Dünyanın en güzel kuşu gölünü geri istiyor
ABONE OL
Burdur Gölü için bölgeye hareket ettiğimizde ne gölün güzelliğinden ne de orada yaşayan muazzam kuş türlerinden yeterince haberdar değildik. Bildiğimiz; kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir gölün orada yaşayan kuşlar ve Burdur halkı için ne denli hayati önem taşıdığıydı. Seyahatimizde bize eşlik eden Doğa Derneği ve mücadeleye destek veren sponsor firma Vailland ‘ın konuya ilişkin açıklamaları hem duyarlılığımızı hem de bilgimizi arttırdı. Gerçekle yüzleşmemiz ise Burdur’a vardığımızda mümkün oldu. Ekip olarak kuşları rahat gözlemleyebilmek için sabahın erken saatinde yola koyulduk. Artık, tertemiz bir havanın oluşturduğu atmosferde göl ve kuşlar için hazırdık. İlk durağımız belediye tarafından yapılmış bir kuş gözlem kulesi oldu. Yabancı kuş gözlemcileri de kullandığı için özenle hazırlanan ahşap kulede gördüğümüz masa ve sandalyelere tebessümle bakıp kuşlara odaklandık. Sesleriyle kuşatıldığımız ve uzaktan belli belirsiz görebildiğimiz kuşları dürbünle yakalama çabamız oldukça keyifli ve bir o kadar da heyecanlı oldu. Doğa Derneği’nden Kuş Gözlem Sorumlusu Evrim Tabur ve İletişim Koordinatörü Yücel Sönmez’in rehberliğinde gerçekleştirdiğimiz gezide, ikinci pilot alanımız bir çok kuş türünün barındığı sazlıklara bakan kayalıklı yüksek bir tepeydi. Tahmin ettiğimizden daha kolay tırmandığımız tepede artık kuşlarla karşı karşıyayız: Kimisini uçuyor, kimisini ise 10’ar 20’şerlik guruplar halinde sazlıklarda otlanırken buluyoruz… Sazlık diyorum çünkü görünürde göl yok. Geçmişte göle birleşik olan sazlık, sular çekildiği için bir başına kalmış. Bugüne kadar kaydedilen 194 kuş turu olan Burdur Gölü’nde dikkuyruk ayrı bir önem sahip. Çünkü, nesli küresel ölçekte tehdit altında olan dünyaca ünlü bir kuş türü ve kışlamak için Burdur Gölü’nü kullanıyor. Meraklıları bizzat dikkuyruk kuşunu görebilmek için Burdur Gölü'ne geliyor ve hatta eski zamanlarda bölgede Dikkuyruk Şenlikleri dahi düzenleniyor. Dikuyruğun yanı sıra ebabillerle de tanışıyoruz. Çok iyi uçucu olan kuşların hiçbir yere konmadan hayatlarını sürdüklerini öğreniyoruz. Arı kuşları, elmabaş pakta, sunalar, bahri kuşları, macar ördeği, mahmuzlu kızkuşu, küçük ak balıkçıl, erguvan balıkçıl, gri balıkçıl, leylek, saz delicesi, sakarmeke, üveyik, kırlangıç gözlemlediğimiz kuşlardan bazıları… Dikkatimizi çeken bir başka kuş ise angıt kuşu. Ördekten daha iri olan kuşları guruplar halinde sazlıklarda otlanırken buluyoruz. Ve kartal…Kartalı önce yerde tünerken fark ediyoruz.. Bir zaman sonra havalanan ve açık kanat boyu 2 metreyi geçen kartalın uçuşu bir gösteriyi aratmıyor. Kuş gözlem maceramızı öğlene doğru sonlandırıyoruz. Güzel oluşlarının yanı sıra halk tarafından verilen orijinal isimler, onları daha etkileyici ve sempatik kılıyor. Angıtın argoda kullandığımız çağrışımı ve dikkuyruk kuşu ile 'kuyruğu dik tutmak' deyimi arasında bağlantı olup olmadığını merak ediyor ve kahvaltı için bir köy evine doğru yol alıyoruz. Kalabalık bir gurupla evin göle bakan terasında yapıyoruz kahvaltımızı. Burada ekibimize Burdur Gölü Projesi koordinatörü Ayşe Sargın da dahil oluyor. "Bir yerde kuş azalıyorsa orada sulak alanda bir sorun var. Kuşların gitmesi insanlar için de bir soruna işaret ediyor. Bir yeri kuşlar terk ediyorsa orada insan yaşamı da aynı kalitede sürmeyecek demek." diyerek başlıyor sözlerine Sargın ve 90’lardan bu yana dikkuyrukların sayısında yüzde yüzlerin üzerinde bir kayıp olduğunu belirtiyor. Burdur Gölü’ndeki kilometrelerce karelik bir alandaki çekilme, 70’lerin sonunda başlayıp 80 ve 90’larda hızlanıyor ve göl son 35 yılda üçte birini kaybediyor. Önlem alınmazsa 20-30 sene sonra çekile çekile bir su kuyusuna dönüşeceği belirtiliyor. Bu vahim tablonun sebebi ise Gölün akış kaynaklarının kesilmesi. Yer altı suyundaki sondaj kuyuları da çekilmenin bir başka sebebi.
