(15 Temmuz Darbe Hýyaneti'nin geliþim çizgisinin hatýrlanmasý için, Cuma günkü yazýmýzda, F. Gülen etrafýnda þekillenen cemaat ve diðer hadiselerin geçmiþine özet olarak deðinilmiþti.. Devam edelim.)
*
Amerikan emperyalizmi, Sovyetler Birliði'nin ve komunist emperyalizm'in bu en büyük ve ilk gücünün çökmesiyle meydana gelen boþluðun doldurulmasý için, her toplumun özelliklerine göre ve de kullanýlmaya müsaid güç odaklarýný devreye sokmak için topyekûn bir seferberlik hamlesini dünya çapýnda baþlatmýþtý.
'F. Gülen Cemaati', bu açýdan, en göze çarpan bir konumda idi.. Herþeyden önce, jeo-politik ve stratejik açýdan çok önemli bir konumu olan Türkiye'de neþv'u nemâ bulmasý önemini daha bir artýrýyordu. Ayrýca, bu ülkenin, orta halli ve inancýnýn çerçevesi içinde yaþamak isteyen ve imkân bulursa, inancýna hizmet edecek faaliyetler içinde olmaktan, maddî ve manevî destekler vermekten bir inanç heyecaný duyan insanlarý, F. Gülen Cemaati'nin giderek yoðunlaþan baþarý haberlerine ilgi duymazlýk edemezdi. Müslüman halkýmýz, sadece ona deðil, diðer dinî grup ve cemaatlere de, -hoþlarýna çok gitmese de- herkes karýnca kararýnca, taþýyabildiði kadar, kendi uslûbunca çalýþsýn anlayýþýnca, en azýndan karþý çýkmýyordu.
*
1989-90'larda, üniversitelerde inancýna uygun olarak, Ýslâmî tesettür þartlarýna riayet ederek okumak isteyenlere karþý, Anayasa Mahkemesi, Danýþtay ve Yargýtay gibi yüksek mahkemelerden çýkan ve 'baþörtüsüyle okuma taleplerinin, Cumhuriyet'in temel ilkelerine karþý bir kalkýþma nitelendiðinde olduðu' iddiasýyla getirilen yasaklar sosyal bünyeyi iyice germeye baþlamýþtý.
F. Gülen de o günlerde, 'baþörtüsü'nün 'furûat'tan olduðu þeklindeki beyanýyla devreye giriyor; kontrolündeki gazete ise, 'Aman, tahriklere kapýlmayalým.' gibi manþetlerle Ýslamî kamuoyunu yatýþtýrmaya, yýldýrmaya tedirginliðe ve kuþkuculuða sürüklemesiyle, laik çevrelerin dikkat ve himayesini celbediyor; ayrýca, kitlevî göstericilerin arasýna, gerçekte örtülü olmayan kýzlarýn örtülü gibi katýldýklarýna dair asparagas haberler yayýnlanýyordu.
Diðer taraftan da, 'F. Gülen Cemaati', 'Abant Toplantýlarý'nda laiklerle barýþmak ister gibi bir hava oluþturuyordu.
*
Bu arada, Ecevit ve Demirel, yurtdýþý resmî gezilerinde 'Türk okullarý' diye ün yapan F. Gülen Okullarý'ný ziyaret ediyorlar; yine F. Gülen Cemaati'ne baðlý gibi tv. kanallarýnda yayýnlanan 'Türkçe Olimpiyadlarý' isimli programlarda, yabancý ülkelerden öðrencilerin Türkçe þarký, türkü ve Ýstiklal Marþý okumalarý, kitleleri heyecana boðuyordu.
*
Üniversite imtihanlarýna hazýrlýk kurslarý veren 'Dershane'ler ise, gerçekten baþarýlý eðitimin deðil, imtihan sorularýnýn hazýrlandýðý merkezden sýzdýrýlan sorularla baþarýlý grafini yükseltmeye devam ediyor, aileler dershanelere daha bir yöneliyor ve para iliþkileri de 'F. Cemaati'ne baðlý Bank Asya isimli banka aracýlýðýyla saðlanýyordu. Bu yolla yüzbinlerce aile ile irtibat da kuruluyordu.
*
Bu arada F. Gülen, bir 'Dinlerarasý Dialog' lafý ortaya atmýþtý. Bu proje'nin daha önce, hangi emperial odaklarca tezgâhlandýðýný bilenler, bu tuzaða dikkat çekmekte gecikmedilerse de; 'F.G. Cemaati' uluslararasý zeminlerden kendilerine yönelik alkýþlarla sihirlenmiþcesine, yollarýnda 'tam gaz' ilerliyorlardý. Bu arada, dünyanýn çeþitli ülkelerindeki ünlü üniversitelerde, o ülkelerin geçmiþteki iki en ünlü düþünürü ile F. Gülen'den oluþan üçlünün görüþleri sempozyum konusu halinde 'inceleniyor'du. Söz gelimi, (Fr. Sorbon Üni.de Montesqieu- Jean Jacques Rousseau- F. Gülen'; Hindistan'da, 'Gandhi, Tagore- F. Gülen'; Atina'da, 'Socrates- Platon- Gülen..' gibi yýðýnla üçlemelerle) yapýlan sempozyumlarda, Gülen'in nasýl büyük bir mütefekkir ve filozof olduðu duyuruluyordu..
