Savaþlarý mütarekeler bitirmez, nihai çözüm için barýþ gerekir. Hitler'in Alman halkýný peþine takýp Avrupa'nýn her ülkesine cephe açtýðý 2. Dünya Savaþý, ateþkeslerin savaþý bitirmediðinin kanýtýdýr. Avrupa için 1. Dünya Savaþý ikincisi yapýlmadan bitememiþtir. Savaþýn tekrarlanmamasý için de Almanya aðýr bir yenilgi almasýna raðmen kýsa sürede ABD tarafýndan kalkýndýrýlmýþtýr. Bugün artýk ne kadar ömrü kaldýðý tartýþýlan Avrupa Birliði de yine 2. Dünya Savaþý'nýn tekrarlanmamasý adýna kurulmuþtur.
Avrupa için 1. Dünya Savaþý, 2. Dünya Savaþý ile bitti. Peki, "Bölüþüm Savaþý"nýn asýl hedefi olan Türkiye için bitti mi? Bölgemizdeki parçalama, yok etme savaþlarý devam ettiðine göre bittiðini söylemek zor.
Osmanlý'nýn çekilmek zorunda kaldýðý tüm topraklarda önce Ýngiltere ve Fransa ardýndan ABD ve Rusya hegemonya kurdu. Bugün yeni bir evredeyiz ama bölüþüm devam ediyor. Artýk karalar bitti, denizlerdeki enerji kaynaklarý üzerinde de bölüþüm kavgasý veriliyor.
Türkiye, Suriye'de bu bölüþüm savaþýný kalýcý çözüme dönüþtürmek istiyor. Çünkü bölünmenin buradaki halklarýn hayrýna olmadýðýný iyi biliyor.
Beki bizim için ne zaman bitecek 1. Dünya Savaþý?
Bir kaç gündür gündem olan Atatürk'e hakaret iddialarý, bunlarla ilgili bindirilmiþ avukat kýtalarýyla yapýlan suç duyurularý, Atatürk'ü ilah mertebesine çýkartan meczupluklar, insanlarý Mustafa Kemal'e tazim yapmak zorunda býrakan anonslar falan... Bütün bunlar da aslýnda 1. Dünya Savaþý'nýn devam ettiðinin kanýtlarý. Savaþýn sadece cephesi deðiþti. Nasýl ki bir vakitler bu topraklardan Ýslam silahla, savaþla sökülüp atýlmak istendi, bu baþarýlamayýnca dinin toplumu geri býraktýðý fikrine sýký sýkýya baðlý Batýcýlar türedi.
Oysa 1. Dünya Savaþý'nda Osmanlý'yý savaþýn asýl hedefi haline getiren nasýl ki Ýslam'dý; Çanakkale'yi geçilmez bir savunma sathýna dönüþtüren de Müslümanlýðýmýzdý. Bu ülkede Atatürk'ü ilahlaþtýrarak kimseyi cepheye gönderemezsiniz. Analar oðullarýný þahadete, vatanlarýný Müslümanlýklarýnýn, özgürlüklerinin ve namuslarýnýn teminatý bilerek gönderiyor.
***
Türkiye'de bir kaç temel mesele var, Batýcýlarýn dava olarak güttüðü; biri "Ermeni soykýrýmý" iddiasýdýr. Türklerin azýnlýk deðil ekseriyet olduklarý yerlerden bile kýrýla kýrýla Anadolu'ya sürüldükleri, buna mukabil ülkenin doðusunda bir takým çetelerinin Rusya ile iþ birliði yaptýðý bir vasatta karar verilmiþ olan tehcir, sonuçlarý ve biçimi itibariyle elbette eleþtirilebilir. Ama "Türkiye Ermenilere soykýrým yapmýþtýr" iddiasý için lobiciliðini yapmak ne liberalizm, ne demokratlýk, ne çokkültürcülük gibi kavramlarla savunulabilir.
Bir baþkasý, Kürt sorunu... Sevr Anlaþmasý'na atýf yapan HDP'lilerle bugün yol yürüyenler, kendilerini Cumhuriyetin banisi saymasýn. Þunu bilmemiz gerek; 1. Dünya Savaþý ve bizi mecbur ettiði yeni düzen, millet bütünlüðünü bozacak mikro ulusçuluklarý tetikledi. Kendini Cumhuriyetin banisi sayan parti bugün Sevr'i referans alanlarla ittifak yaparken atalarý da Kürt ulusçuluðunun geliþip serpilmesi için Kürtlere etmedik zulüm býrakmadý.
***
"Seküler-dindar kutuplaþmasý" ise Cumhuriyetin ilanýndan hemen sonra baþlatýlan bir dizi uygulamanýn bir asýrlýk bakiyesi olarak artýk Atatürk'ü ilahlaþtýrma noktasýna gelmiþ durumda.
Öyle bir nefret birikmiþ ki, inandýklarý þeye ibadet etseler de ruhlarý sükun bulmuyor. Bilakis nefretleri toplum için tehlike oluþturacak boyutlara ulaþýyor.
1. Dünya Savaþý'nýn bir 'barýþla' sona ermesi için tüm bu sorunlarýmýzý belki baþka bir dille, yöntemle yeniden ele almalýyýz. Bu bakiyeyi Cumhuriyet'imizin 100. yýlýna, 2023'e taþýmamak için bir yol bulmalýyýz.