1 Mayýs 1977...

Gençtik ve bu dünyaya söyleyecek bir sözümüz olduðuna inanýyorduk.

Soðuk Savaþ’ýn gri-bulanýk günlerinde “küresel güçlerin” silahlarýný çektiðinin, bu silahlarýn, mazlum coðrafyalar üzerinde kanlý senaryolar hazýrladýðýnýn farkýnda deðildik.

Amerika Birleþik Devletleri ile Sovyetler Birliði, birbirlerine tek kurþun atmadan, depoladýklarý nükleer baþlýklý balistik füzelerin kýrmýzý düðmelerinden uzak durarak, dünyanýn farklý bölgelerinde bilek güreþini sürdürüyordu.

Aslýnda, soðukkanlý, küresel geliþmelerin derli-toplu analizlerini yapan fikirlere ihtiyacýmýz vardý, ama, saðduyu, rafa kalkmýþtý.

O sinsi ama kanlý hesaplaþma Latin Amerika’da bugün insanlýk tarihinin yüz karasý olarak adlandýrýlan askeri diktatörlükleri kurmuþtu. Brezilya, Arjantin, Þili, Paraguay, Uruguay, San Salvador, Nikaragua, Guatemala... Amerikan Merkezi Haberalma Teþkilatý CIA’nýn özel planlarýyla gerçekleþtirilmiþ askeri darbelerden akan bilgiler dehþet vericiydi!.. Ýnfaz mangalarý, binlerce yaþýtýmýzýn bir gecede korkunç iþkencelerle öldürüldüðü haberleri, CIA destekli sýnýrlar ötesi örgütlenmeler, askeri diktatörlüklerin basit, çoðu masum veya biraz farklý düþünen insanlarýn yaþamlarýna vurduðu onarýlmaz aðýr darbeler...

Benzerini daha lise yýllarýmýzda, 1972 Muhtýrasý ile yaþamýþ, ne olduðunu bile anlayamadan çok genç yaþtaki 3 gençlik liderinin, üstelik Meclis’teki “üçe üç” sloganýyla þekillenen intikamcý ruhla idam edildiðine tanýk olmuþtuk.Endiþeli ve öfkeliydik.

Üniversiteye girdik ve 70’li yýllarýn Türkiye’sinde yaþam bir kabus gibi üzerimize çöktü.

Ýki farklý küresel ideolojik grubun hesaplaþmasý topraklarýmýzda sürüyordu ve sistem, bize, kuþak olarak nefes almamýz için kapý aralamaya da niyetli deðildi.

Þu veya bu þekilde gözaltýna alýnmak, “sistemli iþkence” ile tanýþmak demekti, bir gençlik forumunda aykýrý iki-üç cümle ifade etmek, “infaz listelerinde adýnýn yer almasý” anlamýna geliyordu.

1974 Kýbrýs Harekatý’nda tek yumruk olarak birleþen güzel vatanýmýzýn, üç yýl gibi kýsa bir zaman diliminde kentlerinde mahallelerin bölündüðü, “öteki düþünceden” insanlarýn yaþamalarýna kahvelerde bile izin verilmediði korkunç bir hesaplaþmaya gittiðini izliyorduk.

O günün siyasi kadrolarýndan “durun, aslýnda hepiniz vatanseversiniz, þu iþi sakin tartýþýn” diyen çýkmadý. Gazete köþe yazýlarý ise sanki bir iç savaþa benzin taþýma yarýþýndaydý.

Oysa, çok deðil, bütün o kanlý senaryolarýn yaþandýðý karanlýk yýldan 14 yýl sonra o günlerde birbirimize silah doðrultacak ölçüde düþmanlaþtýrýldýðýmýz merhum Muhsin Yazýcýoðlu ile dost olacak ve bu dostluðumuz onun, bugün bir FETÖ (ABD?) komplosu olduðu belirtilen ölümüne kadar sürecekti.

Aslýnda, üzerimizdeki “küresel komployu”, 12 Eylül’ün paþasý Kenan Evren “bir oradan bir öteki taraftan asarak dengeyi koruduk” dediðinde fark etmiþtik, birbirimize elimizi uzatmamýz, ayný masalarda yemek yiyerek sohbet etmemiz yine de 10 yýlýmýzý almýþtý.

1 Mayýs 1977’de Atatürk Anýtý’nýn çevresindeki gençlerden biriydim, üzerinden 40 yýl geçmiþ. Yoðun ateþ nedeniyle kendimi Anýt’la, otobüs duraklarý arasýndaki yola attýðýmda hayatýmda ilk kez, insan bedenine giren kurþunun çýkardýðý o berbat sesi duymuþ, ölen insanlara çaresizlik içinde bakmýþtým.

Hepimiz biliyoruz, 1 Mayýs 1977, o sýrada “Sovyetler’e yakýn” çizgisini onaylamadýðým DÝSK ile yine gençlik yýllarýmda uzak durduðum farklý fraksiyonlardaki sözde sol gruplarýn yarattýðý gerginlik sayesinde NATO’nun GLADIO’sunun iþlediði bir cinayettir.

Bu nedenle aydýnlatýlamadý, Türkiye tarihinde kara bir siyasi delik olarak varlýðýný koruyor.

Bütün bunlarý, bu günün gençleri için anlatýyorum: Bazen, önünüzde uzanan yaþamýn size kapý aralamadýðýný, zorlu bir mücadele sonucunda hedeflerinize ulaþabileceðinizi düþünebilirsiniz. Aslýnda “yaþam” dediðimiz kavramýn týlsýmý da budur.

Uzun yolculuðunuzun önüne tuzaklar kuranlarýn olabileceðini asla unutmayýn.

Sizlerin arasýna duvar örenlerin var olabileceðini de asla hatýrýnýzdan çýkarmayýn.

Toplum, önceki kuþaklarýn zorlu deneyimlerinin saðladýðý birikimle, bu birikimlerden doðru yer ve zamanda yararlanarak barýþçý ve demokratik olgunluða ulaþýr.

Size, 40 yýl önceden bir mesaj veriyorum...

Tartýþýn ama ötekileþtirmeyin. Savunun ama tahrip etmeye çalýþmayýn.

Yaþam tahmin ettiðinizden daha renkli, sürprizlerle yüklü ve sürekli kendini yenileyen yolculuktur...

Unutmayýn...

Birbirinize lazýmsýnýz, birbirinizi asla kaybetmeyin... Birlikte yaþayýn...