Cumhurbaþkaný Erdoðan'ý siyasete atýldýðý o ilk yýllardan beri tanýyanlarýn hep söyleyegeldiði bir þey vardýr. Derler ki "insanlarla kurduðu iletiþimin sahiciliði, siyaseti Hakk'a ve halka hizmet için yapmaktaki samimiyeti ve çalýþkanlýðý daha o günlerden onun büyük siyaset ve devlet adamý olacaðýnýn iþaretiydi". Sonraki yýllarda tanýyanlar, baþarýlarýný takip edenler de ayný kanaatte buluþtu. Karþýlaþtýðý zorluklarý aþarken gösterdiði refleksler, halkýyla bütünleþmesi ve ön açýcýlýðý onu sadece Türkiye için deðil bölge ve dünya için de benzersiz bir noktaya taþýdý. Avrupa lidersiz kalýrken, pek çok ülkede akli ve vicdani yetileri yeterli olmayan isimler devlet yönetirken Erdoðan'ýn varlýðý Türkiye'nin en büyük avantajýna dönüþtü.
Hakkýnda çok sayýda kitap da yazýldý. Ancak Doç. Dr. Yalçýn Akdoðan'ýn Erdoðan'ý siyasetin ve siyaset biliminin kesiþtiði noktada hem teorik hem pratik bir ölçüye vurarak anlatan kitabý "Lider" diðerlerinden ayrýlýyor. Uzun yýllar boyu Erdoðan'ýn çok yakýnýnda çalýþan ve 64. Hükümette Baþbakan Yardýmcýlýðý yapan Ankara Milletvekili Akdoðan ile Lider'i konuþtuk.
***
Akademisyen bir siyasetçi olarak Türkiye siyaseti üzerine düþünüyor ve hem teorik hem pratik alan üzerine yazýyorsunuz. “Lider” iki alanýn kesiþme noktasý sanki. Kitabýn hikayesiyle baþlamak isterim. Fikir ne zaman doðdu? Tetikleyen bir olay, durum var mýydý, neydi?
Siyaset bilimci bir siyasetçi olarak deðer, fikir, felsefe, teori boyutunun sürekli canlý tutulmasý gerektiðine inanýyorum. Bir süredir tarihte gördüðümüz siyasetnamelerin nasýl sonraki çaðlara ahlaki öðretiler ve nasihatler sunduðu üzerinde çalýþýyordum. Kutadgubilig’den Nizamülmülk’ün Siyasetnamesine, Kabusname’den Koçibey’in Risalelerine kadar birçok eser, yaþanýlan zamandaki liderlere tavsiyeler içermekle birlikte bugün bizlerin ders aldýðýmýz metinlere dönüþmüþ durumdalar. Batýlý, doðulu ve Ýslami kaynaklarýn siyasetin amacýný ve liderin özelliklerini nasýl ortaya koyduðunu ele alarak Recep Tayyip Erdoðan üzerinden bir okuma yapmaya çalýþtým. Erdoðan bu tarihi müktesebat üzerinde nerede, nasýl konumlandýrýlabilir? Buna þu açýdan da ihtiyaç var: Bir süredir Erdoðan üzerinden bir Türkiye düþmanlýðý yapýlýyor ve Cumhurbaþkanýmýz hakkýnda içeride ve dýþarýda büyük bir karalama kampanyasý var. Erdoðan bugün dünyanýn en çok ismini bildiði liderlerden biri… Ama bu ismin altýný kara kampanyayla negatif þekilde doldurmaya çalýþan odaklar var. Bunlara karþý Erdoðan’ýn dünyaya doðru bir þekilde anlatýlabilmesi de önem taþýyor.
ALMANYA’NIN LÝDER’E ÝHTÝYACI VAR
O halde kitap farklý dillere de çevrilecek?
