Tarihi markadan dünya modasına akıllı kumaşlar
ABONE OL

Kurulduğu günden bu yana faaliyetlerini aralıksız sürdüren Türkiye’nin en eski sanayi kuruluşu İpekiş, yılda ürettiği 2.5 milyon metre yünlü kumaşı dünyanın moda markalarına satıyor. 78 yıl önce bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından temelleri atılan İpekiş, bugün Christian Dior, Max Mara, Versace, Moschino, Cavalli ve Armani gibi uluslararası markalara kumaş satıyor. 2025 yılında 100. yaşını kutlayacaklarını anlatan İpekiş Mensucat Genel Müdürü Aşkın Kandil, her yıl yüzde 12 büyüdüklerini, üretimin yüzde 80’ini ihraç ettiklerini ve bu yılı 45 milyon liranın üzerinde bir ciroyla kapatmayı hedeflediklerini anlattı. Bursa yöresinin ipekböcekçiliğini desteklemek amacıyla Atatürk’ün talimatı üzerine kurulan İpekiş, kullandığı yüksek teknolojinin sonucu olarak kumaşa yerleştirilen milyonlarca mikrokapsülle cilt bakımı yapan, zayıflatan, parfümlü ürünleriyle de geleceğin kumaşlarını üretiyor. Bütçesinin yüzde 5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayırdıklarını söyleyen Aşkın Kandil’le tarihi markanın hikayesini, çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk.

-Türkiye’nin ilk sanayi kuruluşu olmasının yanı sıra bundan 78 yıl önce temellerini Atatürk’ün bizzat attığı bir markayı yönetiyorsunuz...

Bursa yöresinin ipekböcekçiliğini desteklemek ve koza üretiminin değerlendirilmesi amacıyla Atatürk talimat veriyor ve İpekiş doğuyor. 1 Ekim 1925 tarihinde temellerini Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi elleriyle attığı İpekiş fabrikası; Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayiye öncülük eden ilk fabrikası. Aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin ilk ihracatını yapan İpekiş, 1927 yılında faaliyete geçmiş. 1953’e gelindiğinde ise İpekiş hem ipekli hem de yünlü kumaş üretimine aynı çatı altında devam etmiş. İpekiş; 1991 yılında Tarman Group bünyesine dahil oldu ve o zamandan bugüne yünlü sanayinde üretim, pazarlama ve satış faaliyetlerine aralıksız devam ediyor.

-Faaliyetlerinizle ilgili bilgi verir misiniz? Neler yapıyorsunuz, markayı anlatır mısınız?

Biz 78 yıldır kumaş üretiyoruz. İç piyasada Sarar, Bisse, Abdullah Kiğılı, Pierre Cardin, Kip, Ramsey, Vakko, İpekyol gibi çok sayıda markaya kumaş veriyoruz. Çokuluslu ve maliyet odaklı markalarla çalışmıyoruz. Onların üreticileri Uzakdoğulu ya da Uzakdoğulu fiyatı veren üreticiler, biz üretimin neredeyse tamamını yün üzerine yapıyoruz. Yün-ipek, yün-bambu, yün-kaşmir kombinasyonu çalışıyoruz. Christian Dior, Max Mara, Versace, Moschino, Cavalli, Armani, Patrizia Pepe gibi ünlü markalar da müşterimiz. Yıllık 2.5 milyon metre yüzde 100 yün kumaş üretiyoruz ve bu yılı da 45 milyon liranın üzerinde bir ciroyla kapatmayı hedefliyoruz.

-Bundan sonraki yatırımlara ilişkin neler söylersiniz?

