CHP açýsýndan 1 Kasým’ýn matematiksel neticesi, 7 Haziran veya geçmiþ seçimlerin bir ‘deja vu’ hali olmaktan öte bir anlam taþýmýyor. Bu neticenin deðiþmesi için, CHP’nin seçim sonuçlarýný aþacak bir deðiþim perspektifine sahip olup olamayacaðý sorunu biraz daha büyümüþ durumda.
Ýzmir, Aydýn, Muðla, Kýrklareli, Edirne ve Tekirdað’dan oluþan, iki bölgedeki altý ilin dýþýnda birinci olduðu þehir bulunmayan CHP, sadece bir seçim hezimeti sorunu ile deðil, ciddi bir Türkiyelileþme sorunu ile de karþý karþýya. Zira Ege ve Marmara bölgesindeki altý ilde birinci parti olmasýna karþýn, her iki bölge genelinde de ikinci parti konumunda. Sadece Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesinde Türkiye geneli oy ortalamasý olan %25’in üzerine çýkabilen CHP; Doðu ve Güneydoðu Anadolu’da %10’un, Karadeniz ve Ýç Anadolu’da ise %15’in altýnda kalmýþ durumda. 34 ilde milletvekili çýkaramayan CHP, 9 ilde %2’nin altýnda, 6 ilde %2-3 arasýnda ve 7 ilde %5-10 aralýðýnda oy alabilmiþ konumda.
Yukarýdaki istatistiklerin söylediði en önemli þey, CHP’nin meclis aritmetiðine göre ana muhalefet partisi olmasýna raðmen, siyasi coðrafya temsili açýsýndan sadece iktidar alternatifi olmasýnýn imkansýzlýðý deðil, ana muhalefet olmasýnýn da temsil açýsýndan mümkün olmadýðýdýr. 34 ilde temsil kabiliyetine sahip olmayan CHP’nin, ‘iktidara nasýl geliriz?’ sorusu bu aþamada lüks bir sual konumunda olup, asýl çözülmesi gereken ‘ana muhalefet nasýl oluruz?’ meselesidir.
CHP, 1 Kasým seçim sonuçlarý sonrasý acý bir yüzleþme yaþamak ya da yukarýdaki sorularý gündemine almaktan çok, siyasi elitler düzeyinde vitrin yenilenmesi hattýna oldukça hýzlý bir þekilde girmeyi tartýþmaya baþladý. Bu durumun konforlu bir alan oluþturduðu ortada. CHP, yaþadýðý sorunu ýsrarla ‘þimdiki zamanda’ çözme eðilimi gösterse de, asýl meselenin ‘dünle yüzleþme’ olduðunu kabul etmediði sürece, yapýsal bir deðiþim göstermesi imkânsýz bir misyona dönüþmektedir.
CHP’nin dününe sahip çýkan bir seçmen kitlesi olduðu, bu tarihe yaslanarak siyasi ve psikolojik kimliklerini var ettikleri tartýþýlmaz bir hakikat. Lakin bu hakikat ayný zamanda CHP kýsýr döngüsünün de ana kaynaðýný oluþturmaktadýr. Zira 34 ile CHP’nin girmesinin önündeki en büyük engel de bizatihi bu tarih ve onun ortaya çýkardýðý siyasal teolojidir.
CHP acý gerçekle yüzleþmeyi kabul ettiði takdirde ise sorun ilk aþamada çözülemeyeceði gibi, orta ve uzun vadede de ciddi bir getirisinin olup olmayacaðý meþkuk bir düzlem ortaya çýkarmaktadýr. Çünkü böylesi bir yüzleþmenin anlamý, AK Parti’ye çok geç kalmýþ bir benzeme giriþimi olacaktýr.Hakikisi ve defalarca test edilmiþ olaný varken, AK Parti’ye alternatif olma giriþimlerinin tamamý bizatihi ‘alternatifi’ küçülten bir mekanizmaya dönüþecektir.
Burada kastettiðimiz, sadece ideolojik yaklaþýmlar anlamýnda deðil, mesela CHP’nin farklý sosyal kesimlere kaba bir ‘sosyal transfer’ odaklý seçim kampanyasýnda yaþandýðý gibi gerçekleþecektir. CHP’nin yýllar sonra aniden keþfettiði dar gelirli kesimlerle olabilecek en acemi þekilde muhatap olma giriþimi seçimlere anlamlý bir þekilde yansýmamýþtýr. Zira AK Parti’nin 2002’de oldukça zor durumda olan dar gelirli kesimlerle ilgili yýllardýr yaptýklarýný görmeden, Türkiye’de sadece ‘CHP ve asgari ücretliler, CHP ve emekliler’ yaþadýðý yanýlsamasýndan öteye geçmeyen taktiksel yaklaþýmlar ortaya çýkmaktadýr.
1 Kasým neticesinde ortaya çýkan tablo, CHP’nin konforlu eski Türkiye nöbet yerini terk etmediði sürece hiçbir varlýk gösteremediði 34 ilde anlamlý bir siyasi aktöre dönüþmesinin kolay olamayacaðýný söylemektedir. Bu ise çok açýk bir Türkiyelileþme sorunudur ve lider deðiþimi ile atlatýlmasý mümkün olmayan bir travmadýr. Zira nöbet yeri(ni) terk etmeden veya deðiþ(tir)meden, nöbetçilerin deðiþmesiyle yapýsal bir farkýn ortaya çýkmasý mümkün deðildir.