*
Bu arada, F. Gülen'in, ülke içinde her ilde bir 'imam' ve 'meslek ve memuriyet dallarýnda çalýþan baðlýlarý için de bir 'imam', dýþ ülkelere de 'temsilci imam'lar tâyin ettiði, kendisinin 'Kâinat Ýmamý' diye gösterildiði haberi medyaya yansýyordu.
*
Necmeddin Erbakan, 1996 yazýnda Baþbakan olduðunda ise, F. Gülen, 'Bizim onunla içtiðimiz su bir yere gitmez..' gibi cümlelerle soðuk mesajlar veriyor; 28 Þubat 1997'deki örtülü Askerî Darbe sýrasýnda, 'Çekilin!.' gibi beyanlarýyla, laik gazetelerin manþetlerinden yer alýyor; ayrýca, 28 Þubat döneminde, darbeci generallerin hoþnudluðunu kazanmak için bir hamle daha yapýyor ve 'yurt içi ve dýþýnda kurduklarý yüzlerce okullarýný Devlet'e devretmeye hazýrým..' diye Genel Kurmay'a 'Açýk Mektup' bile yayýnlýyordu.
*
F. Gülen, tedavi için, Amerika'ya gider..
F. Gülen, tedavi için 1997 sonunda Amerika'ya gitmiþti.
Tedavisi sýrasýnda bir gün, -gazetenin sahibi durumundaki Alâeddin Kaya'nýn, 1998 sonbaharýnda Tempo dergisine verdiði röportajda beyan ettiðine göre-, bir kiþi gelir ve 'F.Gülen'in dünyada dinî tefekkürün ihyasýnda yaptýðý hizmetler için kendisine bir ödül vermek istediklerini' söyler. Bu ödül'ün 250 bin dolarlýk maddî bir mükâfatý da vardýr. Kaya, 'H. Efendi'nin bunu almak istemediðini' söyler, ama alýp almadýðýný muðlak býrakýr.
Birkaç gün sonra ayný adam tekrar gelir, 'F. Gülen, Papa'yla görüþmek ister mi?' diye fikrini sorar. 'Önce Türkiye'ye dönelim de, sonra olabilir..' cevabý alýnca.. O kiþi 1-2 saat sonra gelir, Papa'yla görüþmek için dünya liderleri aylarca sýrada beklerken, F. Gülen için görüþme tarihi hemen bildirilir.
Ve F. Gülen, Türkiye'ye döndükten sonra, Papa 2. Jean Paul ile görüþmek üzere Roma'ya gider. Papa, Vatikan Devlet Baþkaný'dýr; F. Gülen de kendisine 'Kâinat Ýmamý' dedirtir.
Ýlginç bir görüþmedir; ve uzun geçelim.
Bu görüþmenin hikâyesi, oldukça uzun..
Geçelim..
Bir gün, Ortodoks âleminin lideri olan 'Patrik Bartholomeos'un da, F. Gülen'le görüþmek istediði' bildirilir, telefonla..
Alaeddin Kaya, Tempo'daki röportajýnda, durumu 'H. Efendi'sine bildirdiðini, onun da durumu resmî makamlarla görüþmesini söylediðini, bunun üzerine MGK Gn. Sekreteri Org. Ýlhan Kýlýç'la konuþtuðunu, onun da, 'Bu görüþmede sizden Heybeliada Ruhban Okulu'nun açýlmasý için yardýmcý olmanýzýn istenebileceðini, buna karþý F. Gülen'in de, 'Selanik'te bir Ýmam Hatib Okulu açýlmasý'(!)ný dile getirmelerini' önerdiðini aktarýr.
Kaya, bu öneriyi F. Gülen'e söyleyince, onun da, 'Biz orada bir K. Atatürk Enstitüsü kurulmasýný isteyelim' der.. Kaya , F. Gülen'in bu görüþünü bildirince, Org. Ýlhan Kýlýç'ýn, kendisine, 'Harikasýnýz vallahi!' dediðini aktarýr.
F. Gülen'in bu arada Ýmam-Hatib Okullarý'na karþý olduðu ve bunu kendi baðlýlarýyla 'kapalý' toplantýlarýnda söylediði biliniyor..
*
Bu arada bir kýsým yazarlarýn, 'F.Gülen Cemaati'nin özellikle Orta Asya ülkelerindeki okullarýný görmeleri için, oralara götürüldüðü ve onlarýn dönüþlerinde ilginç övücü yazýlar yazdýklarýný da hatýrlatalým.
*
2002 Sonunda, Erdoðan liderliðinde AK Parti tek baþýnahükûmete gelince.. 'F.G. ve Cemaati'nin tavrýnýn nasýl þekillendiðini de yarýnki yazýda ele alarak, konuyu noktalayalým, inþaallah..
*