DEVLETÝN TEHDÝT ALGISI BEKA SEVÝYESÝNE ÇIKTI
Türkiye, güney sýnýrýndaki geliþmeler nedeniyle temkinli bir hareketlilik içinde. Rusya ve Ýran ile görüþmekte. Sebebi, DEAÞ bahanesiyle PKK’ya alan açan ve aðýr silahlarla donatan ABD’nin, þimdi de Astana süreciyle çatýþmasýzlýk bölgesi haline getirilen Ýdlip’i iþaret ediyor olmasý. Bu kez öne çýkan terör örgütü El-Nusra. Türkiye hem bundan rahatsýz, hem bu bahane ile PKK’nýn bölgeye yerleþtirilerek PKK koridorunun tamamlanmasý planýndan. Devletin tehdit algýsý, beka seviyesine çýkmýþ durumda. Bu nedenle Afrin’e olasý bir askeri operasyondan sýklýkla söz ediliyor. Ne olmakta, ne yapmak gerek, Yalova Üniversitesi öðretim üyesi, Ortadoðu ve uluslararasý iliþkiler uzmaný Prof. Dr. Cengiz Tomar ile konuþtuk.
***
Suriye’de durum baþýndan beri hiç iç açýcý olmadý ama özellikle son zamanlarda farklý bir hareketlilik var. Ýdlip’teki durumu ve olasý Afrin operasyonunu konuþacaðýz ama baþlangýç zemini olmasý bakýmýndan Suriye’deki durumu ve Türkiye’nin endiþe nedenini özetleyebilir misiniz?
Herkesin gözleri önünde cereyan ettiði üzere 2010 sonundan itibaren özellikle 2011’de Arap Dünyasýnýn genelinde ve Suriye’de baþlayan “Arap Baharý” olarak adlandýrýlan süreç, Batý Dünyasýnda olduðu gibi bizde de Ortadoðu’nun zalimliðiyle meþhur totaliter rejimlerine karþý halklarýn özgürlük mücadelesi olarak karþýlandý ve desteklendi. Bu süreçler Ortadoðu’nun üç büyük monarþisi Fas, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi krallýklarda bazý hareketlere sebep olduysa da bu monarþilerin halk nazarýnda bir meþruiyeti olduðundan ve toplumlarýn taleplerine hýzla bazý düzenlemeler yaparak cevap verdiklerinden çok erken dönemde sona erdi. Bunun tek istisnasý Körfez’in küçük ülkesi Bahreyn’di. Onda da mezhebi fay hatlarý ile Suudi Arabistan-Ýran mücadelesi rol oynadý. Ancak Mýsýr, Tunus, Libya, Yemen ve Suriye gibi “Cumhuriyet” veya “Cemahiriye” adý altýnda halklarýndan kopuk, yolsuz ve zalim diktatörler tarafýndan yönetilen ülkelerde devrimlere dönüþtü. Tabii biz bütün Araplarý monolitik, yekpare, tek bir entite olarak gördüðümüzden olaylara total, makro ve genel düzeyde “Araplar” olarak baktýk. Halbuki her ülkenin farklý bir sosyolojik yapýsý ve tarihi tecrübesi vardý. Mesela etnik ve mezhebi açýdan mütecanis, homojen bir yapýya ve Türkiye benzeri bir modernleþme ve demokrasi tecrübesine sahip Tunus’ta Nahda hareketi lideri Gannuþi’nin de saðduyulu yaklaþýmýyla bir baþarý kazanýldý. Mýsýr’da ise Müslüman Kardeþlerin siyasi tecrübesizliðine ek olarak Müslüman Kardeþler fobisi ile ma’lul Batýlý emperyalist güçler, Ýsrail ve Körfez ülkelerinin maddi ve manevi desteðiyle baþlatýlan “Karþý Devrim”le Türkiye’nin modern tarihine telmihen “our boys”dan biri dedikleri kendi adamlarý Sisi iktidara getirildi. Batý, bu noktada baþlangýcýndan itibaren hiçbir zaman samimi olmadý. Totaliter rejimler ve terörist örgütlerle mücadele ediyormuþ gibi yaptý. Ama gerçekte mücadele etmedi.
