Nedret Ersanel: 15 Temmuz’un arkasında Amerika var

Ersanel: 29 Haziran’dan 15 Temmuz’a kadar yaşanan gelişmeler ve darbe girişiminin ardından Washington’dan gelen açıklamalar bize, bu girişimin arkasında Amerika olduğunu söylüyor. Paniğe kapılan ABD ilk kez bu kadar açığa düştü. 

Türkiye’den ne istiyor? Niye saldırıyor? Ne olacak?

15 Temmuz, darbenin sahibi açısından başarısızlıkla sonuçlanmış bir sürecin sonucuydu. 2013’den beri süren ağır çekim darbe girişimini altın vuruşla neticelendirmek istedi ve 45 yıldır devletin kılcal damarlarına yerleştirdiği Gülen’i devreye soktu. Lakin yine beceremedi. Millet eğilmedi, Türkiye yenilmedi. Peki müttefik olmasına rağmen ABD bunu niye yapıyor? Türkiye’den ne istiyor? Bu güne nasıl gelindi ve sonrasında ne olacak? Paranormal diplomasi alanında uzman gazeteci yazar Nedret Ersanel ile konuştuk. Uluslararası ilişkilerin spesifik alanlarında yetkin olan Ersanel halen Yeni Şafak gazetesinde yazıyor ve TvNet’te “Akıl Odası” adında bir program yapıyor.

5 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD mi var?

Evet, Amerika var. 15 Temmuz’a kadarki kronoloji bunu anlatıyor. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı darbeden sonraki 24 saat içinde çıktı ve söyledi. Bir başbakanın, bir başka ülke hakkında bu kadar ağır diplomatik ifadeler kullandığını ilk kez gördüm. Dedi ki Başbakan “Bazı dostlarımız hassasiyetimizi anlamakta zorluk çekiyorlardı ama anlamamalarının bize maliyeti büyük oldu. Bu olaydan sonra bu adamın (Gülen) arkasında duracak ülke göremiyorum. Duracak ülke Türkiye’ye karşı ciddi bir savaşın içindedir, Türkiye’ye dost değildir. “ Bu ifade hem bir düşman hem savaş tarif ediyor. Ve bunu ABD’nin yüzüne söylemiş oluyor.

ÜST AKIL AMERİKA’DIR

- Ama adını anmıyor?

Herhalde Çin’i kastetmiyor. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Kerry de “bu türden ifadeler Türk-Amerikan ilişkilerine zarar verir” dedi. Yani? “O laf bana söylendi” diyor.  Tehdit de sayabilirsiniz. Üzerine alıyor. Bu kafidir ama başka açıklamalar da var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu “bu işin arkasında ABD var” deyince ABD’nin itirazlarına cevaben “darbe olsaydı ne olacaktı? Kerry darbenin ilk saatlerinde ‘umarım barış bir an önce sağlanır’ demedi mi” diye sordu. Kim o iki taraf? Bir yanda darbeyi yapanlar ve üst akıl, diğer yanda Türkiye ve halkı var. Cumhurbaşkanı da zımnen Amerika’yı işaret ediyor. Ama ayrıca delil statüsünde bu işin bir akıl akışı, kronolojisi var.

TEDBİR ALINMIŞTI

- Nasıl bir kronoloji?

Öyküyü ‘çuval krizi’ne kadar götürebiliriz ama Haziran 29’dan başlayalım. Darbe girişiminden 15-16 gün önce iki olay yaşanıyor. 1) Cumhurbaşkanımız Putin’i araması. Rusya-Türkiye ilişkilerinin toparlanması. İsrail ve Mısır buna dahil. Bu adımlara muhalefet ve malum medya konvansiyonel saldırılar yaparken Türkiye’nin üst aklı işliyordu aslında. Bir yandan dostluklarını tazelemeye çalışırken bir yandan darbeyle saldıran üst akla karşı cephe oluşturuyordu.

- Türkiye devletinin üst aklı yaklaşan saldırıyı sezdi ve Rusya ile ilişkilerini tamir ederek önlem mi aldı?

Üst akıl var ‘üst’ün akıl var, odur. ‘Bir dakika, burada bir iş dönüyor, ülkemizi koruyalımdan’ hareketle vaziyet eden bir üst akıl, devlet var ve başında Cumhurbaşkanımız var. Bu kronolojinin 1’inci maddesinin A bendi. B bendi Atatürk Havaalanı saldırısı. Ankara bunu hissetti ama ilk çıkış Moskova’dan; “bu Türkiye-Rusya yakınlaşmasına karşı yapıldı”. Saldıran cephenin parametreleri iyi okunmalı. PKK da DAEŞ de dahil buna.