Bugüne kadar yapılan yatırımlara ek olarak yeni bir fabrika yatırımımız var. 20 milyon dolar tutarındaki bu yatırımı eski fabrikanın 15 kilometre uzağında projelendirdik. Ayrıca ar-ge bizim yaptığımız işte çok önemli. Yıllık bütçenin en az yüzde 5’ini de ar-ge’ye ayırıyoruz.  Sürekli yeni teknolojileri kullandığımız kumaşlar tasarlıyoruz. Ancak bunların tamamını piyasaya sürmüyoruz. Zamanı geldikçe sunacağız. Artık kalite, üretim, sıradışı bir durum değil. Bunlar zaten olmazsa olmaz. Buna ek olarak ihtiyaçları çok önceden tespit edip, yenilikçi olacaksınız ve müşteriye özel bir tavrınız olacak.

-Kumaş üretiminde yeni nesil teknolojiler kullanıyorsunuz...

Fütüristler Derneği üyesiyiz. Bu doğrultuda sadece inovatif değil geleceğin teknolojilerine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Tüketicinin talebi doğrultusunda nanoteknolojiye odaklandık. Yaptığımız kumaş yüksek teknoloji sonucu üretiliyor. Mikrokapsül teknolojisini kullanıyoruz. Su, leke, koku tutmayan, kırıştırıldığında eski haline dönen kumaşlarımız dışında kadın ve erkek için ayrı ayrı üretilmiş parfümlü kumaşlarımız da var. Bunlardan üretilen takım elbiseler hayatı kolaylaştırıyor. Ayrıca cilt bakımı yapan zayıflatma etkisi olan kumaşların yanı sıra antistres, antibakteriyel ve parfümlü kumaşları da pazara sunduk. 7 ayrı türü olan bu kumaşları ‘kumaşın 7 harikası’ olarak lanse ediyoruz. Bu ürünlerin üretimdeki payı ise yüzde 60. Onun dışında 87 yıl önce üretilen kumaşlarımız da halen bünyemizde bulunuyor.

-İşiniz yüksek teknoloji olunca yatırımlar da aynı oranda yüksek oluyor...

Tarman ailesinin satın almayı gerçekleştirdiği dönem, aynı zamanda yenilenmenin zorunlu olduğu bir dönemdi. Aile, tesisi aldıktan sonra neredeyse sıfırdan yeni yatırımlarla tekrar fabrika hayata geçmiş. Tarman Grup, İpekiş’e bugüne kadar 45 milyon dolarlık yatırım yaptı.

2025’te Türkiye’nin 100 yaşına gelmiş ilk markası olacağız

-İhracat...

Üretimimizin yüzde 50’sini doğrudan kumaş olarak ihraç ediyoruz. ABD, Rusya, İtalya, Fransa, İngiltere ve İran pazarıyla çalışıyoruz. Bir de bizden kumaş alan ama daha sonra ihraç eden yüzde 30’luk bir dilim var. Bu oran hazır giyim olarak çıkıyor. Türk müşterilerimiz kumaşı alıp takım elbise üretip yurt dışına satıyor. Böylece direkt ve endirekt yurt dışına kumaş satışlarımızın toplamı yüzde 80 oluyor.

-2025 yılında 100 yaşında olacaksınız... 13 yıl sonra markayı nerede görüyorsunuz?

2025 yılında 100 yaşında olacağız. Bu bizim için çok değerli. Rakamlarla çok ilgili değiliz. Katma değerli iş yapmaya odaklıyız, önemli olan sürdürülebilir katma değer yaratmak. 2025 yılında Türkiye’nin ilk 100 yaşına gelmiş sanayi markası ve bir dünya markası haline gelmiş olmayı hedefliyoruz. Yılda yüzde 12 büyüyoruz. Bu yıl da yüzde 15 büyüyeceğiz. Aklın önüne geçmiş bir büyümeyi zaten hedeflemiyoruz.

-Avrupa’da yaşanan özellikle de Yunanistan ve İtalya’yı vuran ekonomik kriz sizi etkilemiyor mu?

