Türkiye’nin darbe ve darbecilikle hesaplaþmaya baþlamasýnýn doðal sonucu 12 Eylül 1980 darbesi ile de yüzleþmesiydi. Yüzleþme, ya Güney Afrika ve baþka yerlerde olduðu gibi gerçeklik ve uzlaþma komisyonlarý yardýmýyla olacaktý ya da mahkemeler yoluyla. Ergenekon davasý ve iktidarýn dirayeti mahkeme yolunu açtý.
Þimdi 12 Eylül cuntasýnýn hayatta kalan iki üyesi mahkemede yargýlanýyor. Onlara isnat edilen suçlamadan ceza alýp almayacaklarýný bilmiyoruz. Ayrýca ceza alýrlarsa ömürlerinin veya saðlýklarýnýn bu cezayý çekmeye yetip yetmeyeceði de meçhul. Ama zaten önemli olan 90 küsur yaþýna gelmiþ insanlarýn ceza almalarý deðil.
***
Önemli olan kimsenin dokunulmaz olmadýðýnýn görülmesi, bir daha kimsenin anayasal düzeni silah kullanarak çökertmeye çalýþmamasý, Türkiye’nin darbecilik ve vesayetçilik geleneði ile yüzleþmesi. Adil yargýlanma usullerine uyulduðu, sanýklarýn haklarý ihlal edilmediði, ihlal edilmediðine olan inanç korunduðu sürece ben bu amaca hizmet edileceðine inanýyorum.
Eminim bu sembolik dava diðer davalarýn önünü açacak, Türkiye 12 Eylül iþkencecileri ve o iþkencecilere meþruiyet saðlayanlarla da hesaplaþacak. Hesaplaþma Kürt sorununun çözümüne katkýda bulunacak, en az müstakbel darbecilerimiz kadar müstakbel iþkencecilerimizi de düþünmeye itecek. Yeter ki hukuk sýnýrlarý içinde kalýnsýn, dava dallanýp budaklanýp cadý avýna dönüþmesin.
Umarým bu dava sadece darbecilere ve iþkencecilere ders olmakla kalmaz, o dönemi yaþamýþlar baþta olmak üzere hepimize ders olur. Bir daha demokrasi dýþýna taþýlmamasý, sistemin tüm kurum ve kurallarýyla yaþatýlmasý için hep birlikte çalýþýlmasýný saðlar. Çünkü darbeyi askerler yaptý, ama alt yapýsýnýn hazýrlanmasýna bizler de katkýda bulunduk.
Kimimiz cuntacýlýkla sosyalizmi karýþtýrdý. Kimimiz devrim hayali peþinde koþtu. Kimimiz de vataný kurtaracaðým diye kullanýldý veya kullanýldýðýna kendini ve baþkalarýný inandýrdý. Ama 1970’li yýllarýn Türkiye’sinde kimse demokrasiyi, insan haklarýný, hukukun üstünlüðünü savunmadý. Biz baþýmýzýn aðrýsýnýn bile devrim yapýnca geçeceðine zannederken, bir sokak ötemizdekiler bizleri Moskova’ya gönderme hayali peþindeydi.
Siyaset de sorumsuz davrandý, sýradan vatandaþ da. Hiçbirimizde demokrasi bilinci yoktu. Askerlerin Maraþ katliamýný engellemediði doðru, ama katliamý yapanlarýn hiç mi suçu yoktu?Ülke çok mu iyi yönetildi? Milliyetçi Cephe hükümetleri, rahmetli Ecevit’in Karaoðlan karizmasýyla yönlendirdiði CHP çok mu mükemmel siyasi performans sergiledi? Þapkasýný alýp giden siyasi liderler hiç mi sorumlu deðildi?
Bugün dünyaya emsal gösterilen Türkiye ekonomisi 1970’li yýllarda neden yerlerde sürünüyordu? Ýthal ikamesi neden daha önce terk edilemedi? Neden Türkiye 70 sente muhtaç bir ülke konumuna düþürüldü ve insanlar askeri darbeden medet umar hale geldi? Ýþ insanlarý, sendikalar, öðrenciler sorumlu mu davrandý? Ýþimize geldiðinde saðduyusuna pek güvendiðimiz “halk” 12 Eylül 1980 sabahý darbeyi alkýþlamadý mý?
***
Bana kalýrsa hepimizin bu davadan çýkartacaðý dersler var. Çoðumuz bir þekilde 12 Eylül’ün geliþine destek olduk. Bazýlarýmýz planýný yaptý, bazýlarýmýz da zeminini hazýrladý ya da hazýrlanmasýna yardýmcý oldu. Darbecileri aklýyor gibi anlaþýlmak istemem. Fakat kabul edelim ki Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren süreç kolektif bir akýl tutulmasýydý, saðduyu eksikliði ve siyasi basiretsizlikti.
Hukuki süreç 12 Eylül’ü planla-yanlarý yargýlayacak, belki darbeyi fiilen yapanlarý ve iþkencecileri cezalandýracak. Ama bizim, daha doðrusu benim kuþaðýmýn ve ondan öncekilerin kendileriyle de hesaplaþmaya ihtiyacý var. Bugün yapýlamayanýn o gün neden yapýlabildiðini kolaycýlýða kaçmadan düþünmek, sorumluluðu Amerika’ya falan atmadan “Biz nerede hata yaptýk?” demek zorundayýz. TBMM’nin kuracaðý komisyon umuyorum ki bunu saðlayacak...