Yemen ise “mezhebi tabanlý bir dýþ siyaset politikasý güden Ortadoðu’nun biri Sünni (Selefi) Arap, diðeri Þii Fars mihver devleti Suudi Arabistan ve Ýran’ýn mücadelesinin tam ortasýnda býrakýlarak halkýn kolera gibi önlenmesi çok basit bir hastalýktan öldüðü bölünmüþ bir ülkeye dönüþtü. Yemen gibi þu aralar kimsenin ilgilenmediði Libya da mezhebi ve etnik büyük farklara sahip olmasa da pek çok parçaya ayrýldý.
ÝNSANLIK DIÞI HESAP
Süreç Suriye’de nasýl yaþanmýþtý?
Suriye’de ise içerisinde ABD ve genelde Avrupa ülkeleri ile Suudi Arabistan, Körfez ve Katar ile birlikte bizim de bulunduðumuz ülkeler Beþþar Esed rejimi karþýtý muhalifleri destekledik. Diðerleri samimi olarak mücadele etmedi. Burada tek samimi olan Türkiye ve Katar’dý. Bu iki ülkenin Suriye’deki oyunu bozmasý sonucunda Türkiye’de FETÖ darbe teþebbüsü oldu. Katar’ýn da baþýna gelenler bununla ilgili. Türkiye’nin Suriye’de insanlýk dýþýnda bir hesabý olmadan tarihi bir duruþ sergiledi. Suriye rejimi düþse bütün Körfez bu hareketlerden etkilenebilirdi. Onun için ABD ve genelde Batý ve Körfez ülkelerinin büyük kýsmý samimi bir mücadele göstermediler.
Bunun karþýsýnda uzun yýllardýr Suriye’de etkinlik gösteren Rusya ve Ýran ise rejimin yanýnda durdular. Obama’nýn var olup olmadýðý bilinemeyen Ortadoðu ve Suriye politikasý (no foot on the ground) ve Türkiye’nin arkasýnda durmamasý, muhaliflerin bir kýsmýnýn zaman içerisinde radikalleþmesi, Batý’da Esed devrilirse yerine Müslüman Kardeþler benzeri bir yönetim gelmesinden kaynaklý endiþeler sonucunda Suriye’de durum bu hâle geldi. Rusya ve Ýran’ýn Suriye politikasýndaki selabet ve metanetleri de bunda çok etkili oldu. Bizim içinde bulunduðumuz cephenin Rusya ve Ýran’ýn Suriye’de savaþ öncesine uzanan ve uzun yýllardýr mevcut/temerküz etmiþ varlýðýný ve Suriye’de mevcut sosyolojik (toplumsal, etnik ve mezhebi) fay hatlarýný hesaplayamadýklarý anlaþýlýyor. Ýran, Yavuz Sultan Selim’den beri Türkiye ile bölgede hesaplaþmakta. Aslýnda Esed'in doðru düzgün bir ordusu yok. Savaþanlarýn büyük kýsmý Pakistan, Ýran ve Irak’tan getirilen Þii milisler.
BÖLÜNMÜÞ SURÝYE
Þu an fiilen ne durumda Suriye?
Elân Suriye çeþitli nüfuz bölgelerine bölünmüþ durumda. Þam, Humus, Hama, Halep ve Lazkiye gibi büyük kentleri ve Doðu Akdeniz sahilini barýndýran Batý Suriye (Faydalý Suriye, Küçük Suriye, Butik Suriye) Rusya nüfuzu altýnda rejim, Kuzey-Doðu Suriye ABD nüfuzunda PYD/YPG, Güney-Doðu Suriye ABD destekli muhalifler, el-Bâb-Cerablus Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu, Ýdlib bölgesi el-Kaide baðlantýlý Nusra Cephesi (Hey’etü Tahriri’þ-Þâm, HTÞ) ve ÖSO, merkezi Doðu bölgelerin bir kýsmý ise Ýran destekli rejim ve DAEÞ’ýn elinde. Þu anda iki alanda mücadele devam ediyor. DAEÞ’ten alýnacak bölgelerin ABD destekli PYD/YPG diðer adýyla SDG’mi yoksa Ýran destekli rejim tarafýndan sahiplenileceði ve diðer taraftan Ýdlib’in ne olacaðý. Özellikle Ýdlib, Suriye savaþýnýn en önemli kördüðümlerinden biri.
Ýdlip neden önemli?
