AK Parti 14 Aðustos 2001 günü yepyeni bir siyasi anlayýþ ve ''Her þey Türkiye için'' sloganýyla yola çýktý ve daha önce hiçbir siyasi partiye nasip olmamýþ bir teveccühün muhatabý olmayý baþardý. Ýlk seçimden beri de non-stop iktidar. Bugün 17 yaþýna giren AK Parti’nin gencecik bir parti olarak yüklendiði büyük sorumluluðu, yaptýklarýný yapamadýklarýný ve Erdoðanlý yeni dönemi AK Parti’nin kurucu gençlik kollarý baþkaný hukukçu Zelkif Kazdal ile konuþtuk. Rize doðumlu olan Kazdal 24. Dönemde Ankara’dan milletvekilli seçildi ve Erdoðan’ýn ikinci kez AK Parti Genel Baþkaný olduðu son olaðanüstü kongrede ise MKYK’ya girdi. Yani, hem dünü ve bugünü, hem geçen süreci biliyor, hem de siyasette vazife alýnan ve beklenilen dönemleri…
AK Parti'nin kurucu gençlik kollarý baþkaný ve halihazýrda MKYK üyesi olarak, AK Parti'nin kuruluþundan bu yana geçen zamaný nasýl deðerlendirirsiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun on beþ yýlý. Partinin kuruluþunda, bazý olumlu geliþmeleri yadsýmadan söylersek; hem geçmiþten devralýnan hem yeni devletin kuruluþunun getirdiði ve seksen yýl boyunca çözülemediði, hatta biriktirildiði bir Türkiye söz konusu. Böyle bir ortamda iktidara talip olmak, ciddi bir cesaret ve sorumluluk. 2002 yýlýnda ülkenin içinde bulunduðu duruma iliþkin bir tespiti yapmadan bu serüven tam olarak anlaþýlamaz. Ekonominin tamamen çöktüðü, toplumsal yapýda travmalarýn yaþandýðý ve siyasete güvenin neredeyse yok olduðu bir Türkiye. Dýþ politika bir iki büyük devlete endeksli, bu anlamda baðýmsýz bir politika üretmenin, ülke menfaatleri öncelikli bir yol izlemenin mümkün olmadýðý bir ülkeden bahsediyoruz. Adeta iþleyemez hale gelen devlet mekanizmasýný sýnýfsal iktidarlarýný oluþturmak için kullanmak isteyen gruplarýn çanak tuttuðu aðýr hatta ölçüsüz bir vesayet ve baský yönetimi söz konusuydu. Suni gündemlerle toplum oyalanmaya, baský altýnda tutulmaya çalýþýlýyordu. Yetersiz ve beceriksiz yöneticiler, sorunlarý çözme konusunda aciz iktidarlar, iþin hep kolayýný tercih edip devleti toplum üzerinde bir baský mekanizmasýna dönüþtürerek durumu kontrol altýna aldýklarýný sanýrlar. Böyle kargaþa dönemleri sürdürülebilir deðildir. Ya devleti çöküþe götürürsünüz ya yeni bir yol bulursunuz. Türkiye tarihi tecrübesi ve milletin sahip olduðu devlet geleneði yetisiyle kendine yeni bir yol bulmuþtur.
MÜCADELEYLE GEÇEN 16 YIL
O yeni yol, çýkýþ yolu mu oldu AK Parti, Türkiye için?
AK Parti bu devasa sorunlarýn hem kaynaðýný kurutmak, hem ortaya çýkardýðý hastalýklarý tedavi etmek ve hem de bir daha bu sorunlarýn ortaya çýkmasýný engelleyecek bir zemin oluþturabilmek kaygýsýyla kuruldu ve iktidar yýllarý boyunca da bu esaslar doðrultusunda çalýþtý. Bir taraftan sorunlarýn temeline inerek çözmek, diðer taraftan birikmiþ sorunlarýn getirdiði asalak yapý ve formlarý ortadan kaldýrmaya odaklandýk. Yani ekonomik ve toplumsal yapýdaki sorunlarý çözmek, iç ve dýþ politikada kangren halini almýþ sorunlarý çözmek gayesi. Ayný zamanda bu sorunlarýn ortaya çýkarmýþ oluðu statükodan ve vesayetten kurtulmak için amansýz bir mücadele.
