‘15 Temmuz Darbe Hýyaneti', F. Gülen ve evveliyâtý üzerine.. - 1-

Bugün, 15 Temmuz 2016'daki Darbe Hýyaneti'nin, evet önceki darbe hýyanetlerinden daha alçakça olan darbenin 6. Yýldönümü..

Bu sonuncu darbe hýyaneti üzerine de, söylenecek çok söz ve görüþ vardýr, elbette..

Bu satýrlarýn sahibi de bu konuya biraz gerilerden baþlamak ister:

F. Gülen'in adý ilk kez, 1969-70'lerde zihnimde yer etmeye baþlamýþtý. Hakkýnda, Ýzmir'de, Kemeraltý'ndaki bir mescidde, vaazlarýyla ilgi çektiðine dair sözleri duyuyordum; Risale-i Nûr taifesine yakýn yayýnlarda ve bazý cemaat sohbetlerinde..

1975'lerdi, (merhûm) Kadir Mýsýroðlu telefon etti, 'Bir yere gidiyorum, seni de alayým..' dedi.. (O zamanlar, Millî Gazete'de günlük ve Kadir Bey'in Sebil dergisinde de haftalýk makaleler yazýyordum.)

Kadir Bey arabasýyla geldi.

Yola çýktýk. 'Hayrola âbi, nereye?' deyince, 'Fethullah Gülen'i tanýyor musun?' dedi.. 'Adýný biliyorum' dedim.

'Çok deðerli birisi..' dedi..

*

Esenler'de, özel sermayeye ait, bir trikotaj veya mensucat fabrikasýnýn alt katýndaki yemekhane salonunda yaklaþýk 300 kadar insan toplanmýþtý..

*

F. Gülen geldi.. Ele aldýðý konularý, emsali vâizlerden daha etkili iþliyor gibi bir havasý vardý. Ancak, bazen hüngür-müngür oluyor, baðýrýyor, önündeki masada bulunan dergi ve kitaplarý eline alýp masaya çarpýyor, yaþanan sosyal acýlarý dile getirirken, aðlama krizlerine tutulmuþçasýna birkaç dakikalýk trans sahneleri sergiliyordu.

1,5-2 saat kadar süren bir konuþma sonunda dýþarýya çýktýðýmda, Kadir Bey, 'Nasýl buldun?' dedi..

'Bana hitap etmiyor, ilgimi çekmiyor..' dediðimde biraz þaþýrmýþ gibiydi..

*

Birkaç sene sonra ise, Kadir Bey, F. Gülen'i anmaz oldu ve daha sonra ise, özellikle 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi'nden sonraki dönemde, uzun yýllar yurt dýþýnda yaþamak zorunda kaldýðýmda, onun hakkýnda aðýr ifadeler kullandýðýný duymaya baþladým.. Daha sonra, yayýnlanan 'Hâtýrat'ýnda da F. G'nin, Manisa Akýl ve Ruh Hastalýklarý Hastahanesi'nde tedavi edildiðini ve adýný verdiði eski bir Mersin m.vekilinin de kendisine, 'onun MÝT Ajaný olduðu'nu söylediðini yazdý.

Daha sonralarý ise, Kadir Bey'in F.G. hakkýnda 'papaz..' demeye baþladýðýný duydum. Ýrtibatlarýnda ne ve nasýl oldu da o noktaya gelindiðini bilmiyorum. Hattâ o kadar ki, Kadir Bey, benim Almanya'da bulunduðum yýllarda, Almanya'dan ziyaretine giden arkadaþlara, 'Benim F.G hakkýnda neler düþündüðümü' sormuþ, onlar da, ona sempati beslemediðimi söyleyince, 'Yetmeez.. Onun imanýndan þüphe etmeyenin imanýndan þüphe ederim..' demiþ.. Bu sözler bana iletildiðinde tebessüm etmiþ ve tam da 'Kadir Bey'varî bir söz..' demiþtim.

*

12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi sonrasýnda Gülen'in de yurt dýþýna çýkmak istediðini yakýn çevresinden bazýlarý belirtiyorlardý, ama, F.G'nin Türkiye vaazlarý kesintisiz devam etti. Ve dahasý, 'Sýzýntý' vs. gibi bazý dergilerde, ele alýnan konular o günün sosyo-politik konjonktürüne uygundu..

