Rusya ve Esed rejimi Ýdlib’in dýþ çeperini bombalamaya baþlamýþken Tahran’da üçlü zirve de gerçekleþti. Zirvenin sonucu ne sizce? Ateþkes kararý çýkmadý ama Türkiye istediklerinin ne kadarýný aldý?
Esasýnda Türkiye ve Rusya arasýnda bütün Astana zirveleri öncesinde teknik düzeyde görüþmeler zaten yapýlýyor. Tahran zirvesi öncesinde de Rusya Savunma Bakanlýðý ve ordusundan yetkililer Türk muhataplarý ile Ankara’da görüþmeler gerçekleþtirmiþti. Suriye’de eðer bir bölgeye iliþkin askeri hareket yapýlacaksa taraflar önceden nihai sýnýrlar konusunda anlaþmaya varýyor. Ancak Ýdlib konusunda anlaþýldýðý kadarý ile bu tarz bir anlaþma henüz mevcut deðil. Bu müzakere kapýsýnýn kapandýðý anlamýna gelmiyor.
Astana süreci kýrýlma noktasýnda mý?
Zirvenin toplanmýþ olmasý, bir sonraki zirvenin Rusya’da yapýlacaðýnýn açýklanmasý taraflarýn Astana Süreci’ne halen þans verdiðinin iþareti. Ancak son zirve artýk taraflarýn Suriye’de iþbirliði zemininin giderek zayýfladýðýný gösteriyor. Açýkçasý Rusya ve Ýran tarafý belki de Türkiye’ye olan ihtiyacýn artýk eskisi kadar olmadýðýný düþünüyor ve Ýdlib ile birlikte görüþ farklýlýklarý daha ön plana çýkýyor. Bu açýdan Ýdlib Astana sürecinin devamý açýsýndan önemli bir test alaný olacak. Rusya Türkiye’nin sýnýrlarýný görmek isteyecek. Türkiye de Rusya’ya Suriye’de halen kendisine ihtiyacý olduðunu, kendisi olmadan düzen kurmanýn mümkün olmadýðýný göstermek isteyecektir. Dolayýsýyla taraflar arasýnda Ýdlib üzerinden kýsmi bir güç gösterisi olabilir. Her iki kanattan da askeri hamleler söz konusu olacaktýr. Rusya hava saldýrýlarýný artýrabilir, Türkiye de muhalifler üzerinde uzun süredir ateþkese uymalarý yönündeki baskýsýný kaldýrýr ve hatta Ýdlib’teki mevcut askeri varlýðýný artýracak bazý hamlelerde bulunabilir.
BM Güvenlik Konseyi de Cuma günü Ýdlib konusunda toplandý. Bu geliþmeyi Tahran zirvesi açýsýndan nasýl okumalýyýz? ABD olayýn akýþýný tamamen Astana sürecine ve garantör devletlere býrakmak istemiyor denebilir mi?
ABD en baþýndan bu yana Astana sürecinden rahatsýz zira Suriye konusunda kararlar üç garantör ülke olan Türkiye, Rusya ve Ýran tarafýndan alýnýyor ve ABD’nin hiçbir inisiyatifi bulunmuyor. Dahasý Astana’nýn iki garantör ülkesi Rusya ve Ýran bölgede rekabet halinde olduðu iki aktör. Bu nedenle ABD uzunca bir süredir garantör ülkeler arasýnda çatlak yaþanmasý beklentisi içinde. Bu þekilde Suriye’de oyun alanýnýn geniþleyebileceðini düþünüyor. ABD’nin Suriye’deki rolü þu anda ülkenin doðusu ile sýnýrlý ancak geniþ anlamda Suriye iç savaþý ve siyasi çözüm konusunda etkisi zayýf. Ýdlib meselesi ABD’ye bunu tersine çevirmek için bir fýrsat sunabilir. Ancak bunun olabilmesi için öncelikle Suriye’de Türkiye-Rusya iþbirliðinin sona ermesi gerekiyor. Bu iki aktör boþluk býrakmaz ise ABD’nin müdahil olma þansý zor gözüküyor.
Beyaz Saray “rejim bir kez daha kimyasal silah kullanýrsa ABD hýzlý ve sert cevap verecek dedi. Daha önce verilmeyen bu ceza neden þimdi verilmek isteniyor?
ABD’nin kimyasal silah kullanýmý konusundaki hassasiyeti de tam bu noktada önem kazanýyor. ABD bir þekilde Ýdlib meselesine müdahil olmak istiyor ancak elindeki araçlar çok sýnýrlý. Kimyasal saldýrý iþte bu imkaný sunabilir.
