Türkiye uçan otomobil teknolojisinde tarihi bir sürecin kapısını araladı. Baykar tarafından geliştirilen ve Türk mühendislerin tasarladığı CEZERİ, ilk test uçuşlarını başarıyla tamamladı.
İlk testlerini güvenlik halatlarına bağlı olarak gerçekleştiren CEZERİ, dünkü testlerde halatsız olarak 10 metre yükselmeyi başardı.
Robotik ilmin kurucusu ve Artuklu Sarayı'nın başmühendisi Cizreli Müslüman bilim insanı El Cezeri'den alan CEZERİ Uçan Araba, 1.5 yıl içinde ilk uçuşunu gerçekleştirmiş oldu.
Bu gelişmeyi Yeni Şafak'a değerlendiren Savunma Sanayi Analisti Kadir Doğan, bu alanda birçok ülkenin çalışmalar yürüttüğüne dikkat çekerek, Baykar'ın yarışa erken başlamasının devrim niteliğinde olduğunu söyledi.
'Uçan Otomobil' kavramının dünyada geliştirilen yeni nesil ulaşım araçlarından en devrimsel olduğunu ifade eden Doğan, şu ifadelere yer verdi:
"Bu çalışmaları yapmak da ciddi bir altyapı gerektiriyor. Dünyada özellikle büyük havacılık şirketleri veya bu alanda bilgi birikimi olan diğer şirketler bu işi üstleniyorlar, Airbus gibi. Baykar Makina özellikle TB2, Baykar Mini ve Akıncı gibi insansız hava araçlarından edindikleri tecrübeler ve teknik altyapılar sayesinde bu alanda çok kısa sürede önemli mesafe kat etti. Bu alanda şimdiden bu çalışmaları yapmak, bu teknolojiye gelecekte öncülük edebilmek en azından söz sahibi olabilmek adına oldukça önemli"
"CEZERİ ile kazanılan kabiliyetlerin çeşitli alanlarda yansımalarını görebilecek miyiz?" sorusunu yanıtlayan Doğan, şunları söyledi:
"Türkiye bunun avantajını çok ciddi bir şekilde görecek. Araçlarda kullanılan bu teknolojiler, insansız hava araçlardaki teknolojilerden entegre edilerek kullanılıyor. Bu da size çok ciddi bir teknik kazanım sağlıyor çünkü insansız bir sistem için teknoloji üretmek ile insanlı bir sistem için üretmek çok farklı şeyler. En başta sizi sınırlayan çok ciddi regülasyonlar var, standartlar var.
Özellikle sivil havacılıkta kullanılan hava araçlarının ve bu araçlara ait alt sistemlerin, EASA(Avrupa Havacılık Güvenlik Ajansı) ve FAA(Amerikan Federal Havacılık Yönetimi) gibi kuruluşların sertifikasyonlarına uymaları gerekiyor. CS-25(Büyük Hava Aracı sertifikasyonu) ve CS-E(Motor Sertifikasyonu) gibi onlarca sertifikasyon var ve bu sertifikasyonları almadan, o araçları sivil havacılık için neredeyse kullanamaz hale geliyorsunuz. Ayrıca bu sertifikasyonlar, çok ciddi yükümlülükler altında elde edilebiliyor. Hava aracının motoruna girecek toz partiküllerinin çapından, motora girecek su partiküllerinin birikimine kadar…
İnsansız sistemlerde ise böyle bir problem yok, hatta askeri standartlar dışında ciddi bir standart ve sertifikasyon da yok. Bu da işleri görece daha kolay bir hale getiriyor. Muhtemelen uçan arabalar için gelecekte ciddi regülasyonlar ve standartlar gelecek, bu standartlara uygun olarak bir ürün geliştirmeye çalışmak ise bu alanda teknolojik gelişimimize çok ciddi katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu yeni bir sektör ve bu sektöre bu kadar erken girmemiz ile hem farklı alanlarda teknolojik gelişimimize katkıda bulunacak hem de çeşitli iş kollarının oluşmasına imkan tanıyacaktır. Bu açıdan da çok önemli bir proje."