Bunlar yanýnda, toplumsal hayatta aksayan, yürümeyen önemli operasyonel problemleri çözdük. Saðlýk, ulaþtýrma, eðitim ve sosyal güvenlik baþta olmak üzere hizmet birimlerini yeni bir anlayýþla yapýlandýrdýk ve hizmetleri kaliteli sunmayý baþardýk.
KADERÝMÝZ TÜRKÝYE’NÝN KADERÝ
Kuþkusuz insanlar gibi toplumlar da ve haliyle bir toplumsal organizma olarak siyasi partiler de deðiþir, dönüþür. Deðiþmemesi hayatýn olaðan akýþýna aykýrýdýr. 16 yýl önceki parti ile bugünkü parti arasýnda nasýl farklýlýklar var peki? Hangi alanda nasýl bir deðiþim oldu, neden oldu?
Türkiye deðiþti. Dünya deðiþti. 2002’nin Türkiye’si ile þimdiki Türkiye ayný mý? Sorunlarý, fýrsatlarý, gündemleri, beklentileri ve hedefleri çok farklý. Hayat deðiþiyor beklentiler deðiþiyor. 2002’de adeta ayakta kalma mücadelesi veren bir ülke iken þimdi büyük hedefleri gündemine almýþ bir ülkeyiz. Bütün bu geliþmelere baðlý olarak AK Parti de deðiþiyor. Aslýnda arada ciddi bir iliþki var Türkiye’yi deðiþtiren ve dönüþtüren bizim iktidarýmýz oldu Türkiye deðiþtikçe bizim gündemimiz de deðiþti. Onun için diyoruz Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderi birdir. Bizim Türkiye için kurduðumuz hayallerimiz deðiþmedi. Ülkemizi taþýmak istediðimiz hedeflerimiz ve ideallerimiz deðiþmedi.
AK PARTÝ’YÝ MÝLLET KURDU
AK Parti bir baþka partiye nasip olmayan bir süreklilik ve zindeliðe sahip. Nedir sebep?
Kuruluþ döneminde genel baþkanýmýz Recep Tayyip Erdoðan hemen her konuþmasýnda “AK Parti’yi millet kurdu, tabelalarýný biz astýk” derdi. AK Parti’nin hangi felsefe ve taban üzerinde kurulduðunu çok güzel ifade eden bir cümledir. AK Parti’nin temsil ettiði, üzerinde inþa edildiði ötekileþtirilmiþ ve dýþlanmýþ toplumsal kesimlerde yetiþmiþ ciddi bir insan kaynaðý ve ayný zamanda entelektüel bir birikim vardý. Bu birikim toplumsal sorunlara yönelik pratik çözümler üretmek, ülke sorunlarýnýn çözümüne iliþkin öneriler sunmak konusunda oldukça yetkindi. Diðer yandan bilhassa yerel yönetimlerde ciddi baþarýlar saðlamýþ ve halkýmýzýn takdirini kazanmýþ bir kadro ve doðal ve karizmatik bir liderimiz vardý. Sahip olduðumuz bu zengin insan kaynaðý, birikimi, sorunlarý çözecek kadrolarýn oluþturulmasýnda ciddi bir imkan sundu bize. Yorulanýn yerine yenisinin hemen ikame edildiði bir kadro. Deðiþim çok önemlidir. Siz zaman içerisine kadrolarýnýzý ve kendinizi yenileyip deðiþtirmezseniz millet bu sefer sizi deðiþtirir. Her yapý kendi içerisinde statükolar oluþturabilir. Bu siyasi partilerde de mümkündür. Genel Baþkanýmýz ve Cumhurbaþkanýmýz, parti içerisinde bir statüko oluþmasýna izin vermeyerek partinin geleceðiyle ilgili herkesin ümitlerinin devam edeceði bir zemini oluþturmuþtur. Ak Parti ayný zamanda bir okul gibi kendi kadrolarýný bu geçtiðimiz zaman içerisinde tekrar tekrar üretebilmeyi baþarmýþtýr. Yani AK Parti bir jenerasyon hareketi deðil tarihi dinamiklere yaslanan, gelecek idealleri olan sosyolojik ve siyasal bir harekettir. Bu AK Parti’yi dinamik tutan önemli bir faktördür.
