(Son iki yazýda, '15 Temmuz 2016 -Darbe Hýyaneti'nin 6. Yýldönümü dolayýsýyla - F. Gülen ve etrafýnda þekillenen cemaatin zuhûr ve geliþme çizgisine özet olarak deðinilmiþti.. Dünkü yazýmýn son cümlelerini, '2002 sonundaki seçimlerde, Erdoðan liderliðindeki AK Parti, tek baþýna hükûmete gelince.. 'F.G. ve Cemaati'nin tavrýnýn nasýl þekillendiðini de yarýnki yazýda ele alarak, konuyu noktalayalým, 'inþaallah..' diye baðlamýþtýk.
Devam edelim:
*
Üniversite önlerinde , meydanlarda yapýlan ve on binlerin katýldýðý ve nice ailelerin gözyaþlarý içinde, coplarla daðýtýldýðý ve örtülü kýzlarýn, Üniversitelerde 'ikna odalarý' denilen mekânlarda sindirilmeye, korkutulmaya çalýþýldýðý bir sýrada, 'baþörtüsü gösterileri'ne karþý da, ayný Demirel 'Baþörtülü okumak isteyenler Arabistan'a gitsinler..' diyor ve o günlerde Refah Partisi de Anayasa Mahkemesi'nce kapatýlýyor; 'generallerin isteðine göre manþet atýlan gazeteler'de, F. Gülen'in, Baþbakan Erbakan'a hitaben, 'Baþaramýyorsunuz, çekilin..' diye çaðrýlarý yapýyordu..
*
Ecevit baþkanlýðýnda, DSP, MHP ve ANAP arasýnda kurulan 'üçlü' karma hükûmetle ülke, 'çýkmaz'a daha bir sürüklenmiþti.
1994 Mart'ýndaki seçimle Ýstanbul Belediye Baþkaný olan Tayyib Erdoðan da, içinde, 'Minareler süngü, kubbeler miðfer, Câmiler siperimiz, müminler asker; Allah'u Ekber!.' mýsralarý bulunan bir þiir okuduðu için, hapse atýlýyordu..
Tayyib Erdoðan hapisteyken.. Erbakan'ýn Fazilet Partisi de 'irtica odaðý' olduðu gerekçesiyle kapatýlýyordu, Anayasa Mahkemesi'nce..
*
F. Gülen, bir Alman TV kanalýna verdiði mülâkatta, Tayyib Erdoðan, partisini kurma sürecinde, arkadaþlarýyla gelip kendisiyle bir kez görüþmüþtü.. Ancak, Erdoðan'ýn yanýndakilerden birisi de Gülen'in adamý imiþ ve o kiþinin Gülen'e söylediðine göre, Erdoðan, çýkýþta, yanýndakilere, 'Ýktidara geldiðimizde mücadele edeceðimiz bir grup da bunlar olacak..' demiþ imiþ..
Yani, Gülen'le Erdoðan, taa baþtan birbirlerine karþý temkinlidirler.
Ancak, 3 Kasým 2022 Seçimleri'nde AK Parti, yüzde 35 oyla birinci parti olunca..
Ortaya tuhaf bir tablo çýktý.. Saadet Partisi'nin sadece yüzde 2 kadar oy almasý, hazmedilemedi. Erbakan ve çevresi, 'AK Parti'yle iþbirliði yapanlarýn karakterlerini satmýþ olacaklarýný' açýkça söylediler.
Millî Görüþ'ün elinde yetiþmiþ binlerce eleman da bu yüzden Tayyib Bey'e yakýn durmadýlar. O ise, yeni ve mazbut bir hayatý olan genç kadrolara ihtiyaç duyuyordu.
F. Gülen, 'Cebrail gelip parti kurmamý istese, ona bile hayýr derim..' demiþken, hiç zahmetsizce ve beklemediði anda binlerce gencini, bürokrasiye yerleþtirmek imkânýna kavuþmuþtu, böylece..
*
Tayyib Erdoðan ise, bir siyasetçi olarak, sivil toplum kuruluþlarý (STK) durumunda olan cemaatlere karþý da, mevcud hukuk düzeni içinde kalmalarý þartýyla eþit mesafede duruyor, ülkenin kalkýnmasýna katký saðlamak isteyen STK ve cemaatlerini teþvik ediyordu.
*
Ancak, iktidarýnýn ilk ânýndan itibaren Erdoðan'ý rahatsýz eden daha bir rahatsýz eden konu dershaneler konusu idi. Ülkede, yüzlerce dershane , gençleri üniversite imtihanlarýna hazýrlýyordu. Aileler, tabiatiyle, kendi ekonomilerine aðýr gelse bile, çocuklarýnýn geleceði için, bu dershanelere büyük paralar ödüyorlar ve en baþarýlý olan dershaneler ise, imtihan neticeleri açýklandýðýnda F. Gülen cemaatinin dershaneleri oluyordu!!. Sonra bu baþarýnýn , imtihan sorularýnýn sýzdýrýlmasýyla saðlandýðý anlaþýlacaktý.
Erdoðan, iktidarýnýn ilk 5-6 yýlýnda, öðretmen sayýsýný 440 binlerden 800 binlere çýkarmýþken, yine dershanelerde ihtiyaç duyulmasýndaki çarpýklýða dikkat çekiyor, 'Dershaneler M.Eðitim Bakanlýðý'nýn okullarýndan daha verimli ise, o zaman, okullarý kapatalým..' diye eleþtiriler yapýyor ve M. Eðitim Bakanlarý'ndan, dershaneler konusuna çareler bulunmasýný söylüyor, ama, bu 'Bakan'lardan hiçbiri baþarýlý olamýyorlardý..