Ýdlip’te hâkimiyeti ele geçiren güç Suriye’de siyasi pazarlýklar öncesi büyük avantaj elde edebilecek.
ÖNCE IRAK, ÞÝMDÝ SURÝYE
Türkiye ile nasýl bir ilgisi var bu durumun?
Suriye’de Türkiye’nin þu anda en büyük endiþesi sýnýrýnda PYD/YPG kontrolünde bir Kürt kuþaðý kurulmasý, Arap topraklarýyla karasal baðlantýsýnýn kesilmesi, kendisine alternatif bir enerji koridorunun açýlmasý ile Irak ve Suriye’deki bu yapýlarýn kendi vatandaþlarýný etkilemesi. Tabii bir de içlerinde radikal unsurlarýn da bulunduðu iki milyonluk yeni bir göç dalgasý.
Türkiye’nin sözde stratejik müttefiki ABD, týpký daha önce Çekiç Güç vasýtasýyla Irak’ta yaptýðýnýn bir benzerini Suriye’de adým adým uygulamasý. DAEÞ’e karþý baþka bir terörist örgüt olan PKK ile iþbirliði yapmasý. Daha önce söz verdiði gibi Menbiç’i de boþalttýrmamasý. PYD/YPG’ye bol miktarda aðýr silahlar vererek bir devlet olmanýn ilk þartlarý olan toprak hakimiyeti ve ordu oluþturmasý. Yüzlerce týrlýk savaþ mühimmatýnýn yanýsýra ABD kökenli yeni nesil Javelin adlý çok geliþmiþ anti-tank silahlarý Türkiye tanklarýna karþý kullanýlmak üzere PYD’ye verilmiþ durumda. ABD Savunma bakanlýðý geçen yýl 500 milyon dolar ayýrdý bu iþe. Biz de ise tam tersi, Türkmen kardeþlerimize, gönderilen bir iki týr yardým malzemesi FETÖ ve bazý basýn mensuplarý tarafýndan deþifre edilerek engellendi.
Türkiye’nin Afrin çevresinde bir operasyon yapabileceði söylentilerinin hemen ardýndan da Ýdlib el-Kaide bileþenlerinden HTÞ’nin eline birden bire geçivermesi. Aslýnda bu grup Batý’nýn iki yüzlü politikalarý sonucunda radikalleþti. Þayet ABD hava gücüyle Ýdlib’e bombardýman yaparak karada PYD/YPG ile Ýdlib’e girerse böylece kuþak neredeyse Lazkiye yani Akdeniz’e ulaþacak. Türkiye bunu kendisi bekasý için tehdit görüyor ve bu oldu bittiyi kabul edemez. Bunu önlemek için savaþ dahil her þeyi göze alýr.
ÝDLÝP’TE NELER OLDU?
Rahatsýzlýða dair ilk tedbir Hatay Reyhanlý’daki Cilvegözü Sýnýr Kapýsýndan geçiþlere kýsýtlama getirilmesi þeklinde görünür oldu. Buna neden gerek duyuldu, Ýdlib’te neler oldu?
Ýdlib özellikle son dönemde Haleb’in rejimin eline düþmesi, Suriye’nin pek çok bölgesinde muhasara altýndaki muhaliflerin yapýlan anlaþmalarla buraya gönderilmesi sonucunda Kuzey Suriye’nin en önemli muhalif merkezlerinden olmuþtu. DAEÞ ve Nusra mensuplarý rejim, Rusya ve Ýran tarafýndan rejimin yeþil otobüsleriyle özellikle bilinçli olarak Türkiye sýnýrýna getirildi. DAEÞ’ýn elindeki silahlarýn büyük kýsmý ABD menþe’lidir. Bu grubun içerisinde Suriyelilerden çok Zerkavi’nin fikirlerini benimseyen kuzey Afrika, Mýsýr, Suudi Arabistan ve BAE vatandaþlarý mevcut. Zira Suriye halký sosyolojik olarak Araplar içerisinde radikalleþmeye en az müsait bir toplum.
