16 Nisan ve Avrupa diktasý

Lafý dolandýrmanýn lüzumu yok. Avrupa, kýtasýnýn baðrýndan dünyanýn önemli birliklerinden biri olan Avrupa Birliði’ni çýkarmasýnýn 60. yýlýnda, neredeyse kuruluþundan beri kendisiyle iþbirliði yolunu seçmiþ bir ülkeye dikta yöntemiyle yaklaþýyor.

Kendi görüþlerini dikte etmeye çalýþýyor.

Aðýr saldýrýlar altýndayýz. Türkiye önemli bir sistem deðiþikliðinin arifesinde. Yapýlacak olan deðiþikliklere bakýyoruz. Önemli bir kýsmý zaten AB ülkelerinin birçoðunda halihazýrda uygulanmakta olan unsurlar. Örneðin 18 yaþýnda seçilme hakkýnýn elde edilmesi. Vekil sayýsýnýn arttýrýlmasý da bu kategoriye giriyor. Her ülkenin kendisine uygun gelen sistemi seçme hakký var Eski Kýta’da. Ama iþ üçüncü ülkelere gelince, öncelikli olarak yukarýda saydýðým baþlýklarýn bahane olarak kullanýlmasýyla yola çýkýlýyor ardýndan herhangi bir gerekçe aramaksýzýn Türkiye’ye salvolar, hatta saldýrýlar baþlýyor.

Avrupa, buradaki taþeronlarýna bir konsept dikte ederken, ülkemize kendi tercihlerini empoze etmeye çalýþýyorlar. Ýzledikleri yöntem dikta yaklaþýmýnýn ta kendisidir. Peki biz Avrupalý karar vericileri, bizim adýmýza tercih yapsýnlar diye delege ettik mi? Hayýr.

Bizim tercihimize, cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemi referandumuna neden hayýr cephesinin orkestra þefi olarak katýlýyor Avrupa?

Kendilerinde 18 yaþ için seçilme hakký tanýnan ülkeleri merak ediyor musunuz? Biraz uzun bir liste ama ben yazmaktan, siz de okumaktan üþenmeyelim: “Slovenya, Portekiz, Malta, Macaristan, Lüksemburg, Almanya, Fransa, Ýsveç, Hollanda, Hýrvatistan, Ýngiltere, Danimarka, Belçika, Avusturya, Ýspanya ve Finlandiya.”

Vekil sayýsýnýn 600’e çýkarýlmasýna gelince, Avrupa ülkelerindeki temsil oranýna bakýldýðýnda, 600 vekile çýkarýldýðýnda bile, Türkiye düþük temsilde birinci sýrada bulunuyor. Türkçesiyle vekil baþýna düþen nüfus oraný, diðer ülkeleri fersah fersah geçiyor. Rakamlarla konuþursak, AB ortalamasý vekil baþýna 53.764 iken, ülkemizde bu rakam vekil baþýna 145.118 olacak þekilde.

Baþbakanlýk misyonunu Fransa, kendi sisteminde tartýþmaya açarken ve bu tartýþmanýn ana ekseni de sistem týkanýklýðý olurken, dahasý bu ülke sisteminde defalarca rötuþ yapmýþken, bize gelince tablo neden tersine dönüyor?

Beylerin kendi iç tartýþmalarý en doðal haklarýyken, iþ bize gelince neden söze “diktatörlük, tek adamlýk, otoriterlik” terimleriyle geliyorlar?

Neden Türk milletinin kendi tercihini yapmasýna imkan tanýmýyorlar?

“Evet” tercihine tarihte eþi görülmemiþ bir blokaj uygulanýrken, “hayýr” oyu için orkestranýn, direksiyonun baþýna geçmekte behis görmüyorlar?

AB’nin içindeki Alman parantezi, diplomatik davranma zahmetine katlanmýyor bile.

Dünya siyaset tarihi, AB’nin “Alman parantezinin” 16 Nisan referandumundaki yaklaþýmýyla “dikte ve dikta yönetiminin eþsiz örneklerinden birisine” tanýklýk ediyor.      

Diyarbakýr’ýn yakasýndan bir düþseler

“Tarihin taþlara yazýldýðý þehir” Diyarbakýr’dan Cumhurbaþkanýmýz Recep Tayyip Erdoðan’ýn Valilik Meydaný’ndaki konuþmasýnýn ardýndan, ince ince yaðan bir yaðmurun altýnda ayrýldýk.

Coþkulu, ilgili ve ürkek bir kalabalýk vardý karþýmýzda. PKK’nýn uyguladýðý mahalle baskýsýndan yavaþ yavaþ çýkmaya baþlamýþ olan ve tercihini özgürce ortaya koyan bir þehirden bahsediyoruz.

Anketler, rakamlar “evet” oyundaki artýþlara iþaret ediyor. Diyarbakýr sistem deðiþikliðine hazýr ve sistem deðiþikliðinden payýna düþecek artýlarý algýlamýþ bir fotoðraf sundu önümüze.

Gençlerini teröre deðil de, 18 yaþýnda parlamentoya gönderecek olan Diyarbakýr, yaralarýný hýzla saracak. Yeter ki yakasýndan düþseler, 1984’den beri bölgenin kanýný emmekten vazgeçmeyen ve bugünlerde kimlere taþeronluk yaptýklarý açýkça ortaya çýkan terör ve þer odaklarý.