Aslýnda hendek terörüyle baþlayan ama Afrin’e Zeytin Dalý operasyonu baþladýðýndan beri özellikle yükseltilmek istenen bir iddia var: “Türkiye Kürtlere savaþ açtý” þeklinde. Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý bir Kürt olarak nasýl deðerlendiriyorsunuz bu iddiayý?
Türkiye, Kürt varlýðýný inkâr ettiði, Kürtleri asimile etmek için çalýþtýðý ve buna baðlý olarak bir takým yanlýþlar ve toplumsal kardeþlik dokusunu zedelemeye neden olan genellemeler yaptýðý Kemalist ideolojinin egemenliðindeki eski dönemlerde bile -tek partili dönemin bazý uygulamalarý dýþýnda- bu tür bir ithamý haklý kýlacak bir tutum içinde olmadý genel itibariyle. Belki de istediði halde yapamadý, Kürtlerle Türkler arasýndaki güçlü din kardeþliði baðýndan dolayý. Þimdi Kürtlerin varlýðýný kabul eden, onlarla yaþanan sorunlarý kardeþlik hukuku çerçevesinde çözüme kavuþturmak isteyen ve bu konuda somut adýmlar da atan ve ümmet kardeþliðine önem verdiðini her fýrsatta vurgulayan bugünkü Türkiye için böyle bir ithamda bulunmak en azýndan cehalet olarak nitelendirilebilir. Cehalet deðilse eðer maksatlý bir yaklaþýmdýr. Ayrýca Türkiye gibi imparatorluk bakiyesi bir ülke ve dolayýsýyla imparatorluk geleneðini tevarüs etmiþ bir devlet, “Kürtlere savaþ açmanýn” bindiði dalý kesmek anlamýna geldiðini bilir. Ama bugün Kürt sorununu bahane ederek Kürt-Türk ayýrt etmeksizin toplumun geneline þiddet, terör uygulayan bir örgüte karþý verilen mücadeleyi Kürtlere savaþ açmak gibi sunmak isteyen içeride ve dýþarýda çok geniþ etkili bir kesim de maalesef vardýr. Burada bu haklý mücadeleyi veren taraf olan Türkiye’nin art niyetli kesimlere malzeme vermemesi, kardeþlik hukukunu zedelemeyecek bir dil tutturmasý önemlidir.
Kullanýlan dil de bir sorun mu görüyorsunuz?
Ufak tefek sürçmeleri, yanlýþ anlamalarý bir kenara býrakýrsak azami dikkatin gösterildiðini söyleyebiliriz.
TÜRK-KÜRT ÇATIÞMASI YOK
Aslýnda ayný iddianýn “Türkler Kürt koridorunu istemiyor” versiyonu da var?
Meseleyi “Türk-Kürt” karþýtlýðý ekseninde ele almanýn yanlýþ ve çarpýtma olduðunu belirtmek gerekir. Bu ülkede hiçbir zaman bir Kürt-Türk karþýtlýðý söz konusu olmamýþtýr. Meseleyi bu eksende ele almak isteyenler olmuþtur ve halen de bunu dile getirmektedirler çeþitli vesilelerle, ama bu tür bir söylemin müþterisi olmamýþtýr bu topraklarda. PKK’nýn kanlý eylemler gerçekleþtirdiði ve bir Kürt-Türk çatýþmasý çýkmasý için can attýðý süreçlerde bile bu söylem zemin bulamamýþtýr. Esasen, Kürtlerin yaþadýðý diðer ülkelerde de mesela bir Kürt-Arap, Kürt- Fars karþýtlýðý söz konusu deðildir. Söz konusu ülkelerde Kürtlerle rejimlerin sorunlarý olmuþtur, vardýr. Türkiye’de ise artýk devlet ile Kürtler adýna hareket ettiðini iddia eden bir örgütle mücadele söz konusudur. Çünkü Ýslam inancý çerçevesinde bin yýllarý bulan bir din kardeþliði geleneði vardýr ve bu gelenek onca tahribata raðmen hala dimdik ayaktadýr.
TRT KÜRDÝ’YÝ AÇAN DEVLET KÜRTLERÝ YOK EDÝYOR DENEBÝLÝR MÝ?
Hala nasýl bu kadar temelsiz bir iddiada ýsrar edebiliyor peki terör örgütü?