Ýdlib’te kim, ne planlýyor tam olarak? Bütün olay ABD ve Rusya arasýnda mý geçecek?
Ýdlib’in geleceðini Rusya-ABD deðil Türkiye-Rusya arasýndaki müzakereler belirleyecek. Zaten Ýdlib konusunda da ABD ile Rusya çok farklý pozisyonda. ABD’nin Ýdlib hassasiyetinin temelinde iki nedenin yattýðýný düþünüyorum. Birincisi Ýdlib’in düþmesi halinde siyasi çözüm konusunda Rusya ve Esad rejimini zorlayacak hiçbir aracýnýn kalmayacaðýný düþünüyor. Bu durum rejimin aþýrý güçlenmesi ve Rus etkisinin pekiþmesi anlamýna gelecektir. Bunun dolaylý sonucu ise Suriye’nin kuzeydoðusundaki ABD nüfuz alanýnýn daha büyük baský altýna girmesidir.
ABD ve Rusya, birbirlerinin Suriye’deki varlýk alanlarýný kabullendi mi yoksa çatýþma riski var mý? Anlaþamadýklarý noktalar ne? Ve tabii asýl soru: Rusya ve ABD’nin Türkiye aleyhine uzlaþma ihtimali var mý?
Esasen ABD ve Rusya’nýn Suriye konusunda bazý açýlardan benzer pozisyona sahip olduðu görülüyor. Rusya ve ABD’nin Suriye’de anlaþmasý Türkiye açýsýndan felaket senaryosu. Zira bölgesel güçler iki büyük gücün aralarýndaki rekabetten faydalanarak kendi oyun alanlarýný geniþletebilir. Dolayýsýyla iki büyük gücün anlaþtýðý bir ortamda Suriye’deki düzeni büyük ölçüde belirleyebilmeleri söz konusu olacaktýr. Bu da bölgesel güçlerin etkisinin sýnýrlanmasý anlamýna gelir. Ama Suriye’de ABD-Rusya anlaþmasýnýn Türkiye açýsýndan daha büyük bir riski söz konusu. Çünkü bu anlaþma büyük ihtimalle Suriye’nin iki büyük güç arasýnda nüfuz alanlarýna bölünmesi ve paylaþýlmasý temeline dayanacaktýr. Bunun anlamý Suriye’de federal yapýya geçilmesi, Suriye’nin kuzeydoðusunda PKK kontrolündeki bölgenin siyasi statü kazanmasý ve iki büyük gücün Suriye’deki askeri varlýklarýnýn, üslerinin kalýcý hale gelmesidir. Dolayýsýyla Türkiye Ortadoðu’ya açýlan kapýsý Suriye sýnýrlarýnda terör koridoru, iki büyük gücün askeri varlýðý ile yaþamak zorunda kalabilir.
Ancak ABD ve Rusya arasýnda her ne kadar güç paylaþýmýna dayalý bir anlayýþ olsa da görüþ farklýlýklarý aðýr basýyor. Her þeyden önce Rusya’nýn Suriye’de bu denli güçlenmesini saðlayan iki bölgesel güç olan Türkiye ve Ýran’ý yanýna alarak hareket etmesi sayesinde gerçekleþti. Daha da önemlisi Þam’ýn onayý ile Suriye’de bulunuyor. Ancak ABD ile söz konusu temellerde anlaþmasý Rusya’nýn bölgesel ittifaklarýnýn sonu anlamýna gelir ve bunu yapmak istese bile dikte ettiremez. Dolayýsýyla Rusya ABD’nin Suriye’deki varlýðý ile mücadele etmemeyi tercih edebilir ancak ABD ile federalizm temelinde anlaþamaz.
Rusya Suriye’de ne istiyor?