Ama, bu konu F. Gülen Cemaati'nde tersinden bir rahatsýzlýk yapýyordu.. Çünkü, bu dershaneler sâyesinde, F.Gülen Cemaati yüzbinlerce aileyle irtibat kuruyor, yapýlan maddî ödemeler için de tek adres olan Bank Asya da ilginç bir irtibat aðý oluþturulmaya muvaffak oluyor, F. Gülen'in 'sosyal bünyenin kýlcal damarlarýna kadar gireceðiz..' dediði çalýþmalarýnda büyük istifadeler saðlýyorlardý. Dershanelere dokunmasý halinde, bundan AK Parti'nin zararlý çýkacaðý, yetkili isimlerce bizzat Erdoðan'a bile, bir tehdit havasýnda dile getirilmiþti..
F. Gülen Cemaati'nde, bir 'güç zehirlenmesi'nin emâreleri hissedilmeye baþlanmýþtý..
Hattâ, bu Cemaat'in Almanya'daki temsilcilerinden, 'Ülkeyiz Erdoðan deðil, biz idare ediyoruz . Zamaný gelince kenara konulur.. Orduda , Yargýda, bürokrasinin her kademesinde hep biz hâkimiz..' gibi sözler iþitiyorduk.
*
Bunun ilk denemesi olarak, 2011-12'lerde, hem de Erdoðan'ýn bir týbbî ameliyata alýnacaðý sýrada, MÝT Müsteþarý'nýn, - kanunen yetkisi yokken, Savcýlýkça, - ifade vermek için çaðrýlmasý bir gizli el müdahalesini ortaya koyuyordu. Ama, ameliyata girmek üzere olan Erdoðan'ýn kesinlikle 'Hayýr!' demesi ve kanunî yetki mekanizmasýný çalýþtýrmasýyla, o teþebbüs akamete uðratýlýyordu.
Devletin içinde, bir 'paralel devlet' yapýsý kendisini göstermeye baþlamýþtý. 2013'de, Türkiye'yi aylarca meþgul eden 'Gezi Hadiseleri' sýrasýnda da, F. Gülen Cemaati ve yayýn organlarý ve yazarlarý, genel olarak o bozguncu taifenin yanýnda yer almaya baþlamýþlardý..
Derken, 'paralel devlet yapýlanmasý', kanunsuzluklarýný, 17- 25 Aralýk 2013 günlerindeki toplumu þoke edecek noktalara kadar vardýrmýþ ve Kemalist-laik medyanýn ileri karakolu durumunda olan gazeteler, 'Saðolasýnýz hacý amcalar, siz olmasanýz; biz bunlarý yapamazdýk..' gibi manþetler atmýþlardý.
Ve artýk köprüler tamamen atýlma noktasýna doðru gidiliyordu.
Böyle bir zaman diliminde, F. Gülen'in bazý þiirlerinin de þarký olarak seslendirildiði ve kendisine baðlý tv. kanallarýndan da yayýnlanan bir 'Türkçe Olimpiyadlarý' programýnda Erdoðan da hazýr bulunup, 'Bu þiirlerin sahibi, gelsin ülkeye artýk.. Hasreti bitsin.. Hakkýnda hiçbir kanunî takibat yok, pasaportu var..' deyince, büyük kitleler bu sözleri alkýþlýyorlar; ama, bu sözler, onun kanunî takibat sebebiyle gelemediði gibi iddialarýn yanlýþ olduðunu ortaya koyuyordu..
Ve, laik kesimlerle kolkola olan F. Gülen ve cemaati, çeþitli rütbelerdeki Kemalistlerle iþbirliði yaparak, Erdoðan'ý bertaraf etme kararlarýný 15 Temmuz'da sahnelemeye karar verdi
*
O zaman Amerika'nýn BM'deki baþtemsilcisi olup, sonralarý Amerikan Baþkaný Trump'ýn Ulusal Güvenlik Baþdanýþmaný da olan John Bolton, 15 Temmuz Darbe Hýyaneti'nin ilk saatlerinde, 'Türkiye'de bir askerî hareket olduðunu biliyoruz. Ordu galib gelirse, laiklik güçlenir, Erdoðan kazanýrsa, bu da laikliðin zayýflamasýna yol açar. Eðer, Erdoðan devrilirse, onun için gözyaþý dökmem, çünkü o Amerika'nýn düþmaný..' diyecekti ve aradan bunca yýl geçtiði halde, Amerikan emperyalizmi, F. Gülen ve diðer darbe sanýklarýndan nicelerini Türkiye'ye iade etmemekle, 15 Temmuz Darbe Hýyaneti'nin neresinde olduðunu ortaya koymuþ bulunuyor.
O darbe hýyanetinin hemen ardýndan Erdoðan'ýn, 170 kadarý general rütbesinde olmak üzere, binlerce askeri personeli ordudan atmasý, Amerikan emperyalizmini ve diðer müttefiklerini hayal kýrýklýðýna uðrattý
*
15 Temmuz, bizdeki 'darbeler geleneði'ne, 'Allah'u Ekber' sadâlarýyla 'Dur!' diyen bir direniþ olup, artýk bu sosyal tavrýn bir geleneðe dönüþmesi gerekmektedir.
O darbenin hemen ertesi günü yazdýðým yazýnýn baþlýðýný tekrar ediyorum:
'Ezânlarý susturmaya çalýþan darbelerden, darbeleri susturan ezânlara..'