Bu iddiayý seslendirenler, karþýlarýnda eski Türkiye olduðunu sanýyorlar veya öyle olmasýný temenni ediyorlar. Eski Türkiye’de devlet tarafýndan -Türkler tarafýndan deðil- Kürt varlýðý kabul edilmiyordu. Sadece içeride deðil, dýþarýda da Kürtlerin var olduðu anlamýna gelecek geliþmelere müdahil olurdu devlet. Mesela Mýsýr’da veya Avustralya’da günde birkaç dakikalýk Kürtçe radyo yayýnýný engellemek için söz konusu ülkelere nota verilip yayýnlar engellenmiþti. Bugün günde yirmi dört saat Kürtçe yayýn yapan TRT Kurdî’yi açan, Üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin açýlmasýný saðlayan bir devlet var karþýmýzda. Böyle bir devletin sýrf Kürtlerle irtibatlýdýr diye bir koridora veya özerk, federal yahut baðýmsýz bir yapýlanmaya karþý çýkmasý mantýklý deðil. Bu takdirde söz konusu yapýlara öncülük eden örgütlerle ilgili bir sorun var. Meselenin özü budur.
OSMANLI NASIL KÜRT ÝDÝYSE EYYUBÝ DEVLETÝ DE ÖYLE TÜRKTÜR
Yani?
Yani Türklere ve Kürtlere zarar veren bir örgütle devletin mücadelesi var, Kürtlerle Türklerin deðil. Emperyalistlerin amacýna hizmet eden, ümmetin kardeþlik perspektifinden uzak örgütlerin devre dýþý kaldýðý bir süreçte Kürt koridoru Türk koridoru, Türk koridoru da Kürt koridoru demektir. Arap ya da Fars koridoru da öyle. Týpký Türk orijinli olan Selçuklu ve Osmanlý’nýn ayný zamanda Kürt devleti, Kürt orijinli olan Eyyubi devletinin de ayný zamanda Türk devleti olmasý gibi. Çünkü bunlarýn her biri ýrk ve etnisite esaslý deðil ümmet birlikteliði esasýnda kurulmuþ devletlerdi ve her mezhep, her etnisite kendine yer bulabiliyordu.
KÜRTLER TÜRKÝYE’NÝN SAHÝBÝ ÝKEN AZINLIÐA NÝYE RAZI OLSUN?
Geçen gün HDP içinde ve öncülü partilerde defalarca milletvekilliði yapmýþ olan Sýrrý Sakýk benzeri bir iddiayý dillendirdi. Þöyle diyordu Sakýk: “Bu gök kubbe altýnda, hiç bir kara parçasýnda Kürtlere bir statü layýk görülmedi. Hatta yatacak bir mezar bile. Eyy Rab!” Nedir bu?
Ýstenen þey Kürtlere bir statü mü yoksa Kürtler üzerinde Stalinist bir örgütün hakimiyet imkaný bulmasý mý önce ona bakmak gerekir. Kürtlerin bir statüsü var. O da þu ümmet coðrafyasýnda Türklerin, Araplarýn, Acemlerin, Alevilerin, Sünnilerin kardeþi olmaktýr. Türkiye özelinde ise artýk bu kardeþliði üst yapýda da pekiþtirmenin çabasý ete kemiðe bürünmüþtür. Aslýnda ta baþtan itibaren birinci mecliste Kürtlere “Anasýr-ý Ýslam” çerçevesinde Türklere verilen statünün aynýsý verilmiþtir. O da bu devletin sahibi olmaktýr, azýnlýðý, ötekisi, böleni deðil. Kürtler diðer “Anasýr-ý Ýslam” ile birlikte bu devletin sahibidir ve bunun gerçekleþmesinin önünde bugün itibariyle hiçbir engel yoktur. Kürtleri ikna etmeye çalýþtýklarý kendini bu topraklarýn ötekisi, yabancýsý, azýnlýðý gibi görme hali, Kürtler açýsýndan söylendiði gibi bir bilinç deðil, bir statü kazanma deðil, marazi bir tutumdur. Kürtlere düþmanlýk varsa budur. Kürtleri bu ülkenin sahipliði gibi büyük bir statü varken ötekisi, azýnlýðý olmaya razý etmeye çalýþmak Kürtlere statü kazandýrmak deðil, onlara ihanettir. Biz bu topraklarýn sahibiyiz.
ABD’NÝN DERDÝ KÜRTLERÝN KARAKAÞI DEÐÝL TÜRKÝYE
Sizce ABD PKK’ya 5 bin TIR silahý ve askeri eðitimi neden veriyor? Türkiye sýnýrýnda Kuzey Ordusu kurmayý neden istiyor? ABD ne yapýyor? PKK ne yapýyor?