Rusya’nýn Suriye’de birkaç tane önceliði var. Rusya Eylül 2015 tarihinde Suriye’ye müdahale ettiðinde ilk amacý Suriye rejimini ayakta tutmaktý. Rusya’nýn Þam’a desteðinin arka planýnda birkaç neden söz konusuydu. Rusya’nýn bu riskli hamlesi Suriye’de bütün dengeleri deðiþtirdi ve Moskova adýna belki beklediðinin ötesinde kazanýmlar saðladý. Artýk Suriye, Rusya açýsýndan elini güçlendiren bir koz deðil doðrudan stratejik öneme sahip bir alan haline gelmiþ durumda. Bunun en önemli nedeni Rusya’nýn Tartus’ta deniz ve Lazkiye’de hava üslerinin 50 yýllýk kullaným haklarýný almýþ olmasýdýr. Rusya bu anlaþmalardan sonra her iki üssün kapasitesini artýrdý. Bu askeri üsler Rusya’yý Doðu Akdeniz’in en güçlü aktörü konumuna getirecektir. Rusya bu þekilde artýk sadece kendi sýnýrlarý etrafýna güç enjekte edebilen deðil ayný zamanda bir süper gücün olmasý gerektiði þekilde sýnýrlarýnýn ötesinde etki uygulayabilen bir aktör olmuþtur. Bu açýdan Rusya’nýn Suriye’deki varlýðý onu yeniden süper güç konumuna doðru yaklaþtýrýyor. Rusya her þeyden önce bunu korumak istiyor ve bu Esad rejiminin ayakta kalmasý ile doðrudan baðlantýlý. Rusya bununla baðlantýlý olarak kendi etkisine açýk þekilde bir Suriye ulusal ordusunun kurulmasýný destekliyor.
Rusya ikinci olarak Suriye meselesini diðer devletlerle iliþkilerinde pazarlýk aracýna dönüþtürebilmeyi baþardý. Suriye meselesi ABD, Avrupa ve bölge ülkeleri için o kadar kritik bir konu haline geldi ki Suriye kaynaklý sýkýntýlarýný çözmek isteyen herkes Suriye’de karar alýcý haline gelen Rusya ile pazarlýk etmek durumunda kaldý. Bu da Rusya’nýn farklý alanlarda hem siyasi hem de ekonomik çýkar elde edebilmesine neden oldu.
Bunlarýn dýþýnda Rusya’nýn özellikle Ýdlib kaynaklý tehdit algýlarý da var. Ýdlib’teki gruplar içinde çok sayýda Kafkas ve Orta Asya kökenli savaþçý yer alýyor. Rusya bu unsurlarýn kaynak ülkelerine dönmeden Suriye topraklarýnda imha edilmesini istiyor. Üçüncüsü Selefi-Cihatçý hareketlerin güçlenmesinin kendi iç güvenliðini riske edebileceðini düþünüyor ve bu nedenle bu tarz hareketleri kendi topraklarýna yaklaþmadan boðmak istiyor.
Rusya’nýn Suriye rejimi üzerinde ne kadar etkili? Ýran ve Suriye ne istiyor peki, birbirleriyle nerede örtüþüp nerede ayrýþýyorlar?
Rusya’nýn pozisyonu Þam ve Tahran ile uyuþsa da Suriye’de federalizm konusunda farklý düþündükleri görülüyor. Rusya Suriye’de federalizme sýcak bakýyor ancak Suriye’deki önceliði bu deðil ve þimdilik taraflar arasýnda sýkýntýya yol açmýyor. Rusya her ne kadar Suriye’de kritik bir oyuncu olsa da her istediðini Þam’a dikte ettirecek bir gücü bulunmuyor. Hatta birçok zaman Rusya’nýn Þam’ýn isteklerine göre pozisyonunu deðiþtirmesi gerekebiliyor. Örneðin ilk Astana toplantýsý sonrasý Rusya’nýn sunduðu anayasa taslaðý sadece Türkiye deðil ayný zamanda Þam’ýn da itirazlarý nedeniyle gündemden düþürüldü. Zira bu taslakta özerlikten bahsediliyordu ve Suriye bundan çok rahatsýz oldu.
Rusya ile Ýran arasýnda da Suriye’de artan rekabetin iþaretleri görülmeye baþlandý. Ancak bu farklýlýðý taraflarýn iþbirliðini sonlandýrmasýna neden olacak bir çatlak olarak görmemek gerekir. Ýran Suriye’de kendi etki alanýný Irak, Lübnan, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerden ihraç ettiði Þii milis güçler üzerinden kuruyor. Bu gruplar doðrudan Ýran yönlendirmesi ile hareket ediyor ve Suriye’nin güvenlik yapýlanmasýnýn bu güçler üzerine inþa edilmesi Rusya’nýn ulusal ordu projesi ile ters düþüyor. Buradan kaynaklý bir rekabet söz konusu. Esasen iþin özünde iç savaþ sonrasý Suriye’de kim daha fazla etkili olacak rekabeti yatýyor. Rusya her ne kadar Suriye’de büyük karar alýcý gibi gözükse de Ýran sahada ve Suriye’nin kýlcal damarlarýna daha fazla nüfuz edebilmeyi baþarýyor. Bu Rusya’da kaygý yaratýyor ve son dönemde Dera operasyonuna Ýranlý milislerin dahil edilmemesi ve Ýsrail sýnýrýndan 80 km. içeri çekilmeleri olayýnda olduðu gibi Rusya’nýn Ýran etkisini dengelemeye çalýþtýðý örnekler söz konusu. Ýdlib meselesi de bunlardan biri. Dikkat edilecek olursak tartýþýlan Ýdlib operasyonunda Ýranlý milislerin rolünden bahsedilmiyor. Rusya kendisinin belirleyici askeri güç olduðu bir ortamda sahanýn Ýran tarafýndan domine edilmesini istemiyor.
