Tam da bölgede geliþen yeni siyasi durum eþiðinde ve Rusya’nýn coðrafyamýzda geliþtirmeye çalýþtýðý stratejiler paralelinde, Türkiye’nin Özbekistan’la 13 sene sonra yeniden iliþkiler düzenlemesi ciddi bir siyasi olay olarak nitelendirilmelidir.
Türkiye Hükümetini etraftaki ülkelerle iliþkileri bozmakla itham eden, devlet iþi soðukkanlýlýk sever diyerek akýl öðretenler, mazlumun haklarýný savunduðu için eleþtiren zihniyet acaba 13 sene önce bozulan Özbekistan iliþkilerinin niteliðini hiç araþtýrdý mý?
Doðrudur, Özbekistan demokratik deðerleri pek fazla sevmeyen bir siyaset çemberindedir. Bu Kerimov’u bayaðý sevimsiz kýlmaktadýr. Lakin Kerimov her þeye raðmen ciddi bir devlet adamýdýr.
Lakin kendi ülkesinde mühalif sesi sevmeyen ve bu sesi çýkaranlara karþý sert olan bir yönetime, demokrasi kavramýyla yaklaþanlara gösterdiði tavýr, nihayetinde Türkiye ile iliþkileri de bozmuþtu. Herhalde bu iliþkileri de Erdoðan bozdu veya Davutoðlu oluþturdu diyemiyecektir, her þeyde yeni Türkiye’yi hedef alanlar.
Bozulmuþ iliþkileri düzeltmeye giden Türkiye Dýþiþler Bakaný Ahmet Davutoðlu’nun “durgunluk bitti yeni dönem baþlýyor” mesajýný vermesi her iki tarafýn geçmiþteki hatalarý bir daha yapmama kararý özellikle Rusya’nýn bu coðrafyada hedeflediði yeni stratejileri varsayarak, doðru analiz edilmelidir.
1. Özbekistan Orta Asya’da stratejik bir konumda yer alan bir ülkedir. Özellikle Merkezi Asya’da mevcut olan komþularý ve dünyanýn bu bölgeye yönelik yýllar sonra hedef alan planlarý artý. Ýslam ve müslümanlýða yönelik batýnýn fobisi ve oluþturduðu Ýslam kavramý Özbekistan’ýn bölgedeki konumu ve sorunlarýný gündeme taþýmaktadýr.
2. Bir taraftan Rusya, diðer taraftan Ýran, öteki taraftan Avrupa ve ABD, öte yandan mezhep ayrýmcýlýðý üzerinden siyaset yapan Ýran ve elbette ki gelecekte sorun olarak görülen Çin, bu coðrafyada Özbekistan’ýn konumunu daha da anlamlý kýlmaktadýr.
3. Ekonomik olarak Özbekistan’ýn durumu, batýnýn yeni alanlar aramasýný da dikkata alýrsak, bu yönden daha da anlamlýdýr.
Doðrudur, Ýslam Kerimov demokrat baþkan deðil. Kendi ülkesinde farklý sesleri çýkaran kimseyi de sevmez. Aslýnda eski sovyet coðrafyasýnda demokrasiyi seven yönetimleri mum ile aramamýz gerekiyor. Çünkü pek fazla yok. Lakin Batýnýn Suriye ve Mýsýr da gösterdiði tavrý, Ukrayna’da olup bitenler, BM’nin kuruluþ felsefesine ters düþen tarzý, demokrasi deðerlerinin itibardan düþmesine neden oldu. Bu durum bölgedeki demokrasi ile arasý pek iyi olmayan yönetimlerin iþine bayaðý yaradý maalesef.
Devletinin yaþamasý için demokrasi adýna yapýlan çalýþmalarýn sakýncalý olduðu kanaati oluþturuldu.
Hele hele son Ukrayna olaylarýndan sonra Özbekistan gibi ülkelerin, deðiþime karþý tutumunun sadece demokrasi sevmeyen baþkanlarýn yönetim ömrünü uzatmadýðýný hem de bu bölgedeki devletlerin de kaderini etkilediðini görmekteyiz. Zira Ukrayna’daki son olaylar demokrasi sloganlarý ile gözümüzün önünde parça parça olan bir hüsraný anlatmaktadýr. Demokrasi gibi umum-beþer bir deðerin, gözümüzün önünde bir hiçe indirilmesinin asýl nedeni ise Batýnýn ta kendisidir.
Böyle bir siyasi atmosferde Özbekistan’ýn Türkiye ile iliþkilerinde yeni döneme girme çabasý Türkiye’nin otoritesinin ve yeni Türkiye’nin coðrafyada gördüðü kabulün iþaretidir.
Ýçeride Türkiye’yi, Suriye ve Mýsýr konusunda eleþtiren zihniyetin bir de bu yönden meseleye bakmasý gerekiyor.
Her þeyde kendi iktidarý için sorun gören Kerimov; Suriye’de ve Mýsýr’da demokrasi savaþý veren Türkiye ile yeniden iliþkilerin geliþmesini arzu ediyorsa, bunun esas nedeni yeni ve güçlü Türkiye algýsýdýr. Çünkü baþýnda güçlü bir lideri olan yeni Türkiye, 13 sene öncesine göre çok daha farklý konumdadýr ve bunu da Kerimov gayet iyi görüyor. Ýliþkilerin yeniden baþlamasý Özbekistan’ýn da çýkarlarý doðrultusundadýr. Bu bölge halklarýnýn Erdoðan’a duyduðu sevgiyi, Davutoðlu’na beslediði sempatiyi, buradaki ülkelerin yönetimleri de doðru analiz etmektedir. Güzel bir ata sözü var YÝÐÝDÝ ÖLDÜR ama HAKKINI YEME. Maalesef siyasetin doðasýnda, kendisi baþarýsýz olanlarýn, baþarý gösterene tahammülsüzlükleri yatýyor. Lakin bu tahammülsüzlük haksýzlýða hizmet etmemelidir. Zira 12 senedir Türkiye bir taraftan kendi sancýlarýný tedavi ediyor, diðer taraftan medeniyet coðrafyasýnýn sancýlarýna derman olmaktadýr.
Medeniyet coðrafyasý felsefesini, coðrafyanýn siyasi literetürüne getiren Davutoðlu’nun Kerimov’la görüþmesi, Türkiye Özbekistan iliþkileri tarihine, yeni ve daha derin baþarý hikayesi olarak muhakkak yazýlacaktýr. Çünkü yeni Türkiye’nin savaþý kiþilerle deðil, ilkesiz duruþla ve kendi halkýna zulmeden zulümkârladýr. Halk sesine kulak veren bu ilkeli dýþ politika anlayýþýný sadece vicdan sahibi insanlar takdir eder. Anlamayanlarý ise vicdanlarý ile baþbaþa býrakmakta yarar vardýr.