Sinüziti hafife almayın
ABONE OL

Acıbadem Adana Hastanesi KBB Uzmanı Dr. Feyha Kahya Aydoğan, yüz kemiklerinin içindeki yüz sinüslerinin üzerinde bulunan mukoza zarının iltihaplanarak sinüzite neden olduğunu belirterek, "Yeni doğmuş bir bebeğin bile çok küçük de olsa sinüsleri var. Başlangıçta bezelye büyüklüğünde olan bu boşluklar yaş ilerledikçe burnun içinden yüz ve kafatası kemiklerinin içine doğru genişliyor. Çocukluk ve genç erişkinlik çağında da büyüyerek genişlemeye devam ediyor. Sinüsler, burnun iç yüzeyini kaplayan zarın aynısı tarafından kaplanıyor. Sinüsler küçük açıklıklarla burun boşluğuna bağlanıyor ve bu bölgelerin tıkanması sinüzit ataklarının ortaya çıkmasına sebep oluyor" dedi.

NASIL KRONİK HALE GELİYOR?

Tipik akut sinüzitin, soğuk algınlığı veya alerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıktığını vurgulayan Aydoğan, "Zarlar o kadar çok şişiyor ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanıyor. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında rahat hareket edemiyor ve mukus, sinüslerin içinde birikerek basıncın artmasına neden oluyor. Hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözlerin arasında veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrı meydana gelebiliyor. Çıkışı kapalı ve mukus dolu bir sinüs, bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortam. Soğuk algınlığı normalden fazla sürer ve burun akıntısının rengi sarı-yeşile dönerse bakteriyel enfeksiyon gelişiyor. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok şiddetli olabiliyor. Baş ağrısına, göz ağrısı, halsizlik, yüksek ateş, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, ağız kokusu ve geniz akıntısı eşlik edebiliyor. Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişebiliyor" diye konuştu.

ALERJİSİ OLANLAR İÇİN TEHLİKE Mİ?

Sinüs kanallarının tıkanmasına sebep olan durumların, sinüzite zemin hazırladığını dikkat çeken Dr. Aydoğan, alerjisi olanlarda sinüzit ataklarının daha sık görülebildiğini ve alerjinin, soğuk algınlığındaki gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden olduğunu kaydetti. Dr. Aydoğan, "İyi nefes alamayan ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlarda sinüzit atakları daha sık oluşabiliyor. Burun kıkırdağı eğriliği, geniz eti ve polip gibi durumlar buna örnek olabiliyor. Sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren ve kalabalık ortamlarda bulunan kişilerde de yine sinüs enfeksiyonuna çokça rastlanıyor. Ayrıca sigara içenler de nikotinin doğal direnç mekanizmasını bozmasından dolayı daha sık sinüzit geçiriyor. Bazı sinüzit atakları ise üst dişlerdeki enfeksiyonlara bağlı olabiliyor" dedi.

SİNÜZİTİN DİĞER ORGANLARA ZARARI

Sinüzit olgularının büyük çoğunluğunun tıbbi tedaviye cevap verdiğini ve tehlikeli olmadığını bununla birlikte sinüs içindeki bir enfeksiyonun hem göze hem de beyne yayılarak tehlikeli bir durum oluşturabileceğine işaret eden Dr. Aydoğan, şöyle devam etti:

"Neyse ki enfeksiyonun göze veya beyne yayılması çok nadir. Enfeksiyonlu sinüslerden akan mukus akciğerlerde de enfeksiyona neden olabiliyor. Bunun sonucunda sinüzit, bronşit, kronik öksürük veya astımı ya azdırıyor ya da bunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Sinüzit tanısının konması ve tedavinin uygun şekilde planlanması çok önemli. Bazı durumlarda sinüslerin röntgen filminin çekilmesi gerekebiliyor. Hastalığın seyrine göre tedavide antibiyotik uygulaması veya cerrahi müdahale, hatta bazen her ikisi de gerekebiliyor. Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik sinüzit tedavisinde genellikle cerrahi müdahaleye başvuruluyor. Son yıllarda uygulanan ’Endoskopik Sinüs Cerrahisi’ bu hastalıkların çözümünde uygulanan oldukça başarılı bir teknik."

SİNÜZİTE KARŞI BU ÖNERİLERİ DİKKATE ALIN:

Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici kullanın.
Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun.
Alerjiniz varsa bunu kontrol edin.
Sigara dumanından uzak durun.
Dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın.
Enfeksiyonu olduğunu bildiğiniz insanlarla temasınızı sınırlamaya çalışın, olmuyorsa sık el yıkamak, ortak havlu kullanmamak gibi bir takım önlemler alın.
Sadece sizi muayene eden ve şikayetlerinizi bilen doktorun verdiği ilaçları kullanın.