Türkiye’nin Ýdlib planý ne tam olarak? Rusya ile Türkiye Ýdlib konusunda anlaþtý mý, hangi çerçevede anlaþtý?
Rusya ve rejim ülkenin diðer çatýþmasýzlýk bölgelerindeki tahliyeler sonucunda sivil halk ve silahlý gruplarý Ýdlib’e yönlendirmiþti. Bunun sonucunda Ýdlib’te yani Türkiye’nin sýnýrlarýnda sivil nüfus sayýsý 3,5 milyona ulaþtý ve on binlerce de muhalif savaþçý yer alýyor. Astana’nýn garantör ülkeleri radikal ve ýlýmlý unsurlarýn ayrýþtýrýlmasý, ýlýmlýlar ile siyasi çözüme varýlmasý ve radikallerin elimine edilmesi konusunda anlaþmýþtý. Ýdlib’te gerçekten de radikal örgütler bulunuyor. El-Kaide’nin türevi olan HTÞ yapýlanmasý güçlü bir konumda. Ancak bunun yaný sýra Astana’nýn da parçasý olan, Türkiye’nin desteklediði ýlýmlý muhalif gruplar çoðunlukta. Rusya ve rejim radikallerin varlýðýný öne sürerek Ýdlib’e askeri müdahaleyi meþrulaþtýrmaya çalýþýyor. Türkiye bölgedeki radikallerin varlýðýný kabul ediyor ve mücadele edilmesi gerektiðini söylüyor. Ancak farklý bir metod öneriyor. Zira Rusya’nýn metodu Türkiye’ye doðru yeni bir göç dalgasý yaþanmasý, radikal unsurlarýn Türkiye’ye sýzmasý riskini içeriyor. Türkiye Ýdlib’te radikal ve ýlýmlýlarýn zaman içinde daha fazla ayrýþtýðý, ýlýmlý kampýn giderek güçlendiði ve radikallerin zayýflatýldýðý bir yöntem öneriyor. Bu konuda da uzunca bir süredir çaba sarf edildi ve mesafe de kat edildi. Ancak bu yöntemin baþarý üretmesi için daha fazla zamana ihtiyaç var. Bunun için Türkiye Ýdlib’in çatýþmasýzlýk bölgesi olarak kalmasýný istiyor.
Moskova, Tahran ve Þam ne istiyor?
Ancak Tahran zirvesindeki tartýþmalar Rusya ve rejimin Ýdlib’te radikal varlýðýný öne sürerek askeri müdahale konusunda kararlý olduðunu gösteriyor. Esasen rejim açýsýndan bakýldýðýnda Ýdlib’teki bütün silahlý unsurlar terör örgütü olarak görülüyor. Ancak Rusya desteði olmadan Ýdlib’e adým atamayacaðýnýn farkýnda. O nedenle Rusya’nýn tavrý belirleyici olacak. Rusya’nýn önünde iki alternatif bulunuyor. Rusya, farklý alanlarda Türkiye ile arasýnda sürdürdüðü iþbirliðini korumak adýna Ýdlib’te Türkiye’nin hassasiyetlerini göze alýr ve Ýdlib’te Türkiye’nin sunduðu çözüm planýna zaman tanýr. Tersi durumda “teröristler var” argümaný üzerinden her türlü sonuca katlanarak Ýdlib’e askeri operasyon seçeneðini kullanýr.
Sizce ne yapar?
Ben Rusya’nýn Ýdlib’te þimdilik bir test yaptýðýný düþünüyorum. Askeri operasyon konusunda ciddi ancak bir yandan da Türkiye ve dünyanýn tepkisinin ne olacaðýný görmeye çalýþýyor. Rusya sýnýrlarý zorlayacak ve üstesinden gelebileceðini düþündüðü noktada operasyonlara devam edecektir. Ancak askeri seçeneði kullanmasý durumunda Türkiye’nin de Rusya’ya sýnýrlarýný göstermeye çalýþacaðýný düþünüyorum.
Avantaj ve dezavantaj durumlarý nasýl?