AK Parti’nin kendisine yönelik dikkati ve anlayýþý dýþarýya nasýl yansýdý?
Birikmiþ sorunlarý çözmeye odaklanmýþ bir iktidar anlayýþýmýz var. Sürekli pozitif bir gündemimiz oldu ve kendi gündemimizi hep kendimiz ürettik. Sorunlara çözüm ürettikçe, milletin dertlerine derman ve duygularýna tercüman oldukça bize yönelen destek artarak devam etti. Milletimizi derinden rahatsýz eden yasaklar ve yoksullukla mücadelemiz kesintisiz olarak devam etti, etmektedir. Bu her iki ana problem büyük oranda milletin gündeminden çýktý. Ekonomik sorunlarla yoksulluðu ayýrýyorum. Ekonomi ayný zamanda devletlerarasý çýkar çatýþmalarýnýn bir konusu olduðu ve iç politika kadar dýþ politikayý ilgilendiren boyutlarý olduðu için onu ayrý bir baþlýkta incelemek gerekir belki.
Biz milletimizin gerçek gündemine odaklandýðýmýz, ülkemizi kalkýndýrýp güçlendirmek için çalýþtýðýmýz ve tam baðýmsýz bir ülke olmak için mücadele ettiðimiz sürece milletimiz bizi destekledi ve inanýyorum ki desteklemeye de devam edecektir.
SÖZ VERDÝK, YERÝNE GETÝRDÝK
AK Parti'nin çýkýþ metinleri, halka vaat ettiði siyasetleri içeren programlarý ile iktidar yýllarý boyunca hayata geçirdikleri üzerinden bir karþýlaþtýrma yapmanýzý isteyeceðim. Lütfen artýlarý kadar noksanlarýný ve sebeplerini de el alýn ki, muhasebenin hakkýný verelim.
“Vesayet düzenine son vereceðiz, milletin seçtikleri söz sahibi olacak” dedik. Bu konuda her türlü mücadeleyi verdik veriyoruz. “Yasaklarý kaldýracaðýz, özgürlüklerin alanýný geniþleteceðiz, demokratikleþme konusunda devrim niteliðinde deðiþiklikler yapacaðýz” dedik ve bunlarý yaptýk. Artýk ülkemizin gündeminde din ve vicdan hürriyeti konusunda sorunlar yok. Baþörtüsü sorunu mesela... Din eðitiminin önündeki engelleri kaldýrdýk. Kürt kardeþlerimizin taleplerini karþýladýk. Bu konular çok detaylý, detaylara girmek istemiyorum. Mesela iktidara gelir gelmez olaðanüstü hali kaldýrdýk. Çünkü bu baský aracý olarak kullanýlan bir ortam oluþturuyordu…
OLAÐANÜSTÜ HAL DEVLET’E
Olaðanüstü Hal’in 2016’da yeniden ilan edilmesini eleþtiri konusu yapanlar var?
Biz olaðanüstü hali kaldýrýrken de, diðer açýlýmlarý yaparken de milletimiz yararlansýn, rahat ve huzurlu bir hayat alaný oluþsun diye yaptýk. Terör örgütleri yararlansýn, yeni vesayet odaklarýna zemin oluþtursun diye yapmadýk. Bizim demokratik açýlýmlarýmýzdan istifade ederek birileri terör örgütlerinin elinin rahatladýðýný etkinlik alanýnýn geniþlediðini düþünüyorsa bu derin bir yanýlgýdýr. Baþka birileri, devlet mekanizmasýný ele geçirip millete gizli emellerini gerçekleþtirmeyi planlamýþsa, bu daha da derin bir yanýlgýdýr. Biz vadettiklerimizi ve yaptýklarýmýzý sadece millet için yaptýk. Ne PKK, ne FETÖ ne de baþka yasadýþý faaliyetleri ve niyetleri olanlar için yaptýk. Þimdi birileri terörist faaliyetleri, hukuk dýþý faaliyetleri engellenince hak özgürlük demokrasi hatýrlatmasý yapýyor. Bu alanlarý istismar ederek devlet otoritesini ele geçirmek ve millet üzerinde hegemonya kurmaya çalýþýyor. Bunlarla mücadele kriminal bir olaydýr. Özgürlüklerle ve demokrasiyle ilgisi yoktur. 15 Temmuz iþgal giriþimden sonra olaðanüstü hal ilan edildi. Bu bizim genel söylem ve politikamýzýn yani hiçbir vesayete izin vermeyeceðimize iliþkin milletimize verdiðimiz sözü tutmak için bir enstrümandýr. Çünkü tam da mücadele ettiðimiz ve ortadan kaldýrmaya çalýþtýðýmýz vesayet odaklarýnýn can havliyle saldýrdýklarý yeni bir deneme idi bu. Mücadelenin saðlýklý yürümesi için ilan edilen Olaðanüstü Hal’i Cumhurbaþkanýmýz da Baþbakanýmýz da “devlete ilan edilmiþtir” biçiminde ifade etti. Bu durumdan vatandaþýmýz olumsuz etkilenmedi.