İlk bakışta etkiliyor olması gerekiyor gibi görünüyor. Ama öyle değil. İş hacmi ve talep açısından bakınca bir düşüş yaşamadık. Ancak döviz kuru, maliyetler, satış fiyatları gibi parametrelerin etki ettiği karlarda biraz düşüş görüldü. Çalıştığımız markalar dünya markaları olduğundan Asya ve Afrika pazarındaki güçleri artan hızla devam ediyor. Oralara yatırımları arttı. Böyle olunca gelişen pazarlarda satın alma arzusu yüksek olan pazardaki işlerinin azalmaması sayesinde bize düşüş şeklinde yansımadı. Biz büyümemizi devam ettiriyoruz yurt dışı pazarlarda.

Türkiye’nin hazır giyim ve tekstilde tek rakibi ‘Made in Italy’ markası

MADE in Italy özellikle ABD pazarı için çok önemli, İtalya takımı giymek önemlidir onlar için. Ancak onlar da gelişen pazarları zamanında doğru algıladılar ve Asya-Afrika’daki gelişen pazarları iyi gördüler. Biz de iyi gördük, Laleli, Merter, Osman-bey üçgeninde üretici ve ihracatçı konumunda olan müşterilerimiz var. Afrika ve çevresinde ayak basmadık yer kalmadı neredeyse. Rusya pazarına neredeyse hakimler. Bizim rakiplerimiz İtalya’da. Türkiye’deki müşteriler açısında bakınca da bizim ürünlerimiz ve İtalya’dan aldıkları ürünleri arasında tercih yapılıyor. İtalyan kumaşları seçildiğinde ise bunun nedeni ‘made in Italy’ etiketi. Bu etiketin çok yüksek pazarlama gücü var. Türkiye’de de çok başarılı kumaş üreticileri var ama onlar her tür kumaş üretimini kitlesel olarak yapıyorlar.

İşimizi baltalamak pahasına müşterilerimizi yerli üreticiyle buluşturuyoruz

KUMAŞ sattığımız yabancı markalar bizden aldıkları ürünleri hazır giyime dönüştürüyor. İtalya’daki müşterilerimiz aldıkları kumaşların bir bölümünü İtalya’da hazır giyime dönüştürüyor biz de buna karşın onları, Türkiye’de takım elbise üreticisi müşterilerimizle tanıştırıyoruz. Diyoruz ki “Bu kumaşları Türk üreticilere verin, hazır giyime çevirsinler.” Böylece bu kumaşların Türkiye’de dikilip takım elbise haline getirildikten sonra ihraç edilmesinde etkili oluyoruz. Bu şekilde kendi ihracatımızı baltalıyoruz ama Türki-ye’deki istihdamın artmasına katkı sağlıyoruz. Yerli kumaşlar burada giysiye dö-nüştürüp satılırsa katma değerimiz artar. Ülkemiz için bunu çok önemsiyoruz.

İtalya’da şirket kurduk Avrupa operasyonlarını oradan yönetiyoruz

İTALYA’DA kendi markamızla bir şirket kurduk ve adına da ‘İpekiş Italia’ dedik. Oradan Avrupa operasyonlarını yürütüyoruz. Acentalar mücadele konusunda işin sahibi kadar dayanıklı değil. Biz bir ürünün anlaşılması tanıtılması için 5 yıl sabrederken bir acenta 1 yıl bile dayanamayabiliyor. İtalya’nın dünya markaları olan hazır giyimcilerle işbirlikleri yaptık. Çalıştığımız ünlü markalarla oturup, beraber koleksiyon hazırlıyoruz. Siparişle çalışıyoruz, hiç bir üretimimiz sipariş dışı olmadığı gibi, hiçbir sipariş de koleksiyon dışında cereyan etmiyor. Önce mağazalar için prototipler yapılıyor. Sonra verilen siparişlere göre üretime geçiyoruz. Bu sistem her iki taraf için de güvenli. İş modelimizde stok yok, müşteriye özel tasarım ve hızlı servis var.