Rusya bugüne kadarki askeri baþarýlarýný bir düzeye kadar Astana süreci sayesinde elde etti. Türkiye Ýdlib’te Doðu Guta ve Dera senaryosunun tekrarlanmasýnýn mümkün olmadýðýný ya da aþýrý maliyetli olacaðýný gösterebilir. Dolayýsýyla taraflar Ýdlib üzerinden yeni bir güç testine girebilir. Bu rekabetin sonucu Ýdlib’in kaderini ve Ýdlib’in kaderi de Suriye iç savaþýnýn nasýl sonuçlanacaðýný belirleyecektir. Türkiye’nin bu noktada avantajlarý coðrafya, muhalifleri yönlendirebilme gücü, Ýdlib kamuoyu üzerinde sahip olduðu etki, Ýdlib içinde sýnýrlý da olsa caydýrýcý olabilecek askeri varlýðý ve hepsinden önemlisi Türkiye’nin Ýdlib sorununu hayati olarak görmesi ve bedel ödeme kapasitesinin yüksek olmasý.
Kimyasal silah tehdidinden bahsediliyor sýkça. Taraflar birbirini itham ediyor. Gerçek mi bu tehdit, kim kime karþý kullanabilir?
Suriye iç savaþý sýrasýnda kimyasal silah daha önce defalarca kullanýldý dolayýsýyla bu tehdit son derece gerçek. Bu saldýrýlarda hedef her zaman muhaliflerin kontrol ettiði bölgeler ve buradaki siviller olmuþtu. ABD daha önceki kimyasal silah saldýrýlarda bir daha bu yola baþvurmamasý için rejim hedeflerine saldýrý gerçekleþtirmiþti. Ýdlib operasyonu gündeme geldiðinde kimyasal saldýrý ihtimali yeniden tartýþýlmaya baþlandý. Bunun en önemli nedeni Ýdlib’teki sivil nüfus ve savaþçý sayýsýnýn çok fazla olmasý. Suriye bu denli nüfus yoðunluðu olan bir bölgede askeri operasyon düzenlemenin zorluðunun farkýnda. Kimyasal saldýrýlarýn önemi de bu noktada ortaya çýkýyor. Kimyasal silah saldýrýlarýnýn esas amacý siviller arasýnda korku ortamý yaratarak kitlesel göçe zorlamak. Eðer ABD kimyasal silah kullanýmý konusunda kýrmýzýçizgi çekmemiþ olsaydý Suriye’nin Ýdlib’te bu seçeneði kullanmasý yüksek olasýlýktý. Ancak ABD ve Fransa Ýdlib operasyonuna karþý olduklarýný açýklamanýn yaný sýra kimyasal silah kullanýlýrsa askeri müdahalede bulunacaklarýný açýkladý. Dolayýsýyla rejimin böyle bir ortamda ABD ve Batý’yý Ýdlib çatýþmasýnýn içine çekecek þekilde bir kimyasal saldýrý giriþiminde bulunmasýný düþük olasýlýk görüyorum.
Ancak devletler her zaman rasyonel hareket etmeyebilir ve Þam askeri olarak sýkýþtýðýný düþündüðü bir noktada bu yola baþvurabilir. Rusya böyle bir saldýrý olursa suçun muhaliflere atýlmasý için önceden hamlede bulundu ve muhaliflerin Batý müdahalesini saðlamak için kimyasal saldýrý gerçekleþtireceðine iliþkin kanýt olduðunu ve bunlarý BM’ye sunduklarýný açýkladý. Ancak Ýdlib’te kimyasal saldýrý olursa bunu muhaliflerin yaptýðýna dünyada hiç kimsenin inanmayacaðýný düþünüyorum.
Gitti gidecek gitmeli sarkacýnda geçen altý yýl içinde Esed yerini bilakis saðlamlaþtýrmýþ görünüyor. Suriye’nin geleceðinde de olacak mý? Siyasi çözüm hala mümkün mü?