Diðer bölgelerden yapýlan göçlerle bölgede iki milyondan fazla insanýn çok zor þartlar altýnda yaþadýðý biliniyor. Ýdlib güney, doðu ve batýdan rejim, kuzey batýdan Türkiye ve Kuzey doðudan da PYD ile çevrili. Þu anda tek çýkýþ noktasý da Türkiye. Burada Türkiye’ye müzahir pek çok muhalif grubun yanýsýra el-Kaide ile baðlantýlý Nusra Cephesi (HTÞ) adlý radikal örgüt de bulunuyor. Nusra Batý’nýn iki yüzlü politikalarý sonucu güçlendi. Bu örgüt geçen yýl üzerindeki baskýlardan kurtulmak için bir manevra yaparak el-Kaide’den ayrýldýðýný ilan etti. Ýsmini de HTÞ olarak deðiþtirdi. Geçen ay çýkan çatýþmalar sonucunda HTÞ, diðer muhalif grup Ahrarü’þ-Þam’ý yenerek Ýdlib’in Türkiye sýnýr bölgesi, de dahil büyük kýsmýný ele geçirerek burada hakimiyetini pekiþtirdi. Ayný DAEÞ gibi Nusra cephesi de istihbarat üretimidir.
Türkiye’de haklý olarak insani yardým ve ilaç haricinde herkes tarafýndan terörist olarak kabul edilen bu gruba silah ve mühimmat ulaþmamasý amacýyla böyle bir tedbir alýyor. Tabi bu iþin bir de Afrin boyutu var. Bu terörist gruplara ulaþan mühimmat bir nevi muhasara altýndaki Afrin’e de ulaþabilir. Ben þahsen baþýndan beri her türlü silahlý grubun bu bölgeye gönderilmesinin kasýtlý olduðunu düþünüyorum. Bölgenin, moda terimle çok manidar diyebileceðimiz bir zamanda, Türkiye’nin Afrin’le ilgili harekatýnýn konuþulduðu bir dönemde el-Kaide’nin eline geçtiðini deðerlendiriyorum. ABD, daha önce manivela olarak kullandýðý DAEÞ gibi bu sefer kendisi ve PYD/YPG’nin çýkarlarý için el-Kaide (HTÞ; terörizm) kartýný kullanabilir. Böylece Türkiye’nin Afrin’e bir harekât yapmasý durumunda Rakka harekâtýndan çekileceðine dair PYD þantajýný da engellemiþ oldu. Yani ABD açýsýndan bir taþla birkaç kuþ vurma imkaný oldu.
ABD-ÝSRAÝL PROJESÝ
Türkiye güney sýnýrýnýn terör örgütleri tarafýndan çevrelendiðini tespit ediyor ve bunun da müttefiki ABD tarafýndan PKK’ya alan açýlarak, silah verilerek, meþru bir görüntü üretilerek yapýldýðýný söylüyor. Sahadaki durum bunu böyle teyit ediyor mu?
Bu tespit bana göre yüzde yüz doðru. ABD, Irak’ta yaptýðýný þimdi Suriye’de yapýyor. Benim sahada bulunanlardan aldýðým kiþisel malumatlar da bunu teyid eder nitelikte. Irakýn son dönem tarihini takip edenler için bir dejavu gibi. Bu aslýnda 1980’lerden beri mevcut bir plan. 20. Yy. baþlarýnda tamamlanamamýþ bir projenin parçasý. ABD ve Ýsrail çýkarlarý açýsýndan da çok önemli bir proje. Ortadoðu baðlamýnda olaya bir de þuradan bakýn, Irak el-Kaide (daha sonra DAEÞ), Suriye DAEÞ, Türkiye önce PKK sonra FETÖ (Milletimizin saðduyusu ve devlet olarak tarihsel tecrübemizin derinliði nedeniyle henüz baþaramadýlar ki hâlâ bu operasyonlar devam ediyor). Sýradaki kim sizce?
SIRADA ÝRAN VAR
Kim?
Tabii ki Ýran. Yakýnlarda Ýran’da da böyle bir þey çýkarsa þaþýrmayýn. Türkiye ve Ýran ikisi de bu açýdan zor lokmalar. Ama Türkiye ve Ýran’da bu manada denemelerin bitmiyeceðini söyleyebiliriz. Buna raðmen Türkiye ile Ýran’ýn iþbirliði yapmasý çok zor.
