10. Yýl Marþý 'Recep Beyin Ýlâhisi'

Dönemi yaþayanlarýn gözünden...

Haldun Derin’in anýlarýný hiç duymamýþ bile olabilirsiniz; ama hatýrlatmak istedim: Kendisi Atatürk’ün özel kaleminde memurdu; sonra cumhurbaþkaný olduðunda Ýsmet Ýnönü’nün özel kalem müdürü oldu; hatta Bayar cumhurbaþkaný olduðunda bir yýl da onun yanýnda bu göreve devam etti. Anýlarýný da yazdý, yayýnladý.

Günümüz Atatürkçülerinin masal ve efsaneler dünyasý kurma çabalarýndan fazla ilgi göstermediði kitap, Gazi’nin 10. Yýl Marþý için “Recep Peker’in ilahisi” diye takýlmasýndan, Ýsmet Ýnönü ile Hikmet Bayur’un Nutuk metnine ilginç katkýlarýna dair ayrýntýlarýyla dönemin ilk elden tanýðý niteliðinde.

Haldun Derin’in anýlarý

Haldun Derin’in bundan on yedi yýl önce 1995 yýlýnda yayýna hazýrladýðým anýlarý, dönemin ilk elden tanýklýðý olduðu için çok deðerlidir: “Çankaya Özel Kalemini Anýmsarken: 1933-1951” Nedense aradan geçen bunca zamana raðmen kitabýn ikinci baskýsýný yaptýracak bir raðbet olmadý. Bunun nedeni, sanýrým yeni Atatürkçü kuþaðýn, eski Atatürkçülerin kendi dönemlerine iliþkin aný ve gözlemlerinden tatmin olmamalarý. Bunlar, artýk onlarý kesmiyor; sadece daha da yüceltilmiþ metinlerdir onlarýn ruhunu okþayan. Derin’in anýlarý ise bir devrin içeriden yansýmasý.

Bu arada dedikodu meraklýlarý için de iyi bir haberim var; aradýklarýný burada bulacaklardýr. Derin, gerek Atatürk ve gerekse Ýnönü dönemi hakkýnda gördüklerini, duyduklarýný, bildiklerini bizimle paylaþýyor; üstelik cömertçe. Dahasý gerek olaylarý, gerekse yakýndan tanýdýðý, yakýnýnda bulunduðu kiþileri eleþtiri süzgecinden de geçirmeden edemiyor; üstelik bunu zarif bir üslûpla yapýyor ki, ancak ârif olan anlasýn kâbilinden. Ýþte yazarýn Türkçeye hâkimiyeti ve üslûp lezzeti de bu satýrlarda bir daha karþýmýza çýkýyor. Sakin ve duru bir üslûp yazarýn ince ve imâlý gözlemlerini ortaya koyuyor. Derin, sadýk bir Atatürkçü; Ýnönü’ye öyle kolay laf edilsin de istemiyor; fakat devirlerin içinden süzülüp gelen muzip bakýþýný da hep hissettiriyor.

Baba sözüne raðmen

Haldun Derin’in babasý Zihni Bey’i tanýmayan var mýdýr acaba? Bugün Karadeniz’i kaplayan çay tarýmýný ona borçluyuz. Türkiye’de çay ve çay sanayi varsa, onun sayesinde var. Zihni Bey’le çay ayrýlmaz bir ikilidir. Her ne kadar hayatýnýn büyük bir kýsmýný memur olarak geçirmiþ olsa da, Zihni Bey’in oðluna tavsiyesi ya da baba nasihati, memurluk deðil, serbest giriþimciliktir; oysa Haldun Bey de babasýnýn izinden, memuriyet basamaklarýnda týrmanmaya baþlayacaktýr.

