dönmezseniz on yýllar boyunca sürecek bir iliþki biçimi hala devam eder. Mesela S400’ler üzerinden þu an Türkiye, Rusya’yý da kaybetse Suriye’de hali nice olur. Düþünün PYD’ye karþý attýðýmýz birçok adýmý biz Rusya ile müzakere halinde atabildik. Dolayýsýyla o alanýn hepsi kapanýr. Tekrar Amerika’nýn eline düþersiniz, tekrar Amerika, PYD’ye istediði alaný açar falan.

 

ASTANA SÜRECÝ KOLAY KOLAY ÇÖZÜLMEZ

Ýþ döndü dolaþtý Suriye’ye geldi. Türkiye 2016’da 15 Temmuz iþgal giriþimini geri çevirdikten sonra hýzla toparlandý, karar verdi ve Astana Süreci de böyle baþladý. Rusya ve Ýran ile Suriye’de siyasi çözüm arayýþýna girdi, yol da aldý. Ama sanki artýk kilitlendi. Astana’nýn iþlevsizleþtiði noktasýnda mýyýz? ABD ve Rusya baþka bir iliþki biçimine mi geçti?

Hayýr. Astana Süreci ile adým adým bazý somut þeyler çözüldü. Astana sürecinden Rusya korumak istediklerini korudu, Türkiye almak istediklerini aldý. En büyük kazananý Türkiye ve Rusya oldu. Ýran hatta biraz oyunbozanlýk yapmaya çalýþtý çünkü Türkiye’nin fazla alan kazandýðýný, kendisinin alan kaybettiðini düþünüyor. Ama yine de elde ettiði alaný býrakmamak için bu sürece Ýran da sahip çýkýyor.

Hala geride çözülmemiþ ama çözülme ihtimali olan mesela; Ýdlib, Tel Rýfat, Münbiç gibi alanlar. Ýdlib ve Tel Rýfat Türkiye ve Rusya arasýnda çözülmemiþ olarak kalan mesele ama çözülemeyecek meseleler deðil. Taktik pazarlýklarýn birer parçasý.

Asýl büyük stratejik resmin içerisinde Türkiye ve Rusya bu hattý, Astana’yý tutma gayreti içerisinde ve tutarlar da. Tutmak zorundalar. Çünkü burasý bozulursa ikisi de zarar görecek. Bu nedenle bu hat tutulacak.

 

TÜRKÝYE DE, RUSYA DA KAZANDI

Nereye kadar?

Amerika’nýn nihai kararýna kadar. Amerika Suriye’de ne karar verecek çekilecek mi? Çekilirse o zaman mesela Astana süreci yarýlabilir. Bu sefer çekildiði yerde Türkiye ile Rusya yarýþa girebilir. Çekilmezse Astana daha kemikleþebilir. Doðu Akdeniz gibi alanlar açýlýrsa oraya yayýlabilir. Birçok þekle bürünebilir. Ama bu dönemdeki hiçbir iliþki biçimini kalýcý, stratejik ortaklýk olarak deðerlendirmemek gerekir. Geçici, anlýk, noktasal iliþkiler. Mesela Türkiye, Kerkük’te Ýran’la, Musul’da Barzani ile hareket edebiliyor. Birçok baþlýkta pozisyon deðiþebiliyor. Buna benzer bir resmin içindeyiz. Rusya bize bu alternatif müzakere yolunu sunduðu müddetçe Türkiye o yolda yürümeye devam edecek çünkü o yol en azýndan Türkiye’yi rahatlatýyor.

Yani mesela güneyindeki koridoru engellemeyi saðladý. Türkiye’deki terör saldýrýlarýný engellemeyi saðladý. Türkiye’nin savunmasýný saðladý dolayýsýyla Türkiye bunu tercih etmeye devam edecek. Astana’ya Rusya’nýn bakýþý da böyle. Astana yürüyebileceði yolu yürüdü ve þimdi de beklemede. Statü korumaya çalýþacak. Rusya, elde ettiði þeyleri korumaya çalýþýyor Türkiye biraz daha alan açmaya çalýþacak o alaný sadece Rusya ile deðil Amerika ile müzakere ederek açmaya çalýþacak. PYD bölgesi, güvenli, bölge. Amerikalýlar henüz netleþmiþ bir pozisyonlarý olmadýðý için kararsýzlar. Deniyor ya, ABD, Çin ile mücadele ediyor, ABD Rusya ile, ABD Ýran ile mücadele ediyor deniyor ya. Amerika bunlarýn hiçbiri ile mücadele etmiyor. Böyle mücadele olmaz. ABD kendisiyle mücadele ediyor. 