2007 yılında Doğa Derneği tarafından Burdur Gölü’nü kurtarma projesi hayata geçiriliyor.
Doğa Derneğinin Burdur temsilcisi Ufuk Gökduman gölde dikkuyruk kuşunun azaldığını
fark ediyor. Eski bir kuş gözlemcisi olan Gökduman ‘Dikkuyruklar azalıyor, göl tükeniyor…' diyerek derneği her fırsatta Burdur'a çağırıyor. Projeye 2012 yılından bu yana da Vaillant destek veriyor. Tarım pilot alanları Vaillant’ın desteğiyle yapılıyor. Üç ayrı köyde yapılıyor çalışma.. Çiftçilere, salma sulama yerine damla ve yağmurlama yöntemleri uygulatılarak, bu şekilde de verim alınabileceği gösteriliyor. Yaygın olarak ekilen çok su tüketen ürünler yerine alternatif az su tüketen ürünler ekiliyor. Gezdiğimiz pilot alanlarda bunun uygulamasını bizzat görüyoruz.. Amaç, tarımda su kullanımını azaltarak uzun vadede sondaj kuyularından daha az su çekilmesi sağlamak. Hem yeni sondaj kuyuları açılmayacak hem de bu kadar çok baraj ve gölet yapma ihtiyacı uzun vadede azalacak.

“Sonuç alan kadar destekçi olmayı sürdüreceğiz”

Doğalgazla ilgili çevreci ürünler üreten Vailland, çevreye yönelik neler yapabiliriz düşüncesiyle harekete geçiyor. Vaillant Genel Müdürü Levent Taşkın süreci şöyle anlatıyor: “İki yıl önce Doğa Derneği’nin Burdur Gölü’yle ilgili açıklamalarına baktık. Burdur Gölü’nün kapalı bir havza olması ve Türkiye’de bu örnek çalışmanın diğer göllere ve havzalara da örnek olacağını düşündüğümüz için ölçülebilir de bir takım çalışmalar yapıp, sonuçlarını da görebileceğimize inandığımız için bu projenin bir kısmına biz de ortak olduk ve Doğa Derneğinin sponsoru olarak çalışmalara başladık. Amacımız bu bölgede yapılan çalışmaları toplum ülke yararına olumlu sonuçlandırmak ve devletin mekanizmalarını harekete geçirmek” 1,5 yıldır doğa Derneği’yle çalıştıklarını belirten Levent Taşkın, “Doğa Derneği çok bilgili bir ekip onlarla çalışıyor olmak benim de doğayla ilgili bilmediğim birçok şeyin farkında olmamı sağladı. İkincisi gölün ve Burdur’daki insanlar için çok önemli öğrendim. Üçüncüsü, burada yaşayan insanlar genelde çiftçi olduğu için bilgilendirmenin dışında uygulama olmadığında harekete geçmediklerini gördük. Dolayısıyla son 1, 5 yıldır, biz doğa derneğinin daha önce yaptığı çalışmaları uygulamaya geçirterek, insanların harekete geçmelerini sağladık. Aynı zamanda buradaki yerel yönetimin ilgisini çekmeye başladık. Çünkü ölçümler gelmeye başladı. Belli miktardaki kuyuların kapatılması ürün verimliğinin arttırılması ve kullanılan suyun azaltılmasına yönelik verileri verince yerel yönetimi yanımız çekebildik. Buradaki geleceğe yönelik yapılması gereken planlamaların bölgeye yapılacak olan yatırımların, DSİ tarafından daha sonra yapılması düşünülen barajların da önüne geçmek ve şuanda onların durdurulması yine bu bölgede özellikle çok su tüketen ürünlerin kullanılmasının yararının olmadığının anlatılması ve çiftçinin daha az su tüketen ürünlerle para kazanabileceğinin gösterilmesi anlamında bayağı bir yol alındı. Amacımız 2-3 sene içerisinde yapılan çalışmaların özetini toplayıp rapor halinde yetkili birimlere götürüp ve böyle bir çalışmanın diğer alanlarda da devlet rafından örnek olarak desteklenmesini sağlamak” diye konuşuyor. Şuanda uygulama ve verileri elde etme döneminde olduklarını belirten Taşkın, projenin Türkiye’deki birçok sulak alanın kurumasını engelleyecek şekilde devlet politikalarını değiştirecek kadar önemli bir proje olduğunun altını çiziyor ve ‘Sonuç alıncaya kadar destekçisi olmayı sürdüreceğiz’ diyor.