ABD’nin istediði þey, Ýslam coðrafyasýnýn sonu gelmez bir çatýþma ortamýnda tükeniþe doðru gitmesidir. Birbirini ebediyen yenemeyecek olan denk kuvvetlerin ilanihaye çatýþýp durmasýdýr. Afganistan bunun için bir pilot bölge olarak seçildi ve oradaki durum þimdi bütün ümmet coðrafyasýna teþmil ediliyor. Çünkü Ýsrail’in güvenliði bunu gerektiriyor. ABD için en öncelikli husus Ýsrail’in güvenliðidir. ABD için bunu saðlamanýn yolu, bölgenin büyük ülkelerinin küçültülmesidir. Küçültemediklerinin de enerjilerini harcayacaklarý iç sorunlarla boðuþmasýdýr. Türkiye, bu amaçla kendisine musallat edilen PKK’yi içeride yenilgiye uðrattý. Ama bu sefer de Suriye iç savaþý baðlamýnda PKK’nýn yeniden Türkiye’yi meþgul edecek konuma gelmesi saðlandý. PKK objektif koþullarda baktýðýmýzda Türkiye’yi yenecek veya bölecek güçte deðildir. Onun görevi Türkiye’yi içeride tutmaktýr, olmadý bir baþka içeri demek olan Suriye topraklarýnda meþgul etmektir. PKK’nýn bu iþlevi Amerika’nýn bölgeye yaptýðý her müdahalede belirginleþir. Körfez savaþýndan sonra eylemlerinin birden bire ivme kazandýðýný unutmayalým. ABD Kürtlerin karakaþýna kara gözüne hayran deðildir. Amerika bölemediði büyük güç Türkiye’yi meþgul etmenin derdindedir. Çünkü ümmet ve anasýr-ý Ýslam kardeþliði perspektifinde büyüyen Türkiye Ýsrail’i kaygýlandýrmaktadýr.
PKK ÝKÝNCÝ ÝSRAÝL MÝ OLMAK ÝSTÝYOR?
PKK bölgede ikinci Ýsrail mi olmak istiyor?
Yeni sistemiyle Türkiye gibi birkaç ülkeyi dýþarýda býrakýrsak bölgedeki ülkeler ya birer Ýsrail’dirler ya da Ýsrail’in çýkarlarý için dizayn edilmiþ yapýlardýr. Halklarý tenzih ederim. PKK sýralamada çok sonra gelir. Ýsrail kaçýncý Ýsrail’dir asýl ona bakmak lazým; ikinci, üçüncü…onuncu…olabilir. Yeni sistemiyle Türkiye Ýsrail’in çýkarlarý doðrultusunda dizayn edilmiþ bir ülke olmaktan çýktýðý gibi, bölgenin yeniden Ýsrail’in çýkarý doðrultusunda þekillendirilmesini de önleyici etkin bir rol oynuyor.
KÜRTLERÝN DEÐERLERÝNÝ TAÞIMAYANLAR KÜRTLERÝN TEMSÝLCÝSÝ OLABÝLÝR MÝ?
Türkiyeli Kürtler PKK-PYD-SDG-KCK vesaire þeklinde isimlendirilen terör örgütünün mülkü müdür ki PKK tüm Kürtleri temsil ettiðini iddia edebiliyor, PKK bu cüreti nereden buluyor?
Deðerlerine yabancý oluþumlar tarafýndan temsil edilme talihsizliðini yaþamak salt Kürtlere özgü bir durum deðil. Baas ýrkçýlýðý Araplarý mý temsil ediyor? Ya da tek parti zihniyeti Türkleri mi temsil ediyor?... Ýslam coðrafyasý olarak Batý medeniyetinin, kültürel, askeri ve siyasal egemenliðine girdiðimiz günden beri yaþanan bir süreçtir bu. Batý sonunda batýlý deðerleri özümsemiþ, kendi deðerlerine yabancý yapýlar ortaya çýkararak bölgenin tüm halklarýný böyle bir çeliþkiyle karþý karþýya getirdi. Belki de Kürtler en son bu girdaba girdiler. Aslýnda buna ilk baþta güçlü bir þekilde de mukavemet ettiler. Kemalist sistem ve baasçý yönetimler, onlarýn bu direncini kýrdý ve neticede daha önce ümmetin diðer evlatlarýnýn yaþadýðý bu talihsizliðe onlar da þimdilerde yaþamaya baþladýlar. Kürtleri, müstevlilerin bayii gibi hareket eden bir kýsým medya tarafýndan karikatürize edilmeden önce geleneksel kurumlarý aðalýk, þehylik, melalýk, aþiret, Mirlik temsil ederdi. Bunlar da hem fiziki, hem de kültürel katliama uðradýlar. Kalanlarý da söylediðim gibi batý deðerlerinin içerideki borazaný gibi hareket eden bir kýsým medya tarafýndan itibardan düþürüldüler. Ve neticede boþluk söz konusu örgütler tarafýndan doldurulmaya çalýþýlýyor. Ama Kürt halký bünyesine yabancý bu unsuru kýsa sürede atacaktýr. Türklerin tek parti zihniyetini boþa çýkarmasý ve Araplarýn kendilerini temsil etmeyen yapýlarý bertaraf etme sancýlarýný çekmeye baþlamasý gibi.
