Uzmanından ''Strep A'' açıklaması
ABONE OL

Soğuk havaların etkisini arttırmasıyla üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanıyor. Covid-19 pandemisinin yoğunluğunun azalmasının ardından maskesiz geçen ilk kışta çocukların, en çok etkilenen gruplar arasında yer aldığı belirtiliyor. Öksürük, ateş, boğaz ağrısı, halsizlik, baş ağrısı gibi şikayetlerle çocuk acil ve polikliniklerinde yoğunluk yaşandığı ifade edilirken, RSV, Covid-19, metapnömovirüs ile rinovirüslerin benzer şikayetlere neden olduğu vurgulanıyor. Beykent Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özden Durmuş Gönültaş sürece ilişkin bilgi verirken, boğaz ağrısı gibi belirtileri bulunan bir bakteri olan Strep A'ya ilişkin de konuştu. Bakterinin neden olduğu hastalıklar Avrupa'da çocuk vefatlarına neden olurken Dr. Gönültaş, bakterinin Türkiye'de uzun zamandır bilindiğini ifade etti. Dr. Gönultaş, son zamanlarda menenjit vakalarında artış olduğunu söylerken, aşının önemine dikkat çekti.

"1 YAŞ ALTI VE İLK 6 AY OLGULARDA KLİNİK TABLOLAR DAHA AĞIR SEYREDİYOR"

Enfeksiyon vakalarına artış olduğunu ifade eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Özden Durmuş Gönültaş, "Kış döneminde birçok viral enfeksiyonda zaten her yıl ciddi bir artış görüyoruz. Özellikle influenza, RSV gibi virüsler daha çok ön plana çıkıyor ama maskelerin artık kullanımının ortadan kalkması, hijyene dikkat edilmemesi, herkesin temasının artması sonucunda da son dönemde maalesef bu viral enfeksiyonlarının görülmesinde ciddi bir artış var. Son günlerde özellikle ciddi bir influanze salgını söz konusu, bunun beraberinde RSV ve Covid vakalarında artış var. Özellikle çocuklarda 1 yaş altı ve ilk 6 ay olgularda bu klinik tablolar daha ağır seyrediyor. Son haftalarda hem çocuk servislerinde hem yoğun bakım ünitelerinde gerçekten doluluk oranı ciddi oranda artmış durumda. Polikliniklerimize de yüksek ateş, düşmeyen, inatçı ateş ile başvuran vaka sayımız çok fazla. Bu durum da ciddi yoğunluklara sebep oluyor. Bir de sadece bir virüs değil, son dönemde birden fazla virüsün etken olduğu klinik tablolarla karşılaşabiliyoruz. Bu da tablonun daha da ağır ve ciddi ilerlemesine sebep olabiliyor. Belirtiler birbirine çok benziyor. Sıklıkla yüksek ve dirençli ateş, öksürük, burun akıntısı, boğaz ağrısı, solunum sıkıntısı, ishal, kusma gibi birçok belirtiyle karşımıza geliyor, biz klinik olarak bunu ayırmaya çalışıyoruz ama daha çok bazı testlerle virüslerin adını koyabiliyoruz. Ona göre tedavilerimizi yönlendirmeye çalışıyoruz" dedi.

"AZ GÖRDÜĞÜMÜZ BAZI MENENJİT TÜRLERİ SON YILLARDA BİRAZ DAHA SIK"

