100 yýllýk geçmiþle ‘derin hesaplaþmalar'dan yansýmalar

25 Mart günü Tayyib Bey, 'Ýlim Yayma Vakfý 52. Genel Kurulu'nda bir konuþma yaptý.

Bu konuþmanýn bazý kýsýmlarýný burada tekrarlayalým. Çünkü bu sözler Cumhurbaþkanlýðý makamýnda bulunan ve bizim deðerlerimiz içinden yetiþmiþ bir 'gönül ve dâva eri'nin sözleri olmasý açýsýndan üzerinde özenle ve önemle durmayý hak ediyor ve gerektiriyor.

Tayyib Bey diyordu ki: 'Ülkemizin 11 vilayetindeki depremler 85 milyonun gönlüne bir kor gibi çöktü. (...)

Bizler dayanýþmanýn gücüne inanan bir milletin, bir Ümmet'in çocuklarýyýz. Bizi biz yapan bu kadim deðerler hamdolsun hâlâ çok güçlü þekilde yaþatýlýyor. Ekonomik durumu ne olursa olsun Anadolu insaný elindeki ve avucundakini paylaþmayý sürdürüyor, deprem bölgesindeki kardeþlerini unutmuyor. Arama kurtarmadan gýda ve erzak teminine kadar her alanda vakýflarýmýz aktif bir þekilde sahada koþturuyorlar. (...)

Kalbinde hased olan, düþmanlýk olan, milletin inancýna husûmet olanlarla, yüreði ülkesi, milleti ve insanlýk için çarpanlarýn farký, burada da görülüyor. Tek parti faþizmi özlemiyle yaþayan hattâ 'Allah-u Ekber' lafzýna bile tahammül edemeyen bir avuç kendini bilmezin, sizlerin bu samimiyetinden rahatsýzlýk duyduðunun farkýndayýz.

Milletin derdiyle dertlenmeyen, milletin ruh kökünden beslenmeyen, hayýrlý hiçbir iþ yapmadýklarý gibi, yapýlmasýný da istemeyen bu asalaklarý, kendi hýrslarý ve ihtiraslarýyla baþ baþa býrakýyoruz.

(...) Zehirli dilleriyle, nefret deresine varan söylemleriyle kuru gürültü patýrtýyla bizi yolumuzdan alýkoyabileceklerini düþünenlere asla boyun eðmeyiz.

Üstad Necîb Fâzýl ne diyordu? 'Tohum saç, bitmezse toprak utansýn. Hedefe varmayan mýzrak utansýn. Hey gidi küheylan, koþmana bak sen. Çatlarsan doðuran kýsrak utansýn. Eski çýnar þimdi Noel aðacý, dallarda iðreti yaprak utansýn. -Ustada kalýrsa- Bu öksüz yapý, onu sürdürmeyen çýrak utansýn..'

Biz de mazlumlarý asla yalnýz býrakmayacak, yetimin öksüzün baþýný okþayacak, gariplerin yolda kalmýþlarýn elinden tutacak, ihtiyaç sahiplerinin yardýmýna koþacak. Soframýza bir tabak da yoksullar için koyacak, depremzedelerimizin derdine ortak olacak, Hakk'ýn ve halkýn rýzasý uðrunda aþkla çalýþmaya devam edeceðiz.

(...) Hepimiz birer fâniyiz, bir can taþýyoruz; onun da ne zaman alýnacaðýný bilmiyoruz. Yarýna çýkýp çýkmayacaðýmýzýn bilgisine sahip deðiliz. Aslolan, Allah'ýn verdiði can emanetini hakkýyla teslim etmek ve gök kubbede hoþ bir sadâ býrakmaktýr.

Cumhuriyet Mitinglerinden Gezi Olaylarý'na, alçak darbe teþebbüsüne kadar nice saldýrýyý boþa çýkardýk. Ekonomimizi büyüttük. Þu anda kiþi baþý milli gelir 10 bin 650 dolara yükseldi. Pek çok imkânsýzý baþardýk. TOGG'un teslimatý baþlýyor. ÝHA'mýzý, SÝHA'mýzý yaptýk. En üst segmentte jet uçaðýmýzý yaptýk.

Baþörtülü kýzlarýmýzý unutamayýz. Sakalýndan giysisinden dolayý horlananlarý unutamayýz. Askerdeki torunlarýnýn yemin törenlerine katýlamayan ninelerimizi unutamayýz.

Hayata geçirdiðimiz sessiz devrimlerle 'kast sistemi'ni ortadan kaldýrdýk. (...) Ayasofya'yý açan imzayý da biz attýk. Böylece Türkiye baðýmsýzlýðýný küresel ölçekte tescillemiþtir.