Evet, Ýngilizce’ye çevrildi, þu an Arapça’ya çevriliyor, zaman içinde Almanca, Rusça ve Çince’ye çevrilecek… Son günlerdeki hadiselere bakýnca Alman yönetiminin de ihtiyacý olduðu anlaþýlýyor! AB’nin en önemli ülkesi olan Almanya’nýn bu derece hazýmsýzlýk içine girerek yasakçý uygulamalar sergilemesi, Birliðin geleceði açýsýndan büyük bir tehlikedir.
MODERN BÝR SÝYASETNAME
Erdoðan üzerine daha önce de kitaplar yazýldý. Lider’i onlardan ayýran nedir?
Siyasetçilerin hayat hikayelerini veya siyasi partileri/akýmlarý anlatan kitaplar var. Bu kitap bir nevi modern bir siyasetname gibi… Teoriden kalkarak bir lider profili ortaya konuluyor, hem mevcut liderin resmedilmesi, hem de siyaset yapanlara teorik bir çerçeve sunulmasý…
Sadece liderin fotoðrafýný çekmiyorsunuz yani?
Tayyip Erdoðan örnekliði üzerinden teorik çerçeveyi ele alýyorum… Sadece bir tasvir deðil, ayný zamanda sonraki kuþaklara ve siyasetin içinde olan gençlere bir telkin ve tavsiye boyutu da var. Daha önce Tarihe Düþülen Notlar þeklinde Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn belli dönemlerini anlatan kitaplarým çýkmýþtý. AB Zirvesi veya Cumhurbaþkanlýðý süreci gibi kritik dönemlerde yaþananlarý günlük gibi aktaran kitaplardý bunlar… AK Parti’nin siyasi kimliðini ve ideolojisini ele alan çalýþmalarým da olmuþtu. Bu kitap bir hayat hikâyesi kitabý veya bir ideolojiyi analiz eden bir kitap deðil… Ama siyasetin içinde olan herkese hem liderlik boyutuyla hem de amaç ve hedefler boyutuyla önemli açýklamalar getiriyor. Kitabýn magazin boyutundan ziyade deðer ve felsefe boyutu daha ön planda…
ÝNANMADIÐIM TEK CÜMLE YOK
Kitabýn giriþinde Lider’le kendi durumunuz üzerinden bir tür iliþki koordinatý veriyor ve “sübjektiflik eleþtirilerini baþtan kabul ediyorum” diyorsunuz. Bu sübjektif durum, kitabýn öznesine objektif bir gözle bakmaya engel midir? Liderle bu mesafede çalýþmamýþ birinin görmezse yazamayacaðý bir alaný açýða çýkarmak ve deðerlendirmek için bilakis gerekli deðil midir bu yakýnlýk?
Siyasetnameler yazýldýðý dönemde benzer eleþtirilere maruz kalmýþ… Sipariþ olarak yazdýrýldýðý, lideri övdüðü vs… Oysa bugün biz bu eserleri önemli ahlaki öðretiler ve teorik metinler olarak okuyoruz. Ben kitapta inanmadýðým tek bir cümle bile yazmadým. Lider özelliklerini baþlýk olarak sýralamak bir anlam ifade etmez, o özelliklerin yanýna somut örneklikler koymak gerekir. Kitapta verdiðim tüm örnekler ve analizler Erdoðan’a yönelik objektif tespitlerimi içeriyor. Benim anlattýklarýmda bir mübalaða olduðunu düþünmüyorum, haa baþkalarý baþka analizler yapabilir o da onlarýn meselesi… Liderlerle ilgili kitaplarý yazanlar genelde lidere yakýn kiþiler olmuþtur. O yakýnlýk olmadan doðru ve ayrýntýlý fotoðraf çekmek mümkün olmuyor, önemli olan yakýnlýðýn samimi ve dürüst bir þekilde aktarýma zarar vermemesi… Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn böyle bir talebi de, müdahalesi de, yönlendirmesi de olmadý. Büyük bir lidere büyük lider demek birilerini rahatsýz ediyor olabilir, ne yapalým girdiði her seçimi kazanan, halkýn seçtiði ilk cumhurbaþkaný olan, halký tanklarýn önüne çýkarýp darbeyi engelleyen, her türlü meydan okuma ve saldýrýya göðüs geren, kendi siyasi hareketini kurarak milyonlarý peþinden sürükleyen bir kiþiye büyük lider denilmez de ne denilir?
