Çolak, modern bilimsel eczacýlýðýn kuruluþunun 178. yýlý dolayýsýyla bir otelde düzenlenen basýn toplantýsýnda, saðlýk gündemine iliþkin deðerlendirmelerde bulundu.Uygulamaya 2003 yýlýnda konulan Saðlýkta Dönüþüm Programý'nýn ikinci fazýna geçildiðini ifade eden Çolak, ulusal saðlýk politikasý kapsamýnda yerli ilaç üretimine aðýrlýk verilmesi gerektiðini söyledi.Son 15 yýlda Türkiye'de ithal ilaç-yerli ilaç dengesinin ithal ilaçlar lehine bozulduðunu belirten Çolak, "2002'de Türkiye'de ilaç pazarýnýn deðersel büyüklüðü yüzde 66 yerli ilaç lehine iken, 2016'da bu oran yüzde 42'lere kadar geriledi. Ýlaç tüketiminin yüzde 57-58'i deðer bazýnda ithal ilaçtan karþýlanýr hale geldi. Kutu bazýnda 2002'de imal ilaçlarýn oraný yüzde 77, 2008'de yüzde 79 iken, 2009'dan sonra gerileyerek yüzde 74'lere düþtü.
Katma deðeri yüksek, biyoteknolojik ve nanoteknoljik ilaç üretimine ve yeni moleküller geliþtirmeye aðýrlýk verilmeli, bunun için mutlaka ilaç Ar-Ge'sine yapýlan yatýrýmlar artýrýlmalý." diye konuþtu.- "Hastanelerin kapatýlmasýndan vazgeçilmeli"Þehir hastaneleri aracýlýðýyla hastalarýn tam teþekküllü modern saðlýk komplekslerinde hizmet almasýnýn, vatandaþlarýn saðlýðý açýsýndan doðru bir yaklaþým olduðunu vurgulayan Çolak, "Türkiye'de kiþi baþýna düþen yatak sayýsý OECD ortalamasýnýn altýnda iken, var olan hastanelerin kapatýlmasýndan vazgeçilmelidir.
Bu anlamda þehir hastaneleri gelecekteki saðlýk ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý ve hasta baþýna düþen yatak sayýsýnýn artýrýlmasý için bir önlem olarak düþünülmelidir." dedi.TEB Baþkaný Çolak, þehir hastanelerinin içinde eczane açýlmamasýnýn eczacýlar açýsýndan oldukça memnuniyet verici olduðunu ifade ederek, sözlerini þöyle sürdürdü:"Ancak mevcut durumda, þehir içindeki hastaneler kapandýðý ve þehir hastanesinin etrafýndaki arsalar da çoktan kapatýldýðý için hastane karþýsý eczaneler, ciddi bir ekonomik çöküþü ya da eczane göçü olgusu ile karþý karþýya kalmaktadýr. Bu hastaneler açýlmadan önce ilaç hizmetinin kesintisizliðini de asla göz ardý etmeden, mevcut eczanelerin varlýklarýný sürdürebilmesini saðlayacak, hastanenin büyüklüðüne paralel biçimde etrafýnda açýlacak yeni eczaneler için altyapý oluþturacak, kamusal saðlýk hizmeti sunan eczanelerin yüksek rant ve ihalelere kurban edilmesini önleyecek bir planlama yapýlmalý."
