Paul B. Henze, enteresan bir araþtýrmacýydý. Esas olarak, Amerikan hükümeti çalýþanýydý.
29 Aðustos 1924’te doðdu, 19 Mayýs 2011’de öldü. 2’nci Dünya Savaþý’nda Avrupa’ya ayak basan ABD ordusunda görev yaptý. 1960’larda Etyopya, 1970’lerde de Türkiye’de CIA “istasyon þefi” olarak görev yaptýðý biliniyor. Tüm yaþamý boyunca, Soðuk Savaþ yýllarýndan bu yana, Dr. Henry Kissinger ile Amerikan ulusal stratejisine yön veren Zbigniew Brzezinski ile ayný rotada yürüdü. Henze, resmi görevine o sýralarda Brzenski’nin yönetiminde olan Özgür Avrupa Radyosu’nda baþlamýþtý ve yaþamý boyunca Sovyetler Birliði’ne dönük mücadelenin en önemli “beyin isimlerinden” biri oldu. “Resmi görevi”nden 1982’de emekliye ayrýldý. Yaþamýnýn devamýnda Rand Corporation’da araþtýrmacý olarak çalýþtý.
Merhum Uður Mumcu’nun her biri ders kitabý olarak okutulmasý gereken kitaplarýnda adý kýsaca “CIA istasyon þefi” olarak geçti. Oysa Henze,akademik boyutlarý da olan bir araþtýrmacýydý. Dünyanýn birbirinden hayli uzak iki stratejik bölgesi, AfrikaBoynuzu (Etyopya-Somali-Eritre) ve Kafkasya bölgeleri için yazdýðý kitaplar ile bu yönünü öne çýkardý. “Sistematik seyyahtý”, geride býraktýðý yüzbinlerce fotoðraf ve raflara sýðmayan gezi notlarýyla Stanford Üniversitesi’nde büyük bir kütüphane oluþtu.
Yaþamýndaki en sansasyonel geliþme ise Aðca’nýn Papa 2. John Paul’e karþý gerçekleþtirdiði suikastýn arkasýnda dönemin Sovyet gizli servisi KGB’nin olduðunu ileri sürdüðü “The Plot to Kill the Pope” kitabý oldu.
Tarihe tanýklýk
Dönüp arþivlerime baktým. Henze ile ilk söyleþimi 18 Ekim 1983 tarihli Tercüman Gazetesi’nde yayýnlamýþým. Devamýnda, Türkiye ile en az Kafkasya ve Etyopya kadar ilgili bu “ilginç kaynakla” bir kaç kez daha söyleþiler yayýnladým. Sonuncusu 1988’de Güneþ gazetesinde yer aldý. Ýlk söyleþide Papa’ya suikast olayýný deðerlendirmiþtik, sonuncusu Afganistan’da o sýrada sürmekte olan Sovyet iþgali ve yükselen Müslüman Mücahid direniþinin zamanla Orta Asya’ya etki yapýp yapmayacaðýna dönüktü.
Söyleþiden sonra ki sohbet ise bugünün Türkiyesini yakýndan ilgilendiriyor.
Karar 1979’da alýndý
Kendisine, 12 Eylül Darbesi ile ilgili dönemin ABD Baþkaný Carter’ýn Ulusal Güvenlik Baþdanýþmaný Zbigniew Brzenski’yle bu iþin doðrudan içinde olduðuna iliþkin iddialarý hatýrlatýnca þöyle konuþtu:
“Ýstersen, detaylardan
uzaklaþýp, esasa girelim. Türkiye’nin geleceðiyle ilgili kararlar, 1979’da Guadeloupe’da yapýlan dörtlü batý zirvesinde alýndý. Baþkan Carter, Ýngiltere Baþbakaný James Callaghan, Almanya Baþbakaný HelmutSchmidt ve Fransa Cumhurbaþkaný Valery Giscard d’Estaing ile bir araya geldi. Ana konu Amerika ile Sovyetler arasýnda süren yumuþama ve nükleer silahsýzlanmaydý ama iki önemli konuda karar alýndý. Birinci Ýran, diðeri de Türkiye’nin geleceðiydi...”
Ýran’daki devrime yeþil ýþýk
“Brzezinski, Avrupa’da esen havaya sonuna kadar direndi ve ABD’nin ne yapýp edip Ýran’daki Humeyni Devrimi’ni durdurmasý gerektiðini savundu. Carter bu konuda ne yapacaðýný bilemiyordu. Avrupalýlar ve Amerikan Dýþiþleri Bakanlýðý, Ýran halkýnýn Þah’ý istemediðini, Amerika’nýn direnmesi halinde ülkede iç savaþ çýkacaðýný, Ýran’ýn parçalanmasý halinde de bir bölümünün Sovyet denetimine gireceðini savunuyorlardý. Sonunda, Humeyni o sýrada Fransa’da yaþadýðý için d’Estaing’e Ýran’daki muhtemel komünist ayaklanmayý bastýrmasý koþuluyla Ýran Devrimi’ne yeþil ýþýk yakmasý söylendi. Zirveden bir ay sonra da Þah Ýran’dan kaçtý. Zirve liderleri, Ýran’ýn Sovyet denetimine girmesi riskine karþý Humeyni’yi tercih etti.”
Türkiye için ‘özel’ plan
“Zirvede Türkiye de bütün yönleriyle ele alýndý. Ülke ekonomisi çökmüþtü. Ýç savaþ benzeri bir durum yaþanýyordu. Ýran Devrimi’nin kaçýnýlmaz görüldüðü bir ortamda Türkiye’nin stratejik NATO müttefiki olarak ayaklarýný yere saðlam basmasý gerekiyordu. Bu çerçevede iki kiþiye görev verildi. Almanya eski Maliye Bakaný Hans Hermann Matthöfer Türk ekonomisinin IMF desteðiyle düzelmesi için özel bir program hazýrlayacaktý. Zbigniew Brzezinski de Türk iç siyasetinin istikrara kavuþturulmasý için görevlendirildi. Ben Brzezinski’nin yardýmcýsý olarak görev yapýyordum, konu benim masama geldi. Matthöfer’in programý, Demirel hükümeti tarafýndan 24 Ocak 1980’de açýklandý, iþin baþýna Özalgetirildi. Fakat iç siyasette istikrar saðlanamayýnca programýn uygulanmasý da giderek imkansýz hale geliyordu. Demirel ve Ecevit istikrar için gerekli adýmlarý atamayýp çatýþmalar artýnca ordu darbeyi yaptý. Bu geliþmeyi bekliyorduk.”
Darbeye Washington desteði
Aslýnda bu açýklamalar, 12 Eylül’ün Washington tarafýndan “desteklendiðini” göstermesi açýsýndan önemli. Ýran Devrimi’nin yaþandýðý, devamýnda Sovyetler Birliði’nin Afganistan’ý iþgal ettiði bir dönemde, belli ki, NATO’nun “büyük baþkentleri” Türkiye’nin þu veya bu þekilde istikrarý yakalamasýnýn böyle bir uygulamadan geçtiðine inanmýþlar.
Brzezinski’nin Pakistan’ý 1977-1988 yýllarý arasýnda yöneten askeri diktatör Ziya ül-Hak’a açýk destek vermesi, 12 Eylül Darbesi’nin lideri Evren ile Ziya ül-Hak’ýn “kardeþçe iliþkileri” bir tesadüf olabilir mi?
Savcýlara tavsiyem, Brzezinski’yi “tanýk olarak” Ankara’ya davet etmeleridir.
Belli ki bizlere anlatacaðý çok þey var!..