CHP-MSP koalisyonu ümit dolu bir baþlangýçtý diye hatýrlýyorum; ancak sonraki yýllarda ayrýþmalar kaçýnýlmaz oldu. Ben Almanya’dan 1975 yýlýnýn yaz sonunda döndüðümde koalisyon bozulmuþtu bile.
CHP-MSP koalisyonu döneminde Almanya’da idim. Ama babam; geliþmeleri izlemem için bana Türkiye’den gazeteleri her hafta tomar tomar posta ile iletiyordu. Hükûmet içi tartýþmalar, kýsa sürede göz ardý edilemeyecek hâle gelmiþti bile…
Sýkýntýlar; sýkýntýlar…
Ýlk ciddî anlaþmazlýk konusu; af meselesi idi. Aslýnda hükûmet protokolünde; 12 Mart döneminde mahkûm olmuþ olanlar dahil bir genel af çýkarýlmasý benimsenmiþti. Hatta hükûmet programýnda da bu talep açýklanmýþtý. Lâkin MSP içindeki bazý milletvekilleri, bu giriþimden memnun kalmadýlar. Af yasasý Meclise geldiðinde, kimi MSP milletvekilleri, TCK’nýn 141 ve 142. maddelerinden dolayý mahkûm olanlarý affetmek konusunda çekingen davrandýlar. Bu maddeler, komünistleri cezalandýrýyordu. Bu bakýmdan af yasa tasarýsýnýn bu kýsmýna oy vermediler. Gerek koalisyon ve gerekse hükûmet protokülüne karþýn bu davranýþ, CHP açýsýndan sýkýntý yarattý.
Her ne kadar koalisyon sürse de, araya bir kere soðukluk ve güvensizlik girmiþti. Anayasa Mahkemesi’nin af yasasýnýn bu eþitliðe aykýrý hususunu iptal ederek, diðer mahkûmlarýn da affedilmesini saðlamasý; hiç olmazsa kýsa vadede bir miktar yatýþtýrýcý etkide bulundu.
Kýbrýs harekâtý
Kýbrýs’taki darbe; ardýndan baþlayan harekât, bir anlamda koalisyonun kamuoyundaki prestijini artýrdý ve millî birlik havasýnýn oluþumuna katkýda bulundu. Ne var ki, Kýbrýs politikasý, iki parti arasýndaki bütün anlaþmazlarýn üzerine adeta tuz biber ekti. Bülent Ecevit; Kýbrýs ‘baþarýsý’ndan yararlanarak, bir erken seçimde partisinin tek baþýna iktidara gelebileceðini hesap ederek, koalisyonun erken seçime gitmesi için adým atmaya baþladý. Diðer yandan; MSP de, Kýbrýs’ýn ‘baþarýsý’ný kendi hanesine yazdýrmak için harekete geçmiþti. O kadar ki, Kýbrýs adasýnýn tamamýnýn ‘alýnmasý’ndan bile söz ediliyordu artýk… Yaz aylarý sona erdiðinde; ‘tarihsel hata’nýn giderilmesi için kurulan hükûmetin, bizzat kendisinin bir ‘tarihsel hata’ olduðundan söz edenler birdenbire artmýþtý!
Açýk denize doðru
Ecevit, erken seçim istemiþti; ama istemek yeterli deðildi; çünkü CHP, tek baþýna Meclis’ten erken seçim kararý çýkaramazdý; nitekim çýkaramadý da... 18 Eylül 1974 tarihinde istifa eden Ecevit hükûmetinin yeri doldurulmaz deðildi de ondan! CHP dýþýndaki partiler erken seçim önerisini reddettiler. Ecevit, yeniden hükûmeti kurmak için uðraþtý; ama baþaramadý. Yýl sonuna doðru; ki ben bu sýrada Ankara’da SBF BYYO’ya (bugünkü Ýletiþim Fakültesi) kayýt yaptýrmýþ ve üniversite öðrencisi olarak eðitimime baþlamýþtým; eski CHP’lilerden Sadi Irmak, eski modelde bir partiler üstü hükûmet kurmak için giriþimde bulundu ve bizim okul açýlýrken, 17 Kasým’da Irmak kabinesi de ilân edildi.