Esad rejimi bir açýdan giderek zemin kazanýyor ancak bu askeri zaferlerin çok büyük bir maliyeti de söz konusu. Þam son birkaç yýlda elde ettiði baþarýlarý büyük ölçüde Ýran’ýn savaþçý ve Rusya’nýn hava desteði sayesinde elde etti. Bunun iki önemli sonucu oldu. Þam hava sahasý Rusya’nýn kontrolüne geçti ve Rusya imzaladýðý anlaþmalar ile Suriye’nin Doðu Akdeniz kýyýsýnda iki önemli askeri üssün en az 50 yýllýk kullaným hakkýný aldý. Diðer taraftan Þam’ýn merkezi ordusu aþýrý zayýfladý ve Ýran’ýn desteklediði milis gruplar sahayý kontrol eder hale geldi. Rusya ve Ýran Suriye rejimini ayakta tutmak için bir bedel ödediler ve tabii ki bu bedelin karþýlýðýný almak isteyeceklerdir. Þam açýsýndan bu durumun maliyeti dýþ güçlerin etkisine, yönlendirmesine aþýrý açýk bir yönetim. Hatta bazý açýlardan ülkesindeki egemenliðini baþka aktörlerle paylaþmak durumunda kalan bir Þam olacak. Ama sonuçta büyük resme baktýðýnýzda Suriye’nin geleceðinde rejim en güçlü aktör olarak kalacaktýr. Suriye krizi için siyasi çözüm aþamasýna gelindiðinde doðal olarak büyük oranda askeri sahada zaferi elde eden tarafýn beklentilerine uygun bir çözüm modeli üzerinde uzlaþma saðlanacaktýr.
Ankara-Þam iliþkisi Türkiye’nin selameti için þart mý?
Türkiye kamuoyunda uzunca bir süredir “Suriye rejimi ile doðrudan irtibat kurulmalý” þeklinde bir tartýþma yürütülmekte. Bu açýdan üç temel görüþün öne çýktýðý görülüyor. Birinci görüþe göre Suriye’nin toprak bütünlüðünün ve üniter yapýsýnýn korunmasý konusunda ittifak yapabileceðimiz tek aktör Þam’dýr ve ancak böyle bir iþbirliði ABD eliyle kurulan PKK devletinin önüne geçebilir. Ýkinci görüþ ise Rusya elinde kukla konumuna düþmüþ ve Türkiye’ye hiçbir þey sunma imkaný olmayan zayýf Esad yönetimi ile görüþmektense gerçek patron konumundaki Rusya ile koordinasyon saðlanarak Türkiye’nin istediklerini elde edebileceðini savunmaktadýr. Bu görüþü savunan kesim Türkiye’nin Astana süreci ile beraber zaten bunu yaptýðýný belirtmektedir. Üçüncü görüþ ise Türkiye’nin Rusya ve Ýran üzerinden dolaylý þekilde Suriye ile irtibat kurmasýnýn dahi yanlýþ olduðunu savunmaktadýr. Her üç görüþün kendi içinde tutarlý, insani taraflarý olmakla birlikte en azýndan üçüncü görüþün mevcut siyasi ve askeri gerçekler açýsýndan uygulanabilir olmadýðý ortada.
Diðer iki görüþü deðerlendirir misiniz?
Birinci görüþ Türkiye’nin Suriye’deki tek önceliðinin toprak bütünlüðünün korunmasý, PKK/YPG’nin varlýðýnýn sona erdirilmesi olduðu düþüncesine dayanýyor. Ancak bu doðru deðil. Türkiye’nin Suriye’de birinci önceliði PKK ile mücadele olmakla birlikte tek önceliði deðil. Türkiye ayný zamanda mülteciler meselesine çözüm bulmak istiyor, Suriye’de muhaliflerin kabul edebileceði bir siyasi çözüme ulaþýlmasýný destekliyor. Türkiye’nin Suriye krizinden baþýndan bu yana uygulamýþ olduðu politika, geliþtirmiþ olduðu bir söylem ve daha önemlisi Suriye sahasýnda kurmuþ olduðu ittifaklar söz konusu. Dolayýsýyla Türkiye bir anda hiçbir þey olmamýþ gibi Þam ile irtibata geçemez, geçerse bunun maliyetleri olur. Türkiye’yi þu anda Suriye krizinde etkili kýlan en önemli kart muhalifler ve Suriye halkýnýn önemli bir kýsmý üzerinde sahip olduðu etkidir. Þam ile iliþki kurulmasý bu etkiyi ortadan kaldýracaktýr. Karþýlýklý bu denli güven bunalýmýnýn olduðu ve YPG/PKK ile mücadele konusunda sizinle samimi olarak mücadele edeceðinden emin olamadýðýnýz bir aktöre karþý elinizdeki tüm kartlarý açamazsýnýz.