- ABD ve Rusya’nın tepkisi bu yüzden mi farklıydı?

Rusya Dışişleri Sözcüsü “NATO Zirvesinden bir hafta sonra darbe oluyor ama NATO kimseye bilgi vermiyor” diyerek ‘darbe bana karşıydı’ diyor.

PUTİN: YANINIZDAYIZ

- Rusya’nın bunca alıngan olmasının sebebi nedir?

Rusya Türkiye’nin kendisine ABD’ye olduğundan daha yakın olmasını ister, menfaatleri gereği. Ama bu kez doğru yerde Rusya. Darbe olduğunda Putin iki şey yaptı; bir, telefon açıp “Erdoğan’ın ve Türk halkının yanındayız” dedi. İki, hemen görüşmek istedi. Böylece Rusya-Türkiye ilişkileri ayrı bir seviyeye geçti.

- Türkiye-ABD ilişkilerini etkileyecek türden mi?

ABD ve Rusya Suriye’de anlaşamadı. Şu anki aktüel dış politik gelişmelerin arka planı budur. Rusya pozisyonunu değiştirip yüzünü Türkiye’ye döndü. Türkiye ise şartlar nedeniyle (Suriye’deki ABD askerlerinde PKK- PYD arması) Rusya ile konuşmaya başladı. 15 Temmuz’da Türkiye’deki kimi üniformalarda da Gülen arması vardı. Bunun en keskin ifadesi şudur; Suriye’nin geleceği konusunda ABD bir yere yaklaşmışken Ankara, Washington’u boğazından yakalayınca ABD paniğe kapıldı.

- Panik nereden belli?

Ankara Moskova ile konuşunca Oval Ofis’te yüzlerin kızardığı, Kerry’nin darbeden 21 saat önce koşa koşa Rusya’ya gitmesinden belli.

- Dünya kutuplaşırken bağımsızlaşmaya çalışan Türkiye’ye saldırı nedeni bu mu?

Tam odur. 29 Haziran’daki iki lider arasındaki konuşmadan sonra ilişkiler iyileşecekti ama darbe girişimi hızlandırdı. Bütün belgeleri 24 saatte imzaladı Putin. Dedi ki “mevcut durum taktik bir ilişki, bunu stratejik yapalım”. ‘Stratejik’ kelimesini kullandığınız anda sadece ABD değil Türkiye’deki batıcılar da hoplar. Rusya da diyor ki “NATO üyesi olduğunuz için bizde de ulusal güvenlik ayağa kalkıyor”. Bu esnada Almanya AB ordusu kurmak için adım attı. Suriye’de bir yere geliniyordu ve bundan Rusya ve Türkiye memnun değil. Üstüne şu var; buraya Kürdistan kuracaklar! Ulusal güvenlik tüm gün kırmızı yanıyor. Ve sonra işte Ankara’nın adımı geldi. Türkiye bu hamleyi yaptığı an Amerika’da alarm zilleri çaldı. “Müttefiki kaybediyoruz”.

YAŞ’TAN KORKTULAR

- Ve darbe girişimi!

Neden şimdi’yi izah edecek iç yanıtlar da var. Bir, askeri şûrada tasfiye olacağız kaygısı vardı. İki operasyon başlayacak deniyordu. Bugün gözaltına alınan rakam odur. Fakat zamanlamanın ana tetikçisi Washington’dur.

- Bu saatten sonra ABD’nin bizi masumiyetine inandırma ihtimali var mı?

Tek kullanışlı mazereti kaldı. “Evet ABD’den bir saldırı oldu ama hangi Amerika?” diyebilir. Suriye meselesinde Pentagon, CIA, Beyaz Saray bambaşka bir kafada çünkü. Kaldı ki artık Beyaz Saray oyundan düşüyor.

Devletin şalteri attı

- Gözaltına ve açığa alınanlar binlerce. Hukuki süreç işleyecek ve devletten kazınacaklar ama uyuyan hücreler bakımından FETÖ temizlenmiş olacak mı?