Strep A bakterisine ilişkin konuşan Dr. Özden Durmuş Gönültaş, "Halk arasında beta enfeksiyonu diye geçer, aslında biraz beta virüsü diye yanlış ifadeler kullanıldı. Virüs değil, bir bakteriyel etkendir. Bizim yıllardır bildiğimiz aşina olduğumuz bir enfeksiyon etkeni aslında, a grubu beta hemolitik streptokok dediğimiz bir çeşit bakteri. Üst solunum yolu, cilt enfeksiyonuna neden olabiliyor. Bazen devamında enfeksiyon geçirildikten sonra halk arasında kalp romatizması olarak bilinen akut romatizmal ateş tablosuna sebep olabiliyor. Tedavisi penisilin ve penisilin grubu antibiyotiklerle yapılan bir hastalık türü diyeyim. Son dönemde Avrupa'da bildirilen bazı vakalar oldu. Özellikle cilt enfeksiyonuna bağlı bazı ölüm vakaları bildirildi. Ancak beta enfeksiyonunda vaktinde, uygun antibiyotik, uygun dozda kullanılırsa bu tür komplikasyonlarla karşılaşmıyoruz. Türk hekimlerinin uzun yıllardır bildiği ve aşina olduğu bir klinik tablo olduğu için vaktinde antibiyotik kullanımı, ilaç kullanımıyla bu tür durumların önüne geçilebileceğini düşünüyorum. Menenjit vakalarında da zaten kış döneminde de artışlar olabiliyor ama son yıllarda maalesef biraz artış söz konusu. Eskiden daha az gördüğümüz bazı menenjit türlerini son yıllarda biraz daha sık görmeye başlıyoruz. Bununla ilgili söyleyeceğin en önemli şey; aşılama. Menenjit aşılamayla önüne geçebileceğimiz yegane ve en önemli hastalıklardan bir tanesi. Bir influenza gibi yine viral birçok hastalıkta da aşılamayı öneriyoruz ama özellikle menenjitte erken dönemde ilk 6 ayda başlanan aşılama programlarıyla çocuklarımızı ciddi anlamda menenjitten korumuş oluyoruz" ifadelerini kullandı.

"İNFLUENZA SALGINI CİDDİ BOYUTLARA ULAŞMIŞ DURUMDA"

Aşılamanın hastalıklara karşı büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Gönültaş, "Aşı bizim için hele ki çocuk hekimleri için çok çok önemli. Aşılar bizim için hastalanmadan çocuğu korumak adına en önemli silahımız. Hele ki menenjit gibi ağır sekellere hatta maalesef ölümlere sebep olan tablolarda elimizde böyle bir şansımız varken bunu mutlaka kullanmak gerekiyor. Çünkü gerçekten çok yüksek oranda koruyuculuk sağlayarak çocuklarımızın menenjitten uzak kalmasını sağlıyor. Şu dönemde en önemlisi maske ve hijyen kış döneminde kapalı ortamlarda çok ciddi bir viral ve bakteriyel yük oluşuyor. Özellikle kalabalık ortamların okul, kreş veya alışveriş yapılan alanların, ortamların temizliği, sık havalandırılması çok önemli. Mecbur kalmadıkça kalabalık ortamlara çıkılmaması, çıkıldığı zamanda mutlaka maske takılması, el hijyenine dikkat edilmesi gerekiyor. Damlacık yoluyla bulaşıyor diyoruz ama yüzeylerden temaslarla bulaşan da birçok bakteri ve virüs var. Bağışıklık sistemini destekleyecek yegane iki şey var; birincisi sağlıklı beslenme ikincisi de düzenli bir uyku. Özellikle şu son 1-2 haftadır tüm hocalarımız da bildiriyor, influenza salgını ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bu nedenle gerekli olmadıkça kalabalık oyun ortamları, avm gibi ortamlara çocukları mümkün olduğunca sokmamalı" diye konuştu.

"HASTALIKTA KESİN TANIMIZ BOĞAZ KÜLTÜRÜYLE KOYULUYOR"

Ateş, boğaz ağrısı gibi Strep A bakterisini akla getirebilecek belirtiler hissedilmesi halinde doktora başvurulması gerektiğini söyleyen Dr. Gönültaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ateş, boğaz ağrısı gibi beta enfeksiyonu düşündürecek bulgularımız başladığı, şikayetlerimiz olduğu zaman hızlıca bir hekime başvurmamız gerekiyor. Çünkü biz klinik muayene ve hızlı streptokok testi ya da boğaz kültürü gibi testlerle bu bakterinin varlığını kanıtlayabiliyoruz. Özellikle bu hastalıkta kesin tanımız boğaz kültürüyle koyuluyor. Uygun muayene ve tanı yöntemlerini kullandıktan sonra vaktinde antibiyotik tedavisi başlarsa daha kötüleşebilecek tabloların da önüne geçilmiş oluyor"