BAÐIÞIKLIK SÝSTEMÝNÝ AÞILADIK
Vesayet-devlet iliþkisi, siyaset-devlet dengesine nasýl oturdu?
Bizim sürekli pozitif bir gündemimiz oldu, ülkemiz için hem kalkýnma hem demokrasi, hak ve özgürlük alanlarýnda geliþim trendini devam ettirebilmek için daha fazla neler yapabiliriz çabasýnýn peþine olduk. Ama siz bu mücadeleyi yaparken, birileri tüm devleti ele geçirmeye kalkýyor, birileri bir bölgeyi ele geçirmeye kalkýyor. Aralarýnda ittifaklar ve bölüþümler yapýyorlar, iþbirlikleri kurup sizinle mücadele ediyorlar. Sizi zayýflatmak isteyen devletlerden destek ve teþvik görüyorlar. Sizin önünüze büyük bir sorun olarak hatta bir beka meselesi olarak geliyor. Bu sorunla mücadele etmek ülkenin ana gündemi haline geliyor. Bu mücadeleyi vermek zorundayýz, bundan kaçamayýz. Ülkemizi, ipi yabancý odaklarýn elinde olan ihanet þebekelerine teslim edecek deðiliz. Bu her þeyden daha önemli bir konu haline geliveriyor.
Ülkemizin her alanda geldiði seviye eski anayasal düzenle taþýnamaz hale gelmiþti. Ülkeyi kurumsal bir çerçevede yönetebilmek için sistemi deðiþtirmemiz gerekiyordu. Ülkemizin baðýþýklýk sistemi çökme noktasýna gelmiþken yeniden güçlendirdik. Yeni anayasa geçmiþte karþýlaþtýðýmýz arýzý durumlarýn ortaya çýkmasýný büyük oranda engelleyecek ve çýksa bile mücadelesini kolaylaþtýracak bir siyasal ortam oluþturuyor.
AB’NÝN BAÐIMSIZ TÜRKÝYE ÝSTEMEDÝÐÝ AÇIK
2013'e kadar hak ve özgürlükler, demokratik açýlýmlar ve AB uyum yasalarý AK Parti'nin alametifarikasý idi. Sonra iklim birden deðiþti. Bugün de Türkiye içinde ve dýþýnda belli kesimlerin en fazla eleþtiri yönelttiði baþlýklar bunlar. Ne demek istersiniz?
Avrupa Birliði baþta olmak üzere bu tür yapýlarýn; güçlenmiþ, baðýmsýz, kendilerinin kontrol edemediði bir Türkiye’yi istemedikleri açýk. Bunun için ellerinden geleni yaptýklarýný da hepimiz görüyoruz. Kendi düþmanlýklarýna ortak ettikleri ihanet yapýlarý hep oldu bugüne deðin. Avrupa Birliðinin Türkiye’ye düþmanca davrandýðý ve ötekileþtirmeye çalýþtýðý böylesi bir ortamda partimizin ve hükümetlerimizin Avrupa Birliði ile iliþki sürecinin saðlýklý yürümemesinden sorumlu tutulmasý kötü niyetli bir sorgulama deðilse, en hafifinden süreci okuyamama ya da anlayamama durumudur. Birileri yasadýþý ve bölücü faaliyetlere özgürlük istiyor olabilir. Bölücü faaliyetlerini özgürce yapamayýnca özgürlük yok diyor. Biz hiçbir zaman terör örgütlerine özgürlük vereceðiz demedik. Dýþardan bize yönelen eleþtirilerin tamamý bazý örgütlerin faaliyetlerinin kýsýtlanmasýyla ilgilidir. Terör örgütleri AB ülkelerine yerleþmiþ ve her türlü faaliyetlerine izin ve destek saðlanmaktadýr. Bizim vaadimiz ve sözümüz milletedir. AB’nin vatandaþýmýzýn hakkýyla özgürlüðüyle pek ilgilendiðini sanmýyor ve görmüyorum.