KÜRTLERÝN EKSERÝSÝ BU NOKTAYA NASIL GELÝNDÝÐÝNÝ GÖRÜYOR
Türkiyeli Kürtler Afrin operasyonuna sizce nasýl bakýyor? Fikir ve hissiyat farklýlýðý hangi noktalarda ortaya çýkýyor?
Tek parti döneminin uygulamalarýný unutmayan ya da kimi kesimlerin propagandalarýnýn etkisinde kalan bazý Kürtlerin buna olumlu bakmadýðý bir gerçektir. Kürtlerin önemli bir kýsmý da Türkiye’nin hem örgütün, hem Suriye rejiminin hem de ABD’nin provokasyonlarý neticesinde buna mecbur kaldýðýnýn farkýndadýr. YPG’nin durmadan silahlandýrýlmasý, üstelik bu silahýn Türkiye’ye karþý kullanýlmasýnýn güçlü bir ihtimal olmasý da açýktýr. Nitekim þimdi kullanýlýyor. Türkiye’nin baþlarda PYD’ye sunduðu imkanlar da hatýrlanmalýdýr. Durduk yere bu noktaya varýlmadý. Demek istediðim, her toplum gibi Kürtler de homojen bir yapý deðildir. Çeþitli görüþler ve farklý yaklaþýmlar söz konusudur. Burada Türkiye’nin tek parti dönemini çaðrýþtýran söylem ve eylemlerden kaçýnmasý belirleyici olacaktýr. Bazen eski ýrkçý, þovenist dönemleri çaðrýþtýran bir cümle bile hayal kýrýklýðýna yol açabiliyor. Buna azami dikkat etmek gerekir.
TÜRKÝYE’NÝN TEPKÝSÝ MEÞRU VE HAKLI
Ya siz... Siz nasýl bakýyorsunuz Zeytin Dalý operasyonuna? Fýrat Kalkanýna nasýl bakmýþtýnýz?
Hiçbir ülke sýnýrlarýnýn içinde veya dýþýnda kendi egemenliðine karþý silaha sarýlan bir gruba hoþgörüyle yaklaþmaz. Her ülke böyle bir oluþumu ortadan kaldýrmak için silah gücüne baþvurur. PKK kýrk yýldýr Türkiye’nin sýnýrlarý içinde silaha baþvurmaktadýr ve Türkiye de ona karþý tedbirler almaktadýr. Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt nüfus yoðunluðu vardýr. PKK ile ideolojik ve organik özdeþliði olan PYD Suriye’deki iç savaþtan istifade ederek bu bölgede yaþayan Kürtler üzerinde bir egemenlik kurmaya baþladý. Önce Kürt muhalefetini sindirdi. Silah gücünden istifade ederek Kanton adý verilen bir otorite kurdu. Türkiye PKK ile baðýndan dolayý PYD’yi terör örgütü sayýyor ve bu örgütün egemenliðindeki bir yapýyla týpký PKK’ye karþý olduðu gibi mücadele edeceðini her fýrsatta dile getirdi. Bu konuda Suriye iç savaþýnda etkin rol oynayan Rusya’yý ve ABD’yi bu örgütü desteklememeleri, silahlandýrmamalarý hususunda her fýrsatta uyardý. Buna karþýlýk özellikle ABD bu örgütün mensuplarýndan otuz bin kiþilik bir sýnýr ordusunu kuracaðýný deklare ederek büyük bir provokasyona imza attý. Ve beklenen Afrin operasyonu da baþlamýþ oldu. Fýrat kalkanýnda olduðu gibi burada da Türkiye bir dizi provokasyona haklý ve meþru tepkisini koymuþtur.
