"Mutluluk hormonu" olarak bilinen "B-endorfin"in yýkýmý sýrasýnda ortaya çýkan ve vücutta sentez edilebilmesi nedeniyle yan etkisi bulunmadýðý belirtilen Gly-Gln'in depresyon tedavisindeki etkinliðini kanýtlayan çalýþmaya "Avrupa Patenti" alýndý.
Prof. Dr. Çavun, depresyonun Dünya Saðlýk Örgütü (DSÖ) verilerine göre, büyük yýkým ve ciddi sýkýntýlar oluþturan 4. sýradaki hastalýk olduðunu söyledi. Bu rahatsýzlýðýn, DSÖ verilerine göre, 2020'de iskemik kalp hastalýklarýndan sonra en sýk yýkýma yol açacak ikinci hastalýk olarak görüldüðünü belirten Çavun, "Halen var olan tedavi seçenekleri, mevcut depresyonun hemen hemen yarýsýnda ya cevap vermiyor ya da depresyonun yeniden tekrarlanmasýna yol açýyor. O yüzden halen depresyonla ilgili etkin bir tedavi yöntemi yok. Yine mevcut ilaçlarýn ciddi yan etkilere sahip olmasý, bu ilaçlarýn kullanýmýný hekimler tarafýndan kýsýtlayan bir olgu" diye konuþtu.
VÜCUTTA VAR OLAN BÝR MOLEKÜL
Depresyon tedavisinin ciddi bir araþtýrmaya ihtiyaç duyduðunu, bu ihtiyaçtan yola çýkarak bir çalýþma yaptýklarýný anlatan Çavun, þunlarý söyledi:
"Bu çalýþma sonucunda, Glycyl-glutaminin diye bir molekül bulduk. Bu, vücutta halihazýrda var olan bir molekül. Rahatlatýcý, gevþetici hormon olarak bilinen B-endorfin'in parçalanmasýyla ortaya çýkýyor. Biz 2-3 yýl önce bunun serotonin düzeylerini artýrdýðýný bulmuþtuk. Bu buluþtan sonra 'Acaba bu serotonin düzeylerindeki artýþ, depresyon tedavisinde etkili olur mu' diye bir soru belirmiþti kafamýzda. Buna baðlý olarak bölümümüzden ekip arkadaþlarýmýzla bir takým deneyler gerçekleþtirdik. Deney hayvanlarýnda yapýlan çalýþmalar neticesinde, Glycyl-glutaminin'in etkisinin çok bariz bir þekilde depresyonu engellediðini ortaya koyduk. Bunun üzerine UÜ Teknoloji Transfer Ofisi'nin de katkýlarýyla Türkiye Patent Enstitüsüne baþvurduk ve bu giriþim olumlu olarak sonuçlandý. Ardýndan Avrupa ve Amerika'ya patent giriþiminde bulunduk. Geçtiðimiz günlerde Avrupa'dan patent onayý geldi."
KLÝNÝK DENEYLER YAPILACAK
Çavun, TÜBÝTAK'tan 370 bin liralýk proje ödeneði almaya hak kazandýklarýný dile getirerek, desteði aldýktan sonra araþtýrmanýn klinik boyutuna geçeceklerini anlattý.
Hayvanlarda yapýlan toksikolojik çalýþmalarda, molekülün tek baþýna verildiðinde herhangi bir yan etkisinin gözlenmediðini vurgulayan Çavun, "Molekülümüz endojen olduðundan yan etki potansiyelinin hiç olmadýðý veya çok çok daha az olduðu varsayýmýyla hareket ediyoruz. Klinik çalýþmalarda bunu çok daha net bir þekilde ortaya koyacaðýz" dedi.
Karþýlaþtýrmalý deneyler yapacaklarýný belirten Çavun, "Molekülün mevcut antidepresanlara göre etkisini ortaya koyacaðýz. Ardýndan etki mekanizmasýný tam olarak ortaya koyacaðýz. Ayrýca yan etki potansiyelini deðerlendireceðiz. Bu aþamayý geçtikten sonra Amerika'da devam eden patent sürecini takip edeceðiz. Son aþama da bir takým muhtemel ilaç firmalarýyla görüþme yapmamýz gerekecek" deðerlendirmesinde bulundu.
Týbbi Farmakoloji Anabilim Dalý Öðretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sertaç Yýlmaz da 6 kiþilik ekiple klinik öncesi çalýþmalarý tamamlamak için uðraþtýklarýný dile getirerek, "Bu baðlamda klinik öncesi çalýþmalarý tamamlayýp klinik, yani faz 2-3 ve 4'e ilerlemek üzere çalýþýyoruz. Bu sýrada aldýðýmýz Avrupa Patenti'nin UÜ'nün aldýðý ilk patolarak ent olmasý da bizim için gurur verici" diye konuþtu.
Bundan sonraki aþamalarý da mümkün olduðunca hýzlý tamamlayacaklarýný vurgulayan Yýlmaz, "Depresyon ve anksiyete, günümüzde iþ hayatýnda insanlarýn en çok karþýlaþtýðý problemlerden. Bu kapsamda, bu hastalýklarýn tedavisi için eðer ki bir katkýda bulunabilir, yeni bir ilaç geliþtirilmesi için katkýda bulunabilirsek bilim adamý olarak manevi tatminimiz bu olacak. Bunun için uðraþýyoruz" dedi.