KUTUPLAÞMA ÝTHAMI DIÞARDAN
AK Parti aldýðý oylarý sürekli artýrarak yüzde 52 bandýna çýktý. Bu kuþkusuz bir siyasi parti için büyük bir baþarýdýr. Lakin diðer yarýyý da birbirine doðru iten bir etkisi olduðu inkar edilemez. Yüzde 50 çýtasýný hem muhalifini monoblok hale getirme etkisi, hem de toplumsal kutuplaþmanýn delili olarak gösterilmesi üzerinden deðerlendirir misiniz?
Türkiye aleyhine faaliyet yürütenlerle mücadele ederseniz, Türkiye’nin menfaatlerini önceleyen bir siyasetiniz olursa bir þekilde suçlanýrsýnýz. Bu zaman içerisine deðiþik formlarla karþýmýza çýkýyor. Kuruluþ yýllarýnda ve ilk dönemlerde laiklik üzerinden bir baský oluþturuldu. Hatta partimize kapatma davasý bile açýldý. Sürekli bir meþruiyet tartýþmasýna konu yapýlýyorduk. Bu sonra genel baþkanýmýza dönük diktatör söylemine dönüþtü. Toplumsal kutuplaþma ithamý bunu takip etti. Bu tür kampanyalarýn merkezinin dýþarda olduðunu düþünenlerdenim. Ýçerde her zaman buna hazýr muhalif çevreler vardýr. Kendi mücadelesini düzgünce ve hakkýyla verip, derdini millete anlatýp iktidara gelemeyeceðini görenler bu anlamda dýþ güçlerden medet umarlar. “Dýþardaki sahiplerimiz” bir þeyler yapsýn, iktidarý düþürsün, bize versin diye beklerler. Daha önceki örneklerde olduðu gibi baþarýlý olduklarýnda iktidar altýn tepsi içinde bunlara sunulur. Ama 15 Temmuz örneðinde olduðu gibi baþarýsýz olduklarýnda ise ihanetleri ortaya çýkar. Bu kirli iliþki deþifre olur. Maalesef bu coðrafyada buna benzer kirli iliþkiler içerisine giren grup ve yapýlar hep oldu bugüne deðin, bundan sonra da olacak kuþkusuz.
Öte yandan AK Parti laiklikten sigaya çekildi hep. 16 yýlýn ardýndan görüyoruz ki bu endiþeli zan ya da endiþe görünümlü siyasi itham hiç eksilmemiþ. Neden?
Toplumun bazý kesimleri sistematik bir propagandayla tahrik edildi. Kullanýlan dil ötekileþtirici bir dil oldu. Her þeye raðmen Türkiye de bir kutuplaþmanýn olduðunu düþünmüyorum. AK Partiye oy verenler ve vermeyenler üzerinden böyle bir okuma yapmak son derece yanlýþtýr. Sonuçta toplumun farklý siyasal eðilimleri vardýr ve olacaktýr. Seçimler sonucu ortaya çýkan toplumun siyasal tercihidir. Siyasal tercihleri toplumsal kutuplaþmanýn delili olarak görürsek o zaman demokrasiyi sorgulamaya baþlamamýz lazým. Toplumsal kutuplaþmanýn olduðunu söyleyebilmek için baþka bir sürü sosyolojik veriye ihtiyacýmýz vardýr. Milletimiz arasýnda böyle bir durum söz konusu deðildir.