Siz AK Parti’den Van’dan milletvekili adayý olmuþtunuz. Yani siyasi görüþünüz belli. Ama bölgeden oy alabilen iki parti daha var; HDP ve HÜDAPAR. Size göre parti tabanlarýnýn nasýl bir bakýþ açýsý var operasyona? Devamla, Türkiye’de devletin-hükümetin tutumuna?
Söylediðim gibi bütün Kürtler ayný tezgahtan çýkmýþ gibi tek bir bakýþ açýsýyla yaklaþmýyorlar olaylara. Bu sözünü ettiðiniz partilerin tabanlarý için de geçerlidir. Benim gözlemlediðim kadarýyla Ak Parti tabaný bu konuda nettir. Türkiye böyle bir adýmý atmak zorunda býrakýlmýþtýr düþüncesindedirler. HDP tabanýnýn tavrý malum. Hüdapar’ýn da hatýrý sayýlýr bir seçmen kitlesi var. Bu kitlenin belli oranda bir yeknesaklýðý söz konusudur. Hüdapar’ýn, PKK’nin þiddetine karþý alýnan tedbirlere olumlu yaklaþtýðýný söyleyebiliriz. Ancak onlarýn da zaman zaman devlet yöneticilerin söylemlerinde belirginleþen milliyetçi dilden rahatsýz olduklarý aþikardýr. Üç partinin tabanýný esas alacak olursak Kürtlerin büyük çoðunluðu devletin varlýðýný, bekasýný koruma refleksiyle hareket etmesini anlayýþla karþýlýyor, ancak bunun milliyetçi argümanlarla belirginleþmesinden de kaygýlýdýr.
HALKLARIN ÝSRAÝL KARÞITLIÐI VAROLUÞSAL BÝR DUYGU
ABD, Rusya, Ýran, Ýsrail baþta olmak üzere bölgede plan içinde olan devletlerin bölgede yapýp ettiklerine bakýþ da bu minvalde midir?
Dediðim gibi ABD Kürtlerin karakaþýna kara gözüne hayran deðildir. Bölemediði büyük güç Türkiye’yi meþgul etmek derdinde Amerika çünkü ümmet ve anasýr-ý Ýslam kardeþliði perspektifinde büyüyen Türkiye Ýsrail’i kaygýlandýrmaktadýr. Rusya’nýn da Sovyetler sonrasý toparlanma sürecinde bir mevzi kazanma, bölgede etkin olma çabasý içinde olduðu görülmektedir. Ýsrail’e gelince, doðal olarak bölgedeki her çatýþmadan memnun olur. Ýsrail’in beka sorunu var. Devletler bazýnda bir sorun yaþamasa ve hatta son zamanlarda anlayýþla karþýlansa da halklar için ayný þeyi söyleyemeyiz. Halklarýn Ýsrail karþýtlýðý varoluþsal bir duygudur. Ýsrail, Müslüman halklar açýsýnda yabancý bir unsurdur ve er ya da geç vücuttan atýlacak istenmeyen bir maddedir. Bunu Ýsrail de biliyor. Bu yüzden bölge devletlerinin politikalarý sonucu en sonunda halklara da yansýyan çatýþmalar kendisi açýsýndan bir rahatlama getireceðinin bilincindedir. Ýran, ümmet perspektifiyle gerçekleþen Ýslam devriminin sinerjisiyle bölge halklarýný bütünleþtirici bir rol oynayacak iken bölgesel sorunlarda taraf olmayý yeðleyen bir siyasete evrildi. Bu yüzden bölgenin büyük ve köklü bir gücü olarak kardeþlik ruhunu pekiþtirme rolünden alabildiðine uzak görünüyor. Ýran politikalarý, Ýran açýsýndan mevzii kazanç gibi belirginleþse de gelecek vadetmiyor.
SÝLAHIN GERÝ TEPMEMESÝ ÝÇÝN OMZUMUZ SAÐLAM OLMALI
Ben þu “Türkiye haklý ama kullanýlan dile dikkat edilmeli” uyarýnýza dönmek istiyorum. Türkiye baþýndan itibaren etnik mezhebi bir sebeple deðil terörü temizlemek için bu operasyonlarý yaptýðý ilan etti. Kürtlere deðil PKK’ya izin vermeyeceðini açýkladý. Defalarca söyledi bunu ve fiili de ortada. Bu açýklamalarda yahut iþin yürüyüþünde noksan kalan ya da Kürtler nezdinde manipülasyona açýk olan, Kürtleri incitebilecek herhangi bir þey var mý dikkat çekmek istediðiniz?