ERDOÐAN YAÞAYAN EFSANE
Liderleþemeyen, baþýnda bulunduðu partinin genel baþkaný sýfatýyla güdük bir siyasi kariyerle iktifa eden siyasetçiler de oldu, var bu ülkede. Nasýl bir liderlik farký var?
Farklý lider kategorileri var. Bir tanesi, kendi siyasi hareketini oluþturmak, bir yol açmaktýr. Erbakan, Türkeþ, Menderes, Özal, Demirel bu kategoridedir. Bir grup da bu hareketlerin devamýný saðlayan genel baþkanlar kategorisini oluþturur. Bunlarýn üzerinde bir de karizmatik liderler var. Atatürk ve Erdoðan gibi… Yol ve yön oluþturan, kendi ideolojisini kuran, milyonlarý peþinden sürükleyen, bir kurtarýcý ve umut olarak görülerek önemli baþarýlara imza atan, büyük badirelerden kurtulup kahramana dönüþen liderler. Erdoðan’ý farklý yönlerden eleþtirenler olabilir, ancak onlar bile ülkenin bugünkü istikrarý ve geleceði açýsýndan nasýl önemli bir anlama ve misyona sahip olduðunu görüyorlar. Erdoðan yaþayan bir efsaneye dönüþmüþ durumda…
CUMHURÝYET TARÝHÝNDE ÝLK VE TEK
Karizmatik liderliðin ispatý olarak 15 Temmuz’u mu görüyorsunuz?
Erdoðan’ýn bölgesel liderliðini ispat ettiði birçok olay vardýr. Mesela 2004 AB zirvesi… Erdoðan sergilediði liderlik sayesinde müzakere sürecini baþlatan bir performans ortaya koydu, rest çekerek istediði aldý. Daha sonraki birçok olay onun liderliðini pekiþtirdi. Gezi ve Kobani gibi sokak isyanlarýndan 17 Aralýk gibi yargý darbesine kadar birçok hadise, bildiriler, komplolar, kumpaslar… Bunlara dinebilmek kolay deðildi. Düþünün þahsýnýz ve aileniz hakkýnda tamamen uydurma ses kayýtlarý üzerinden ve devletin hukuk sistemini kullanarak saldýrý yapýlýyor. Böyle bir mekanizmaya direnmek her baba yiðidin harcý deðildir. Çelik gibi sinire, büyük bir cesarete sahip olmanýz, korkmadan ileri atýlabilmeniz, karþý hamleler yapabilmeniz gerekir. Hiçbir saldýrýda Erdoðan sinmedi, korkmadý, geri çekilmedi, teslimiyet ve acziyet sergilemedi. Dik durdu, karþý meydan okudu… 15 Temmuz ise bir milattýr. 1960’da baþlayan darbeler üzerinde Türkiye’yi dizayn eden vesayetçi yapýya karþý bir baþkaldýrýdýr. Gerçek özgürlük, baðýmsýzlýk ve demokrasi açýsýndan bir kýrýlma noktasýdýr. Diðer liderlerimiz de darbelerde sýkýntý çekti, hapis yaptý, idam edildi, ama bir liderimiz bunu tersine çevirebildi…
DERTLENMEYEN LÝDER OLAMAZ
Kitaba “yürek titremesi”, “vicdan sýzýsý” vurgusuyla baþlýyor ve Erdoðan’ýn siyaset yapmaktaki temel motivasyonu da budur, diyorsunuz. Erdoðan’ý büyük lider yapan þey “dünyanýn derdiyle dertlenme hali” midir?