16 yýl iktidar ve yüzde 50 oy kaçýnýlmaz olarak bir cazibe merkezi oluþturur ama bir partiye oy vermek de sonuçta her seçim döneminde yeniden verilen bir karardan ibarettir. AK Partili olmak ile AK Parti'ye oy vermek arasýnda nasýl bir nitelik farký vardýr? AK Parti'ye oy veren herkes AK Partili midir? Parti açýsýndan bu iki pozisyona bakýþ nasýldýr?
On milyonun üzerinde üyemiz var. Seçimlerde ise yirmi milyonun üzerinde oy alýyoruz. Bu bir veridir. Seçmenin yerine geçip bir þey söylemek doðru olmayabilir. Biz doðrularý yaparak toplumsal desteðimizi büyüttük. Ýlk iktidara yüzde 34 oyla geldik þimdi yüzde 50’nin üstündeyiz. Bu iktidarda milletimizin takdirini kazanan iþler yapmakla mümkün oldu. Baþarýsýz olsaydýk bu oyu millet verir miydi?
AK PARTÝ ERDOÐAN’DAN AYRI DÜÞÜNÜLEMEZ
"Reiscilik" AK Particilik midir?
AK Partili olan herkes Sayýn Cumhurbaþkanýmýz Recep Tayyip Erdoðan’ý sever ve lideri olarak görür. Sayýn Cumhurbaþkanýmýzý seven herkes de AK Partilidir. AK Parti’yi Cumhurbaþkanýmýzdan, Cumhurbaþkanýmýzý da AK Parti’den ayrý düþünemezsiniz. O, bu hareketin doðal lideri ve AK Parti’nin Kurucu Genel Baþkanýdýr. Toplum Cumhurbaþkanýmýza güveniyor, onu takip ediyor. Cumhurbaþkanýmýz olmadan AK Partiyi tarif etmek zordur. O da bu hareketin lideri olduðuna göre, böyle bir ayrým yapmak mümkün ve doðru deðildir. Bu olsa olsa kendini konumlama çabasýnda olanlarýn kullandýklarý bir argüman olabilir. AK Parti’nin geleneðinde böyle bir þey yoktur.
AK PARTÝ’DE KAST, KIDEM VAR MIDIR?
Parti içinde partililer arasýnda bir kýdem farký, özgül aðýrlýk farký, öz hakiki AK Partili olma hali gibi durumlar var mýdýr?
AK Parti’nin bir lideri ve geniþ bir kadrosu vardýr. Bu geniþ kadro içerisinden ehliyet ve liyakat esasýna göre görevlendirmeler yapýlýr. Kadrolar içerisinde kimsenin diðerinden önde bir durumu olamaz. Ýlçeden genel merkeze kadar herkes bu davanýn eridir. Görev ve makam farklýlýklarý sadece bir iþ bölümüdür. Bugün böyledir, yarýn baþka türlü olabilir. Hatta önemli bir yerdeki kiþi tamamen dinlenmeye de alýnabilir. Partimizde kimse kutsanmaz, kimse de harcanmaz. Herkese yetenek ve kapasitesine göre katký sunma imkaný her zaman tanýnýr. Yanlýþ yapanlarýn durumu farklýdýr tabii ki.
AK PARTÝ MÝLLETÝN PARTÝSÝ
AK Parti en çok kimin partisidir?
AK Parti Milletin Partisidir. Öylede kalmak durumundadýr.
TEÞKÝLATIN STATÝK HESAPLARINI YENÝLEDÝ
Cumhurbaþkaný ve AK Parti Genel Baþkaný Erdoðan Türkiye'yi 2023'e, AK Parti'yi 2019'a hazýrlamaya çalýþýyor. Bu esnada da bazý þeylerin altýný ýsrarla çiziyor. "Metal yorgunluðu" bir özeleþtiri, bir saptama olarak size göre neyi tanýmlýyor, neyi kast ediyor?