 

ABD KENDÝSÝYLE MÜCADELE EDÝYOR

Amerika kafa karýþýklýðý mý yaþýyor?

Mesela Soðuk Savaþ dönemine bakýn. SSCB nereye adýmýný atarsa ABD karþýsýna oraya adýmýný atar. Bu kadar nettir. Þimdi Çin ile ilgili, Ýran ile ilgili, Rusya ile ilgili böyle bir þey var mý? Ambargolara baþlamýþ da bilmem neymiþ de vs. Gerçekten baþlamýþ olsa iþler baþka yere varýlýr. O zaman Türkiye ile iliþkileri de yeniden deðerlendirilir. O yüzden Putin bakýyor resme, ABD bana mý odaklanacak, Çin’e mi, Ýran’a mý diye. Amerika Çin’e odaklanýrsa Putin’in eli müthiþ rahatlar. Putin’in pazarlýk gücü atar. AMerika Çin’e odaklanýrsa Avrupanýn ve Türkiye’nin eli rahatlar. ABD Ýran’a odaklanýrsa Türkiye’nin eli rahatlar, Avrupa’nýn eli rahatlar, Rusya biraz sýkýþýr ama o kadar da sýkýþmaz. Dolayýsýyla herkes aslýnda Amerika’yý bekliyor. Amerika ne yapacak, diye. Buna karar vermeyen ABD, PYD gibi bir terör örgütünü, böyle bir aktörle iþ görmeye devam ediyor.

 

PYD ABD ÝÇÝN SADECE TAKTÝK BÝR ARAÇ

Türkiye ABD’ye ne zaman PYD konusunda bir eleþtiri yöneltse, her seferinde “PYD benim için taktiksel” diyorud?

Tabii. ABD, PYD’ye devletçik mi kuracak, evet ama bunun maliyetini de hesap ediyor ve bu kadarýna da gerek var mý gibi deðerlendirmeler yapýyor. Ama þu an tuttuðu statüko da için, buna karar vermediði için bunu elinin altýnda tutmaya devam ediyor.

 

ABD AYAK SÜRÜMEYE DEVAM EDER

Emarelere bakýnca ne görüyorsunuz, ne yapacak ABD, ne yapar bundan sonra?

Suriye düzleminde PYD konusunda Türkiye’nin kaygýlarýný giderme görüntüsü var. Ama henüz karar vermediði sürece ayak sürümeye devam edecek.

 

ABD’NÝN SORUNU, ALDIRMAZLIK

ABD’deki güç savaþýnýn neticelenmesini mi bekliyoruz aslýnda, kararýn netlemesi için?

Þöyle söyleyelim. Sadece kurumlar arasý bir kavga yok. Kamuoyunun ilgisi, kurumlar arasý anlaþmazlýk, bunlarý düzene sokacak olan þey liderliðin bir pozisyon belirlemesidir. O pozisyon bir türlü belirlenmiyor. Trump topluma yelken açýyor, diðer kurumlar da Trump’a bakara pozisyon almaya  çalýþýyorlar. Kimisi Trump’ýn attýðý bir adýmý anlamsýz buluyor onu engellemeye çalýþýyor. Kimisi onun attýðý adýmý tehlikeli bulduðu için Pentagon’a karþý CIA pozisyon alýyor vesaire. Böyle bir gerilim içeride de var. Ama asýl mesele elitlerinden vatandaþlarýna varana kadar tüm Amerikan toplumunun dünyaya yönelik ilgisizliði alakasýzlýðý, umursamazlýðý aldýrmazlýðý. Ve kârýný sürekli olarak artýrma açgözlülüðü. Bütün bunlar çerçevesinde askeri ve siyasi angajmanlarý daraltalým, ekonomik olarak herkese mal satalým, kolay pazarlýklar yapalým, kolay zaferler elde edelim gibi bir bakýþ.

Mesela SSCB’den hissettiði tehdidi Rusya’dan hissetse ABD, geri gelir. Almanya’dan o tehdidi hissettiði anda 2. Dünya Savaþý’na girdi Amerika.

