100 senelik laik eğitimle bu kadar

Türkiye'de güzel iyi bir şey olursa, başarılı işler yapılırsa "Atatürk sayesinde oldu, Atatürk'ün çocukları" deyip menfi bir durumda ise, "Tayyip yüzünden, İslâmcılar böyle" diyerek Müslüman Anadolu halkının ensesinde boza pişiren bir güruh var. Kendilerine Atatürkçü diyorlar.

Bu güruhun birkaç şablon ve sloganları var; Hayatlarını bunlarla tamamlıyorlar, hakikat karşısında kendilerini böyle kandırıyorlar. Misâl, bir spor müsabakasında Türk takımı veya sporcusu başarı kazanırsa, sanki emek vermişler gibi hemen başarıya sahip çıkıp "Atatürk'ün çocukları kazandı" sloganını atıyorlar. Şâyet mağlubiyet olursa da Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a ve Ak Parti hükümetini aleyhine ağızlarına geleni söylüyorlar.

'Millî içecek'leri rakının beyinlerinde vesile olduğu tahribat sebebiyle "Yahu, bu başarılı sporculara da başarılı olmayan sporculara da aynı imkânı veren Tayyip Erdoğan. Başarılı olamıyorlarsa Erdoğan ne yapsın" demeyi akıllarına gelmiyor. Tabiî ki kör düşmanlık da bunlarda gerçeği görme yetisini kaybettirmiş.

Toplumsal hâdiselerde de hep aynı şablonlarla saldırıyorlar. Lafı evirip çevirip İmam Hatiplere, dinî eğitime getiriyorlar.

Daha dün CHP sözcüsü "Medrese eğitimi gericiliktir" dedi. Son günlerde medreselere saldırılar arttı. İşin ilginç kısmı bu saldırılara ve hedef gösterenlere din kisveli kişiler de öncülük ediyorlar. Ne günlere kaldık...

Geçtiğimiz hafta TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar'ın, "Eğitimin amacı ne? Eğitim bilgi değil arkadaşlar. Bilgi üniversitede oluyor. Bilgi meslekte oluyor. Eğitimin amacı bir Allah korkusu, iki kuldan utanma." sözleriyle başlayan eğitim üzerine yaptığı konuşması bu güruhu yerlerinden zıplattı. Hâlâ Hulusi Paşa'ya laf yetiştirme derdindeler.

Onlar Hulusi Paşa'nın sözlerini sindirememişken Prof. Dr. Ekrem Demirli Türkiye'deki en temel sorunu dile getirdi. VAV TV'deki programında hoca şunları söylüyor: "100 senedir laiklik iddiası olan, sekülerleşen bir toplumda yaşıyoruz. Seküler kültürü ve laikliği eleştiremiyoruz fakat olumsuz bir şeyde, 'Bir dindar, hacı-hoca bunu nasıl yapar?' diye soruyoruz. Benden bunu kabul etmem gerekiyor. Bunu kabul edilebilir miyim? Yapılamayan herhangi bir şey varsa bu dindendir. Yapılan her şey şu eğitimdendir. İslâm toplumlarında din başat bir rol oynamıyor ki sorunların sebebi olsun. Laik eğitimin ortaya çıkardığı sorunları dine çözdürmek istiyorlar. Bunlar modern eğitimin, hukukun, siyasetin başarısızlıklarıdır. Bunları eleştirmemiz gerekirken diyoruz ki din ahlak haline gelsin. Hukukla tedbiri alınmalı. Riske bırakmak yerine tedbiri alınmalı. Aydın dediğin yaşadığı çağı eleştiren insandır. Aydın bir başka çağı eleştirir mi? Modern dünya ve kurumlarını vaat ettiklerini, hukuk, eğitim sistemini eleştireceksin. Bunu yapamıyorsun sonra "Bunlar nasıl Müslüman?" diyorsun. Böyle absürt bir şey olabilir mi?"

Ekrem Hoca evelemeden gevelemeden çok açık bir şekilde söylemiş: 100 senedir laikle eğitimle ortaya çıkan sorunları dine çözdürmek istiyorlar!

Hulusi Paşa'dan sonra Ekrem Hoca'nın bu sözleri Atatürkçü/Laikçi kesimi çok sarsacak. Gerçekleri konuşmak isteyenler için güzel bir yol açılmış oldu.