12 Eylül günü Kayseri'deydik. Anadolu Buluþmalarýmýz kapsamýnda Büyükþehir Belediye Baþkanýmýz Mustafa Çelik beyefendinin misafiriydik. Genel Yayýn Yönetmenimiz Nuh Albayrak, yazar arkadaþlarým Aziz Üstel ve Melik Yiðitel beyefendilerle hem þehrin hizmetsel anlamda çað atlamýþ vaziyetini hem de ticaret ve sanayi otoritelerini ziyaret ettik çalýþmalarýný dinledik. Ýbni Bibi gibi pek çok tarihçinin nazarýnda ''Dar'ül Feth'' olan Kayseri, Selçuklu otaðý olarak, büyük bir tarihi mirasý taþýyor günümüze...
Oturumumuz 12 Eylül ve ABD iliþkileri ekseninde olunca ister istemez Türkiye'deki anayasacýlýk tarihimizin ayný zamanda bir darbeler tarihi olduðu tespitiyle girdik mevzulara. Kemal Tahir'in kitaplarýný yayýnlamaktan dolayý ýslak kot pantolonuyla yere yatýrýlýp yediði feci dayaktan bahsetti Aziz Üstel Bey. Her birimizin darbelerle ilgili yaþadýðý eziyetli hatýralar vardý.
Bu sýzýlý hatýralarýn ardýnda sinsice yürütülen pozisyonlarý o günlerde o þiddetin altýnda idrak edebilmemize belki imkan yoktu. Ama bugün baktýðýmýzda hem 12 Eylül'de hem 28 Þubat'ta FETÖ'ye nasýl alanlar açýldýðýný çok net görebiliyoruz...
1979'da dünyayý sarsan iki önemli olay oldu; Afganistan Sovyetler tarafýndan iþgal edildi ve Ýran'da Ýslam devrimi gerçekleþti... ABD, Sovyetlerin Afganistan sonrasýnda yeni bir kazanýma daha yönelmesini istemediðinden Türkiye'yi derhal stabilize etmek gerektiðini düþünüyordu. Nitekim hem darbeyi durduracak kadro hakkýnda karar verildi hem de sað sol çatýþmasý aniden durdu. Görece barýþ gerçekleþti. Fikir ve aksiyon sahibi gençler ya idam edilerek, ya hapislere týkýlarak depolitik bir ortam saðlandý. Türkiye Sovyetlerden gelebilecek tehdide ya da etkileþime karþý tahkim edilmiþ bir haldeydi. Bunu ‘ýlýmlý Ýslam’ projesini üstlenebilecek bir gruba tevdi ettiler. O zamanki adýyla ‘cemaat’ ABD tarafýndan uygulanan ‘islamizasyon’ ile Ýran'daki Ýslam Devriminden doðabilecek etkileþime karþý da kullanýþlý bir tampondu. Anti Sovyet ve Anti Ýslam bir örgüt olarak görevlendirildi FETÖ...
Sovyetlerin çökmesinin ardýndan peydah olan geniþ Türki Cumhuriyetler coðrafyasýna da ‘kontrol edilebilir Ýslam’ý bunlar taþýyacaktý... Özal yönetimi ile birlikte devletin içinde büyümeye baþladýlar. Ta ki 15 Temmuz'da silahlý kalkýþma yapacak kadar... Topluma yüzünü genç idealist öðretmenler olarak gösteren bu örgüt aslýnda maskelerinin altýnda birer ölüm makinasýna dönüþtürdüðü robotlarýyla hareket ediyordu.
28 Þubat'ta da onlar kazandý. Artýk çevreler onlarýn elindeydi. Sivil toplum, medya, iþ dünyasý, eðitim onlarýn kadrolarý üzerinden iþliyordu. Bunlar ‘paralel’ falan deðildi, devleti adeta yutmuþ mantarlardý... Geniþ zamana yayýlmýþ bir darbe yönetimi olarak da incelenecektir FETÖ...
***
Muhteþem Erciyes'in eteklerinde Alaaddin Keykubat'ýn diyarýnda toplaþtýk... Kayseri Lisesi, Milli Mücadelenin nabzýnýn attýðý yer. Bir düþünce ve sanat akademisi BÜSAM'ý ziyaret ettik. Baþkan Danýþmaný genç sanatçý Osman Yalçýn, arkadaþýmýz Dursun Çiçek ile beni Turesan Hazretlerinin makamýna götürdü. Horasan erenlerinden Hasan Baba, Kayseri'nin mühürdarý Hunat Hatun'un yýldýzlarýndan. Ben orada Kýbrýs'ý, Ömer bin Abdülaziz'in Þam'daki makamýný da hatýrladým. Her þehrin bir kaderi var. Kayseri devlet demek...