Bundan bir yýl önce millet ve devlet olarak tarihimizin en büyük ihanetlerinden birini, belki de en büyüðünü yaþadýk.
En büyük olabilir çünkü diðer ihanetlerin çoðu ya düþmanlarýn saldýrýlarý ya da içteki siyaset/yönetim kavgalarýnýn sonucuydu. Bir de dýþarýnýn kontrol ve desteði ile medya-cuntacý taþeronluðu ile yaptýrýlan askerî darbeler vardý.
15 Temmuz Fetullah Gülen terör örgütünün ihaneti, bunlarýn hiçbirine benzemiyor.
1. Bu ihanet, halkýn içine, iliklerine kadar girmiþ, geniþ bir toplumsal destek saðlanmýþtýr. Bunun için milletimizin dinî duygularý, hassasiyeti, kendi inanç/kültür deðerlerimize baðlý kalarak nesiller yetiþtirme arzusu, hayýr ve iyilik duygularýnýn istismar edilmesi büyük rol oynamýþtýr.
Laikçi vesayet sisteminin milletimizin inancýna, deðerlerine yönelik saldýrýlarý, horlamalarý, baskýlarý kendi özümüze dönme talebini artýrdýðý, 28 Þubat’ýn zalim uygulamalarý ile bu talebin kuvvetlendiði bir dönemde, kendini görülmemiþ ölçüde gizleyen F. Gülen’in ve onu kullanan yabancý istihbarat servislerinin ihanet planlarý kolaylaþmýþtýr.
40 yýl boyunca bir yandan ihanetin zemini hazýrlanmýþ, bir yandan da hainlere; devletin bütün kurumlarýný, güç merkezlerini ele geçirme ve kontrol etme imkânlarý saðlanmýþtýr.
2. 40 yýllýk hazýrlýða raðmen bu ihanet fark edilememiþtir.
Önceki iktidarlar da fark edememiþtir, AK Parti iktidarý da fark edememiþtir. Bir takým kuþkular oluþsa da tehlikenin boyutu görülememiþtir. Hele hele 15 Temmuz’da tanklý, uçaklý, helikopterli kanlý saldýrýlarýn olabileceði kimsenin aklýna gelmemiþtir/gelememiþtir…
AK Parti hükümetleri bu ihanet þebekesinin masum yüzlü canilerine, “yurt dýþýnda Türk okullarý açýyorlar, nesillere sahip çýkýyorlar, güzel iþler yapýyorlar, aradýðýmýz kadrolarý bunlar yetiþtirmiþ” diyerek, “alný secdeli insanlar” hüsnü zannýyla bakmýþtýr. Millete, devlete, vatana, bayraða bu þekilde bir ihanet olabileceðine inanmamýþlardýr.
F. Gülen, devletin kalbine saldýrmýþtýr. TSK, yargý, emniyet, istihbarat birimleri; daha ortaokul sýralarýnda beyinleri, iradeleri, akýllarý esir alýnan ve soru hýrsýzlýklarý, kumpaslar, tezgâhlarla konuþlandýrýlan kendi evlatlarýmýz tarafýndan ele geçirilmiþ, kontrol altýna alýnmýþtýr.
Bunlarýn koordinasyonu ile telefon dinlemeleri, gizli kayýtlar yoluyla þantajlar yapýlmýþ, Türkiye’nin en büyük patronlarý, medyasý, iþ dünyasý korkutulmuþ, tehdit edilmiþ, esir alýnmýþtýr.
Fark edenler olsa bile güce sýðýnmýþlar, seslerini çýkarmamýþlar, susturulmuþlardýr.
Bunun da tarihte eþi benzeri yoktur…
3. Bu topraklar Fetullah Gülen gibi dinimizi deðiþtirmeye kalkan, kendine din uyduran, intiharý tavsiye eden, “Haçlýlar sizin karýnýza, kýzýnýza dokunmaz” diyebilen, ülkenin yöneticilerine beddualar eden bir þizofren, paranoyak, psikopat, sosyopat, ne derseniz deyin bir hain, sapýk görmemiþtir.
F. Gülen’in, hem anne, hem de baba tarafýndan seyyid olduðu (Peygamber efendimizin soyundan geldiði) 15 Temmuz’da acýmasýzca masum insanlarý katleden üniformalý hainlere, daha ortaokul sýralarýndan itibaren anlatýldý. Onlar vicdaný, imaný, insanlýðý terk edip Mehdi olduðuna inandýklarý bir sapýðýn ardýna düþtüler.
4. 15 Temmuz ihaneti; arkasýnda bizi Malazgirt’te, Çanakkale’de durdurmak, yok etmek isteyen Haçlý zihniyetinin yaþadýðýmýz asýrdaki en büyük saldýrýsýdýr.
Büyük hazýrlýklar yapýlmýþ, bir iþgal ve parçalama hareketidir. F. Gülen ihanetinin geniþ bir toplum tabanýna yayýlmasý temelde iç savaþ hazýrlýðýdýr. Türk-Kürt, Sünni-Alevi çatýþmalarýnýn zemini ise vesayetin aða babalarý tarafýndan darbe dönemlerinde atýlmýþtý.
Allah milletimize yardým etmeseydi, bu aziz millet diriliþ ruhu ile kendini tanklarýn önüne atmasaydý, o tanklarýn üzerine çýkmasaydý, taþýn ardýna saklanmayan, meydanlara çýkan bir lidere sahip olmasaydý biz bu ihaneti göðüsleyemezdik.