Ýççatýþmalarda bombalanan, denizde boðulan, ezilen, sürülen bebekleri, çocuklarý gördüðünüz de içinizde bir isyan dalgasý, bir buðz ve öfke kabarmasý oluyorsa ileriye atýlmak, bir þeyler yapmak istersiniz. Bu sorunlarýn müsebbibi siyasetçilerdir ve siyasettir. O halde çözüm de siyasetten ve siyasetçilerin zihin ve ahlak dünyasýndan geçiyor. Dünyada yaþananlar siyasi bir krizdir ve bir liderlik buhranýna iþaret etmektedir. Erdoðan küresel düzeyde yaþanan bu zulümlere, haksýzlýklara, yalanlara dur demeye çalýþan bir siyasetçi. Dünya beþten büyüktür diyor, zalime zalim, darbeciye darbeci diyor, Medeniyetler Ýttifaký arayýþýyla kültürler arasýndaki fay hatlarýnýn kýrýlmasýný engellemeye gayret ediyor. Somali’de açlýktan ölen veya Akdeniz’de boðulan çocuklarý dert edinen, ama gerçekten dert edinerek bir þeyler yapmaya çalýþan kaç tane lider var? Erdoðan’ýn bölge halklarýný etkileyen özelliði sergilediði ahlaki duruþtur.
RAKÝPLERÝ KÜÇÜK AMA DÜÞMANLARI BÜYÜK
Siyaset geçmiþi olmayan rahmetli Özal darbe dönemi sonrasýnda siyasete atýldý ve yerleþik siyasetçilerden ve siyasetlerden yalýtýlmýþ bir alanda siyaset yaptý, büyük bir iz býrakmayý baþardý. Erdoðan’ýn önce parti baþkaný ve baþbakan sonra cumhurbaþkaný olduðu dönemde o geniþ zaman diliminde ise ona rakip olabilecek, onunla yarýþabilecek kalibrede bir isim-lider çýkmadý-olmadý-yetiþmedi. Rakipsiz olmak nasýl etkiledi Erdoðan’ýn liderlik sürecini? Ýþini mi kolaylaþtýrdý?
Erdoðan liderliðinin büyüklüðü, rakiplerinin küçüklüðünden kaynaklanmýyor, maruz kaldýðý saldýrýlarýn büyüklüðünden ve kaydettiði baþarýlarýn ihtiþamýndan kaynaklanýyor. Düþmanlarý büyük, oynanan oyun büyük, geçtiði sýnamalar büyük, ama sergilediði liderlikte o oranda büyük…
Erdoðan sadece mevcut rakiplerini yenmiyor, geçmiþ liderleri de aþan bir liderlik sergiliyor. Erbakan Hoca’ya karþý, onun Milli Görüþ hareketine karþý yeni bir siyasi kulvar oluþturabilmek kolay bir iþ midir? Merkez siyaseti dönüþtürmek, ANAP ve DYP’nin alanýný yeniden kodlamak basit bir iþ midir?
NASIL LÝDER OLDU?
Liderlik çalýþarak, kurgulanarak, akýl transferiyle olmuyor kuþkusuz. Lider Erdoðan profilindeki “cevher” ile “profesyonel katký” oranýný-iliþkisini nasýl ifade edersiniz?
