15 Temmuz’un sivil 1 numarasý

Darbenin sivil 1 numarasýnýn Adil Öksüz olduðunu ilk defa söylediðimde, gerekçelerim þunlardý:

1. Sakarya Üniversitesi Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Adil Öksüz, 16 Temmuz sabahý Ankara’daki Akýncý 4. Ana Jet Üs Komutanlýðýnda yakalanmýþtý.

21 dakika içinde ifadesi alýndý ve serbest býrakýldý. (YSK þimdi o hâkimleri araþtýrýyor.)

2. Türkiye’deki asýl 1 numara Mustafa Özcan’dý ama 2014’te kaçmýþtý. Özcan’ýn en yakýn yardýmcýlarýnýn ilahiyatçý olduðunu duymuþtum. Öksüz de ilahiyatçýydý.

3. Güvenlik birimleri, Öksüz’ün darbeden 25 gün önce iki defa ABD’ye gidip geldiðini tespit etmiþti. 20 Haziran’da ABD’ye giden Öksüz’ün, 25 Haziran’da dönüþ yaptýðý belirlendi. 11 Temmuz’da bir kez daha ABD’ye giderek darbe giriþiminden iki gün önce 13 Temmuz’da yurda giriþ yaptýðý anlaþýldý. Öksüz’ün, 14 Temmuz’da Ýstanbul’dan Ankara’ya geldiði, 15 Temmuz’da Akýncý Üssü’nde bulunduðu saptanmýþtý. F. Gülen, darbe öncesi hangi sivil ile görüþmüþse, son talimatlarý onunla göndermiþtir diye düþündüm.

Adil Öksüz’ün 1 numara olduðuna dair þimdi iki kuvvetli delil daha var. Bu þahsýn, 2002 yýlýndan bu yana yurt dýþýna 109 defa çýktýðý tespit edildi.

En kuvvetli delili ise Hanefi Avcý verdi. Üç gün önce Odatv’de þunlarý yazdý:

“Paralel yapýyla ilgili yapýlan soruþturmada Ankara Terörle Mücadele þubesinde 14.01.2015 tarihinde 75 sayfa samimi ifadeler veren Ç. A. birçok cemaat imamý, yöneticisi, özellikle ordu içerisinde bulunan FETO mensuplarý ile FETO imamlarý hakkýnda önemli bilgiler vermiþtir.

“Bu ifadesinde yer aldýðý þekliyle, aynýsý ile ‘Adil Öksüz; Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Mezunu, mezuniyetten sonra uzun süre Ýstanbul’da F. Gülen’e mollalýk yaptý. Sakarya Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesinde Yrd. Doçent’tir. Fetullah Gülen ABD’ye gittikten sonra Mustafa Özcan’ýn Türkiye Ýmamlýðýna geçmesiyle Hava Kuvvetlerinden sorumlu imamlýðý buna devretti. Þu anda örgütün Deniz Kuvvetleri Ýmamý olarak faaliyet yürüttüðünü duydum.’...

Hanefi Avcý haklý olarak þu deðerlendirmelerde bulundu:

“Eðer bu kiþi önceden takip edilmiþ, izlenmiþ olsaydý, büyük bir ihtimalle en az 5-6 ay önce darbenin yapýlacaðý ve darbede görev alacak birçok üst rütbeli asker belirlenirdi. Takip edilmese bile hakkýndaki bu bilgiler emniyetin arþivine iþlenseydi, yakalandýðý an durumu bilinir ve sorguya alýnýrdý. Bugün çok önemli bilgiler elde edilebilir, darbenin nasýl koordine edildiði, belki de darbeciler ile Gülen ve örgütü arasýnda en ciddi deliller ele geçirilmiþ olurdu.”

Adil Öksüz olayý, FETÖ’nün hala nasýl varlýðýný devam ettirdiðini, neler yapabildiðini/yapabileceðini gösterdiði gibi devletin, hepimizin iþinin ne kadar zor olduðunu da anlatýyor.

Konunun bir önemli tarafý daha var. Darbe giriþimi sonrasýnda gördük ki, Sayýn Cumhurbaþkanýnýn yaverleri bile FETÖ’cülerden oluþmuþ. Sayýn Erdoðan Rusya dönüþü uçakta ilginç bir bilgi verdi. Adil Öksüz’ü kaçýranlardan biri olan ve Zaman, Habertürk, Meydan gazetelerinde çalýþmýþ olan Erdal Þen ile bir dönem apartman komþusu olduðunu açýkladý. Ve ekledi: “Görünürde bize saygýda hiç kusur etmezdi. Bunu da herkese söylerdi. Þimdi Adil denilen o þahsý kaçýran adam olduðu ortaya çýktý. Kaçýran o. Bunlarýn hepsi karaktersiz...”

Yeri gelmiþken bir bilgi de ben vereyim: Sayýn Erdoðan’ýn o dönem komþularýndan biri de Samanyolu TV Ankara Temsilcisi Haluk Örgün’dü...

15 Temmuz’da verdiðimiz þehitler, FETÖ ile mücadelede asla gevþeklik gösterilmemesini bize ihtar ediyor. CIA kontrolündeki bu ihanet çetesi, varlýðýmýza kast etti. Bunu asla unutmamalýyýz...