ABONE OL
Osmanlı devlet adamları özellikle II. Mahmut’tan itibaren yerli şirketleri geliştirmek için bir takım girişimlerde bulunsalar da bu çabalar uzun süreli olamadı
 
Nitekim 19. yüzyılın ortalarından itibaren yurt içinde kurulan şirketlerin birçoğu yabancıların elindeydi
 
Para işlevlerinin sürdürüldüğü en önemli mekan ise İstanbul’daki Galata semtiydi
 
Galata’da hemen hepsi Ermeni, Yahudi ve Rum olan bankerler, iç piyasadaki para arzını kontrol ederken dışarıdaki Paris, Londra ve Berlin gibi para metropolleriyle de iyi ilişkiler içindeydiler
 
Osmanlı Devleti’nin dış piyasalardan borç almasına sebep olan gelişme Kırım Savaşı’ndan itibaren başladı
 
Dış piyasalardan alınan kredilerin devlet tahvili ve hisse senedi işlemlerinin yürütülmesi zamanla borsanın kurulmasını zorunlu hale getirdi
 
Bu amaçlara istinaden Osmanlı’da ilk borsa, 1866’da “Dersaadet Tahvilat Borsası” adıyla kuruldu
 
Ancak çeşitli borsa oyunları ve yabancı şirketlerin olumsuz faaliyetleri sonucu borsa işlemlerinden istenilen verim sağlanamadı
 
1895 yılından itibaren çeşitli borsa hileleri ile itibarı sarsılan Dersaadet Tahvilât Borsası’nda 1904 yılından itibaren yeni düzenlemelere girişildi ve adı da “Esham ve Tahvilât Borsası” olarak değiştirildi
 
Aynı tarihte “Esham ve Tahvilât Nizamnamesi” ve borsa işlemlerinden alınacak vergi ve cezaları kapsayan “Esham ve Tahvilât Borsası Resmine Dair Nizamname” taslakları hazırlandı
 
Kanun, 1906’da yürürlüğe girdi