Eðitimle ve çalýþarak lider olunur mu olunmaz mý tartýþýlýr durur. Benim gördüðüm çalýþmadan lider olunmuyor. Ýnsanýn doðuþtan sahip olduðu belli özellikler elbette büyük önem taþýyor. Ýnsanýn karþýsýna çýkan imkân ve fýrsatlarý deðerlendirmesi, risk ve meydan okumalarla baþ edebilmesi, süreç içinde kendisini geliþtirmesi ve donatmasý… Bunlarýn hepsi pay sahibi… Allah’ýn lütfu ise hepsinin üzerinde pay sahibi… Tayyip Erdoðan önemli kiþilik özelliklerine ve yeteneklere sahip birisi, ama ayný zamanda potansiyelinin çok üzerinde performans ortaya koyabilen de birisi… Çok kabiliyetli çok etkisiz ve verimsiz kiþiler vardýr. Erdoðan bir dava adamý, kendisini belli deðer ve ilkeler üzerinden bir hedefe adamýþ ve doðru bildiði yolda halkýyla birlikte yol yürüyor…
ADALET ÇAÐRICISI
Nedir bu hedef?
Kitapta siyasetnameleri iþlerken siyasetin amacý nedir analizi de yapýyorum. Kimi hazzý, mutluluðu, ortak iyiyi öne çýkarýr; kimi refah, esenlik, huzur, güvenlik gibi kavramlarý; kimi de adalet, hak, özgürlük gibi deðerleri. Her ideoloji, dünya görüþü, felsefi akým ayrý bir amacý ve hedefi öne çýkarýr. Erdoðan, adalet ve hakkaniyet üzerine bir dünya kurmayý önemser. Amaç, hem insanýn mutluluðu, huzur ve refahýdýr (ki partinin kalkýnmacý yaklaþýmý bunu yansýtýr), hem ortak iyi, adalet ve hakkaniyet gibi deðerleri ihya etmektir. Zulme, haksýzlýða, eþitsizliðe, ayrýmcýlýða direnmek siyasetin temel misyonu olmak durumundadýr. Erdoðan’ýn dünyaya bir adalet çaðrýsý yaptýðýný görüyoruz.
HALK GÜVENMESE ONU DÝNLER MÝ?
Erdoðan siyasetinin belirleyici noktalarýndan biridir dönüþtürücü gücü. Toplumla etkileþime giriyor, deðiþiyor ve deðiþtiriyor…
Toplumla hemhal olmak, özdeþleþmek ayrý bir meziyet… Erdoðan hem halkýn hissiyatýna göre siyasetini þekillendiriyor, hem de toplumu da gerektiðinde bir yere taþýyabiliyor, dönüþtürüyor. Eðer Türkiye son 15 yýlda çok büyük reformlarý hayata geçirdiyse bunun temel sebebi Erdoðan’ýn topluma aþýladýðý güven hissidir. Erdoðan sosyal evren ile siyasi evren arasýnda adeta bir baþmüzakereci gibi rol oynuyor, kimi zaman kavramlarý yeniden kodluyor, kimi zaman yeni anlayýþlar ve kabuller oluþmasýna zemin hazýrlýyor. Erdoðan kadar toplumsal etki gücü olan bir lider dünya genelinde var mý acaba? Sigarayý býrakma kampanyasýndan ‘haydi kýzlar okula’ kampanyasýna kadar, üç çocuktan döviz bozdurmaya kadar seferberlik baþlatabilmek ve netice almak büyük bir iþtir. Halk güvenmese onu dinler mi?
ERDOÐAN OLMASA SÝSTEM ÇÖKER
Bu kadar güçlü olan bir lidere yeni yetkiler aktarýlýyor deniyor?
Bakýnýz, bu güç toplumsal bir güçtür. Siyasi güç, toplumsal kabulle oluþur. Erdoðan bugün halkýn sevgisiyle büyük bir siyasi güce sahiptir. Halký tanklarýn önüne çýkaran yetki deðil, bu sevgi baðýdýr. Erdoðan siyasi yasaklýyken de ülke gündemini belirliyordu. Ayný yetkilere sahip hiçbir siyasetçi Erdoðan’ýn baþardýklarýný baþaramadý.
Erdoðan’dan sonra ne olacaðý kaygýsý yersiz mi diyorsunuz?
