7 Haziran Seçimleri öncesinde siyasi ufkunu ‘barajý aþmakla’ sýnýrlayýp Kürtlerle alakalý sert bir siyasi diyete giren HDP, 2002 sonrasýnda siyasal merkezde yaþanan (elit) deðiþimin(in) bütün negatif enerjisini de kendisine eklemleyerek, seçimlerin en medyatik ve en küresel aktörü muamelesi görmeyi baþarmýþtý. Bu durum, HDP’nin bir katalizör olarak Türkiye siyasi sistemine barajý aþarak dâhil olmasýný saðlamýþ ve -her- katalizör gibi deðiþmeden tepkimeden çýkmasýna yol açmýþtý. HDP, 7 Haziran sonrasý, beklendiði üzere ‘deðiþemediðini’ hatta PKK’nýn yeniden kan dökmeye baþlamasýyla ‘deðiþ(e)meyeceðini’ de herkese gösterdi.
HDP’nin ‘Türkiyelileþme giriþimi’ organik bir deðiþim olmaktan ziyade, Türkiye’nin en marjinal kesimlerinin kurgu bir projesi olmaktan ibaretti. Dolayýsýyla, temelleri saðlam bir yatýrým olmadýðý 7 Haziran kampanyasýný baþlattýklarý gün ilan ettikleri bir durumdu. Erdoðan düþmanlýðýnýn Meclis aritmetiðinde oynayacaðý role yatýrýmcý arayan bu giriþim, sadece sahicilik krizi deðil, yýllardýr aðýr maðduriyetler yaþayan Kürtlerin de hilafýna hayata geçirildi. Sonuçta, HDP seçim barajýný matematiksel olarak geçerken, Türkiyelileþmek yerine siyaseten radikal merkezkaç pozisyona oturarak, memleket vasatýnýn dýþýnda konumlanmýþ oldu.
Bu nedenle, HDP’nin 7 Haziran-1 Kasým arasýnda bir milyon oy kaybetmesi, yaþanan merkezkaç hareketin tabiî bir neticesinden ibaret. 1 Kasým, HDP açýsýndan oldukça ucuz atlatýlmýþ bir fatura. Ancak her ne kadar sayýsal olarak baraj üstü kalsa da, içine düþtüðü siyasi patinajdan çýkmasýný imkânsýz hale getirecek kadar ‘AK Parti þeytanlaþtýrmasýna’ ram olmasý nedeniyle, uzunca bir süre bu fasit daireden çýkamayacaktýr. Seçimin siyasi coðrafya haritasý da bu durumu, yani HDP’nin barajý geçerken kendi etrafýna inþa ettiði büyük barajý teyit etmektedir.
1 Kasým tablosuna göre, HDP 60 ilde sonuncu parti olurken, diðer iki muhalefet partisinden pozitif olarak ayrýþarak 12 ilde birinci parti konumunda. Bu, açýk bir þekilde HDP’nin Türkiye siyasal coðrafyasýnda yaþadýðý sorunlu yoðunlaþmayý görmek için yeterli bir veri. Baþka bir deyiþle, HDP sadece Doðu ve Güneydoðu Anadolu bölgesinde barajý oyunun yüzde 25 ve 30 fazlasýný alarak geçmiþ durumda. Zaten bu iki bölgenin dýþýndaki beþ bölgede çýkardýðý toplam vekil sayýsý da 15. 60 þehirde hiçbir milletvekili çýkaramayan HDP, 20 ilde milletvekili kaybederken, hiçbir ilde vekil sayýsýný artýramadý ve 9 þehirde de vekil sayýsýný korudu. HDP, 58 ilde %0-10 arasý oy alýrken, geriye kalan 23 ilin 11’inde kendi ülke ortalamasýnýn beþ katýndan fazla alarak dengesiz bir yoðunlaþma yaþadý. HDP yurtdýþýndaki seçmenden AK Parti’nin üçte biri kadar oy almasýna raðmen ikinci parti oldu. Yurtdýþý oylar HDP’nin barajýn üzerinde kalmasýnda hayati bir vazife ifa etti.
HDP’nin ‘parti olarak’ girdiði ikinci seçimde yaþadýðý oy kaybýndan çok daha önemlisi, aldýðý oylarla ‘neyin temsilcisi olduðuna’ karar vermesidir. HDP’nin önünde iki yol var. Birincisi, 2010 Anayasa Referandumundan itibaren, eski Türkiye’ye oldukça travmatik bir þekilde nöbetçi yazýlmasýyla girdiði yolda devam edebilir. Bu yolda ýsrar edilirse, HDP’nin, oylarý Kürtlerden almasýna raðmen, eski Türkiye’nin gündemini ve aktörlerini temsil eden bir unsur olmaya devam edeceði görülüyor. Bu durum, HDP’nin Kürtlere ait olmasý mümkün olmayan bir ‘ithal kinle’ AK Parti þeytanlaþtýrmasýna devam edeceði anlamýna gelecektir. Böylesi bir savrulma Kürtleri tamamen araçsallaþtýrarak, Kürtlere ait olmayan ‘yabancý’ bir gündemin tüketilmesi anlamý taþýyor.
Ýkinci yol ise Türkiye’nin siyasi anlamda en dinamik ve canlý tabanýna sahip olmayý pozitif bir enerjiye dönüþtürerek, yeni Türkiye ile yüzleþmeleri olacaktýr. HDP’nin ikinci yolu tercih etmesi için, Cihangir veya yabancý bir baþkentteki ‘ithal kinden’ uzak durarak, Diyarbakýr’da kendi halindeki bir Kürdü dinlemesi yeterlidir.