*

Bu arada, yurt dýþýndan beri anlamakta zorlandýðým bir 'özel dershaneler' konusu çýkmýþtý. Üniversite giriþ imtihanlarýnda bu dershanelere gidenlerin daha bir baþarýlý olduklarý söyleniyordu. (O dershanelerde lise sondaki gençlere, asýl imtihanlarda sorulacak sorularýn çalýnýp cevaplarýnýn öðretildiðine dair iddialarýn gerçekliði sonradan anlaþýlacaktý..)

Bu arada, sanýrým, 1987'lerdi, 'Zaman' isimli bir gazete Ýhsan Arslan ve diðer birkaç arkadaþý tarafýndan matbuat hayatýna katýlmýþtý. Ama, 2-3 sene geçmeden, gazetenin sahipliðinde bir hissedarlýk oyunuyla bir darbe olmuþ ve gazete, F. Gülen'in dolaylý kontrolüne sunulmuþtu. Artýk, F. Gülen'in beyanlarý gazetenin birinci sahifesinde ve hattâ sürmanþet olarak verilir olmuþtu.

*

Bu arada Sovyet Rusya 1991 ortasýnda çökmüþ, halklarýnýn büyük ekseriyeti Müslüman olan, 'Kýrgýzistan, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan' adýnda 6 baðýmsýz devlet dünya siyaset sahnesine çýkmýþtý. Ve Özbekistan ve Azerbaycan'da, komünist dönem öncesindeki alfabe olan Arap harflerinin kurþun kalýplarý saklandýklarý sandýklardan çýkarýlmýþ, Osmanlýcayý andýran þekilde Arap harfleriyle, ve güç-belâ bulunan kaðýtlarla, Azerbaycan ve Özbekistan Türkçesiyle dergiler yayýnlanmaya baþlanmýþtý.

Ama, o sýrada, bu ülkelerin her birinde Zaman gazetesi, kaliteli kaðýtlarla ve mahalli lehçelerle ve amma Latin harfleriyle 15-20 bin tirajlý olarak yayýnlanmaya baþlayývermiþ ve kendi inançlarýnýn ve bin yýllýk kadîm kültürlerinin anahtarý olan Arap alfabesine dönüþ heyecaný boðulmuþ; Lâtin harfleri galip getirilmiþti.. Ve o günlerde, F. Gülen, Ecevit'le görüþüp, 'Eðer biz olmasaydýk, bu bölgeye Arap alfabesi hâkim olacaktý..' diye bilgi verirken; Ecevit'in de, o sýrada kahve hazýrlamakta olan hanýmýna, 'Rahþan, gel dinle; biz burada iç siyasetle uðraþýrken, Fethullah bey Orta Asya'da ne büyük hizmetler yapmýþ..' diye seslendiði, o günlerde medyaya yansýmýþtý.

*

O sýrada Amerikan Dýþbakaný James Baker da, bir konuþmasýnda, 'Sovyetler'in çökmesinden önce Orta Asya haritada kýzýl renkle gösteriliyordu.. Þimdi artýk buralar yeþil gösterilecek; ama, Ýslâm yeþili deðil, dolar yeþili ile..' diyordu. Hemen ardýndan da, bu ülkelerde, 'okul açma' kampanyasý dinî bir heyecanla devreye sokuldu.

F.Gülen'in çalýþmalarýndan heyecanlanan orta halli Müslüman insanlar arabalarýna atlayýp, yol boylarýnda arabalarýnýn içinde uyumak ve yemeklerini arabalarýnýn bagajýnda taþýdýklarý küçük tüp gazlarla hazýrlamak gibi fedakârlýklarla, bu yeni ülkelere okullar açmaya gidiyorlardý.

O sýralarda, 1992'nin ilk günlerinde, Paul Hanze ve Graham Fuller gibi ünlü CIA beyinleri, C. Baþkaný Turgut Özal'a bir rapor veriyorlar, 'komünizmin çökmesiyle ortaya çýkan ideolojik boþluðu, en iyi Türkiye doldurabilir.. Bununla Rusya'nýn temellerini dinamitleyin demiyoruz, sadece bu halklarý kültürel olarak destekleyiniz..' diyorlardý.

Bu konuya, 17 Temmuz Pazar günü de devam edelim, Ýnþaallah..

*