CHP’lilerin 1 Mayýs’a katýlmasý hayli þaþýrtýcý; sanýrým onlar Atatürk ile Ýnönü döneminde 1 Mayýs’ýn yasaklandýðýný pek hatýrlamýyorlar. Zaten çaðdaþ sayýlsaydý, 1 Mayýs’ý hiç Atatürk yasaklar mýydý?
CHP’nin tek parti iktidarý döneminde Türkiye’de 1 Mayýs kutlamasý yasaktý. Oysa Osmanlý döneminde 1 Mayýs serbestçe kutlanýyordu. Çok mu þaþýrdýnýz? 1 Mayýs, 1912 yýlýnda bile kutlanmýþtý Ýstanbul’da! Elbette ortaçað karanlýðýndaki Osmanlý’da kutlanan 1 Mayýs’ýn çaðdaþ deðerlerle bezenmiþ CHP iktidarýnda kutlanmasý ne kadar küçültücü olurdu! Hatta ülkemiz ecnebiler karþýsýnda ne kadar mahçup olurdu!
Emperyalist iþgal altýnda 1 Mayýs
Daha Millî Mücadele sürerken iþgal altýndaki Ýstanbul’da Ýngiliz ve Fransýz emperyalistleri, 1 Mayýs kutlamasýna izin verdi. O zaman Ýstirakçi Hüseyin Hilmi’nin liderliðindeki Türkiye Sosyalist Fýrkasý, Ýstanbul’da grevler düzenliyordu. Ýngiliz zýrhlýlarýnýn toplarýnýn çevrildiði baþkentte, Ýngilizlerin süngülerinin gölgesinde 1921 yýlýnda da 1 Mayýs kutlandý! O gün özellikle Þirketi Hayriye, Seyrüsefain, Haliç idaresi ve Tramvay Kumpanyasý iþçileri çalýþmamýþlar ve 1 Mayýs’ý kutlamýþlardý. Önce parti merkezinde bayramlaþmýþlar, ardýndan da ameleler mavi gömlek ve kýrmýzý kravatlarýyla Sadrazamý ziyaret etmiþlerdi. Ertesi yýl da parti, Hürriyeti Ebediye tepesinde (Çaðlayan’da yeni adliye binasýnýn hemen yanýnda) 1 Mayýs’ý yine kutlamýþtý. TKP tarihinde de bu kutlamanýn bizzat partinin inisiyatifiyle gerçekleþtiði yazýlýdýr. TKP merkez komitesi üyesi Sadrettin Celâl Antel’in meydandaki konuþmasý buna delil olarak gösterilir. Ýstanbul’da kutlanan 1 Mayýs’ta üstelik Millî Mücadele desteklenmiþti.
1 Mayýs iþçi bayramý talebi
1923 yýlýnda cumhuriyetin ilânýndan aylar önce toplanan Ýzmir Ýktisat Kongresi’nde iþçi temsilcileri, sendika ve grev hakkýnýn tanýnmasýnýn yanýnda, 1 Mayýs’ýn iþçi bayramý olarak benimsenmesi çaðrýsýnda da bulunmuþlardý; fakat 8 Nisan 1923 tarihinde yayýnlanan “9 Umde Beyannamesi”nde iþçilere yönelik herhangi bir vaat yer almamýþtý.
1925’de yasaklandý
Takriri Sükûn yasasýnýn kabulünden sonra, TKP’nin yasaklanmasýyla birlikte, 1 Mayýs kutlamalarý ve gösterileri de yasaklandý. Oysa Millî Mücadele döneminde Ankara’da kutlanýyordu. Zaten hatýrlayacaðýnýz gibi, tek-parti döneminde iþçi sýnýfý yoktu! Daha doðrusu sýnýf yoktu! Bir zamanlar komünistlerin hayal ettiði þey gerçekleþmiþ ve Türkiye’de sýnýflar buhar olmuþtu! Sýnýfsýz bir toplum yaratýlmýþtý! Sermayedarlar ve ameleler, birbiriyle iç içe geçmiþ, kaderde ve kývançta bir olmuþtu! Tabiî iþçi sýnýfý olmayýnca, 1 Mayýs da kendiliðinden lüzumsuz bir gün haline dönüþüvermiþti hemencecik. 1934 yýlýnda da bahar bayramý oldu, geçti gitti. Eski sosyalistler, anýlarýnda 1 Mayýs’tan hemen önce polislerin kendilerini evlerinden toplayýp, bayram geçinceye kadar karakollarda misafir ettiklerini anlatýrlar. Bir avuç kiþinin bile bir araya gelerek bahar gününde kýrlarda pek de göz önünde olmadan piknik görüntüsü altýnda 1 Mayýs’ý kutlamasý, çok görülürdü. Böylece gerici Osmanlý’da serbest olan 1 Mayýs’ýn ilerici ve çaðdaþ cumhuriyette nasýl yasaklandýðýný görmüþ olduk! CHP’nin tek parti iktidarý boyunca, deðil 1 Mayýs kutlamasý, sendika kurmak ve grev de kesinlikle yasaklanmýþtý. Atatürk ilke ve inkýlâplarý, bunu da kapsýyordu. Bu bilgiyi, 1 Mayýs’a üzerinde Atatürk resmi bulunan tiþörtlerle katýlanlar için özellikle yazdým!