Uzun süre ayný görevde bulunan insanlarýn veya uzun süre ayný form ve tempoda çalýþan yapýlarýn tutulduðu hastalýktýr. Binalarý düþünün, beton içindeki demir, binanýn yükünü taþýr. Bir sürü statik hesap vardýr. Ne kadar demir ne kadar bir yükü taþýr, bu yükü kaç yýl taþýr. Yeni nesil binalarýn ömrünün genelde 80-100 yýl olduðunu söylerler. Bir süre sonra binada kullanýlan demir, binadaki yükü taþýyamaz hale gelir yorulur. Betonun içindeki demiri yenileyemeyeceðinize göre binayý yýkar, yeniden yaparsýnýz. Ama insanlarý deðiþtirebilirsiniz. Çok yorucu süreçlerden geçtik hepimiz. Bu süreçlerin yükünü taþýmýþ insanlarda yorgunluk oluþmasý normaldir. Genel Baþkanýmýz, teþkilatýn adeta statik hesaplarýný yeniden yaparak yapýyý yenileyip güçlendireceðini söylüyor. Buna hem Partimizin hem de ülkemizin ihtiyacý var.
Gençleþme il ve ilçe teþkilatlarý ile devam edecek. Cumhurbaþkaný ve AK Parti Genel Baþkaný Erdoðan, kongrelerde seçilecek yeni yönetimlere gençleþme talimatý verdi. Bu kapsamda il ve ilçe yönetiminin yüzde 30’u kadýn, yüzde 30’u da 35 yaþýn altýndaki genç üyelerden seçilecek. Bu da taþýyýcý kolonlarýn gençleþmesi mi?
Siyasi partilerde gençleþme, siyasette deðiþim ve geliþmeyi sürdürmenin en hayati unsuru ve yoludur. Gençliðin enerjisini dinamizmini, yeni bilgi ve görgüsünü siyasal alana taþýmanýn yolu kadrolara gençlere yer vermekten geçer. Yeni nesillere kadrolarýnda yer vermeyen siyasi partiler siyasi harekete dönüþemezler ve toplumu gerçek anlamda kucaklayýp temsil edemezler. Toplumdaki deðiþmeyi yakalamakta da zorlanýrlar. Zaman içerisine siyasi kadrolar ve söylemler kendisini tekrarlamaya baþlar ve yeni bir statüko üretmiþ olur. Önemli olan deðer eksenli siyaset üretebilmektir. Bilindiði üzere genç nüfusumuz yoðun, doðal olarak da seçim sonuçlarýna etki güçleri fazla, bu nedenle de gençlere kadrolarda yer vermek gerekir. Bir baþka açýdan da teþkilat faaliyetleri yoðun ve yorucudur. Fazla zaman ve emek gerektirir. Fedakârlýðýn fazla olduðu bir alandýr siyaset. Gençlerin daha baþarýlý olmalarý normal bir durumdur. Yani hangi açýdan bakarsanýz bakýn siyasette gençleþmek fantastik bir durum deðil siyasal sürecin ve siyasetin doðasýnýn gerektirdiði bir vakýadýr.
Yeni format, Sayýn Erdoðan AK Parti genel baþkanlýðýna ikinci kez seçildiðinde mi baþladý?
Genel Baþkanýmýz ve Cumhurbaþkanýmýz Sayýn Recep Tayyip Erdoðan, cumhurbaþkaný seçilip genel baþkanlýðýndan ayrýldýðýnda ister istemez partimiz bir sarsýntý yaþadý. Siyaset ve teþkilat çalýþmalarýný çok iyi bilen bir liderin yokluðunun ortaya çýkardýðý bazý olumsuz sonuçlarý maalesef yaþadýk. Þimdi partimizin genel baþkanlýðýna dönmesiyle bir toparlanma ve yeni bir konseptle partiyi yapýlandýrma sürecini baþlattý. Bu yeni sürecin gençleþerek deðiþme odaklý olacaðýný genel baþkanýmýz ifade ediyor. Siyasette deðiþim sürecinin çok farklý gerekçeleri olabilir. Bu bazen baþarýsýz kadrolarý sistemin dýþýna çýkarmak, bazen toplumsal zemini geniþletmek, bazen yeni bir söylem inþa etmek, bazen de toplumsal deðiþimi yakalamak adýna yapýlabilir.
Kadrolarý ne kadar geniþ kitlelere açarsanýz milletin yönetimde etkinliðini o kadar artýrmýþ olursunuz. Ýçerdeki ve dýþardaki güç merkezlerinin ülkeyi teslim almasýnýn önünde önemli bir bariyer çekmiþ olursunuz.