ABD’nin zorlayýcý sebebe mi ihtiyacý var?

Kabul edelim ki ABD’yi zorlayan bir uluslararasý sistem yok. Oturduðu yerden hala herkese ceza kesebiliyor.

 

KUDÜS VE GOLAN KARARI FLYNN VE MUELLER ÝÇÝNDÝ

Tamam, bir yere kadar evet öyle. Ama mesela Kudüs konusunda durmuyor ABD. Planlarýnda ilerliyor, sonuç alýyor? Neden orada durmadý?

Evet Kudüs ve Golan konusunda durmadý. Kudüs kararý öncesi Flynn Davasý vardý, Golan öncesinde Mueller Dosyasý vardý. Kudüs’ü vererek Flynn Davasýndan kurtuldu, Golan’ý vererek Mueller dosyasýndan sonuç çýktý. Trump’ýn Kudüs’ü, Golan’ý falan zerre kadar umursadýðý yok. Trump kendisini iç siyasette kurtarmanýn peþinde. O iç siyasette kendisini kurtarma yollarýndan birisi de Ýsrail lobisiyle iþbirliði yapmak.

Ama Baþkan yardýmcýsý Evangelik Pence’in ve danýþmaný ve damadý olan Kushner’in Kudüs ile ilgisi çok açýk...Onlara yol açýyor ama?

Trump sýkýþtýðýnda onlar önüne dosyayý getirirler ve “buradan þu sayede çýkarsýnýz” derler. O da bunu seçer. Bu kadar basittir. Ve baþardý da, iki büyük davadan da kurtuldu.

 

DEMOKRATÝKLEÞME OUT, DÝKTATÖRLER ÝN

Doðu Akdeniz’de sular ýsýnýrken, BAE, Suudi Arabistan ve Mýsýr bir hat oluþtururken ve Suriye’de sona yaklaþýlýrken bir yandan da Cezayir’de 30 yýl sonra Buteflika istifa etti. Sudan’da darbe oldu. Fransa ve Ýtalya 1915 Ermeni olaylarýný dert edindi. Ortak bir anlamý var mý bunlarýn?

Cezayir’de, BAE, S.Arabistan’da olup bitenlerin hepsinin ayrý dinamikleri vardýr ama hepsinin temelinde þu var. Arap Baharý marifetiyle Batýya yarayýþlý rejimlerin gelmeyeceði anlaþýlýnca bu bölgede demokratikleþmeden vazgeçildi. Zira demokratikleþme Ýhvan’ý falan iktidara getiriyor, hiç gereði yok, biz böyle bir demokraitkleþme istemiyoruz, onun yerine diktatörlerle devam ederiz, yenilerini getiririz diyorlar. Ama burada da hala kendilerine yarayýþlý rejimler elde etme niyetlerine devam ediyor olabilirler. Meselenin içinde bu var. Ama mesela Fransa kendine baþka, ABD baþka bir pozisyon istiyor olabilir. karmaþýk bir resim var. Bütün bunlarýn hepsinde kendileri için yarayýþlý kullanýþlý rejimler isteyen aktörler var diyelim. Dolayýsýyla aslýnda bir düzenlilik var. Gürcistan, Ukrayna ve benzeri yerlerde deðiþiklik yapmaya çalýþmadý mý Amerika? Arap Baharýnýn sonunda buna benzer þeyler yapmadý mý yaptý. Bazýlarýnda baþarýlý oldu, bazýlarýnda olamadý. Cezayir’de vesairede de öyle. Özellikle buralarda batý medyasýnda bir þey çok öne çýkartýlýyor ise oraya þüpheyle bakmak lazým.

 

1915 OLAYLARI ÝÇ SÝYASET ÝÇÝN GÜNDEM YAPILIYOR

Fransa’nýn ve Ýtalya’nýn 1915 olaylarýný gündeme alarak Türkiye’yi karþýlarýna almalarýný neye baðlayalým?

Ýç siyaset tartýþmalarýna, popülizme vs. ye baðlamak lazým. Fransa Türkiye’ye karþý pozisyon alsa ne olur almasa ne olur. Ýtalya, Türkiye’ye karþý pozisyon alsa ne olur almasa ne olur. Ýtalya bizim baþýmýzda Amerika, Rusya gibi dertler var.

