'Somuncu Baba' olarak bilenen Hâmid'ûd-Dîn-i Veli Hz'nin 1400'lü yıllarda ekmek pişirip Ulu Cami inşaatında çalışan işçilere dağıttığı İvazpaşa ile Mollafenari mahalleleri arasındaki fırını şimdilerde harabe vaziyette ziyaretçilerini ağırlıyor. Tarihi fırını ziyaret edip, Somuncu Baba hakkında menkıbeler dinleyen turistler, fırının perişan hali karşısında üzüntü duyuyordu. Uzun süren projelendirme çalışmalarının ardından, Bursa'nın simgeleri arasında yer alan fırının restorasyonuna nihayet başlandı.
Osmangazi Belediyesi, fırının yeniden ayağa kaldırılması için çalışma başlattı. 300 gün süreceği belirtilen restorasyon süresince ziyaretçi alınmayacak. İlave düzenlemeler yapılacak fırında restorasyonun bir yılı bulabileceğini belirten Somuncu Baba Fırını Sorumlusu Hakkı Süha Banaz, çalışma hakkında şu bilgileri verdi: "Somuncu Baba'nın evi çürük. Ev gözden geçirilecek. Bursa'nın en eski sivil yapısı olan Somuncu Baba Evi, 1996 yılında bir restorasyondan geçmiş ama çok bir şey yapıldığını zannetmiyoruz. İlk defa restorasyona gireceği için çok şeyin elden geçmesi lazım. Bu manada günümüzün şartlarına uygun kullanılır hale gelmesi açısından mimar arkadaşlarımız yeni bir proje üzerinde çalıştılar. Daha da güzelleştirmek ve kullanılır hale getirmek için bu proje hazırlandı."
Sonbahar ve kış şartlarının yaklaşması nedeni çalışmalara önce çatıdan başlanacağını ifade eden Banaz, şöyle devam etti: "Çatının aktarılması gerekiyor. Bu tehlike arz edeceği için ziyarete kapatılmasını uygun gördüler. Yapılan restorasyon sırasında sıvalar kaldırıldığında arkadaki beyaz evin de Somuncu Baba'nın evine dahil olduğu tespit edildi. Bunu Anıtlar Kurulu da tescil etti. Belediyemiz, ilave bölümü de satın alacak. O zaman burası genişleyecek. Ortada bir şadırvan ve arka kısımda tuvaletler olacak. Girişteki bu bina da elden geçirilecek. Çünkü kapının girişi dar. Engelliler ve yaşlıları için uygun bir giriş yapılacak, trabzan konulacak."
SOMUNCU BABA VE MENKIBESİ
Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid, inşaatın tamamlanmasının ardından damadı Emir Buhari'nin (Emir Sultan) Ulu Cami'de imameti üstlenmesini ister. Bu isteğe olumsuz cevap veren Emir Buhari, "Bursa'da benden daha âlim kimseler vardır ve kutb-ı zaman burada iken bana vaaz vermek düşmez. Bu şeref, halkın Ekmekçi Koca dedikleri Şeyh Hamid'e aittir." der. Cevap karşısında şaşkınlık yaşayan Sultan, damadının işaret ettiği 'Somuncu Baba'ya imameti teklif eder. Padişah'ın buyruğuna sessiz kalan 'Somuncu Baba' Emir Sultan'a "Hay Emir Hay! Niçin bizi faş ettin?" sözleriyle sitemde bulunur.
Emir padişahtan gelince Ulu Cami'de ilk cuma namazını kıldıran 'Somuncu Baba' hutbede Fatiha Sûresi'nin 7 ayrı tefsirini yapar. Dönemin Bursa Kadısı Molla Fenari, o günü şöyle anlatır: "Somuncu Baba'nın büyüklüğüne bu 7 çeşit tefsir adil bir şahittir. 'Somuncu Baba'nın birinci tefsirini herkes anladı. İkincisini anlamayanlar çıktı. Üçüncü tefsiri sadece alimler anlarken sonraki tefsirleri anlayan neredeyse yoktu. Öylesine derin bir ilimle yapılmış tefsirdi." Hutbeyi dinleyenler onun büyük bir veli olduğunu anlayınca elini öpmek üzere kapıya hücum ederler. Somuncu Baba'nın bu ilk cuma namazı sonrası camiden çıkışta üç kapıdan da aynı anda çıktığının görüldüğü gibi meşhur bir kerametinden bahsedilir. Fırınına dönen 'Somuncu Baba' bir daha ekmek pişirmediği gibi, halkın tazim ve ikramlarından rahatsız olarak müridi Hacı Bayram-ı Veli ile birlikte Bursa'yı terk eder. Somuncu Baba, bir taraftan Ulucami inşaatında çalışan işçilere pişirdiği ekmeklerden ikram ederken rızkını kazanmak için satış da yapmış. Çarşıda ekmeklerini satarken "Somunlar, müminler!" diye bağırdığı rivayet edilir.