SÝYASET BARONLARINA GEÇÝT YOK
Büyük kongre hazýrlýðý içinde AK Parti. Erdoðan da teþkilatlardaki deðiþimin kriterlerini açýklýyor. Bunlarý açýklarken Rize'de þöyle bir cümle kurdu: “15, 20, 25 yýl öncesinin siyaset baronlarýnýn tarzýyla AK Parti’de etkinlik kurmaya kalkan herkes, karþýsýnda bu kardeþinizi bulur.”Ne demek istedi?
Dünyanýn her tarafýnda bir þekilde sermaye, medya veya insan gücü elde etmiþ veya her üçünü elde edebilmiþ kiþi veya yapýlar siyasete ve yönetime hep yön vermeye, manipüle etmeye çalýþmýþtýr. Bunlar çoðunlukla kendileri siyaset yapmaz, risk almak istemezler ama her þeyi belirlemek isterler. Sahip olduðu insan kaynaðýný siyasi mekanizmalara yerleþtirir ve onlar üzerinden yönetmeye çalýþýr. Siyasette veya devlette bu þekilde dýþardan etki oluþturanlar olmuþtur. Siyasetçi deðil siyasete karýþýr, yönetici deðil devlet iþine karýþýr. Siyasetteki ve devletteki hiyerarþiyi bozar. Hiçbir risk almaz, sorumluluk üstlenmez ama yönetmeye kalkar. Bunlar düzen bozucu baronlardýr. Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn bunu dile getirmesi ve buna izin vermeyeceðini açýk bir þekilde söylemesi çok önemlidir, sevindirici ve ümit vericidir. Ýþi yapan hem yetkili, hem sorumlu olmalýdýr. Davul tokmak meselesi meramýmýzý tam anlatýr. Siyaseti belirli çevrelerin tekelinden ve kontrolünden kurtarýp millete mal edebilmiþ tek parti AK Parti’dir ve onun lideridir.
YÜK OLAN DEÐÝL YÜK ALAN
Siyasetin paradigmasýný belirlerken de "þimdiye kadar yollar, havalimanlarý, büyük yatýrýmlar, deðiþimler yaptýk, bunlar yetmez "gönül yapýn" diye açýklýyor. Gönül ayaðý eksik miydi bunca zaman, bu vurgunun sebebi ne ola?
Olmazsa olmazlar vardýr. Milletin gönlünü kazanmak böyledir. Genel baþkanýmýzýn bunu zaman zaman hatýrlatmasý illa bir eksikliðe iþaret etmeyebilir. Milletle temas kuran, milletvekillerimize, teþkilatlarýmýza ve belediyelerimize bu konuda sürekli bir duyarlýlýk içerisinde olmalarýna dönük uyarýdýr. Bu uyarýyý genel baþkanýmýz hep yapmýþtýr. Þimdi de yapmaktadýr. Þimdi belki metal yorgunluk tespitiyle birlikte deðerlendirilmesi gerekir. Sayýn Genel Baþkanýmýzýn Parti Genel Baþkanlýðý’ndan ayrý olduðu dönemde bu konuda bazý ihmaller ve eksikler tespit etmiþ olabilir. Partinin kadrolarý yük olan deðil, yük alan pozisyonda olmalýdýr. Sorun üreten deðil sorun çözen olmalýdýr.
HEDEFÝMÝZ 2023, 2053, 2071
AK Parti'nin gelecek hedefi nedir?
Genel baþkanýmýz 2023, 2053 ve 2071 hedefleri koydu. Bu hedefleri yakalamak için çalýþacaðýz. Yeni Anayasamýzý yaptýk, vesayet odaklarýnýn tasfiyesiyle birlikte ülkemizin önünde çok önemli fýrsatlar var. Millet ve ülke olarak baþka bir seviyeye geçmek üzereyiz. Bu seviye demokrasi, hak ve özgürlükler, kalkýnma ve refah açýsýndan eskiyle kýyaslanamayacak bir Türkiye hedefidir. Yani güçlü ve büyük Türkiye. Buna çok yakýn bir yerde duruyoruz.