Silah kullananlar bilir. Silahlarýn geri tepmesi var. Mesela bir tüfekle ateþ ediyorsanýz, dipçiðini omuzunuza saðlam bir þekilde yerleþtirmeniz gerekir, geri tepmesinin etkisini azaltmak için. Aksi takdirde düþmaný vurayým derken kendinizi yaralayabilirsiniz, omuzunuzun kýrýlmasý bile mümkündür. Savaþ da genel itibariyle týpký bir silah gibi geri tepmelidir. Sýnýrlarýnýzýn ötesinde bir düþmana niþan almýþsanýz, sýnýrlarýnýzýn içindeki halkýnýzý saðlam tutmanýz gerekir, savaþýn geri tepme mekanizmasýnýn onlarý yaralamamasýný garantiye almanýz gerekir. Savaþ neticede bir gün sona erer, ama etkileri yüz yýllarý bulabilir. Meydana gelen maddi yýkýmlar telafi edilir, can kayýplarý unutulur ve fakat sosyal tahribatý bir kartopu gibi nesilden nesile büyütülerek aktarýlýr. Sýrplar hala Kosova’yý, Ýranlýlar Çaldýran’ý unutmuyorlar. Ermeniler 1915 olaylarýna çakýlýp kalmýþlar. Biz de Viyana bozgununu unutamýyoruz. Bunlar savaþlarýn geri tepme mekanizmalarýnýn verdiði zayiatlardýr. Sel gider kum kalýr. Afrin savaþý þu veya bu þekilde biter, biz Türkler ve Kürtler baþ baþa kalýrýz. Türkiye bunu hesap etmeli, üsluba dikkat etmeli. Kýlýç yarasý geçer dil yarasý geçmez. Sahada PKK/PYD ile Kürtleri ayýrt ettiðimiz gibi dilde de özenli bir þekilde ayýrt etmeliyiz. Dört bir yandan kuþatýlýp beka sorunu yaþamamýz için yoðun bir çaba varken bizim Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi bir lüksümüz yoktur. Biz bu ümmetin umudu olma iddiasýnda iken bu umudun omurgasý olan içeriyi zedelememeliyiz.
TÜRKLERLE KÜRTLERÝN ÝTTÝFAKI HEM KARDEÞLÝÐÝ HEM DEVLETÝ BÜYÜTTÜ
PKK-PYD Rusya’nýn, ABD’nin kendilerini sattýðýný söylüyor. Daha önce de referandum için azmettirilen Barzani cephesinden benzeri bir nida yükselmiþti. Nedir bu satýlmaya müsait olma hali?
Bu baðlamda Kürt tarihi iki kýsma ayrýlýr: birincisi, ümmet kardeþliði çerçevesinde Türkler, Araplar gibi Müslüman milletlerle kurulan ittifaklar dönemi. Tam bir kazanç ve bereket dönemidir. Kürt edebiyatý, Kürt dili bu dönemlerde geliþmiþtir. Kürtlerin ve tüm ümmetin medarý iftiharý “Þarkýn sevgili sultaný” Selahaddin, Türkmen Nureddin Zengi ile kurulan ittifakýn ortaya çýkardýðý bir kahramandýr. Kudüs’ün fatihidir. Bu tarihsel dönemde ne aldatma var ne aldatýlma. Birlikte ve kardeþçe büyüme var. Yavuz Sultan Selim ile Ýdris-i Bitlisi þahsýnda kurulan o görkemli ittifak da öyle. Her bakýmdan bereketli olmuþtur. Hilafetin Ýstanbul’a getirilmesinin tohumlarý bu ittifakla atýlmýþtý. Birinci dünya savaþýnda, özellikle Kurtuluþ Savaþýnda ordu batýda savaþýrken Kürt Hamidiye alaylarýnýn da doðuda savaþmasý ve o muhteþem kurtuluþu gerçekleþtirmesi bu ittifakýn, beraberliðin sonucudur. Ordu Ýzmir’de düþmaný denize dökerken Kürtler de Urfa’da, Antep’te, Maraþ’ta… düþmana karþý sivil halk direniþlerinin destanlarýný yazýyorlardý.
EMPERYALÝSTLERLE ÝTTÝFAK KURAN KÜRTLER HEP ALDATILDI, HÜSRANA UÐRADI
Kürt tarihinin ikinci kýsým nedir?