"Kontenjanlar azaltýlmalý"
Türkiye'de 2000'li yýllardan itibaren eczacýlýk fakültelerinin sayýsýnýn hýzlý bir þekilde arttýðýný aktaran Çolak, 1970'lerden 2000'lerin baþýna kadar 7-8 olan eczacýlýk fakültesi sayýsýnýn bugün 37'ye yükseldiðini söyledi. Çolak, 2001-2002 döneminde 4 bin civarýnda eczacýlýk öðrencisi, 700 civarýnda mezun varken, bugün öðrenci sayýsýnýn 10 binlere, mezun sayýsýnýn ise bin 400'lere ulaþtýðýný söyledi.Erdoðan Çolak, "Bu kadar sayýda eczacýlýk fakültesinin varlýðýnýn istihdam edilebilirlik açýsýndan ne gibi sonuçlar doðurduðunu, doðuracaðýný dikkatle incelemek gerekir. YÖK'ü mevcut durum ve uzun vadeli projeksiyonla tutarlý bir yükseköðretim politikasý geliþtirerek, yeni eczacýlýk fakültesi açýlmasýna cevaz vermemeye ve mevcut olanlarýn kontenjanlarýný azaltmaya çaðýrýyoruz." açýklamasýnda bulundu.
Reçetesiz ilaç kategorisinin geniþletilmesi
Reçetesiz ilaç teminine iliþkin de Çolak, "Bir süredir reçetesiz ilaç kategorisindeki ilaç sayýsýnýn 87'den binli rakamlara kadar çýkartýlmasýna yönelik çalýþmalar yürütülmektedir. Reçetesiz ilaçlarýn, sýklýkla ilaçta reklam ile beraber yürüyen bir olgu olmasý, bizlerde söz konusu ilaçlarýn reklamýnýn serbest býrakýlacaðýna dair endiþeler uyandýrmaktadýr." dedi.Türkiye'de saðlýk okuryazarlýðýnýn düþük ve ekonomik kaynaklarýn da kýsýtlý olduðunu ifade eden Çolak, toplumun reçetesiz ilaçlara henüz hazýr olmadýðýný kaydetti.
Çolak, "Reçetesiz ilaç kategorisinin geniþletilmesi, kendi kendine ilaç tedavisine baþvuran kimsenin hastalýk belirtilerinin altýnda yatan ciddi durumu fark edememesi, ilaç prospektüslerini okuyamamasý veya anlayamamasý, yanlýþ ilaç kullanýmý, doz aþýmý, ilaç-ilaç etkileþimi, ilaç-besin etkileþimi, ilaç ve beraber alkol almasý halinde oluþabilecek sorunlar gibi pek çok riske gebedir." deðerlendirmesinde bulundu.Týbbi bitkisel ürünler, gýda takviyeleri ve kozmetikler gibi diðer saðlýk ürünlerinin de eczacý eliyle eczanelerden sunulmasý gerektiðinin altýný çizen Çolak, bu konuda gerekli adýmlarýn hala atýlmadýðýný öne sürdü.Çolak, "Eczane dýþýna çýkarýlan kemoterapi ilaçlarý, günübirlik olarak adlandýrýlan ilaçlar, mamalar, botoks ürünleri, aþýlar ve eklem içi sývýlarý gibi ürün kalemlerinin, yeniden eczacý eliyle, eczanelerden temin edilmesi hem halk saðlýðý risklerinin asgariye indirilmesi hem kamu ekonomisinin korunmasý açýsýndan önemlidir." diye konuþtu.
Öte yandan, Sosyal Güvenlik Kurumu ile protokol revizyonu gerçekleþtirdiklerini anýmsatan Çolak, protokol görüþmeleri sýrasýndaki olumlu yaklaþýmlarýndan ve revizyonun sorunsuz bir þekilde yapýlmasýndaki katkýlarýndan ötürü Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Mehmet Müezzinoðlu'na teþekkürlerini sundu.Müezzinoðlu'nun, Saðlýk Bakanlýðýný yürüttüðü dönemde de desteðini esirgemediðini ifade eden Çolak, "Sorunlarýmýzý ve taleplerimizi dikkatle dinleyerek problem çözücü bir rol oynadý." dedi.Çolak, protokolün hem kamu hem eczacýlar hem de halk açýsýndan en büyük kazanýmýnýn, ayaktan tedavide kullanýlan týbbi malzemelerin, eczaneler aracýlýðý ile sigorta kapsamýndaki vatandaþlara ulaþtýrýlmasý olduðunu vurguladý.