Temizlemek zorundayız zaten, bunun başka yolu yok. Zaten devletin de şalteri attı artık. Yaralı bırakmayacak, bitirecek. Anlaşılıyor ki biliniyormuş, tutuklamalar ona göre geliyor. Yüz kişi gönderiyorsun 80’ini tutukluyor. Anlıyoruz ki topyekûn götürme yok. En rahatlatıcı tarafı şu; anlık itiraflar gelmeye başladı, düzenlenmiş itiraflar değil. Genelkurmay Başkanı yaverinin açıklaması meseleyi kapatması lazım, bu kadar önemli bir şey. Esasen, burada zaten tam neyi konuşuyoruz, bombalanmadık mı? Bu olay yaşanmadı mı? Eğer biz bunu hayal ettiysek, CIA’e teşekkür edeceğim böyle bir hologram yok dünyada.

Gülen’i Türkiye’ye verecekler

- Türkiye ile ABD Gülen’in iadesi için anlaştı mı?

Mümkün. Dört ipucu sayabiliriz. Savunma Bakanımız ile ABD Savunma Bakanı arasındaki İncirlik ve DAEŞ konusundaki görüşme. Cumhurbaşkanı’nın “daha soğukkanlı, daha fazla zekayla akılla çözersek iyi olur” mealindeki açıklamaları. Başbakan Yıldırım’ın “ABD ‘darbeyle ilgim yok’ diyor. Biz beyana bakarız” sözleri. Ve iki bakanın Gülen için ABD’ye gidiyor olması.

- Fetullah Gülen’in şahsının önemi var mı bütün bu darbe-işgal planlarında?

Şahsının önemi yok. İstihbari ve operasyonel değeri vardı bitti. Fakat FETÖ networkü ve diğer ülkelerdeki bağı açısından önemli. ABD hakkında da çok şey biliyor olabilir.

- Amerika’nın bu suçun arkasında olduğunun ama artık ondan kurtulmak istediğinin göstergesi midir bu?

Amerika ‘tasfiye’ işlerinde emsalsizdir. Öyle bir halleder ki biz bile şaşırırız.

- Nasıl halleder mesela?

Bunun bin tane yolu var. Yeni başkan gelir, bir belge sızar, o belge örneğin FETÖ ile CIA arasındaki bağı gösteriyordur, o bağı kuran CIA görevlileri görevden alınır, ‘böyle bir eşeklik yapmış bizimkiler’ derler. Biter.

- Biliriz ki Türkiye’deki tüm darbelerin sahibi Amerikan istihbaratıdır. Ama bu bilgi zamana yayılarak çıkardı hep ortaya. Bu defa daha darbe olurken açığa düştü Amerika. Niye beceremediler eskisi gibi?

Çok kaygıya kapıldılar ve acele yapılması gerekiyordu. Büyük itibar kaybı. Dünyanın gözü önünde şimdiye kadar en derinine nüfuz ettiğine inanılan müttefikinden sopa yedi.

Türkiye’ye pkk devleti dayatılıyor

- ABD Türkiye’den ne istiyor?

Yerinde durmasını. Bu kanat kırılırsa bölge çökecek. İngiltere gitmiş, AB’yi savaşa itekliyor ve Avrupa’nın çekirdeği mutsuz. Çünkü Ukrayna’yı çıkaran ABD. Tüm Avrupa bunu biliyor. Sırf Avrupa’yı NATO’da tutabilmek, konsolide etmek için. Türkiye bu kriz haritasının kilit ülkesi. ABD’den kopabilir miyiz? Basit sorular ülke ilişkilerini değil ama karşılıklı duyguları netleştirir; ABD ile PKK Suriye’de işbirliği yapıyor mu? Cevap evetse düşmanız, bitti.

- Amerika Suriye’de PKK devleti kurmak istiyor ve Türkiye de buna ses çıkarmasın mı istiyor?

Öyle.

PKK fena sopa yiyecek

- Darbe girişiminden beri bir kaç saldırı dışında PKK saldırısı yok?   

Şöyle bir hatayı tekrar yapıyor PKK’nın siyasi uzantıları. Suriye’deki kaosun içinden kendilerine bir şey çıkarmak istiyorlarsa İran, Irak, Suriye ve Türkiye’deki Kürt siyasi hareketlerinin son yüzyılda yediği kazıklara bakmalılar. Bir tane daha eklenecek buna. Güneydoğu’da insan hakları diye yırtınanlar, terör operasyonlarına ses çıkardı mı? 7 bin 500’den fazla PKK mensubu yok edildi. Düne kadar bir eylemde fiske atıldı diye ortalığı ayağa kaldıran Amerika ve Avrupa neden sesini çıkarmadı? Suriye’de de kalamayacaklar. Şuan sıralamada en küçük oyuncu pozisyonundalar.

Röportajın tamamını okumak için tıklayınız