Ýkinci kýsým ise bazý Kürt lider ve örgütlerinin Ruslarla, Amerikalýlarla, Ýngilizlerle, kýsacasý emperyalistlerle kurduklarý ittifaklar tarihidir. Bu ise kelimenin tam anlamýyla Kürtler açýsýndan bir aldatýlma, hezimete uðrama tarihidir. Mehabad Kürt Cumhuriyetini kuran Kadý Muhammed’in Ruslar tarafýndan aldatýlmasý, yüz üstü býrakýlmasý. Ondan önce Þeyh Ubeydullah Nehri’nin yine Ruslar tarafýndan yüz üstü býrakýlmasý. Mela Mustafa Barzani’nin hem Ruslar hem de Amerikalýlar tarafýndan aldatýlmasý. En son örnek de Irak Kürdistan’ýnda referandum yapan Mesud Barzani’nin ABD tarafýndan yüz üstü býrakýlmasý… Bu hezimetler ve aldatýlma tarihinin çarpýcý örnekleridir. Bu gün ABD tarafýndan sýrtý sývazlanan, silahlandýrýlan PYD’nin Afrin’de hem Ruslar hem de ABD tarafýndan ortada býrakýlmasý da buna örnektir. Yine bundan önce PKK lideri Abdullah Öcalan’ýn teslim edilme süreci de yeterince açýklayýcý bir örnektir. Buna bakarak diyebiliriz ki Kürtlerin eðilimi ile özellikle modern zamanlarda onlarý temsil etme iddiasýyla ortaya çýkan örgütlerin eðilimi hep farklý yönlere olmuþtur. Halkýn eðilimi diðer Müslüman halklarla birlikte olma þeklinde temayüz etmiþ ve bundan Kürtler sürekli kazançlý çýkmýþtýr. Ama onlarý temsilen ortaya çýkan örgütlerin emperyalistlere duyduklarý derin aþk hep Kürtlere hüsran getirmiþtir. Türkiye Kürtler adýna ortaya çýkan bu emperyalist aþýðý haksýz temsilleri bertaraf edebilirse Kürtler de bu travmatik aldatýlma sendromundan kurtulabilirler.
KÜRTLERÝN TÜRK SOLU TARAFINDAN ALDATILMA TARÝHÝ SON BULDU
2013 yazýndan, Gezi’den bu yana Kürtler Türkiye’ye karþý her tür oluþumun, giriþimin içinde olmaya davet edildiler, azmettirildiler, motive ettirildiler ve onlara kilit roller yazýldý hep. Bazý Kürtler bazen icabet etti de buna. Kürtler bu davetin kerametini, nereden icap ettiðini nasýl deðerlendiriyor?
Türk solunun devrim fantezilerinde Kürtleri kara gücü gibi kullanma eðilimi küresel ölçekte Kürtleri kullanýp sonra yüz üstü býrakma þeklindeki emperyalist politikanýn içerideki yansýmasýdýr. Bazý Kürtlerin sol ile beraber hareket etme tarihi de bir aldatýlma tarihidir. Gezi’de ve daha önce on iki eylül öncesi sað sol çatýþmalarýnda faturayý hep Kürt gençleri ödemiþtir. Diyarbekir ceza evinde Kürt gençlerinin yaþadýðý cehennem sol ile hareket etmenin neticesinde uðradýklarý bir dehþettir. Gezi olaylarýnda Kürtlerin istenen düzeyde katýlým göstermemesi Kürtlerin içeride sahnelenen bu aldatma oyununa gelmemeye baþladýklarýný gösterdi. Ondan sonra yine Türk solunun devrim fantezilerinden biri olan hendek tuzaðýna düþmemeleri de artýk bu konuda bir bilinç düzeyine ulaþtýklarýný gösteriyordu. Türkiye eðer bu saðlýklý adýmlarýný yukarýda iþaret ettiðim milliyetçi söylemlere kurban etmese köpüðün altýnda derin derin akan doðal Kürt bilincini her zaman yanýnda hissedecektir. Bana göre Kürtlerin Türk solu tarafýndan aldatýlma tarihi sona ermiþtir. Önemli olan devletin Kürtlere bu memleketin sahibi olduklarýný hissettirmesidir. O zaman dýþ Kürtler açýsýndan da aldatýlma tarihi son bulacaktýr.