Ne var ki, bu çeþit bir ‘teknokratlar hükûmeti’, 12 Mart döneminin bir ürünüydü. Dönemin þartlarý tükendiðinden, yeni siyasal koþullarda bu türden bir hükûmetin ayakta kalmasý güçtü. Hattâ imkânsýzdý. Nitekim Irmak kabinesi Meclis’ten güvenoyu alamadý ve düþtü. Sadece 17 milletvekili hükûmete güvenmiþti! Ama yeni hükûmet kuruluncaya kadar da görevinin baþýnda kaldý!
Önce Irmak, bir daha hükûmet kurmayý denedi; ardýndan Ecevit, denemeyi bile reddetti. CHP-MSP hükûmetinin görevden ayrýlmasýndan sonra aradan 200 günü aþkýn süre geçmiþti; ama ortada hâlâ bir hükûmet yoktu!
Milliyetçi cephe (MC) hükûmeti
Bu defa Demirel ataða geçti; DP’nin içinden kopmalarla birlikte; AP, MSP, MHP ve CGP arasýnda Meclis’te çoðunluk oluþturacak bir hükûmet modeli üzerinde anlaþmaya varýldý ve 1975 yýlýnýn Nisan ayýnda yeni hükûmet güven oyu aldý. MC hükûmeti ile birlikte bir süre önce baþlamýþ olan sokak çatýþmalarý, silâhlý vuruþmalara dönüþtü ve 12 Eylül sabahýna kadar da artarak sürdü.
Koalisyon, 1977 yýlýnda yapýlan seçime kadar sürdü. Bu sýrada yapýlan ara seçimlerde CHP, oyunu % 43’e kadar yükseltmeyi baþarýrken; AP de, oy oranýný % 41’e eriþtirmeyi baþardý. Ýki büyük partinin oy oranlarý neredeyse baþa baþ geliyordu.
Bu dönemde koalisyon ortaklarý arasýnda siyasal çekiþme ve çatýþmalar hiçbir zaman son bulmadý. Siyasal ve ekonomik kararlar, bu nedenle, son derece güçlükle ve genellikle de geç kalýnmýþ olarak alýnabildi ya da hiç alýnamadý. Bürokrasiye atamalar bile partiler arasýnda aylar süren anlaþmazlýklara neden oluyor ve bu nedenle önemli atamalar ya gecikiyor ya da vekâleten idare ediliyordu. Hükûmetin bir zayýf noktasý da, parlamentoda zayýf bir çoðunluða dayanýyor olmasýydý. Güçlü CHP muhalefeti, hükûmeti pek çok kez köþeye sýkýþtýrýyordu.
Kýsa bir süre sonra; Türkiye’de çok uzun zamandan beri pek görülmemiþ ölçüde ekonomik sýkýntýlar, gündelik hayatý etkilemeye baþladý. Bir yandan, sokaktaki silâhlý çatýþmalar; diðer yandan sosyal huzursuzluklar; ekonomik sorunlarýn üzerine adeta tüy dikiyordu.
1977 seçimi ve kâbus yýllarý
5 Haziran 1977 seçimi, erkene alýnmýþtý. CHP, bu kez % 41 oy oraný ile yine birinci partiydi; 213 milletvekili çýkardý. AP, % 37 oy oraný ile 189; MSP, % 8,5 kadar oy oraný ile 24 ve MHP de 16 milletvekili kazanmýþtý. Senato kýsmî seçiminde ise, CHP’nin oy oraný % 42’yi geçmiþti. Seçime katýlma oraný çok yüksekti.
Ancak CHP az bir farkla yine parlamentoda çoðunluðu saðlayamamýþtý. Seçim, tek parti iktidarý açýsýndan adeta son ümit sayýlýrdý. Seçmenlerin önemli bir kýsmý, bir kez daha Ecevit’i denemeye karar vermiþti. Ecevit’in üzerinde hükûmeti kurmasý için ezici bir baský vardý. Ne var ki, siyaset ile matematik örtüþmüyordu.
Ecevit, hükûmeti kurmak için bir deneme yaptý; CHP-AP koalisyon hükûmeti için de bir talep olduðu görülüyordu. Ne var ki, partiler arasýndaki siyasal ve ideolojik ayrýþma, son yýllarda daha da derinleþmiþti. Partiler birbirinden kopmakla kalmamýþ; fakat bunun yanýnda partilerin seçmen kitleleri de birbirinden ideolojik bakýmdan uzaklaþmýþtý. Aradaki derin engellerin aþýlmasý güçtü; belki de imkânsýzdý.
