Uluslararasý Antalya Film Festivali’nin direktörü Elif Daðdeviren 16 Ekim’de baþlayacak festivalin yeni bir yapýlanma içinde olduðunu söyledi... Daðdeviren bütün çabalarýna raðmen festivalin baþarýlý olmasýný istemeyenler de olduðunu belirtti.
53’üncü Uluslararasý Antalya Film Festivali direktörü Elif Daðdeviren ile Adana Film Festivali sýrasýnda konuþtuk. Antalya Belediye Baþkaný Menderes Türel’in ikinci döneminde festivalde ne gibi deðiþiklikler olduðunu tartýþtýk. Geçen yýl belgesel filmlerde yaþanan karmaþanýn hala etkisinin hissedildiði festivalin SÝYAD ile iliþkilerinin niye limoni olduðunu konuþtuk. Daðdeviren “Biz elimizi uzatýyoruz ama kimse tutmuyor” dedi. Daðdeviren’i dinlediðimizde festivalin baþarýlý olmasýný isteyenler kadar baþarýsýzlýðýný da isteyenler olduðunu gördük.
Menderes Bey’in (Türel) 2004 ile 2014 Belediye Baþkanlýðý dönemlerinin Antalya Film Festivali üzerindeki farklý yansýmalarý nasýl?
Zihniyet ve hedefler olarak çok büyük bir fark yok. Menderes Bey’in bazý hayalleri vardý, bunlardan biri Antalya’yý bir sinema þehri haline getirmek, Antalya’nýn bu konuda dünyada markalaþmasýný saðlamaktý. Festival yýllardýr var ama seçilip iþ baþýna geldiðinde bunu dünya çapýnda nasýl parlatýrýz düþüncesine konsantre olmuþlardý. Bu baðlamda TÜRSAK ekibiyle anlaþýldý. Ben de o ekibin bir parçasýydým o zamanlar. Zamanla Türkiye sinemasý Cannes’a çýkarma yapan bir sinema haline geldi. Kimsenin bilmediði Antalya Film Festivali de tanýnýr oldu. Bir sonraki dönemde bunun Antalya için önemi algýlanamadý. “10 tane film gösteriyoruz, jüri gelip seçiyor, gidiyor” bakýþý bir festivali öldürür. Bir festivalde hem o sektörün, hem de o þehrin bu buluþmayla nasýl marka haline gelebileceðine bakmalýyýz. Menderes Bey bunu biliyordu, þimdi daha çok biliyor.
Daha önce Antalya Film Festivali’ne diðer festivallere katýlan filmler katýlamýyordu. Bu iki festival anlayýþý arasýndaki fark ayný zamanda Antalya’nýn Türk sinemasý açýsýndan nereye doðru ilerlemek istediðini gösteriyor.
Birkaç þeyi deðiþtirdik. Bir tanesi prömiyer þartý. Eskiden fazla film yoktu, þimdi çok film üretiliyor ama nitelikli olanlar kýsýtlý. Dolayýsýyla hala ayný noktadayýz. Eskiden Antalya ve Adana zaman olarak birbirlerine daha yakýndý. Daha yakýn olduðu için dolanýlan mecra aynýydý. Sektör açýsýndan bakýldýðýnda Adana ve Antalya farklý seçkiler yapsýn, farklý insanlar gelsin diye düþünülür. Ben böyle düþünmüyorum. Arada iki aya yakýn bir zaman var artýk. Adana’ya yetiþemeyen filmler bize yetiþiyorlar. Bütün filmler hem Adana’ya, hem Antalya’ya baþvurabilir. Adana seçer, Adana’nýn seçkisinden farklý bir seçkiyi de biz yaparýz, yine ayný oranda nitelikli film olur. Daha çok görünür olsunlar, ayrýca çeþitli festivallerden ödül almýþ olmalarý da CV’leri açýsýndan uluslararasý alanda çok önemli. Ödülleri yükseltmenin amacý, “Oraya gitmesin bize gelsin” düþüncesiydi. Bizim böyle bir savaþýmýz yok artýk. Uluslararasý alana baktýðýnýzda þehri markalaþtýrmak için sadece þehrin adýnýn festivale konduðunu görürsünüz. Altýn Palmiye, Altýn Ayý’yý sadece sahnede ödül alanlarýn elinde görürüz. Para ödülünün altýný çizerseniz festivale mi geliyor, paraya mý geliyor konusunda kafa karýþýyor. Doðru bir þey yaptýðýmýzý nereden görüyoruz, son iki yýlýn rekor sayýda baþvurusunu aldýk. Antalya Film Destek Fonu’nu kurduk. Ýlk aþama içinden Antalya geçen filmler, ikinci aþama önümüzdeki seneden itibaren Berlin’deki, Amerika’daki birçok festivalde olduðu gibi, burada olanak saðlayýp filmlerini burada yazma, ekiplerini burada toplama ve çalýþmalarýný burada yapma programý sunacaðýz. 100 bin lira gibi bir ödülü var.