ANILARDAN KÜÇÜK BÝR DEMET ‘Desperados’

“Armstrong, Mustafa Kemal hakkýndaki “Bozkurt” adlý kitabýnda mutat zatlar için ‘desperados’ (gözü kýzmýþ haydutlar) deyimini kullanýr. Ýçlerinden kimisinin vefalý ve özverili hizmetlerinin yaný sýra ufak tefek haþarýlýklar, Armstrong’un onlara böylesine kara çalmasýný hoþ gösterecek boyutta olmasa gerekir. Huzuru mutat zevatýn þunlardan oluþtuðu kabul edilebilir: Salih Bozok, Cevat Abbas Gürer, Ali Kýlýç, Recep Zühtü Soyak, Hasan Cavit Belül...

En uslularý sanýrým sonuncusu. Pek ele avuca sýðmayanlardan bir tanesi, Viyana’da tanýþýp evlenme vaat ederek Ankara’ya getirdiði pek soylu Nemçe dilberini evinde uzun süre alýkoyacak; sonra baþýndan savacaktý. Kadýnýn yakýnmak üzere yazdýðý mektup, bildiðime göre, Atatürk’e gösterilmeyecekti. Mutatlardan bir baþkasýnýn, umumî kâtip Hikmet Bey’e (Bayur), onunla birlikte yaþadýðý ve sonra evlendiði niþanlýsý hanýmý kast ederek, ‘Yahu, býrak da, biraz da biz sebeplenelim’ yollu öneride bulunduðu; Bayur’dan, ‘Bak, kandýrabilirsen, hay hay’ cevabýný aldýðý aðýzdan aðýza dolaþan söylentiler arasýnda yer alacaktý. Mutatlar listesine bir bakýma Nuri Conker ile Fuat Bulca’yý da eklemek yakýþýk alýr.”

10. yýl nutkuna Ýsmet Paþa’nýn katkýsý

“NUTUK’TAKÝ ‘þunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfý da, güzel sanatlarý sevmek ve onda yükselmektir’ tümcesini Baþbakan Ýnönü öneriyor, Atatürk kabul edip metne ekliyor.

Hikmet Bey (Bayur) söylevin sonlarýndaki, ‘Bu söylediklerim hakikat olduðu gün senden ve bütün medenî beþeriyetten dileðim þudur: Beni hatýrlayýnýz’ tümcesinin kaldýrýlmasýný ileri sürüyor. Gazi’nin o dileðinde beliren duyarlýlýk, 1927’de söylediði büyük Nutuk’un bitiþ sayfasýndaki ‘Sizi günlerce iþgal eden uzun ve teferruatlý beyanatým, en nihayet mazi olmuþ bir devrin hikâyesidir’ sözünde sezilen hüzün belirtisinin bana bir uzantýsý gibi geldi.”

‘Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’

“YOLLAR boyunca duvarlarda fýrka umumî kâtibi Recep Bey’in (Peker) hazýrlattýðý alýþýlmamýþ afiþler. On yýlda kaç kilometre demiryolu yapýldýðý; kaç okul, kaç hastahane açýldýðý vb. Resimli, krokili, rakamlý, grafikli açýklamalar. Cumhuriyet’in her yýldönümünde iki direk arasýnda caddeler arasýna gerilmesine alýþtýðýmýz ‘Durmayalým düþeriz’le baþlayýp, ‘Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’le biten çeþit çeþit dövizler ise, her yýlkinden elbette çok daha bol. Bütün aðýzlarda da, Gazi’nin yakýn arkadaþlarýna teklifsizce ‘Recep Bey’in ilâhisi diye takýlarak sözünü ettiði 10. Yýl Marþý...

O kadar ki, ara sýra Gazi yolda otomobilinden inip, rastladýklarýna marþý öðrenip öðrenmediklerini soruyor. Biz de Kalem’de, ne olur ne olmaz marþý bir iyi belliyoruz.”

‘Gazetelerin çöpçatanlýðý’

“Bir  kýsým yabancý gazetelerde Gazi’nin Arnavutluk kralý Zogo’nun kýz kardeþlerinden biri ile evleneceðini ortaya atan yazýlar çýkmýþtý. Bunun üzerine bir takým Amerikan kitapevlerinden seks, evlilik ve benzeri konularla ilgili kitaplarý öven reklâmlar gelmeye baþladý.”