(...) Yeni bir seçimin, imtihanýn eþiðindeyiz. 14 Mayýs tam bir mânâsýyla tarihi bir yol ayrýmýna dönüþmüþtür. Terör örgütlerine kadar tüm þer þebekeleri 14 Mayýs seçimine kilitlenmiþ durumda.(...)

Artýk tek gayemiz var. Tek derdimiz mazlumlarýn umudunu boþa çýkarmamaktýr.'

(Evet, Tayyib Bey'in konuþmasýndan özetleyebildiðimiz cümleler öyleydi..)

Dün de, Akýncýlar Hareketi'nin içinde yer alan çoðu eski nesil, Caðaloðlu'ndaki MTTB Salonu'nda bir toplantý vardý. Bu toplantýda, Akýncýlar Hareketi'nin baþkaný olan Mehmed Þahin, ülkenin bugün içinde bulunduðu sosyo-politik durumu uzuun uzuun, hazýrladýklarý bir 'beyannâme' ile kamuoyuna açýklýyor, gelecekte her ihtimale karþý takýnýlacak tavýrlarý anlatýrken, zýmnen, 'kanun yoluyla zûhur..'a iþaret ediyordu.

Öyle bir demde, merhûm Erbakan'ýn Ýslâmî gençliði bu gibi silahlý mücadelelerden kesinlikle uzak tutmasý, büyük bir 'hayýrlý hareket' idi ve öyle de anýlmalýdýr. Çünkü hem Necîb Fâzýl'ýn, hem de Necmeddin Erbakan'ýn ýsrarcýsý olduklarý konu, 'kanun yoluyla zûhur' usûlünün benimsenmesi idi.

Unutmayalým ki, o dönemlerde ateþlenen Sað-Sol veya marksizan gençlerle, Ülkücü denilen gençlik gruplarý arasýnda baþlayan kanlý mücadeleler sýrasýnda sadece Ülkücü'ler arasýndan katledilenlerin sayýsýnýn 5 bini aþtýðý tahmin ediliyor. Tabiatýyla, karþý tarafta da en azýndan bir o kadar katledilenler vardý..

Bu geçmiþi unutmamak ve gereken dersi çýkarmak gerekiyor.

VE, FATÝH ERBAKAN'IN ÖNEMLÝ BÝR TESBÝTÝ..

Dün akþam Fatih Erbakan, TRT'de, 'Cumhûr Ýttifaký'yla birlikte hareket etmek kararý alýþlarýný izah ederken.. 'CHP zihniyetinin iktidara gelmesine yardýmcý olmuþ bir duruma düþmemek için' gibi bir gerekçeyi belirtiyordu.

Bu cümledeki 'CHP zihniyeti'ne dikkat ..

Yani karþý olunan þu veya bu þahýs, ya da Kýlýçdaroðlu vs. deðil, CHP Zihniyeti.. O zihniyet, 1923'te Lozan'da emperyal güçlerin dayatmalarýna teslim olup, onlarýn bile akýllarýna gelmeyen uþaklýk ve mankurtluklarý sergileyen zihniyettir.

Bu gerçeði, Kýlýçdaroðlu'nun sevgi pýtýrcýðýna dönüþmüþçesine dile getirdiði sözleri gizlemeye yetmez. O, resmî ideoloji zihniyetinin uygulayýcýsýdýr, sadece taktik deðiþikliði yapmaya çalýþýyor.

Bu millet o hýyanetleri, kendisinin inancýna ve o inancýn meyvesi olan Ýslâm kültürüne yapýlan en azgýn firavunvarî saldýrýlarý unutmamýþtýr, unutmamak zorundadýr.

Bir diðer nokta da, Kýlýçdaroðlu'nun peþine takýlanlara en son anda alenî olarak eklenen HDP'nin temsilcilerinin, 'Yok öyle beleþçilik.. Bizim oyumuzla iktidara geleceksin, bizim isteklerimizi uygulamaya koymayacaksýn.. Geçti o dönem.. 100 yýllýk Cumh. sistemini deðiþtireceðiz ..' derken ve bu sözleri Kýlýçdaroðlu ve cümle Kemalist-laikler duymazlýktan gelirken; bazýlarýnýn CHP tarafýndan kurulan mevcud düzeni sahiplenmeye kalkýþmalarý.. Hâlbuki o sistem gerçek bir Cumhuriyet deðildi ki savunalým.. O sistem, kanlý, zâlim, daraðaçlarýyla zorla kabul ettirilmiþ en acýmasýz, diktatörce bir uygulama idi.. Cumhuriyet adýna kurulan bir 'Ankara Saltanatý' idi.

O halde, birileri karþý çýkýyorlar diye, o 100 yýllýk uygulamalarý sahiplenmek yerine, biz de kendi aslî ölçülerimize göre bir görüþ ortaya koymalýyýz..