Azmi ve isteği 'eli' oldu! Engel tanımadı...
ABONE OL

Koronavirüs salgını sebebiyle 3 aydır kapalı olan Bağcılar Belediyesi Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı, normalleşme süreciyle birlikte kapılarını yeniden hizmete açtı. Engelliler Sarayı’nın dokuma sınıfında zihinsel, fiziksel, otistik ve down sendromlu olmak üzere 65 engelli kurs görüyor. Kursiyerlerden kimi hayallerini kimi de içinde yaşadığı duyguları renk renk desen desen dokuduğu kilimlere döküyor. Doğuştan engelli Esra Özayyıldız’ da o engellilerden biri. Özayyıldız, ‘Yapamazsın, başaramazsın’ diyenlere inat tek kolu ile aldığı eğitimlerle kilim ve halı dokuyor.

Çalışma azmiyle evden çıkmak istemeyen engellilere örnek olan 27 yaşındaki Esra Özayyıldız hayat hikayesini şu sözlerle anlattı:

“İNSANLARIN KOLUMLA DALGA GEÇMESİNDEN BIKTIM”

“Çevremdeki insanlar beni hep dışlardı. Koluma bakıp dalga geçtiklerini hatırlıyorum. O zamanlar sokağa çıkmayacak kadar kendimi kötü hissediyordum. Küçükken dışarıya oynamaya çıktığımda insanlar bana ‘senin kolun yok aramıza katılamazsın’ derdi. Eve gider günlerce ağlardım. Çünkü insanların kolumla dalga geçmesinden bıkmıştım. Bu kurstan önce gittiğim okullarda da benzer durumlarla karşılaştım. Teneffüslerde ‘bu kızın kolu yok neden burada’ diyen kişiler vardı. Bende kendi kendime acaba bu insanlar neden bana bunları söylüyor. Ben onları kıracak bir şey mi yaptım diyordum. İnsanların kolum olmadığı için benimle dalga geçmelerinden bıktığımı fark ettiğim an yeni bir sayfa açmaya karar verdim. Şu an halı, kilim, fileden surat, çanta ve paspas yapabiliyorum. Benim gibi engelli arkadaşlarıma sesleniyorum. Ben tek koluma rağmen azmettim başardım. Sizlerde eve kapanmayın gelin buraya hayatınız değişebilir. Ben hayatımı değiştirdim. Sizlerde başarabilirsiniz” şeklinde konuştu.

DÖRT DUVAR ARASINDA GEÇMİŞ BİR HAYAT

Esra’nın hayatı dört duvar arasında baskı ile geçmiş olduğunu söyleyen dokuma öğretmeni Hatice Korkut, “Yapamazsın dokunma! beceremezsin dokunma!’ sözleriyle geçmiş bir hayat hikayesi. Burası ile bu hayat hikayesinin yönünü biraz değiştirmiş olduk. Esra buraya ilk geldiğinde kendine güveni çok azdı. ‘Ben yapamam’ duygusu çok fazlaydı. Daha önce örselenmiş ve ‘sen yapamazsın bir köşede otur yeter’ mantığı ile hep büyütülmüş. Ama buraya geldikten sonra yapabildiklerini gördü. Başlarda ‘hocam ben yapamam benim tek kolum var’ diyen Esra şimdi gösterdiğim her şeyi hocam ben yapabilirim diyor’” dedi.

ENGELLİLERİ DIŞLAMAK YERİNE İÇİMİZE ALIRSAK ENGELLERİ AŞMIŞ OLURUZ

Korkut sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bizler burada halı, kilim, etamin, hamak, suret, logo ve yazı gibi birçok dokuma gerçekleştiriyoruz. Öğrenci buraya geldiğinde annesinin arkasında ve kendini tamamen soyutlamış şekilde geliyor. Ama buraya gelip yapabildiklerini gördükten sonra ben yapabiliyorum duygusu ile buradan çıkıyor. Diğer engelli bireylerimiz için şunları söylemek istiyorum. Evde oturmaktan, ayaklarındaki prangalardan vazgeçsinler buraya geldiklerinde kendilerini tanıma fırsatı bulacaklar. Her şeyden önce insanlarımızın duyarlı olması lazım. Esra ‘ben dışarı çıkarken koluma baktıklarında utanıyorum’ diyordu. Vatandaşlarımızın bakmamaları gerekiyor. Engelli bireyleri utandırmamaları gerekiyor. Onları dışlamak yerine içimize almamız lazım, ancak o zaman biz engelleri aşabiliriz” şeklinde konuştu.