Film üreticilerinin yararýna uygulamalar ama bunlarýn ayný zamanda festivalin ismi açýsýndan elini zayýflattýðýný düþünmüyor musunuz?
Hayýr. Þehir açýsýndan söyleyeyim, o þehirdekilerin o filmleri seyretmeye hakký var. Bunlar online olmamýþ, DVD’ye çýkmamýþ filmler. Ýkincisi uluslararasý çok ciddi konuklar aðýrlýyoruz. Bu Antalya’yý uluslararasý alanda çok ciddi bir yere getiriyor.
Festivallerde son iki yýldýr belgesel yarýþmalarý riskli olarak kabul ediliyor. Antalya Film Festivali’nin bu konuya yaklaþýmý nasýl?
Ýlk sene basýn toplantýsýnda benim için hassas noktalardan birisinin kýsa film ve belgesellerin geri planda kalmasý olduðunu söyledim. Dünyada da artýk vizyona girecek kalitede belgeseller çýkýyor. Ama biz bunlara “Onlar da idareten gelsin” diye baktýðýmýz sürece Türkiye’den böyle belgeseller çýkmaz. Belgesel doðasý gereði dünyaya farklý bakan, pozitif anlamda deli insanlarýn yapacaðý bir iþ. Ayný bir uzun metraj gibi zaman ve emek harcýyorsunuz, para harcayamýyorsunuz. Kimse belgesele para yatýrmak istemiyor. Bunun üzerine çýkýp, kendi yaptýðýn iþi de gölgeleyecek þekilde baðýrýp çaðýrmaya baþlayýnca filme de zarar. O belgeselciler bu kadar gürültü çýkartýnca ne oldu, bilet onlarýn tamamýna kesildi. Belgesel kavgasýnýn içinde bir nefes aldýk ve belgeselcileri hala çok istiyoruz dedik. Ama kriz belgeselcilerden çýkmýyor aslýnda, belgeselcileri deðerlendirenlerden çýkýyor. Bu festivalde belgesel olmak zorunda. Fýrtýnalar kopuyor ama Adana’da, Ýstanbul’da, Antalya’da belgeselleri izlemeye 15 kiþi gidiyor. Antalya’da biz onun bunun kavgalarýna bulaþmadan özgürce bir þeçki yapýyoruz
Bu çatýþmanýn festivale etkisi hala sürüyor mu? SÝYAD’la Antalya’nýn iliþkilerinin hala nahoþ olduðunu düþünüyorum. Bu nasýl düzeltilebilir?