‘Tarih Görüþü’

“Bir gün Gazi’ye Robert Kolej’deki eski hocam Dr. Fisher’den bir mektup geldi. Amerika’da geçirdiði tatilden sonra dönüþünde kendisini Türkiye’ye sokmamýþlar. Yardým rica ediyor. Toplumbilimci ve tarihçi olan Dr. Fisher, hatýrýmda yanlýþ kalmadý ise, bir ara çizmeden yukarý çýkmýþtý. Daha doðrusu kendisinin Amerikan dergilerinde Türk Tarih Tezi’ni çürütmeye yatkýn yazýlarý görülmüþtü.

O tezi ki, Gazi’nin yaþam öyküsünü kaleme alan Birleþik Devletler’in Ankara Büyükelçisi General Sherrill’e kendisi özetlemiþti. Hakkýnda yazýlacak kitap için Gazi’nin uzun sayýlacak vakit ayýrýp, yardýmcý olduðu tek insandý Büyükelçi Sherrill.”

Haldun Derin kimdir?

1912 doðumlu Derin, Robert Kolej’den sonra Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu; iki yýl sonra Ýsviçre’de bu kez Lozan Hukuk Fakültesi’nde iktisat doktorasýný tamamladý. Onun yetkin Türkçesini anýlarýndan zaten biliyoruz, fakat Cumhuriyet gazetesinin Yunus Nadi Ödülü’nü 1973 yýlýnda aldýðýný da hatýrlamalýyýz. Edebiyatçý yönü, onu Shakespeare’den, Orwell’den tercümeleriyle, iktisatçý kimliði ise Adam Smith’ten çevirisiyle kendisini gösterir. Daha 1940 yýlýnda ilk kez “Türkiye’de Devletçilik” kitabýný yazan kiþi de odur.

1933 yýlýnda cumhurbaþkanlýðý özel kalemine þifre ikinci kâtibi olarak girdi; 1945 yýlýnda bu kez yeni cumhurbaþkanýn özel kalem müdürlüðüne terfi etti. 1951 yýlýnda Bayar’ýn cumhurbaþkanlýðýnda onunla anlaþmazlýða düþmesine dek bu görevini sürdürmüþtür. Bundan sonra Baþbakanlýk Yüksek Denetleme Kurulu üyesi olarak çalýþma hayatýna devam edecektir. Yaþý uygun olanlar hatýrlayacaklardýr; Derin 27 Mayýs’tan sonra Ýsmet Ýnönü’nün koalisyon hükûmetleri devrinde Baþbakanlýk Müsteþarý’dýr. Yine ancak yaþý tutanlar hatýrlayacaklardýr; Süleyman Demirel’in baþbakanlýðý döneminde 12 Mart öncesinde Günaydýn gazetesinin Demirel ve ailesi hakkýnda basýn kampanyasýnda kullanýlan bilgilerin de yine Derin’in de üyesi olduðu bu kurulun raporlarýna dayandýðýný belirtmekle yetineceðim. Yazar 1973 yýlýnda emekli olmuþtur.

Hasan Rýza Soyak’ý dýþarýda tutacak olursam, Çankaya’da cumhurbaþkanlýðýnda görevli zevattan anýlarýný yazaný hiç hatýrlamýyorum. Tabiî bazý cumhurbaþkanlarýný bu saptamamýn dýþýnda tutmak zorundayým. Derin anýlarýný kaleme alan nadir Çankaya görevlilerindendir; ama anýlarý bundan çok daha önemli içeriðe sahiptir. Dönem hakkýnda ileri geri konuþanlarýn ve yazanlarýn bu anýlarý hiç görmemiþ olma olasýlýðý bile yüksek. Oysa günümüzün Atatürkçülerinin bu anýlarý ýskalamýþ olmalarý bile tek baþýna, onlarýn okuma standardýnýn düþüklüðünü kendiliðinden ortaya koymaktadýr.