11 Eylül ve barışla savaşmak

Dağılan iki kutuplu dünyanın ardından aranan düşman, 11 Eylül 2001 günü keşfedildi. New York’ta El Kaide militanları tarafından kaçırılan uçaklarla İkiz Kuleler’e yönelik olarak düzenlenen saldırılar, modern dünya tarihi açısından milat niteliğinde.

Dünya, dehşet içinde gökdelenlere yönelik bu spektaküler saldırıyı izlerken, dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un saldırıların ardından verdiği ilk demeç olan “We are at war” yani “Savaştayız” cümlesini kimse tartışmadı bile.

Irak, Afganistan askeri olarak, onlarca farklı coğrafya da politik ve stratejik olarak ABD’nin hedefi haline geldi.

ABD’nin içine girdiği bu yolu, Avrupa ülkeleri de küçük itirazlar gelse bile izlediler.

11 Eylül tarihinden itibaren, “beyaz Batılı kimliği” dışındaki her olgu ile savaşa girdi Batı dünyası.

Öncelikli olarak “terör ile İslam” kelimelerini aynı formül içine alıp, sonra da bizzat kendi elleriyle küresel dolaşıma sokan Batı dünyası, İslamofobi ile başlayıp İslam düşmanlığına giden bir yol izledi.

Aşırı sağ, Batı dünyasını, Atlantik okyanusunun iki yakasını da etkileyerek, yükselişe geçti.

Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, farklı kimliklere tahammülsüzlük, dünyada eşitsizliği, dengesizliği derinleştirerek, adaletsiz bir dünya düzeninin zeminini hazırladı.

Küresel barış ihtimali ile savaşa giren hegemonya, kaynakları giderek azalan ve insan eliyle tüketilen yerküreyi hoyratça harcamaya devam etti. Tekrarlayalım, 11 Eylül’ün ardından küresel güçler, daha fazla iktidar ve hegemonya adına barışla savaşa girdi.

Sayısız çatışma ve savaş, açlık, salgın hastalık, mülteci krizleri, terörün tırmanışı ve küresel güçlerin kendi elleriyle oluşturdukları terör odakları ile mücadele adına adaletsizlikleri derinleştirmeleri… Her gün yeni bir eşitsizlik tablosu oluşturdu.

Kısır döngü devam ediyor.

İronik bir şekilde, 11 Eylül’e eğer küresel bir siyasi kasırga tanımını yapacak olursak, 11 Eylül’ün 16. yıldönümünde ABD, doğanın intikamı olan kasırgalarla başa çıkmaya çalışıyor.

Daha fazla rekabet, daha fazla kar, daha fazla iktidar adına kaynakları heba edilen, dengesi bozulan doğa, tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde intikam alıyor. Atlas Okyanusu’nun diğer yakasında kasırgalar ve depremler birbirini izlerken, ABD’li bir düşünce kuruluşunun başkanı “It sounds a bit biblical” (sanki İncil’deki gibi) şeklinde bir mesaj attı. “İlahi Adalet” kavramını kendince, el yordamıyla tarif etti sanki. Yorum sizin.