Diðer taraftan “Suriye ile irtibat kurulmamalý zaten Rusya üzerinden istediðimizi alýyoruz” argümanýný savunan kesimin de yine yanlýþ bir kabul üzerinden hareket ettiðini düþünüyorum. O yanlýþ kabul de Esad rejiminin Rusya elinde bir kukla olduðu ve gerçek bir aktör olmadýðýdýr. Ýç savaþ boyunca Þam’ýn Rusya ve Ýran’a baðýmlýlýðý aþýrý artsa da halen bir aktördür ve size PKK ile mücadelede sunabileceði þeyler vardýr. Diðer taraftan söz konusu olan Suriye’nin bütünlüðü ise Türkiye’nin Þam dýþýnda güvenebileceði baþka bir aktör olmadýðý da ortada. Þam doðal olarak egemenliðini yeniden Suriye topraklarýnýn tamamýnda tesis etmek istiyor. Bu Türkiye açýsýndan bir fýrsat olarak görülebilir ve uygun þartlar oluþtuðunda bu konuda ittifak olabilir.
Suriye konusunda istediklerimizi Rusya üzerinden alýyoruz argümanýnýn da son Tahran zirvesi ile zayýfladýðýný söylemek mümkün. Türkiye’nin Suriye’de Rusya ile iþbirliði sýnýrlarýna ulaþmaya baþladý. Hele ki Suriye’de federalizm ve PYD ile iliþkiler söz konusu olduðunda Batý’dan çok da farklý düþünmeyen bir Rusya’dan Suriye’nin toprak bütünlüðü ve PKK ile mücadele konusunda ne elde edebileceðiniz þüpheli.
Bütün bu deðerlendirmeden sonra siz ne öneriyorsunuz?
Öncelikle Þam ile irtibat meselesinin bir seçenek olarak tartýþýlmasýný saðlýklý bulduðumu söylemeliyim. Ýfade ettiðim üzere Suriye meselesine salt PKK ile mücadele perspektifinden bakýldýðýnda Þam ile irtibatýn Türkiye’nin elini güçlendireceðini düþünüyorum. Ancak ifade ettiðim sýnýrlamalar dolayýsýyla bu sürecin ertelenmesi ya da arka planda yürütülmesi gerektiðini düþünüyorum. Türkiye’nin Suriye’de PKK ile mücadelede baþarý saðlamak için de öncelikle siyasi çözümü baþarmasý gerekiyor. Siyasi çözüme ulaþýldýktan sonra Þam ile zaten çok geniþ bir iþbirliði alaný doðacaktýr. Ancak öncelikle rejim ile muhalifler arasýndaki çeliþkinin sona erdirilmesi ve Þam’ýn da ilgisi, dikkat ve kaynaklarýný Suriye’nin doðusuna yönlendirmesi için zemin hazýrlanmasý gerekmektedir.
Türkiye’nin desteklediði, Afrin ve El-Bab operasyonlarýnda birlikte hareket ettiði muhalifler Suriye’nin geleceðinde olabilecek mi bu denklemde? Nasýl olacak?
Þu anda Suriye’nin kaderini askeri çatýþmalar belirliyor olsa da en nihayetinde kriz siyasi yollarla çözülecektir. Nihai askeri tablo bize Suriyeli muhaliflerin Suriye’nin siyasi geleceðinde ne derece var olacaklarý konusunda fikir verecek. Ýþte Ýdlib bu açýdan kritik önemde. Ýdlib tüm silahlý muhaliflerin toplandýðý ve kontrol etmeyi baþardýklarý tek vilayet konumunda. Ýdlib’teki muhaliflerin elimine edildiði, Ýdlib’in rejim kontrolüne geçtiði bir senaryo Suriye’nin geleceðinde muhaliflerin neredeyse hiçbir rolünün olmamasý anlamýna gelir. Hatta böyle bir durumda rejimin karþýsýnda müzakere edecek muhalif de kalmayacaktýr. Suriye dýþýndaki siyasal muhalefetin siyasi çözüm masasýndaki etkisi büyük oranda muhaliflerin sahadaki gücüne dayanýyor. Bunun olmadýðý bir ortamda rejim 2012 Anayasasý’nda ufak bazý deðiþiklikler yaparak yoluna devam edecektir. Dolayýsýyla sorunuzun yanýtý Ýdlib savaþýnýn nasýl sonuçlanacaðýnýn yanýtýnda gizli.
Ýdlib’i düþürmeyi baþarmýþ bir rejimin sonraki hedefinin Afrin ve el-Bab olacaðýný tahmin etmek zor deðil. Bu bölgelerde Türk askeri varlýðý olmasa Ýdlib’e nazaran çok kolay biçimde rejimin kontrolüne geçer. Ancak Ýdlib’te yenilgiye uðramýþ bir Türkiye’nin de bu bölgelerde direnme gücü azalýr. Ýþte bu nedenle de Ýdlib Türkiye için kritik önemdedir. Türkiye Rusya ve rejime Ýdlib’te sýnýr çekemezse kendi bölgelerinin hedef olacaðýný biliyor.