Ýki binlerin ortasýnda Fransa ya da Amerika baþkaný soykýrým diyecek mi? Büyük felaket getirecek diye bekleþiyorduk. O aþamayý geçtik mi?

 

Ýtalya, Fransa bu kararlarý aldý diye Türkiye sýkýþacak falan deðil, onlar Türkiye’yi sýkýþtýracak etkiler, sadece Türkiye’nin imajýna zarar verecek etkiler. Ama bu tür þeylerin Fransa da ortaya çýkmasý çeþitli klikleri içeride mutlu etmeye yönelik adýmlardýr.

Türkiye’yi doðrudan ilgilendirmiyor mu?

Türkiye’yi ilgilendirir tabi ama bunlardan Türkiye çok etkilenecek deðil.

Hulusi Akar’ýn basýn toplantýsýnda verdiði bir haber: Pentagon’a rakip bir ay-yýldýz karargahý kuruyoruz.’ dedi. Rakip kelimesini de vurguladý. Neye yoralým biz bunu?

Bilmiyorum neyi kastettiðini ama Pentagon’u biliyorsunuz. Beþgen olmasý ünlüdür Pentagon’un belki mimari olarak rekabeti kastetmiþtir.

Ama þöyle söyleyeyim kimse Amerika’yý bir öteki, bir düþman olarak görmek istemez, sistemin içerisinde ama Amerika’nýn Türkiye’yi çok zorladýðý da çok açýk. Dolayýsýyla da Türkiye de kendi yolunu madem öyle bulmaya çalýþacak. Kurumlarýn inþasýndan tutunda silah türlerinin elde edilmesine kadar birçok alanda. Böyle bir durum var ama vardýðýmýz nokta þu olmamalý, biz Amerika’nýn düþmanýyýz. Hayýr, böyle bir þey olmaz, biz Amerika’nýn düþmaný deðiliz, ne düþman ne dost, biz Türkiye’nin dostuyuz. Herkes ile çýkarlarý çerçevesinde belli konular üzerinden anlaþabilir, belli konular üzerinden kriz yaþar, müzakere eder çözer, çözemiyorsa bekler, uzun vadeye atýlýr vs.

 

FIRAT’IN DOÐUSU’NA OPERASYON

Ýran Dýþiþleri Bakaný burada, Esed ile görüþtükten sonra geldi, yaptýðý görüþmeyi de raporunda sunacaðýný söyledi. Bu özel anlam içeren bir ziyaret mi?

Evet, Ýran dýþiþleri bakaný özel bir anlam varmýþ gibi konuþuyor ama özel bir anlam olmasý Türkiye’nin Suriye’de herhangi bir þekilde daha fazla angajmana girmesini saðlayacak tek þey PYD meselesidir. O PYD meselesi þuan Türkiye’nin, Suriye de kimlerle konuþtuðundan nereye operasyon yaptýðýna, hangi meseleyi ilk önce çözmek istediðine kadar her þeyi belirleyecek olan tek baþlýk. Yani müzakere mi baþlýyor, PYD konusunda bir ilerleme olmadan baþka konularda bir ilerleme olmasýný beklememek lazým.

Fýrat’ýn doðusuna bir operasyon beklemek lazým mý?

Kýsa vadede beklememek lazým tekrar müzakereler baþlayacak Amerika tekrar masaya bunu serdi. Amerika orada olduðu sürece kapsamlý operasyon ihtimali çok düþüktür. Anlaþmaya varýldýðý zaman… Birinci tercihimiz bölgeyi temizlemek. Ýkinci en iyi tercihimiz güvenli bölge o da olmuyorsa, Amerikalýlar ona da razý olmuyorsa, üçüncü tercihimiz bizim tercihimiz o bölgeyi istikrarsýzlaþtýrmamýz ve kontrol altýnda, çember altýnda tutmamýz gerekir. O tür operasyonlar bekleyebilir girmeler, çýkmalar, terörle sýcak takip çerçevesinde mücadale… Bizim burada daha Amerika’yý zorlayabilecek çeþitli kaldýraçlarýmýz var. Yakýn dönemde bunlar devreye girecek.

Nedir onlar?

Bu kaldýraçlardan bir tanesi, çok etkin bir þekilde var olmasý askeri operasyon yapabiliyor olmasý. Bunlar önemli þeyler onlarý biraz devreye sokacaðýz.