Türkiye'nin hava kalitesi haritası ''CityAir'' projesiyle gün yüzüne çıkıyor
ABONE OL

CityAir Projesi uzmanlarından İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, İklim ve Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Ünal, ülkede sektörel bazda hava kirliliğiyle mücadelede alınacak önlemlerin belirlenmesi ve emisyon azaltımı yol haritasının hazırlanmasını hedefleyen projeye ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Ünal, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Avrupa Birliği ile başlattığı projenin, ülkede hava kalitesi konusunda yürütülen kapsamlı bir çalışma olduğunu ifade etti.

Ünal, şöyle devam etti:

"Üç yıllık bir proje olan CityAir çerçevesinde Türkiye'nin 31 ilinde hava kalitesinin korunmasına yönelik temiz hava eylem planlarını teknik tabanlı, yani sayısal veri üzerine kurgulanmış şekilde geliştiriyoruz. Bu da şu demek; hangi şehir için hangi kaynaklar önemli, hangi kaynaklar nasıl bir kontrol metoduyla ve teknolojiyle kontrol edilebilir. Bu kaynaklar kontrol edildiğinde etkisini ne kadar azaltabiliriz gibi somut çıktılara dönüşecek bir çalışma yürütüyoruz. Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak, Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş'ın yer aldığı 31 ili kapsayan proje sürecinde, yerel yönetimlerin ve illerdeki konuyla ilgili paydaşların, hava kalitesi yönetiminde emisyon envanteri oluşturma ve modelleme bileşenleriyle konuyu vatandaşlarımıza nasıl anlatmaları gerektiğinin yöntemlerini aktarıyoruz. Artan farkındalık ve etkin mücadele ile uzun vadede hava kirliliğine ilişkin bilgi sahibi olma oranının önemli ölçüde artmasını bekliyoruz."

- Olumsuz hava kalitesi, hem insan sağlığına hem de ekonomiye zarar veriyor

Türkiye'de başlıca evsel ısınma, ulaşım ve sanayi kaynaklı kirleticilerin olumsuz olarak etkilediği hava kalitesinin hem insan sağlığına hem de ekonomiye önemli oranda zarar verdiğini vurgulayan Ünal, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Koronavirüs salgını döneminde araçların trafikten çekilmesiyle birlikte hava kalitesinde yaşanan iyileşme, soluduğumuz hava üzerindeki bireysel sorumluluğumuzu da net bir şekilde ortaya koydu. Pandemide özellikle taşıtlardan yayılan partikül madde kaynaklı hava kirliliğinin yüzde 32 azaldığını gördük. Bu nedenle 31 ilde hava kalitesine esas teşkil eden envanter ve modelleme çalışmalarımızı sürdürürken, soluduğumuz hava üzerindeki bireysel sorumluluğa yönelik kamuoyu farkındalığı oluşturuyoruz."

Koronavirüs salgınının öğrettiği en önemli konunun, emisyon kaynaklarının kontrol altına alındığında hava kalitesinin iyileşeceğini somut olarak göstermesi olduğuna işaret eden Ünal, "Ulaşım kaynaklı emisyonlar azaldığında hava kalitesinin İstanbul'dan bakıldığında Uludağ'ı görebilecek kadar iyileştiğini, soluduğumuz havanın kalitesinin daha da iyileştiğini görebildik. Gerekli tedbirleri alabilirsek hava kalitesinde böyle bir iyileşme mümkün. Bilimsel doğrulara dayanan çalışmalar yapılırsa bunun çevreye ve hava kalitesine son derece olumlu etkilerinin olacağı ispatlanmış oldu." ifadelerini kullandı.

CityAir projesi kapsamında bu iyileşmenin, planlı, programlı, sayılara dayalı bir şekilde yapılmasını hedeflediklerine dikkati çeken Ünal, pandemi döneminde hava kalitesinde gözle görülen bu artışın, bunun somutlaştırılması açısından önemli olduğunu söyledi.

- "Çocuklar yetişkinlere göre trafikten kaynaklı kirlilikten daha fazla etkilenir"

Prof. Dr. Ünal, ayrıca hava kalitesinin pandemiyle ilişkisine dair daha fazla bilimsel veriye ihtiyaç olduğunu ancak hava kalitesinin düşük olduğu yerlerde insan sağlığının genel olarak olumsuz etkilendiğinin bilindiğini aktardı.

Ünal, "Özellikle hava kirliliğinin solunum yolu hastalıklarına sebep olduğunu düşünürsek, pandeminin bu konuda bir farkındalık yarattığını söyleyebiliriz." dedi.

Çocuklar, hamileler, yaşlılar ve kronik hastalığı olanların trafiğin yoğun olduğu akşam saatlerinde dışarıda olmamaya özen göstermelerinin faydalı olabileceğine işaret eden Ünal, sözlerini şöyle tamamladı:

"Trafiğin yoğun olduğu yerlere yakın yürüyüş, egzersiz, piknik ve dinlenme gibi aktivitelerden kaçınmak etkili bir çözümdür. Sadece yetişkinler için değil, bebek ve çocuklar için de buna dikkat edilmelidir. Büyüme dönemindeki çocuklarda akciğerler hala gelişim aşamasında olur ve çocuklar, vücut ağırlıklarına göre daha hızlı soluk alıp verirler. Bu nedenle her nefeste daha fazla hava solunmuş olduğu için hava kalitesi önemlidir. Çocuklar boyları da yetişkinlere göre daha kısa olduğu için trafikten kaynaklı kirlilikten daha fazla etkilenirler. Bu nedenle çocukların hava kalitesinin düşük olduğu dönemlerde yol kenarlarına yakın şekilde gezdirilmemesi gerekir."