Ben eski gazeteciyim. Türkiye’de þu anda kültür sanat üzerine yazanlarýn, hele hele sinema eleþtirisi yazarak bir zaman para kazanmýþ insanlarýn þu anda kendilerine yazacak mecra bulmakta ne kadar zorlandýklarýný çok iyi biliyorum. Biz bir film yapýyoruz. çýkartýyoruz seyrettirecek adam yok. Niye çünkü yeri yok. Popüler kültürün magazinine muhtaç kalýyoruz ya da Hýncal Uluç, Ahmet Hakan yazsýn... Festival yapýmcýlýk ve gazetecilik açsýndan yaralarý sarmaya çalýþýlan bir yer olsun istedik. SÝYAD üyelerinin sinema üzerinden var olacaðý bir alan olsun istedik. Üyelere açýk çaðrý yapalým, onlarý onurlandýralým bir jürisi olsun, SÝYAD’ýn da adý geçsin dedik. Bunlar küçük akçeli iþler ama bir katkýdýr. Ýlk sene onlar da baðýrdý çaðýrdý, SÝYAD ödülümüz yok oldu diye. Ben geçen sene yönetim kuruluna bir çaðrý yaptým “Gelin konuþalým, mecbur deðilsiniz ödül vermeye. Baþka iþbirliklerine nasýl girebiliriz” dedim. Konuþtuk ama bu sene yine yok. Biz el uzatýyoruz. ama elimizi tutan yok.
Festivalle ilgili söylemek istediðiniz baþka bir þey var mý?
Kavgalar üzerinden konuþuluyor festival, katkýlar üzerinden konuþulmuyor. Dünyanýn her yerinde bir festival merkezi var. Berlin’e, Cannes’a gidiyoruz bu merkezde aralarýnda yürüyoruz. Biz sektör çalýþanlarý ve oyuncular, medya yüzü olanlar sokaklarda dolaþtýðý için halk da akýn akýn oraya geliyor. Kafeler iþ yapýyor, restoranlar iþ yapýyor. Bu bir merkez üzerinden gidiyor. Adana’da da, Antalya’da da halka yayýlmýyor deniyor. Festival halka nasýl yayýlýr. Festival sabit bir þey sinemada oluyor. Halka yayýlmasýnýn tek yolu bunun halka doðru duyurulmasý, halkýn oraya gelmesi, orada vakit geçirmesi. Halk da diyor ki “Ben filmi seyretmeyeceksem ne yapayým oraya gidip.” Sinema festivali film seyretmekle ilgili. Antalya’da sýfýrlandýðý dönemde halk da küsmüþ filmlere ve festivale.
“10 tane film gösteriyoruz, jüri gelip seçiyor, gidiyor bakýþý bir festivali öldürür.”
“Bir film yapýyoruz. Seyrettirecek adam yok. Popüler kültürün magazinine muhtaç kalýyoruz. ”
“Belgesel doðasý gereði dünyaya farklý bakan, pozitif anlamda deli insanlarýn yapacaðý bir iþ.”
En iyi cevap iyi bir festival yapmak
Menderes Bey’de bu yaþanan kopukluk döneminden sonra bir býkkýnlýk, umutsuzluk var mý?
Tam tersine Menderes Bey hep “En iyisini yapacaðýz, size Zeynep Haným’a (Atakan) çok güveniyorum. Verebileceðiniz en iyi cevap çok iyi bir festival yapmak. Ben arkanýzdayým” diyor. Sonra her þey bittikten sonra bana þöyle bir þey söyledi: “Elimden geleni yapýyorum maddi olarak. Manevi olarak, hiçbir þeye karýþmýyorum, hiçbir konuda yorum yapmýyorum. Niye hala bu kadar üstümüze geliyorlar.” Bu biraz tuhaf ama deneyimlerimden yola çýkarak söylüyorum, bir festivalin iyi olmasýný istemeyen o kadar çok insan var ki. Sektörde de, Antalya’da da, politik olarak da var.
Festival Adana’da da, Antalya’da da halka yayýlmýyor deniyor. Halka yayýlmasýnýn tek yolu doðru duyurulmasý, halkýn oraya gelmesi ve orada vakit geçirmesi.