1 Kasým psikolojisi: Korku, güven ve umudun karara dönüþmesi

1 Kasým seçimini siyaset bilimi kavramlardan ziyade, psikoloji kavramlarý ile açýklamak daha mümkün.  Beþ ayda, seçmenin yaklaþýk %10’u psikolojik faktörler eþliðinde ayný yönde hareket etti. Bu hareketi saðlayan psikoloji; “korku”, “güven” ve “umut” üzerinden oluþtu, açýk ve net bir karara dönüþtü. 

Bidon kafalý demenin yeni versiyonu olarak “korku söylemi”

AK Parti’ye ulusal ve uluslararasý düzeyde muhalefet edenlerin  korku ile ilgili tezi þöyle: “Erdoðan, Davutoðlu ve AK Parti devlet imkanlarýný kullanarak, seçmende güvenlik ve ekonomi üzerinden korku yarattý. Korkan seçmende AK Parti’ye yöneldi”. Bu iddia ayný zamanda þunlarý da söylemiþ oluyor: Seçmen zayýf, pasif, iradesi istendiði gibi þekillendirilebilir. Aslýnda, seçmene “göbeðini kaþýyan adam”, “bidon kafalý demenin” diðer bir versiyonu söylenmiþ oluyor.

Korku toplam psikolojisinin bir parçasý

Bu seçimde seçmende oluþan duygulardan birinin korku olduðu doðru. Aslýnda, korku kötü bir duygu deðildir. Yaþamsaldýr. Hayatýmýzý korur. Bizi felaketten korur. Bu sefer de bizi siyasal felaketten korudu. Yalnýz, korku duygusu olduðunda, “kimden ve niye korktu? Korkuya nasýl bir tepki verdi?” sorularýný da beraberinde sormak lazým.

Türkiye’de sert bir iktidar mücadelesi olduðu için, kimlik gruplarý birbirinden korkuyor. Þimdiye kadar, “Cihangir Türkleri” yaþam biçimlerine müdahale edilecek korkusunu ifade edip, gündemde tuttular. Halbuki, muhafazakar dindar seçmen CHP zihniyetine yönelik tarihsel korkuya sahip. Bu korku laikçilere ve radikal solculuða karþý da var.  Muhafazakar kesim, bu kiþilerin iktidara geldiðinde canýnýn, malýnýn ve çocuklarýnýn geleceðinin bu kesimlerce baský altýna alýnacaðýndan korkuyor. Bu seçimde de onlarýn eline düþeceðinden korktu. Koalisyonun kaos getireceðinden korktu. Ýstikrarsýzlýktan korktu.

Fobik deðil sahici korku

Yani seçmeni AK Parti korkutmadý. AK Parti’nin böyle bir gücü yok. Olsaydý 7 Haziran’da bu hale düþmezdi. Seçmen olmayan bir þeyden, hayali bir korku üretmedi. Kandýrýlarak korkmadý. Olup bitenin korkutucu yüzünü görüp korktu. Seçmen onlara ve olup bitene bakýp korktu. Garip olan, seçmen kendisine korktu diyenlerden korktu. Seçmen “iç savaþ çýkar” diyenlerden korktu. Seçmen koalisyondan, hükümet kurulamamasýndan korktu.

Korkuya karþýlýk güven ve umut

Eðer sadece korkarsanýz, içe kapanýr, donakalýr, kaçabilirsiniz. Bu sebeple, seçmen sadece korku içinde kalýp, kýzgýnlýða yönelip kaotik bir tepki verebilirdi. Aksine kaotik ve parçalý bir karar yerine, amaca yönelik, toplu bir eðilim oluþturarak karar verdi. Yani korku halinde güven verecek, kurtuluþ için umut verecek bir þey varsa ona yönelirsiniz.  Seçmen, AK Parti’yi kaosa karþý güvenilir ve umut verici olduðuna karar verdi. 

Sonuç olarak 1 Kasým seçimlerinin sonuçlarýný seçmenin korkutularak sindirilmesi üzerinden izah etmek yanlýþ bir analiz. Toplam resme bakmayan, bu sebeple de izah gücü zayýf bir analiz. Korkuyu, güven ve umutla birleþtirilerek alýnmýþ bir karar üzerinden izah etmek daha doðru.

Seçmen en güçlü zamanýný yaþýyor

Üstelik sadece “korkutulma” üzerinden açýklama yapýlmasý seçmeni aþaðýlamýþ oluyor. Halbuki 7 Haziran ve 1 Kasým seçimlerini beraber düþünürsek, seçmen oldukça güç kazandý demek daha doðru. Seçmenin yaklaþýk %10’u akýþkanlýk kazanarak, seçim sonuçlarýný dramatik etkilediler. Artýk her parti daha dikkatli olmak zorunda. Seçmen kimsenin cebindeki keklik deðil. Bu memlekette seçmen en etkili zamanýný yaþýyor.