PKK KÜRTLERÝN EVÝNÝ BAÞINA YIKTI
Bin yýllýk ortak tarihi var Türklerle Kürtlerin. Ve söylediðiniz gibi tarihin en kritik evrelerinde hep beraber hareket ederek aþtýlar o virajlarý Kürtler ve Türkler. Þimdi olanlara bakýn. Bazý Kürtler okyanus ötesinden gelip kendilerini sahaya sürerek bin yýllýk kader ortaðýný öldürmesi için kulaðýna fýsýldayan emperyaliste neden kanar?
Baas rejimlerinin ve Türkiye’de tek parti rejiminin Kürtlerin varlýðýna kast eden ýrkçý uygulamalarý Kürtleri yýlana sarýlma durumuna getirmiþti. Çaresizliktendi bu tercih. Ama þimdi Türkiye deðiþen ve dönüþen yeni yüzüyle Kürtlere bir alternatif sunuyor. Birlikte ve kardeþçe büyüme. Bence Kürtler bunun farkýna vardýlar. Emperyalistlerin dýþarýdan ve Türk solunun içeriden yeniden savaþ kýþkýrtýcýlýðý yapmasý Kürtlerin eskisi gibi bir araç olarak kullanýlmasýnýn devam etmesi içindir.
Kürtler, Türk solunun akýl hocalýðý yaptýðý örgütün kendilerine ölüm ve yýkýmdan baþka bir þey getirmediðini gördüler. Elli bine yakýn Kürt çocuðu daðlarda hayatýný kaybetti. Kürt köyleri yakýldý, daðlarý bombalarýn hedefi oldu. Hendek belasýyla evleri baþlarýna yýkýldý. Kürtlerin elde ettiði hiçbir kazanç olmadý. Ölümden baþka. Ýç ve dýþ Kürtler üzerindeki sol ve emperyalist vesayetin kýrýlmasý Türkiye’nin elindedir. Aslýnda Türkiye emperyalizimle savaþýnda yeni bir sürecin eþeðindedir.
DÝRENÝÞ DÖNEMÝ BÝTTÝ, ÞÝMDÝ MUKAVEMET SONRA TAARUZ
Nasýl?
Þöyle ki: Birinci Dünya Savaþý ve ondan sonraki Kurtuluþ Savaþý bizim açýmýzdan bir direniþti. Varlýðýmýzý koruma amaçlýydý. Bu süreçte Türk ve Kürt ana gövdesinin bir arada kalmasýný saðladýk. Batý Trakya Türklerinin, Suriye ve Irak Türkmenlerinin, ayrýca Irak ve Suriye Kürdistanlarýndaki Kürtlerin dýþarýda kalmasýna raðmen bu büyük bir baþarýydý. Son yirmi senede direniþ sürecini geride býraktýk. Kemalist vesayeti ve Kürtler üzerindeki Stalinist örgüt vesayetini bitirmekle artýk mukavemet aþamasýna girmiþ bulunuyoruz. Direniþ ve mukavemet arasýnda önemli bir fark var. Direnen taraf alta düþmüþtür, varlýðýný korumak için çýrpýnmaktadýr. Mukavemet ise ayakta olan iki tarafýn didiþmesidir. Direniþten daha üst bir aþamadýr. Biz direniþ aþamasýnda Kürtlerle Türkleri bir arada tuttuk. Mukavemet aþamasýnda ise Kürt ve Türk kardeþliðini pratikte pekiþtirerek direniþ sürecinde savunamadýðýmýz kurumlarýn avdetini saðlamalýyýz. Bundan sonra ise taarruz aþamasý geliyor. Bu da Yavuz-Ýdris-i Bitlisi sürecinin bugüne uyarlanmasý ve ümmetin birliðinin saðlanmasýdýr. Bunun için tarihsel örnekte olduðu gibi sýnýrlarýn deðiþmesi þart deðildir. Mukavemet sürecinin en önemli özelliði askeri, siyasal ve düþünsel enerjinin içeride tüketilmesinin son bulmasýdýr. Himmetin yükseltilmesidir. Bu yüzden direniþ döneminin slogan ve kavramlarýný artýk bir kenara býrakmalý ve taarruz sürecine bir an önce geçmek için mukavemet sürecinin düþünsel kavramlarýný tedavüle sokmamýz gerekir. Milliyetçilik bu döneme özgü bir söylem asla deðildir. Kürdün kendini dýþlanmýþ hissettiði her söylem mukavemeti zayýflatýr. Kürdün kendisini de içkin hissettiði bir kavram dünyasý üretmeliyiz. Türkiye’nin mukavemeti kazanmasý Kürdün onun yanýnda olmasýyla mümkündür. Direniþi Kürdün desteðiyle kazanmasý gibi.