Fýrat Kalkaný ve Zeytin Dalý harekatlarýyla Suriye sýnýrýmýzýn batýsý PKK-PYD’den temizlendi ama doðusu hala PKK elinde. Ýdlib’deki geliþmeler Suriye’nin doðusu ve batýsý açýsýndan ne tür riskler imkanlar taþýyor?
Türkiye’nin Suriye’de birinci önceliði PKK ile mücadele yani Fýrat’ýn doðusundaki YPG varlýðýný ortadan kaldýrmak. Türkiye kamuoyunda birçok kesim “Suriye iç savaþý bizim meselemiz deðil o nedenle Ýdlib’e neden bu kadar önem veriyoruz” þeklinde bir düþünceyi savunuyor. Hatta Suriye’de PKK ile mücadele açýsýndan Ýdlib’in rejime býrakýlmasý ve birlikte Suriye’nin doðusuna odaklanýlmasý gerektiði savunuluyor. Benim görüþüme göre Ýdlib’i kaybeden bir Türkiye’nin Suriye’nin doðusu konusunda da eli çok zayýflar. Ýdlib’i ele geçiren rejim bir sonraki aþamada sizinle birlikte Fýrat’ýn doðusuna deðil öncelikle Afrin ve el-Bab üzerine yoðunlaþýr. Ancak Ýdlib meselesinin Türkiye ve muhaliflerin de istediði bir çerçevede çözülmesi Suriye’nin doðusu konusunda gerçek anlamda Þam ile Ankara iþbirliðinin önünü açabilir. Türkiye’nin Suriye masasýnda güçlü olmasý gerekiyor ki Fýrat’ýn doðusu konusunda da rol oynayabilsin. Bunun da ön þartý Ýdlib’i ayakta tutmak ve Suriye’de Türkiye’siz bir çözümün mümkün olmadýðýný göstermekten geçmektedir.
Enerji ve su kaynaklarý halihazýrda Suriye’nin kuzey doðusunda. Bu durum nasýl etkiler süreci, Esed ile YPG -dolayýsýyla ABD- anlaþmasýný mý? Esed ile PKK anlaþmasý Rusya buna göz yumar mý?
YPG ve ABD’nin birlikte kontrol ettiði bölge Suriye topraklarýnýn yaklaþýk dörtte biri ancak doðal kaynaklarýnýn yaklaþýk yüzde 60’ýný barýndýran bir alan. Suriye her ne kadar iç savaþý kazansa bile kendi ayaklarý üzerinde durabilen bir güce ulaþmasý için bu bölgeleri geri almasý hayati önemde. Yani ABD ile Rusya anlaþsa bile Þam bu bölgeleri geri alabilmek adýna her yolu deneyecektir. Zaten tam da bu nedenle Þam ile YPG arasýnda sürdürülen müzakereler hep sonuçsuz kalýyor. Rejimin YPG’ye verebileceði tavizler ile YPG’nin maksimalist talepleri arasýndaki makas çok açýk ve bu boþluðun doldurulmasý çok zor. Ancak son hafta içinde Türkiye kamuoyunda çok fazla tartýþýlmasa da ABD’den çok kritik açýklamalar geldi. ABD’nin yeni atanan Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ABD’nin Suriye’de siyasi çözüm olana ve Ýran ülkeden çýkarýlana kadar Suriye’de kalmaya devam edeceðini belirtti. Yine ABD basýnýnda ABD’nin Suriye’de kalmasý konusunda Trump’un ikna edildiði haberleri yansýdý. Bölgedeki kalýcý ABD varlýðý denklemi deðiþtiriyor. Rusya’nýn da ABD alanlarýna göz yumabileceði ve YPG’ye siyasi statü kazandýrmak istediði düþünüldüðünde Suriye’nin ve Türkiye’nin iþi zorlaþýyor. Ancak þunu söylemek gerekir. YPG bölgeleri eðer yasal statü kazanacaksa bu sadece ABD korumasý ile deðil ancak Þam ile anlaþarak mümkün olabilir. Ýþte ABD bu noktada Rusya üzerinden YPG’nin rejimle anlaþmasý yolunu destekleyebilir. Ancak yine de Þam’ýn ABD ve Rusya’nýn istediði çerçevede bir anlaþmaya yanaþmasý zor. Ýþler bu noktaya geldiðinde de Irak’ta baðýmsýzlýk refernadumu sonrasý görülen bölgesel iþbirliðinin zemini daha güçlenmiþ olacaktýr.