Ecevit’in azýnlýk hükûmeti
Ecevit, eksik kalan on üç milletvekilini bulamadan bir azýnlýk hükûmeti kurdu. Oysa, karþýsýnda yer alan diðer sað kanat partiler, böyle bir hükûmeti desteklemeyeceklerini zaten ilân etmiþlerdi. Bu zorlama bir giriþimdi aslýnda; sonuç alma þansý da hemen hemen hiç yoktu. Nitekim Ecevit hükûmetine güven oyu verilmedi ve kabine düþtü. Ecevit’in baþbakanlýðý ancak iki hafta sürebilmiþti! Bunu üzerine Ecevit, istifa etti ve bir tarafsýz baþbakanýn liderliðinde CHP-AP hükumeti önerdi. Öneri makul sayýlabilirdi; fakat çok geç kalmýþtý. Çünkü, sað kanat partiler arasýnda bir koalisyon hükûmeti için anlaþmaya varýlmýþtý bile…
Yeniden MC hükûmeti
Demirel’in baþbakanlýðýnda AP, MSP, MHP koalisyon hükûmeti kurulduðunda; tarih, 1 Aðustos 1977 idi. Bu kez ikinci ayýn sonunda bir hükûmet formülü bulunmuþtu. Ama muhalefet de güçlüydü; ayný yýlýn sonlarýnda yapýlan yerel seçimlerde CHP’nin oy oraný % 42 idi ve 42 ilde de belediye baþkanlýðýný kazanmýþtý! CHP’nin seçmen tabanýnda güçlenmesi, genel siyasal ortamý da etkiledi. Ayný sýrada AP içinden on bir milletvekili partilerinden ayrýldýlar. 1977 yýlýnýn son günü MC hükûmeti düþtü.
ECEVÝT, HÜKÛMETÝ KURUYOR
Hemen ardýndan yeni yýlýn ilk günlerinde Ecevit, AP’den ayrýlan üyelerle birlikte CHP hükûmetini kurdu. Hükûmette fire olmamasý için bütün baðýmsýz, yani AP’den ayrýlan milletvekillerine bakanlýk verilmiþti! Hattâ, hükûmete DP ve CGP’den ayrýlan üyeler bile alýnmýþtý! Elbette bu ‘yöntem’ çokça eleþtirildi. Bir yandan, gerçek bir CHP hükûmetinin kolunun kanadýnýn kýrýlarak kurulmuþ olmasý, geleceðe yönelik ümitleri ortadan kaldýrýyordu. En azýndan bazýlarý açýsýndan… Kimileri için ise, bu türden ‘transferler’le kurulan bir kabinenin geleceði olamazdý.
Muhalefet ise, ‘pazarlýklar’la kurulan hükûmetin etik olmayan yönüne iþaret ediyordu! Yeni hükûmetten ana beklenti; anarþinin önlenmesiydi; olmadý; hatta silâhlý eylemler daha da arttý. Yýl sonunda meydana gelen Maraþ olaylarý, yüzün üzerinde ölümle sonuçlandýðýnda, yeniden sýkýyönetim ilâný gündeme gelmiþti bile… 1979 yýlýnýn kýþýnda Abdi Ýpekçi’nin öldürülmesi, suikastlarýn geldiði noktayý gösteriyordu. Çýkmaz bir sokaða girilmiþ gibiydi.
Son AP iktidarý
1979 yýlýnda yapýlan ara seçimi CHP, büyük farkla kaybetti ve bunun üzerine Ecevit, hükûmetten ayrýldý. Yerine AP, azýnlýk hükûmeti kurdu. Yýl sonu gelmiþti. Ordunun ‘uyarý mektubu’ basýnda yayýnlandý. Azýnlýk hükûmeti, parlamentoyu çalýþtýramýyordu. Dahasý, Cumhurbaþkaný seçimi, aylar süren sonuçsuz oylamalara takýlýp kalmýþtý! Partiler arasý kavga, sokaktaki kavgaya adeta eþlik ediyordu. 12 Eylül, perdeyi kapattý!
HAFTAYA: 90’LI YILLAR