Milliyetçi Hareket Partisi, 1 Kasým Seçimlerinde üzerinde çok konuþulduðu kadar tahmin de edilen bir netice aldý. MHP gibi siyaseten durduðu yer oldukça aþikâr ve keskin partiler, ilginç bir þekilde, seçmen tarafýndan politik yelpazede arafta býrakýlacak boyutta ‘siyasi bir sarkaç’ olarak kullanýlýyorlar. Seçmen bu sarkacý harekete geçirdiðinde, MHP’yi iterek siyasal ve toplumsal merkezi tahkim ediyor. Bu durum ister istemez MHP’nin merkezkaç bir unsur olmasýnýn altýnýn daha belirgin biçimde çizilmesine de yol açýyor. MHP’nin ‘muhafazakârlýk ve sekülerlik’ dinamikleriyle müstakil olarak maruz kaldýðý bu medcezir hâli, tabiatýyla siyasi coðrafyasýnýn seyrelmesine, politik dilinin sýkýþmasýna, psikolojik kimliðinin ise arafta kalmasýna yol açýyor. Bu noktada, varoluþsal olarak marjinal siyasi çeperde konumlanmýþ olan MHP’nin, merkezkaç unsur olmaktan çýkmasýný beklemek ise naif bir yaklaþýma dönüþüyor.
Hiçbir ilde birinci parti konumuna gelemeyen, Türkiye genelinde sadece iki ilçede ikinci olabilen MHP, 61 ilde üçüncü veya dördüncü parti oldu. Milletvekili daðýlýmýna bakýldýðýnda; 35 þehirde vekil çýkaramayan MHP’nin, hiçbir ilde vekil sayýsý da artmadý. MHP’nin %0-1 arasýnda oy aldýðý il sayýsý 3 olurken, %1-3 arasýnda 11 þehir, %5-10 arasýnda ise 10 il bulunmaktadýr. Bu tablonun bizlere söylediði þey, MHP’nin Türkiyelileþme kriziyle birlikte, merkezini kaybetmiþ bir görüntüsünün de olduðudur.
Zira MHP yalnýzca Türkiye siyasal coðrafyasýnda büyük bir temsil sorunu yaþamýyor, ayný zamanda diðer iki muhalefet partisinden de negatif bir ayrýþma yaþýyor. CHP ve HDP, Türkiye’nin her bölgesinde varlýk gösteremeseler de, seçim sonucunda aldýklarý oya oranla çok daha yüksek destek aldýklarý en az bir bölgeyi ‘merkez alarak’ Türkiyelileþme krizlerini hafiflettiklerini düþünebilirler. MHP açýsýndan ise Türkiye siyasal coðrafyasýnda böylesi -dikkat çeken- bir bölgenin altýný çizmek mümkün deðil. Dolayýsýyla, MHP açýk bir þekilde Türkiyelileþme krizini bölgeler düzeyinden þehirler seviyesine indirgemiþ durumda.
Marmara ve Akdeniz bölgelerinin her birinde ancak 10’dan fazla vekil çýkartabilen; Ýç Anadolu, Doðu ve Güneydoðu Anadolu, Karadeniz ve Ege’nin toplamýnda ise yalnýzca 15 vekil kazanan MHP’nin toplumsal merkezi, 2007’den beri devam eden siyasal erozyonun bakiyesinden ibaret. 2007’de MHP’nin Türkiye geneli oy ortalamasýnýn %70 üzerine çýktýðý bölgeler varken; 1 Kasým’la birlikte kendi oy ortalamasýnýn üstüne çýkabildiði bölge sayýsý hýzla düþerek, ortalama oy oranýnýn %50 fazlasýný aldýðý bölge sayýsý teke inmiþ durumda. Baþka bir ifadeyle, 2007’de MHP farklý bölgelerde %20’nin üzerinde oy almýþken, 2015’te %20’nin üzerinde oy alabildiði bölge kalmadý; Doðu ve Güneydoðu’da seçim barajý altýnda kalýrken, en yoðun nüfusun olduðu Marmara’da barajý binde altýlýk bir oy oraný ile ancak aþabildi. Bu tablonun seçim haritasýna yansýmasý ise MHP’nin hiçbir ilde birinci parti olmamasýndan dolayý ‘görünmez hale gelmesi’ oldu.
MHP, baraj altýnda kaldýðý bölgeler çýkarýldýðýnda, fiilen sadece beþ bölgede varlýk gösterebilen bir parti konumunda. Ege ve Ýç Anadolu’da ayný anda AK Parti ve CHP’nin vorteksi karþýsýnda her seçimde erozyonu devam eden MHP’nin, son seçimlerle birlikte coðrafi merkezi kalmayan bir ‘serpme parti’ye dönüþtüðü görülüyor.
Gelinen noktada, MHP’nin siyasi coðrafya odaðýný yeniden kazanmasý hiç de kolay görünmüyor. Yaþadýklarý erozyonun sebep olduðu boþluðu tahkim etme çabalarý büyük ölçüde arafta bir parti olma hâli tarafýndan baskýlanacaktýr. MHP, mezkûr erozyon sürecini siyasal dilini keskinleþtirerek yaþadýðý için, muhtemel bir tadilat süreci de büyük ölçüde ayný dil tarafýndan esir alýnarak boþa çýkarýlacaktýr. AK Parti’ye CHP-HDP, sol-liberal veya Fetullahçýlýk eksen(ler)i üzerinden muhalefet ettikçe tabanýn çözülmesi iki yönlü sürmeye devam edecektir. MHP’nin 1 Kasým’a kadar AK Parti-CHP’ye doðru merkezkaç hareketliliði yaþayan tabaný, geri dönmek istediðinde coðrafi merkezi ortadan kalkmýþ bir partiye dönmekte ciddi anlamda zorlanacaktýr. 20. yüzyýla ait bir dünyanýn içerisinden çýkmasý kolay olmayan MHP’nin, 21. yüzyýl Türkiye’sinde bütün deðiþim dinamiklerinden negatif etkilenen aktör olmayý sürdürmesi mukadderdir.