DEAÞ BÝR ÝSTÝHBARAT PROJESÝDÝR
Türkiye Suriye iç savaþýnýn baþlatýldýðý tarihten bu yana hep bir ya DAEÞ ya PKK ikileminde býrakýldý. ABD baþta olmak üzere buradaki taþeron gruplar Ankara’yý önce DAEÞ sonra El Kaide ile anmaya yeltendi ve sistematik olarak suçladý da. Ne oluyor, Türkiye DAEÞ bahanesiyle PKK’ya razý olmaya mý zorlanýyor?
Bana sorarsanýz bu tür örgütler projelerin gerçekleþtirilmesi için kullanýlan maliyeti çok düþük ucuz aletler. DAEÞ bir istihbarat projesidir. Rejimle iþbirliði yapmaktadýr. Özellikle savaþ teknolojisinin insanlýðý yok edebilecek bir seviyeye geldiði ve konvasiyonel yani iki düzenli ordunun karþý karþýya geldiði veya ülkelerin düzenli ordular ile iþgal edildiði dönemler biraz geride kaldý. Bunun yerine emperyal ve süper güçler yani imparatorluklar taþeron þirket ve örgütler kullanýyor. Ýþkence, hapishane ve savaþ iþleri dahi taþeron örütlerin yanýsýra taþeron güvenlik þirketlerine devrediliyor. Kapitalist ABD’nin Blackwater’ýna karþý eski sosyalist Rusya PMC Wagner ve Turan gibi güvenlik þirketlerini kullanýyor Suriye’de.
PKK, el-Kaide ve DAEÞ gibi örgütler ise emperyal istihbarat örgütlerinin çok az maliyetle kendi askerlerini kullanmadan yapacaklarý operasyonlarda yer alýyor. Bir zamanlar terörist örgüt olan ve elebaþýsý bizzat ABD tarafýndan Türkiye’ye teslim edilen PKK bir anda PYD/YPG’ye veya SDG’ye dönüþmüþ “özgürlük savaþçýlarý”! veya “demokrasi havarileri”! olabiliyor. DAEÞ en büyük zararý hem can ve mal kaybý hem de ekonomik ve turizm alanýnda Türkiye’ye verdi. Tabii Türkiye Müslüman bir ülke. Mevcut hükumetin de Ýslami tonu oldukça yüksek. Türkiye kendi çýkarlarý doðultusunda biraz baðýmsýz hareket etmeye baþlayýnca bu tür suçlamalar baþlýyor.
TÜRKÝYE SOSYOLOJÝSÝNDE NE DEAÞ OLUR NE EL-KAÝDE
Bu ithamlarýn siyasi amaçlý olduðunu biliyoruz ama sormadan geçmeyelim, Türkiye’de bu tür bir radikalliðe müsait bir zemin var mý?
Türkiye sosyolojik olarak ne el-Kaide’ye ne de DAEÞ’e müsait deðil. Tamamen güç-çýkar dengeleri doðrultusunda Türkiye’yi uluslararasý kamuoyunda mahkum etmek için bu tür suçlamalar yapýlýyor. Türkiye’yi kendi hizalarýna getirmek için bence. Þunu hiç aklýmýzdan çýkarmayalým uluslararasý iliþkiler malesef insani duygular yerine güçle ve çýkar iliþkilerine göre oluþuyor.
1. DÜNYA SAVAÞINDAN SONRAKÝ EN KRÝTÝK DURUM
Fýrat Kalkaný operasyonunun hem DAEÞ tehdidini uzaklaþtýrmak hem PKK kuþaðýný engellemek için yapýldýðýný biliyoruz. Olasý Afrin – Ýdlib operasyonu da ayný amaca mý matuf olacak?
Az önce tadat ettiðimiz sebeplere binaen Afrin-Ýdlib’in Türkiye açýsýndan olmazsa olmaz olduðunu düþünüyorum. Aksi halde Türkiye kuþatýlmýþ olur. Bu I. Dünya savaþýndan sonra Türkiye için en kritik durum. Bu operasyon bence DAEÞ’tan ziyade PYD/YPG’nin hâkimiyetini engellemeye dönük olur. Türkiye de el-Kaide ve terörizm kartýný kullanabilir. Týpký el-Bab’da olduðu gibi. Burada güvenli bir bölge olabilir ve göçler engellenir.
RUSYA VE ÝRAN ÝÞBÝRLÝÐÝ ÞART
Olasý Afrin operasyonunun riskleri – imkanlarý nelerdir?
