100 yýl önce, 100 yýl sonra...

Ýnsan düþününce ürpermeden edemiyor: Bu yazýyý kaleme aldýðým günden tam 100 yýl önce bugün, bir Sýrp militan, Saraybosna’da, Avusturya-Macaristan veliahtý ile eþini öldürdü diye 10 milyona yakýn insanýn ölümüne yol açan 1. Dünya Savaþý baþlamýþtý; acaba 100 yýl sonra bugünlere bakacaklar hakkýmýzda ne düþünecekler?

Ürperten gerçek þu: Birinci Dünya Savaþý sonrasýnda çizilen yapay sýnýrlarýn ortadan kalkma zamaný geldiðini görebiliyoruz; ancak bunun ‘terör’ eliyle kotarýlmaya çalýþýlmasý anlaþýlýr gibi deðil.

Dünyanýn kaderini ‘teröristler’in belirlemesi hepimizi düþündürmeli.

Gündemde IÞÝD örgütü eliyle Irak’ýn parçalanmasý var...

Önce 1991’de Saddam’ýn Kuveyt’i iþgalini bahane ederek baþlatýlan, 11 Eylül (2001) uðursuz eylemleri sonrasýnda, Saddam’ýn el-Kaide örgütüyle içli dýþlý olduðu ve elinde kitle imha silâhlarý bulunduðu yalanýna dayalý iþgalle (2003) arkasý gelen bölgeyle ilgili plan, belli ki, üçüncü aþamasýna girmek üzere...

Saddam’ý Kuveyt’i iþgale ABD’nin Baðdat büyükelçisi April Gillespie’nýn yönlendirdiði hep söylenegelmiþtir. Þu yakýnlarda ülkesine ait çok gizli belgeleri fâþ eden Edward Snowden, kendisiyle yapýlan TV mülâkatýnda, 11 Eylül eylem planýndan Amerikan istihbaratýnýn önceden haberi olduðunu açýkladý.

Üçüncü aþamayý baþlatan IÞÝD’in Musul’a yürümesi spontane olsa bile, Amerikan eðitimli 30 bin Irak askerinin, çok az sayýdaki militana kenti teslim edip kaçmasý garabetinin ardýnda da farklý bir ‘gizem’ olduðu herhalde ortaya çýkacaktýr.

Bir gözlemci, Musul’un düþüþünü, 2. Dünya Savaþý’nda Alman ordusuna karþý ölüm kalým direniþi sergileyen Ruslar’ýn Stalingrad’ýna deðil, savaþmadan düþen Kopenhag’ýn durumuna benzetiyor...

Olaylarý izleyenlerin bu aþamada gerçekleþmesini beklediði, Irak’ýn üç bölgeye ayrýlarak fiilen ve hukuken bölünmesidir... Irak’tan biri Kürt, biri Þii ve biri de Sünni olmak üzere üç ayrý devletin doðmasý ve Baðdat’ýn özel statülü bir kente dönüþmesi bekleniyor...

Tabii önce, IÞÝD militanlarýný temizleme bahanesiyle ülkenin tarihi ve kültürel deðerlerinin yok edilmesini getirecek bir iç-savaþ bekleyebiliriz...

Suriye’de birkaç yýldýr yaþandýðý gibi...

Acaba IÞÝD Suriye’den sonra Irak’ta da boy göstererek varlýðýný herkese kabul ettirdikten sonra durur mu, yoksa hedef seçeceði baþka ülkeler de var mýdýr?

Meselâ Lübnan’a? Ürdün’e? Türkiye’ye?

IÞÝD’in ‘Irak ve Þam Ýslam Devleti’ olan tam ismindeki ‘Þam’, Suriye’nin baþkenti demek deðil; eskiden ‘Levant’ denilen Suriye ile Lübnan’ýn bütününü kapsayan geniþ alan kastediliyor onunla... Lübnan IÞÝD’in hedefinde, ama orada Hizbullah, dolayýsýyla Ýran var...

Ürdün’e de Ýsrail’in arka çýkacaðýný Ha’aretz gazetesinden öðreniyoruz: Obama yönetimi “Ya Ürdün’e de saldýrýrlarsa?” telâþýndaymýþ; Ýsrail öyle bir durumda Ürdün’ü koruma amaçlý askeri müdahaleyi göze alacaðýný Washington’a bildirmiþ...

Geriye Türkiye kalýyor... NATO üyesi olan Türkiye...

Ýnsan bunlarý yazarken zorlanýyor. ‘Üç-beþ çapulcu’diye yaftalanan IÞÝD eliyle bölgenin dönüþtürülmesi insaný ürpertiyor...

‘Kentsel dönüþüm’ile eski binalar yerlerini yenilerine býrakýyorlar ya, þimdi yapýlan da ‘devletsel dönüþüm’...

100 yýl sonra bugünleri deðerlendireceklere “Haberdardýk” iþareti yerine geçsin diye yazýldý bu yazý...