Kaç gündür bir panik, bir telaþ... Yeni James Bond filmi “Skyfall”un çekimleri için Eminönü trafiðe kapanýyormuþ da, Kapalýçarþý’ya girilemiyormuþ da... Daha neler! Paskalya idi geçen Pazar, Ýstanbul turist kaynýyordu, olacak iþ mi? Nitekim yurt dýþýndan gelen iki arkadaþýmý gezdirirken Kapalýçarþý’nýn çatýsýnda yapýlacak çekimler için Beyazýt giriþinde kurulan köprünün altýndan da geçtik, setleri de gördük... Koca Eminönü’nün ve Kapalýçarþý’nýn kapandýðý falan yok! Medya manþetleri her zamanki gibi abartýlýymýþ. Bizzat turistik gezi yaptým, birkaç sokakta uygun zamanlarda yapýlan çekimlerle ilgili bir sýkýntýya tanýk olmadým. Tutun ki olsaydým... Deðmez mi sizce?
“My name is Bond, James Bond” diyen o karizmatik kiþiliðin, Batý uygarlýðýnýn tek kiþilik yenilmez armadasýnýn parýltýsýný Marmara’nýn yakamozlarýna karýþtýrmaya deðmez mi? Üzerinde güneþ batmayan Britanya Ýmparatorluðu’nun mirasýný 20. yüzyýlda devam ettiren Amerika Birleþik Devletleri’nin kartal gölgesi de 007 kodlu ajanýn cansiperane savunduðu özgür dünya üzerinde koca bir þemsiye gibi açýlýyor. Böyle bir durumda bizim trafik misali küçük gündelik kaygýlarýmýzý ya da tarihi eserlerin korunmasý gibi turistik amaçlarýmýzý bir yana býrakmamýz þart.
Hemen ertesi güne denk geldiði için motosikletlerin çarptýðý, Mahmutpaþa giriþindeki tarihi kuyumcuya da bir bakayým dedim. Vitrin camlarý kýrýlmýþ. Görünmeyen baþka bir hasar olduysa, baþka tarihi eserlerimize bir zarar gelirse çok yazýk, tabii. Ama olacak o kadar popüler kültürün sarsýlmaz bir ikonu bu, her seferinde de çok izlenir. Marka deðeri çok yüksektir. Muhteþem James desek abartmýþ olmayýz!
Ayrýca Londra, Paris, Los Angeles sokaklarýndaki özeni Türkiye’de gösterecek deðil büyük yapým þirketleri. Zaten gelip taa buralarda çekim yapmaya ikna olmalarýnýn nedeni hazýrda Ýstanbul için stüdyo dekorlarýnýn bulunmamasý, inþa etmenin daha pahalýya çýkacak olmasý. Bir de masraflarý yükseltmeye gerek yok titizlik ederek. Win - win mantýðýný kavramakta neden bu kadar zorluk çekiyoruz?
Kitle turizminden nasibini almamýþ, yeterince tanýnmayan, bir Eyfel Kulesi, bir Özgürlük Anýtý gibi demirden simgesi bulunmayan Ýstanbul’u dünya aleme gösterecekler. “Dünya Yetmez” adlý James Bond filmini de çektiler Ýstanbul’da yaranamadýlar bizim gibi nankörlere. O zamanlar Milliyet’in eleþtirmeni filmde kimsenin ruhu duymadan Boðaz’dan nükleer denizaltý geçmesine bile laf etmiþti. Bakýnýz “Troya” þansýný kaçýrdýk, filmde kullanýlan at heykeline kaldýk. Biraz fedakarlýkta bulunmak lazým. Tanýtým aslanýn aðzýnda! Ortadoðu ve Balkanlarýn en popüler dizilerini de yapmýþ olmasak ne vardý elimizde, sorarým size?
Hepimiz vatan millet aþkýyla yanýp tutuþuyoruz, Kapalýçarþý’da bir yangýn çýksa aþkýmýzýn alevleri arasýnda görünmez bile. Ýstanbul’un gönlümüzdeki yeri ise bambaþka: Bakýnýz ülke nüfusunun dörtte biri bu þehirde yaþýyor. O kadar film yapýldý da hiçbiri “Fetih 1453” misali giþe rekoru kýrmadý. Bu filmi izlemek için sinema salonlarýna akýn eden 6 milyon kiþi “Skyfall” filmine de siper olur elbet. Ýstanbul’u bir James Bond filmi harap etsin diye mi fethettik gemileri karadan yürütme pahasýna? Dikkatinizi çekerim 15. yüzyýlda bunu yapacak efektler yoktu. Bilek gücüyle yaptýk.
James Bond da nihayetinde Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü doðrultusunda hareket eden bir kahraman... Dünyada sadece Anglosakson kökenli emperyalist güçlerin kontrol edebileceði; sýnýrsýz kaynaklara ve üstün zekaya sahip þeytani kötüler bulunuyorsa, geri kalmýþ ülkeler bu iþlerden bihaber ve bölünüp yönetilmeye muhtaç ise senaristler ne yapsýn?