Bence esas soru þu: Bu sistem Erdoðan’sýz yürür mü? Erdoðan olmasa bu sistem çoktan çöktü, tükendi.
MUHALEFET KENDÝ DERDÝNE YANSIN
Özellikle cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemi referandum sürecinde Erdoðan da, AK Parti de “düzenleme Erdoðan sonrasý için” diyor… Türkiye’nin meselelerini þahsi meselesi haline getirmiþ bir lider olarak faniliðine, kendisinden sonrasýna sýkça vurgu da yapýyor. Soru þu; Erdoðan parti içinde, yakýn çevresinde lider adaylarý yetiþtiriyor mu?
Bir liderin baþarýsý kendisinden sonraki sürecin saðlýklý geçmesini de saðlayabilmesidir. Erdoðan partinin baþýndan ayrýldý Cumhurbaþkaný oldu, ama partisi baþarýlý bir þekilde yoluna devam ediyor, önemli deðiþiklikler yapabiliyor. Bu, Erdoðan’ýn liderlik baþarýsýdýr. Elbette bunda Türkiye’nin lideri olarak sürecin parçasý olmasýnýn da bir payý var. Bu hareketin çok önemli meziyetlere sahip kadrolarý vardýr ama doðal lideri Erdoðan’dýr. Muhalefet bunu dert edeceðine kendi durumunu dert etmelidir…
KARÞITLARI LÝDERLÝÐÝNE NE KATTI?
Erdoðan’ýn seveni inananý çok ama sevmeyeni, karþýtý da var. Onlarla empati ve iletiþim iliþkisini kesmediðini zafer akþamlarý yaptýðý balkon konuþmalarýný hatýrlatarak vurguluyorsunuz. Karþýtlarýnýn Erdoðan’ýn liderliðine katkýsý nedir?
Erdoðan’ýn büyüklüðü rakiplerinin küçüklüðünden gelmiyor, karþýlaþtýðý zorluklarýn büyüklüðünden ve elde ettiði baþarýlarýn büyüklüðünden geliyor. Erdoðan’ýn tarzýný eleþtirenler þunu gözardý etmemeli: Siyaset literatürüne balkon konuþmasýný da, Yeni Kapý Ruhunu da, yeni sayfa açmak ve helalleþmeyi de Erdoðan kazandýrdý. Erdoðan toplumu kucaklamasa ve her kesimle empati yapmasaydý oyunu sürekli büyütemezdi.
50+1 SÝYASÝ UZLAÞI DEMEK
Referanduma gidiyoruz. Deðiþiklik kabul edilirse artýk bu ülkede halkýn asgari yüzde 50+1’nin rýzasýný, oyunu almayý baþaramayan hiç kimse cumhurbaþkaný seçilemeyecek. Siyasi yelpazenin merkezini dolduracak cesamete sahip olmaksa güçlü liderliði gerektiriyor. Türkiye’de halihazýrda o güçte ikinci bir isim görünmüyor. Parti liderlerinin yarýþmaktan çekindiðini ve siyaset dýþý bir isim etrafýnda yapay bir ittifak kurulduðunu görmüþtük, o da en fazla yüzde 35’leri görmüþtü. Sorum þu: Lidersizlik bir sorun mudur, bir süre sonra bir sistem sorunu haline gelebilir mi? “Ya Erdoðan’dan sonra” yani?
Yüzde 51’e ulaþmak demek, her daim uzlaþý arayýþý içinde olmak demektir. Bu seçim öncesi için de geçerli, ülkeyi yönetirken de geçerli. Örneðin þuan önemli bir deðiþiklik yapýyoruz, tek baþýmýza mý yapýyoruz, hayýr MHP ile uzlaþarak, bir ortak zemin bularak yapabiliyoruz. Seçilecek Cumhurbaþkaný da partiler düzeyinde olmasa bile toplumsal kesimler katmanýnda bu arayýþý sürekli canlý tutmak zorunda olacaktýr.