El-Bab da riskliydi ancak Ýdlib-Afrin’le karþýlaþtýrýlamaz. Burasý çok büyük bir alan onlarca muhalif birlik (feylak) mevcut. el-Kaide, ABD ve PYD ve YPG olacak karþýmýzda. Bu operasyon ancak Suriye rejiminin vasisi olan Rusya ve Ýran’la iþbirliði içerisinde Türk uçaklarýnýn Suriye hava sahasýna girmesiyle mümkün olabilir.
Belki nispeten daha uygulanabilir olaný Rusya’nýn zýmni onayýyla Türkiye birlikleri girmeden sadece hava desteði vererek Türkiye’ye müzahir gruplarý sahaya sürmesi. Aslýnda sayýca Ýdlib’te ÖSO daha güçlü. Neredeyse HTÞ’nin dört katý bir orduya sahip. Ýstihbarat örgütleri bunlara destek vermezse, Türkiye’nin desteðiyle, ÖSO HTÞ’yi ortadan kaldýrabilir.
PKK’YI HAKLI ÇIKARMAK, TÜRKÝYE’YÝ SIKIÞTIRMAK ÝÇÝN
Amerika Bireþik Devletleri sözcüleri ve Suriye temsilcisi McGurk son dönemde aniden Türkiye sýnýrýnda El-Kaide’den bahsetmeye baþladý. Türkiye’yi zan altýnda býrakmak isteyerek… Tam da Afrin operasyonu öncesinde ne yapmaya çalýþýyor Amerika?
Tabii ki ortaklarý PYD/YPG ve kendileri için bir meþruiyet yaratmaya. Son zamanlardaki PKK’nýn Maçka eylemi içeride Türkiye’yi sýkýþtýrmak, Avrupa’daki eylemler ise kamuoyunu el-Kaide ve radikal gruplar aleyhine yönlendirmek için yapýlmýþ olabilir.
ABD TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’YI NEDEN DESTEKLÝYOR?
ABD, PKK gibi kanlý bir terör örgütüyle iþ tutarak Türkiye gibi güçlü bir müttefikle iliþkilerini bozmayý neden göze alýyor?
Türkiye’yi te’dip etmeye, ehlileþtirmeye çalýþýyor. Eskiden olduðu gibi sadece ABD ve NATO çýkarlarýna uygun davranmasýný istiyor. Olmayýnca da gördüðünüz durum meydana geliyor.
RUSYA’NÝN TAHTERAVALLÝ SÝYASETÝ
Aslýnda Rusya da PKK ile iþbirliði yapmanýn yollarýný aradý, ama terör örgütü ABD ve Rusya arasýnda ABD’yi seçti gibi bir durum da oldu? Bunu açabilir miyiz, PKK terör örgütü Rusya için neden cazip hale geldi, PKK neden ABD’yi seçti?
Tabii Rusya da PYD’yi bize karþý ABD’ye yakýnlaþmasýn diye tahterevalli gibi olarak kullanýyor. Bazen yakýnlaþýyor ve bazen uzaklaþýyor. PYD Rusya için olmazsa olmaz deðil. Sadece siyaseten kullanýyor. PYD; ABD ve Ýsrail için Türkiye, Ýran ve Araplar arasýnda tam bir güven adacýðý ve kendilerine sýký sýkýya baðlý ve muhtaç (Satelite). Burada karþýlýklý menfaat açýsýndan PYD-ABD iliþkisi akla daha yatkýn görünüyor. Bölgede haritalarý deðiþtirme planý da biliyorsunuz ABD’ye ait.
RUSYA’NIN TÜRKÝYE TERCÝHÝ
Türkiye Fýrat Kalkanýný ABD’nin itirazlarýna raðmen yaptý. Rusya ile anlaþarak yaptý. Afrin operasyonu da Rusya ile iþbirliði sonucunda mý yapýlacak?
Þayet yaparsa, uçak ve birliklerini sokarsa baþka bir yol görünmüyor.
Bu operasyonu ABD ile yapmanýn hiç ihtimali yok muydu, yok mu, Türkiye ABD’ye neden güvenmiyor, Menbiç tecrübesi bunda etkili oldu mu?
