Bir yýldan sonra geriye dönüp, 15 Temmuz gününde olup bitenlere daha serinkanlý ve daha sonuç alýcý gözlerle baktýðýmýzda; karþýmýza ilk çýkan olgu, halkýn devlet adýna, "aracý kullanmadan" doðrudan, demokrasiyi ve milli iradeyi sahiplenme giriþimidir. Bu giriþim bir hissiyat, bir duygu seli ya da duygu tepkisi deðil, bütünüyle kendi hayatýný demokrasi ile birlikte koruma ve geliþtirme eðilimidir. Özgür iradenin büyük bir arzu ve en yüksek ahlaki erdemi ile tecelli etmesidir.
15 Temmuz’da bu halk büyük þair Mehmet Akif Ersoy’un þu dizelerine yeniden hayat vermiþtir. "Ben hür doðdum, hür yaþarým, hangi çýlgýn bana zincir vuracakmýþ þaþarým". 15 Temmuz bir daha göstermiþtir ki "hür olmak" bu halkýn bilinç katmanlarýndan biridir. Hür olmak deðerlidir ve hürriyet asla zorbalarýn insafýna terk edilemez.
15 Temmuz direniþinin öðrettiði ikinci olgusu ise 1960 yýlýnda baþlayan darbeler döneminin kökten bittiðidir. Dört darbeyi ve darbecileri sessizce kabullenip onlarý sandýkta tasfiye eden bu halk, 15 Temmuz’da bu davranýþ kodunu deðiþtirerek, darbe ve darbeciyi sokakta karþýlamýþ ve daha ilk anýndan itibaren darbe ve darbecileri ininde bertaraf etmiþtir. Bundan böyle darbe, bir plan semineri rahatlýðýnda asla tasarlanamayacaktýr bu ülkede. Halkýn kendi bedeninden oluþturduðu barikatlarý aþmadan hiçbir darbe ve darbecinin darbe yapma þansý artýk yoktur.
Sivili ya da askerisi, açýðý ya da gizlisi, kontrollüsü ya da kontrolsüzü, darbe ve darbecilerin biçimi ne olursa olsun, bunu düþünen ya da tasarlayan artýk çok iyi biliyor ki, bu iþin maliyeti çok büyüktür. Riski daðlarladýr; sonucu ya ölümdür ya da ömür boyu hapistir. Artýk pabuç pahalý. Artýk aslýnda bir onbaþý bile olmayanlar bu ülkenin yönetimine sýrf üniformalarý var diye talip olamazlar.
15 Temmuz tarihi tecrübesinin öðrettiði üçüncü olgu da þudur; iktidarýn el deðiþtirmesi ancak halkýn hür iradesiyle olur. Devlet ve toplum katýnda çeteleþerek iktidarýn el deðiþtirmesi gayretleri uzak ve ulaþýlmaz bir beyhudedir. Zorbalýk, zor yolu ile hükümetler devirmek, yasal ve meþru olmayan yollarla iktidar hayali kurmak artýk, Kaf daðýnýn arkasýndaki flu bir destandan ibarettir.
Bu halk “hodri meydan” dedi cümle darbecilere. Bu halk yüksek sesle artýk "ben susmam", artýk ben "sessiz bir seyirci deðilim" dedi siyaset eþkiyalarýna. Maçýn tam ortasýnda düdüðü çalýp, oyunun kurallarýný deðiþtirdim nobranlýðýna son verildi. Kurallar özgür irade ile belirlenir ve hiçbir güç bu kurallarý hiçbir gerekçeyle, sýrf onlar istiyorlar diye deðiþtiremez.
15 Temmuz’da halkýmýz týpký ekmeðinin, alýn terinin deðerini bilen o yol iþçisi gibi demokrasi ve özgür iradenin gerçek deðerini bildiðini ispatladý. Hikayedeki kol iþçisi, sabahtan akþama kadar kazma ve kürek salladýktan sonra, kazandýðý para ile bir fýrýndan ekmek alýp koltuðunun altýna sokar. Bir süre sonra iri yarý izbandut gibi olan adamýn biri koltuk altýndaki ekmeði almak ister. Kol iþçisi bir kaplan gibi ekmeðini savunur ve adama kaptýrmaz. Çünkü o ekmeði hangi zahmetli çabalarla kazandýðýný bilir. Bildiði için de ölümü bile göze alarak ekmeðini savunur.
Ekmeði alamayan iri yarý adam pes ederek sorar; "Sen bu gücü nereden alýyorsun" der. Ýþçi nasýrdan kabarýp çatlamýþ olan avuçlarýný açar ve "Ýþte bu nasýrlardan" der.
Türkiye darbecilerden miras kalan nasýrlarýný tanýyor ve artýk hiç kimsenin nasýrýna basmasýna izin vermeyecek.
Geride býraktýðýmýz son bir yýl, her þeyi ile, her zerresi ve her hücresi ile 15 Temmuz tecrübesinin damgasýný taþýdý. Siyaset, bugün bile kendisini bütünüyle 15 Temmuz karþý devriminden arýndýracak çareler arýyor. Hukuk, 15 Temmuz tahribatýnýn yol açtýðý büyük gedikleri tek tek onarmaya çalýþýyor. Devlet, kendini yeniden inþa etmek için bir taraftan þimdiye kadar görülmemiþ boyutlarda iç temizlik yaparken öte taraftan saðlam çekirdeðin üstüne ihtiyaç duyulan kurumsallaþma hamlelerinin altýna imza atýyor.
15 Temmuz’da baþardýk, bugün de baþaracaðýz Allah’ýn izniyle.