15 Temmuz ve 16 Nisan

Türkiye tarihi bir sistem değişikliğine gidiyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş için yasama faaliyeti tamamlandı ve referanduma gidiliyor.

16 Nisan'da sandıkta millet kararını verecek. 

Son dört yıldır birbiri ardına gerçekleştirilen ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeyi amaçlayan siyasal ve ekonomik operasyonlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliği sayesinde geride bırakılmıştı.

Daha geriye gidildiğinde koalisyon krizleri ile ülkenin asli sorunlarının çözümsüz bırakılmasının bizzat bir siyasi amaç olduğu da açıkça görülüyordu. Siyaset sınıfı, yerel dinamiklerle bu siyasi amacı alt etmeyi başaramadılar. Türkiye, uluslararası operasyonlara açık bir coğrafya olmaktan kurtulamadı, kendisini koruyamadı.

Türkiye'nin küresel sistemdeki etkinliğini azaltmayı ve süper güçlerin coğrafi mühendislik planlarını gerçekleştirmelerini kolaylaştırmayı hedefleyen çevreler, Türkiye'de mükemmel ötesi ittifaklar gerçekleştirdiler. Operasyonları bitmek bilmedi.

Son olarak 15 Temmuz gecesi darbe girişimine kalkışan FETÖ terör örgütü mensupları, ülkeyi yönetilemez hale getirip, yabancı müdahalelere zemin hazırlamak istediler.

15 Temmuz'daki başarısızlıklarına rağmen durmak bilmeyen darbeciler ve müttefikleri, terör örgütlerinin işbirliği ile ülkeyi hedefleyen saldırılarından vazgeçmediler.

Şimdi de 16 Nisan referandumuna gidilirken, sistem değişikliğine engel olmak adına yeni kirli ittifaklar kurma çabasından vazgeçmediler. 

16 Nisan'da sandık başına gidecek olan Türk milleti, 15 Temmuz'un, 12 Eylül'ün ve 27 Mayıs'ın cevabını verecek. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin onaylanmasıyla Türkiye sadece daha etkili bir yönetim sistemine kavuşmayacak, aynı zamanda darbeler döneminde hazırlanmış 1982 Anayasası'ndan tamamen kurtulmanın da şansını da yakalamış olacak.

Jeopolitik güncelleme

Türkiye, içeride tarihi sistem değişikliği gündemini ele alırken, uluslararası zeminde önemli bir jeopolitik güncelleme gerçekleşiyor. ABD'nin yeni yönetimi ile eski dönemi unutturacak çerçevede yeni bir zemin yakalandı. ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Yardımcısı Mike Pence, Başbakan Binali Yıldırım ile CIA Başkanı Mike Pompeo da MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile kritik görüşmeler gerçekleştirdiler. Ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beraberinde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar başta olmak üzere önemli isimlerle gerçekleştirdiği Körfez ülkeleri seyahati geldi. Askeri işbirliği ve ekonomik projeler başta olmak üzere önemli dosyalar var bu seyahatte. Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar'da Suriye dosyası da kuşkusuz önemli başlıklardan biri olacak.

Dünya dönüyor, jeopolitik süreçler güncelleniyor ve bütün zorlu gündemlere karşın, Türkiye konjonktürde belirleyici bir aktör olmayı başarıyor. 

Felaket tellallarına takılmayın.