Maalesef hiç yok. Burada amaç zaten üzüm yemek deðil. Türkiye ile ilgili. O zaman kara gücü PYD’yi küstürür ve bunu þu anda göze alamaz. Tabii Irak’ta çuval geçirme, Suriye’de yalnýz býrakýlma, Menbiç tecrübesi etkili.
Ankara ile Moskova bir süredir yoðun bir gizli görüþme yürütüyor. Hangi zeminde ne tür bir “pazarlýk” yapýlýyor, iþbirliðinde ortak menfaat aranýyor?
Sadece Rusya deðil Ýran da iþin içinde. Konunun çatýþmasýzlýk bölgelerinin yanýsýra Ýdlib’le yakýndan alakalý olduðunu düþünüyorum. Türkiye ABD ve PYD karþýsýnda Rusya ve Ýran ile iþbirliði yapmayý amaçlýyor mantýklý olarak.
Rusya açýsýndan Türkiye ile Afrin’de iþbirliði yapmanýn gerekçeleri, gerekleri nelerdir?
ABD karþýsýnda düþmanýmýn düþmaný meselesi. Ayrýca Türkiye’yi Suriye politikasýnda ve genelde kendi yanýnda tutabilmek ve ABD’den uzaklaþtýrmak.
AFRÝN OPERASYONUNA CEVABEN ABD NE YAPAR?
Diyelim ki Türkiye Rusya ile uzlaþtý, ABD’nin oyalama amaçlý sýzlanmalarýna aldýrýþ etmeden Afrin operasyonunu yaptý ve PKK’yý vurdu. ABD ne yapar bunun karþýsýnda?
Obama olsaydý bir þey yapamazdý. Ancak Trump ve adamlarýnýn neler yapabileceðini ben de kestiremiyorum. Zira Trump ve Tillerson hariç büyük çoðunluðu bölgede savaþmýþ, muharip insanlar. Bir savaþ çýkabilir.
KUZEY IRAK’TA NELER OLUYOR?
Irak’ýn kuzeyinde olanlarý Suriye sýnýrýmýzda olanlardan ayrý düþünemeyiz. IKBY 25 Eylül’de baðýmsýzlýk referandumu yapacaðýný açýkladý ve geri atmayacaðýna yönelik açýklamalar yapýyor. Türkiye’nin bu konudaki tavrý “yapmayýn, zarar görürsünüz” þeklinde. Türkiye iliþkilerine önem veren Barzani yönetimi bu kararý neden aldý?
Çünkü zamanlama çok uygun. Türkiye’nin baþýnda Suriye ve PYD/YPG problemi varken fazla ses çýkaramayacaðýný düþünüyor. Irak merkezi hükumeti de ses çýkaracak durumda deðil. Ertelense bile er geç bu referandum yapýlacak. Zaten demografiyi Türkmenler ve Araplar aleyhine yeterince dðiþtirmiþ durumdalar. ABD de bu durumu destekler.
KÜRDÝSTAN REFERANDUMU VE TÜRKÝYE
“Kürdistan referandumu” NATO’nun projesi mi?
Bence ABD-Ýsrail projesi. Nato da ABD’nin elinde zaten.
“Kürdistan referandumu” sonrasý Kuzey Irak’ta NATO-ABD yanlýsý bir baðýmsýz Kürdistan devleti oluþursa ve ABD destekli PKK kuþaðý da aþaðýda tamamlanýrsa, bu Türkiye için nasýl bir tehdit oluþturur?
Sanýrým Türkiye bunu tehlike olarak görmekle birlikte Suriye’deki kadar vahim olmadýðýný düþünüyor. Ama bence Irak dizinin birinci bölümü. Suriye ise ikinci. Arkasý yarýn. Sýrada Türkiye ve Ýran’da var. Türkiye Kürt kuþaðýyla çepeçevre muhasara edilmiþ olur. Araplarla kara baðlantýsý kesilir.
Diyelim ki evet çýktý sandýktan, Türkiye’nin tavrý ne olur, ne olmalýdýr?
Türkiye söylemsel olarak büyük tepki göstermekle birlikte bir harekat yapacaðýný düþünmüyorum. Çok zor bir durum. Ancak Barzani en azýndan Türkiye ile iþbirliði yapýyor. Türkiye için öncelik Suriye’de PYD yönetimindeki kantonlar.