Osmanlý’da serbest, Cumhuriyette yasak
Evet, 1 Mayýs, 1976 yýlýnda DÝSK tarafýndan yeniden kitlesel olarak kutlanýncaya kadar yasaktý. Ýlerici subaylarýn darbe dönemlerinde de yasaktý! DP de, Atatürk ilke ve inkýlâplarýna baðlý olarak, 1 Mayýs ve grev yasaðýný sürdürdü! Üstelik muhalefette iken grev hakkýný vaat etmiþ olmasýna raðmen. Adnan Menderes, darbeden hemen önce 1 Mayýs 1960’da radyoda yaptýðý konuþmada ise, 1 Mayýs’ý iþçi bayramý olarak ilân etmiþti. Bu konuþma da tarihin tozlu yapraklarý arasýnda kaldý.
GREV “ÝRTÝCA”DIR ARKADAÞLAR
Her nedense CHP’liler kendi tarihlerini de pek bilmiyorlar; ya da belki de pek hatýrlamak istemiyorlar. O kadar ki, CHP’nin 1946’daki kurultayýnda sýnýf esasýna dayalý dernek kurulabileceði kabul edildiðinde (daha önce sýnýf esasýna dayalý örgüt kurmak yasaktý), iþçi sendikalarýnýn kurulmasýna yol açýlmýþ oldu; fakat CHP hâlâ sýnýflarý reddetmeye devam etti. Grev ise “irtica” olarak nitelendirildi. 1947’de CHP’nin Çalýþma Bakaný Reþat Þemsettin Sirer, grev hakkýný ilke olarak savunan, ancak bu hakkýn da çerçevelenmesi gereðine dikkat çeken ve ayrýca grev ve lokavt hakkýný birlikte gören DP programýndan da geride olan CHP’nin bakýþýný þöyle özetliyordu:
‘50 sene önceki liberal nizam örneði’
“Devletçiliði, ana þiar [slogan] olarak, esas olarak kabul ettik. Eðer irtica yapacaksak, devletin vazifeleri hususunda haiz olduðumuz telâkkilerden vazgeçersek veya bunlardan kýrk, elli, hatta otuz sene evvelin modasý olan liberal nizama dönecek olursak, o takdirde hakikaten greve de, lokavta da lüzum olacaktýr. Ama eðer irtica yapacak olursak. Hiçbir noktada irtica yapmayacaðýmýz için, devletçiliðin, devlet hakemliðinin bulunmadýðý hâllerde, zümre mücadelesi için belki lüzumlu birer silâh olan grev ve lokavta ihtiyaç olmayacaktýr. Devlet, emeðin de, sermayenin de arasýnda âdil bir hakem olacaktýr. Emeði de, sermayeyi de koruyacaktýr. Bizim sahip olduðumuz devlet vazifeleri telâkkisine göre, sýnýflarýn arasýndaki ihtilâflarýn hâllini onlara terk etmiyoruz. Bundan dolayý sýnýf mücadelesinin silâhlarý ile cihazlanýp, karþý karþýya geçmelerini tecviz edemiyoruz [izin veremiyoruz]. Buna hiçbir zaman lüzum ve ihtiyaç hâsýl olmayacaktýr. Kendisi [iþçi] hayatýn her riskine, tehlikesine karþý garanti edilecek olursa, arkasýnda lokavt gibi korkunç ve kötü bir silâhý da saklayan grevle silâhlanmasýna ne ihtiyaç kalýr? Kemalist rejimin kurulmasýnda, yerleþmesinde tarihî bir vazife almýþ olan benim mensup bulunduðum siyasî heyet, bu altý umdede irtica yapmak niyetinde olmadýðýndan, devletçilikte, devletin vazifeleri telâkkisinde de irtica yapmayacaðýmýza göre, bizim mesuliyetli [sorumu] bulunduðumuz zamanlar içinde sýnýflar mücadelesi olmayacaktýr. Sýnýflar, nefretle, kinle, grev ile lokavt ile birbirlerinin karþýsýna geçmeyeceklerdir. Bu devlet, buna meydan vermeyecektir. Bu sebeple mücadele silâhlarýna da lüzum olmayacak.”
CHP neden yasakladý
Yine 1947’de Çalýþma Bakaný Sadi Irmak, sendika yasaklarýný þöyle açýklýyordu: “Sendikalar üç tip[tir]: Devlete karþý, devlet emrinde ve devletle beraber. Devlete karþý olanlarýn sayýsý azalýyor Bunlarý bir tarafa býrakýrsak, (þüphesiz, bu bizim memleketimiz için asla varit [geçerli] deðildir) ikinci tip sendikalar, hemen hemen devlet emrinde ve bugünün telâkkileri haricinde olan totaliter rejimlere mahsus tiptir. Üçüncü tip sendika, devletle beraber, amme içinde, zümrelerin menfaatlerini müdafaa eden hür sendikalardýr. Ýþte, Türkiye’ye yakýþacak ve Türk rejiminin hürriyet rejimine yakýþacak olan bu çeþit sendikalardýr.” Ha, bu arada sizin sendikanýz hangi tipten?
Sadece ‘devrimciler’ mi kutlar
Bu arada, sakýn 1 Mayýs’ýn serbestçe kutlanabildiði her yerin de demokrasi olduðunu düþünmeyin lütfen; Almanya’da 1933 sonrasýnda Nasyonal Sosyalistler döneminde de 1 Mayýs, bayram olarak kutlanýrdý! Þimdi söyleyeceðime ise kesinlikle inanmayacaksýnýz: Almanya’da 1 Mayýs’ý ulusal bayram ve resmî tatil günü ilân eden de bizzat Hitler oldu! 1 Mayýs, Nazi partisinin en önemli kutlama günlerinden biriydi! Tarih hakikaten þaka gibi deðil mi?